Alevi Haber Ajansi

İstanbul Emek Demokrasi Koordinasyonu 10 Eylül Barış mitingine katılım çağrısı yaptı-VİDEO

PİRHA -İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu Dünya Barış Günü’nü Bakırköy’de kutlayacak. Koordinasyon 1 Eylül Dünya Barış Günü için yaptığı basın açıklamasında 10 Eylül’de Bakırköy’de yapılacak mitinge katılım çağrısı yaptı. 

Haberin Videosu

İstanbul Emek Demokrasi Koordinasyonu 1 Eylül Dünya Barış Günü ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıda 10 Eylül’de saat 15:00’te İstanbul/Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapılacak barış mitingine katılım çağrısı yaptı.

10 EYLÜL BARIŞ MİTİNGİNE ÇAĞRI

İHD’de düzenlenen basın toplantısında önce kısa konuşmalar yapıldı. İlk olarak konuşan EHP İl Başkanı Özge Akman, bu süreçte herkesin bir araya gelmesinin önemine vurgu yaparak 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlamaktan çok barışı inşa etmek için çabaladıklarını, halkların kardeşliğini savunmak için 10 Eylül barış mitinginde olmanın önemli olduğunu söyledi.

Halkevleri adına konuşan İstanbul Halkevi Başkanı Cihan Uyanık, iktidarların katliamları iktidarlarını sürdürme aracı olarak kullandıklarını ifade ederek barışı istemek için faşizme ve savaşa karşı mücadele etmek gerektiğini belirtti. Cihat kavramının ders kitaplarına konulmasını eleştiren Uyanık, eğitimin dinselleştirilmesine karşı mücadele etmek için 10 Eylül’de yapılacak Barış Mitingi’nin önemli olduğunu vurguladı.

Uyanık’ın ardından konuşan EMEP İstanbul İl Yöneticisi Sinan Ceviz de, çocukların, gençlerin ve kadınların öldürüldüğü bir dönemde barışın yüksek perdeden haykırılması gerektiğinin altını çizerek, tüm işçi ve emekçileri barış mitingine katılmaya çağırdı.

HDP İstanbul İl Örgütü Örgütlenme Eş Sözcüsü Xunav Altun, her zamankinden daha fazla mücadele edilmesi gereken bir dönemde olunduğuna dikkat çekerek “10 Eylül’de tüm halklarımızı alanlara çağırıyoruz” dedi.

“EZİLENLER SAVAŞ TEHDİDİ ALTINDA YAŞAMAK ZORUNDA BIRAKILIYOR” 

Basın metninin tüm kurumlar adına Eğitim-Sen İstanbul 7 Nolu Şube Başkanı ve KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özlem Tolu okudu.

Tolu, savaşın insanlığa olan faturasının ölüm, sürgün, acı ve gözyaşı olduğunu söyledi. 1939’da Hitler’in Polonya’yı işgal ettiği gün olan 1 Eylül’ün ezilenler tarafından Dünya Barış Günü ilan edildiğini kaydetti. Ezilenlerin bugün de yeryüzünün değişik yerlerinde savaş ya da savaş tehdidi altında yaşamak zorunda bırakıldıklarını söyleyen Tolu, “Petrolü, doğal gaz ve madenleri, nüfuz alanlarını ele geçirmek veya halkların özgürlük çığlığını boğmak için devletler silah fabrikalarını tam kapasite çalıştırıyor; o silahları ateşliyor, her yere üsler kuruyor, kendileri adına savaşacak çetelere milyon dolarları akıtıp sırtlarını sıvazlıyorlar” ifadelerini kullandı.

“SAVAŞ SADECE KOMŞUMUZ DEĞİL”

Ortadoğu’nun durumuna dikkat çeken Tolu “Savaş bizim sadece komşumuz değil. Halkın buyuk bir kesiminin ‘bitsin’ istediği bir savaş, müzakere masaları devrilerek alevlendirildi. Bunun bedeli de yüzlerce insanın ölümü, seçilmiş milletvekillerinin ve siyasetçilerin tutuklanması, Kürt illerinde halkın iradesiyle seçilmiş belediye eş başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanması oldu” dedi.

“İKTİDAR SAVAŞ ZEMİNİNİ İYİ KULLANDI”

Ülkenin bir yerinde savaş sürerken diğer bölgelerde yaşayanların barış içinde yaşamasının mümkün olmadığını belirten Tolu, savaşın bir ülkede itaatkar yurttaşlar yaratmak için elverişli zemini hazırladığını, iktidarın da bu zemini iyi kullandığını vurguladı. İktidarın içeride ve dışarıda savaş politikalarını sürdürmeye devam ettiğini ifade eden Tolu şunları belirtti:

“Bir diktatörlük tesis edilirken savaş ve çatışmadan güç almayan, iç ve dış düşmanlarını çoğaltmayan hiçbir rejim yoktur. Devletin, ortadaki pastayı paylaşamayan kesimlerinin çatışmasından çıkan toz duman arasında inşa edilen tek adam-tek parti rejimi de kendisine bu düşmanlardan bol miktarda yaratmıştır. 15 Temmuz darbe girişimini bir lütuf olarak gören hükümet, hemen ilan ettiği OHAL sayesinde kurtulmak istediği her kesimi terör etiketi yapıştırarak düşman ilan etmiş ve bunları etkisizleştirmek için her yolu denemektedir. Kalıcılaştırılmaya çalışılan OHAL; hukukun bertaraf edilmesi, ülkenin kaderinin bir tek kişinin ağzından çıkacak söze bağlı kalması, her türlü itirazın baskıyla sindirilmesi demek.”

“ÇOCUKLARIMIZI BU SUNAĞA KURBAN ETMEYECEĞİZ”

“Düşmanlaştırma politikalarına, icat edilen düşmanlar sayesinde şovenizmin kışkırtılmasına sessiz kalmayacağız” diyen Tolu, “Ana okullarından başlayarak savaş oyunlarında şehit olmaya veya şehidin arkasından gözyaşı dökmeye alıştırılan çocuklarımızı böyle bir sunağa kurban etmeyeceğiz; onların kindar bir nesil haline gelmesine izin vermeyeceğiz. Düşmanlarla çevrili bir ülkede değil, içeride ve dışarıda barış ve huzur içinde yaşamak, özgür bir ülke inşa etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sokaklarında TANK/TOMA sesleri değil, çocuk çığlıklarının yükseldiği bir ülkede yaşamak için, barış mücadelesini daha da yükselteceğiz. Bu ülkenin emekçileri, halkları, kadınları ve gençleri olarak hiçbir faturayı can pahasına ödemeyeceğiz” şeklinde konuştu.

(HABER MERKEZİ)

        

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak