PİRHA – 15 Kasım 1937’de idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları, İngiltere’de anıldı. Yapılan açıklamada “Varsın mezar yerlerini bile açıklamaktan korksunlar. Onların anısı, dört metrelik bir beze, iki metrekarelik bir çukura sığmayacak büyüklükte” ifadelerine yer verildi.
Seyit Rıza ve yoldaşlarının katledildiği günün yıldönümünde dünya genelinde anma ve eylemler düzenlendi.
İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, Dersim Kültür Merkezi ile Britanya Alevi Federasyonu da ortak anma programı yaptı.
İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi’nde yapılan anmada önce gülbeng okunup çerağ uyandırıldı. Dersim’de katledilenler için Zeynel Ali Bingöl de ezgiler seslendirdi.
Anmada ilk sözü alan Londra Dersim Kültür Merkezi Başkanı Ali Doğan, katılımcıları Kurmancki ve Kırmancki selamlayarak, Seyit Rıza’nın, “Ben sizin yalanlarınızla baş edemedim, bu bana dert olsun. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun” sözlerini hatırlattı.
DALKILIÇ: DEVLETİN YÜZLEŞMEYE İHTİYACI VAR!
Devletin mezarsızlık politikalarına dikkat çeken Britanya Alevi Federasyonu Başkanı Eşit Balkanı Müslüm Dalkılıç, devletin Alevi katliamları ile yüzleşmesi gerektiğini ifade ederek, “Seyit Rıza ve yoldaşlarının idam edildikten sonra nereye defnedildikleri dair herhangi bir kayda ulaşılamıyor. Devlet bunu gizli bir bilgi olarak tutuyor. Biz Alevi Kızılbaşlar olarak devletten en büyük talebimiz Seyit Rıza ve yoldaşlarının mezar yerlerinin açıklanması ve bulunmasıdır. Bu biz Alevi toplumu üzerinde çok büyük bir yüktür. Bu devlet ideolojisinin en büyük ayaklarından biri olan mezarsızlık politikasını Maraş’ta kamyonlarla taşınarak toplu olarak gömülenlerle gördük. Nereye gömüldüklerinin bilgisi hala yok. Koçgiri, Dersim, Maraş, Sivas, Çorum ve Gazi katliamlarını günümüze kadar geldi ve devam ediyor da. Bu ideolojiyle hesaplaşmamız gerekiyor, bir yüzleşmeye ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
HAS: KEFENSİZ YATMAYI KABUL ETTİLER
İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi Başkanı İbrahim Has ise yaptığı konuşmada “Unutmayacağız, savaş hukukunu bile hiçe sayan düzmece mahkemelerini, onursuzca ve pervasızca saldırmalarını!” diyerek şunları söyledi:
“Ortadoğu, farklı olanın, kendine özgü olanın ve özgün kültürel dokulara sahip olanların öğütüldüğü, kör kuyulara atıldığı, yakıldığı ve kılıçtan geçirildiği bir coğrafya olagelmiştir. Tarihin hangi evresine bakarsanız bakın, mevcut iktidar dinine ve ırkına mensup değilseniz, katliniz vacip olmuştur. Hakkınızda fermanlar çıkarılır, üstünüze ordular gönderilir veya en iyi ihtimalle sürgün edilirsiniz.
Hem içerden hem de dışarıdan saldırılara açık olan Alevi-Kızılbaş toplumu da bu saldırılardan nasibine düşeni fazlasıyla almıştır.
Dersim’de yakılan köyler, yıkılan evler, toplu kıyımlar, çocukların evlatlık verilmesi, kalanların sürgün edilmesi ve son olarak da sahte bir tarih yaratılmasının altında yatan neden, vahşetin boyutlarının çarpıtılması ve saklanması anlamına gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, tüm Alevi katliamlarında olduğu gibi; gerçeklerle yüzleşmek yerine, tarihi çarpıtmak için sahte bilgiler yaymış, gerçeklerin üstünü örtmek için özel bir çaba sarf etmiştir. Dersim Katliamında da resmi tarih elinden geleni yaparak katliamın gerçek boyutlarının üstünü kapatmak istemiştir.
Seyit Rıza bizim pirimizdir. O, ikrarlaştığı canlarla Halvoride cem kurmuş ve coşkun akan Munzur’a bir söz vermişti. O ve yol arkadaşları, ikrar verip Munzur’a, sonra birbirlerine niyaz olup Haq kıllesi kestiler. Her bir can üç çakıl taşını Munzur’a atıp, rızalık aldılar. Munzur Bawa şahitliğinde, Hak ve hakikat aşkına yola revan oldular. Xızır’ın gayreti, itikatlerine her daim rehber oldu.
İnançlarını, dillerini, kültürlerini, itikatlarını asla ama asla düşürmediler. Yoldan düşmektense, ikrardan düşmektense, serden vazgeçmeyi kefensiz yatmayı kabul ettiler.
Varsın mezar yerlerini bile açıklamaktan korksunlar. Onların anısı, dört metrelik bir beze, iki metrekarelik bir çukura sığmayacak büyüklükte. Şimdi anıları, isimleri ve resimleri Paris’in banliyölerinden Pazarcık’ın bir dağ köyüne, Toronto’nun buzlu kaldırımlarından, Melbourne’nin kavurucu sıcağını soluyan ve dünyanın dört bir tarafına yayılan her Alevi’nin kalbinde.
Aşk ile…”
PİRHA/İNGİLTERE
Yoruma kapalı.