Alevi Haber Ajansi

‘Irkçılık insanoğlunun en büyük yüzsüzlüğü, iğrençliği’-VİDEO

PİRHA- Ocak 1969 yılında yürürlüğe giren ‘Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’ dolayısıyla farklı inanç ve etnik kimlikten temsilciler yayınladıkları mesajda iktidara sözleşmeyi fiilen uygulama çağrısında bulundu.

21 Mart 1960 günü Güney Afrika’da ırkçılığı protesto eden göstericilere ateş açılması sonucunda 69 kişi yaşamını yitirmiş, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme’yi 21 Aralık 1965’te kabul ederek imza ve onaya açmış, bu sözleşme 4 Ocak 1969 tarihinde yürürlüğe girmişti.

CAN TV’de yayınlanan özel programda konuşan farklı etnik kimlik ve inançtan temsilciler, Irkçılıkla Mücadele Protokolü’nün onaylanması çağrısında bulundular.

“TÜRKİYE SÖZLEŞMENİN HAKKINI VEREBİLMİŞ DEĞİL”

Aktivist ve yazar Tülay Yıldırım Ede, Türkiye’nin altında imzası olan bu sözleşmeyi uygulamada eksik kaldığına vurguda bulunarak, “Türkiye 1972 yılında  yılında ırk ayrımcılığına karşı uluslararası bir sözleşmeye imzasını attı. Ancak bu sözleşme 3 Nisan 2002 yılında yürürlüğe girdi. Bu sözleşmeye göre ırklar gerek yurtiçinde gerek yurtdışında eşit muamele görecek, ötelenmeyecekti, hakları gasp edilmeyecekti ve eşit haklara sahip olacaktı. Türkiye bu sözleşmeye imza atmasına ve bünyesinde bu kadar ırkı barındırmasına rağmen maalesef şimdiye kadar sözleşmenin hakkını verebilmiş değildir” dedi.

Azerbaycan Bakülü olan ve eğitimi için 5 yıldır Türkiye’de bulunan Gasim Gasavov ise ırkçılığın kazananı olmayacağına değinerek, “Yaşadığım coğrafya bir çok etnik ulusa ev sahipliği yapmakta. Siyasi mecralarda hükümetlerin tartışmaları etnik kökenler arasında ırkçılık ve nefret söylemlerine yol açtı. Irkçılığın hiçbir zaman kazananı olmadı. 2020 senesinde dahi ırkçılığın devam etmekte olduğunu görmekteyiz. Bu bütün coğrafyalar için aynı” ifadeleri kullandı.

“ÜLKEYİ YÖNETENLER IRKÇILIK YAPIYOR”

“Irkçılığı insanoğlunun en büyük yüzsüzlüğü, iğrençliği olarak görüyorum” diyen Ermeni vatandaş Arto Barsamoğlu, Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin üzerinden 48 yıl geçmesine rağmen yol alınamadığını kaydetti.

Ülkeyi yöneten siyasilerin kullandığı ırkçı dile eleştiren Barsamoğlu, “Irkçılığa karşı uluslararası sözleşmenin imzalanmasının üstünden 48 yıl geçti. Geçen 48 yılda hiç bir şey olmadı. Bütün dünya ırkçılık üzerinden politika yapmak üzere kendini kanalize ediyor. İnsanları ancak ırkçılık ile provake edebilir, birbirine kırdırabilirsin. Bu tahtını korumak isteyen siyasetçiler ve emperyalistler için en kolay çözüm yolu. Irkçılığı insanoğlunun en büyük yüzsüzlüğü, iğrençliği olarak görüyorum. Türkiye’yi yöneten siyasetçilerin son yıllarda göstermiş olduğu ırkçılığa karşı sesleniyorum; insanların hayatı ile oynamayın, bırakın insanlar yaşasın” diye konuştu.

“KÜRTÇE’NİN ANADİL SERBESTLİĞİNİN OLMAMASI BİR SUÇTUR”

Kürtçe savunma yaptığı ve dilekçe verdiği için gözaltı ve tutuklamalara maruz kalan Kürt Mehdi Tanrıkulu, ülkede halen ana dillerin yasak olmasının bir utanç olduğunu ifade etti. Anayasanın uygulanmadığına dikkat çeken Tanrıkulu, şunları kaydetti.

“Türkiye’de ayrımcılık ortadan kaldırılmak istenmedi. Hükümetler anayasa konusunda kendilerini ikna etmiş değillerdi. Anayasada belirtilenler farklı, uygulananlar farklı olmuştur. Anayasa işkence yasak iken yapılan en büyük işkencelere biz tanığız. Diyarbakır vahşet sürecinin işkence dolu günlerini biz biliriz. Ayrımcılık bir insan suçudur ve suç Türkiye’de işlendi. Kürtçe savunma yapmak istediğimden dolayı tutuklandım. Kürtçe dilekçe yazdığım için gözaltına alındım ve cezalandırıldım. Bu utanç verici bir durumdur. Kürtçe’nin anadil serbestliğinin olmaması bir suçtur.”

“KADINLAR CEMEVİNE GİRMESİN, SAZ ÇALMAYIN DİYECEKLER”

Yalova Adliyesi’nde memur olarak çalışan Filiz Yıldız’ın, siyah tişört giyindiği, Dersimli Alevi olduğu ve Sivas Katliamı ile ilgili paylaşım yaptığı için İyi Parti İl Başkan Yardımcısı Fikret Şipal tarafından CİMER’e ve savcılığa şikayet edildiğini hatırlatan  Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Pir Celal Fırat da siyasal iktidarın ülkedeki demokrasi güçlerini hedef aldığını dile getirdi.

Alevilere yönelik saldırılar ve ırkçı söylemlerin devam ettiğini sözlerine ekleyen Fırat, şöyle devam etti:

“Türkiye’de siyasal iktidarın milliyetçi, ırkçı perspektifini alanlar demokrasi isteyenleri terör konjonktüründe değerlendiriyor. Türkiye’de bütün halkların ve inançların el ele vermek gibi zaruriyeti var. HDP’li belediyelere atanan kayyımları yeni yasa ile dernek ve vakıflara atama gibi planları var. Ülkedeki herkese Türk’sün diyorlar. Hayır farklı etnik kimlikler ve inançlar var. Benim Kürt’ü Türk’ten, Türk’ü Ermeni’den üstün görmeyen bir Alevi inancım var. İtikatimiz ve inancımız bize mazlumun yanında olmayı gösteriyor. Engin Nurşani’nin Hakk’a yürüme erkanında söylenen iki deyiş sonrasına neler yapılmadı ki? Çok acı bir şey. Alevileri kadınlar cemevine girmesin, saz çalmayın söylemleri ile karşı karşıya getirecekler. Muhabbet ile buluşmanın çok daha değerli olduğuna inanıyorum.”

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak