CHP’nin cumhurbaşkanı Muharrem İnce, Karabük mitinginde konuştu
İnce’nin açıklamalarından satır başları şöyle:
- Türkiye daha toplu iğne bile yapamazken Atatürk Karabük’e fabrika planlıyor, 38’de de yapıyorlar. Bu ülkeyi 16 senedir yönetenler ise “Çivi mi çaktı CHP” diyor. O sattıklarını kim yaptı!
- Ben çocuklara iş diyorum, o bedava kek verecekmiş. Yani sizi kekleyeceğim diyor. İnanılır gibi değil. Kıraathane açacakmış, oturacakmışız, kekler, çaylar bedavaymış. İnternetten haberin yok mu senin? Wikipedia açılacak mı peki? Bedava kek yemek istiyorsanız Erdoğan’a oy verin, fabrikada çalışıp ekmeğinizi kazanmak istiyorsanız bana oy verin.
- Şehir hastanelerinin müşterisi çok olacak diyor. Lafa bak lafa! Hasta müşteri midir? Şirazeden çıktı bu ara. “Bakanlar dışarıdan eleman olacak” diyor.
- Dün akşam oturmuş yandaş iki gazeteciyle, diyorlar ki şair ölmüş. Hemen çıkarıyor cebinden şiirini, tesadüfe bak. Sorular ayarlanmış sorular.
- Bu mübarek Ramazan ayında bile emeklilere yalan söylediler.
- Çocuklar bugün karne aldı. Ben de bir öğretmen olarak Erdoğan’a bir iki not vereyim. Ekonomi sıfır, tarım sıfır, Türkçe yüzde 100 sıfır. Çünkü Ce-Ha-Pe diyor. Ama 10 aldığı dersler de var. Mesela kandırılma 10, FETÖ’ye destek 10.
- Kandırılmış mı kandırılmamış mı onu da izleyelim. Bir gün kandırıldım, bir gün kandırılmadım diyor. FETÖ, Apo, Barzani, Obama kandırdı; sonra çıkıp diyor ki “Rabbim beni affetsin”. Ben de rabbim onu affetme diye dua ediyorum.
- Bir de apolet sökersin sökmezsin tartışması var. Birincisi, iftar yemeğinepaşa katılabilir. İkincisi, üniformayla katılıp Erdoğan beni eleştirirken paşa alkışlayamaz. Onu emekli ederim hiç şansı yok. Paşaymış, arkadaş kanti asteğmenliğinden paşalığa terfi etti. Dediğimin arkasındayım TSK mensubu siyasetin içinde olamaz, rakiplerin eleştirildiği sofralarda alkış yapamaz. Yaparsan gönderirim, hiç şansın yok. Başarılı bir paşaymış, olabilir. Başarılı olduğunda ödülünü veririm, yanlış yaptığında cezasını. Türkiye kimsenin çiftliği değil!
- Aydın’da harmandalı oynadım. Fena da oynamıyorum değil mi? Cumhurbaşkanı gülecek gülecek. Sürekli eyy diye bağırmayacak.
- Saray meraklısı bir cumhurbaşkanı. Ankara’da İstanbul’da var, şimdi de Marmaris’e yaptırıyor. Size sözüm olsun, onu engelli çocuklara vereceğim.
- Sizi yurtdışına göndereceğiz, öyle kıraathane falan, modası geçmiş şeyler değil. Dil öğreneceksiniz, dünya vatandaşı olacaksınız.
- Bir şeye çok güldüm. Arkadaşlar deme dedi ama tutamayacağım. Aramızda kalsın. Malvarlığımı açıkladım, gazeteciler de anama gitmişler. Anam haberi okumuş, demiş ki, “Yanlış bilgi vermiş, 4 de koyunu var, onu yazmamış”. Vallaha aklıma gelmedi, gelse yazardım; üç de arı kovanım var, şimdiden söyleyeyim
- Sabah akşam bağıyor adam ya. Ne zaman televizyonu açsam bağıran biri var.
- Hafızası da kaybolmuş. Anlattıkları tutmuyor. ‘İstanbul’da okudum, 75 kişilik sınıflar vardı, tek parti döneminde okudum’ diyor. 1950’de çok partili yaşama geçtik, Erdoğan 54 doğumlu. 1950’de tek parti bitmiş, 54’te Erdoğan doğmuş, tek parti döneminde okumuş, 75 kişi varmış. Doğmadan 4 sene önce ilkokulda okumuş. Yalancı mı, yoksa ‘ince’ hastalığa tutulunca karıştırdı mı?
- Bay Muharrem diyor. Sözde beni elitist, seçkinci noktasına koymaya çalışıyor. Sıradan bir köylü ailenin çocuğuyum ben, halk çocuğuyum. Sen de benim gibiydin ama haram helal ver allahım, garip kulun yer allahım deyip harama bulaştın. Sana söz veriyorum, emeklilik günlerin için bir kıraathane kuracağım, orada oturursun. Özet yerine kitabı okursun, hem de kek yersin.
Yoruma kapalı.