PİRHA-Suriye’de Alevilere karşı başlatılan soykırım girişimleri hakkında değerlendirmelerde bulunan İlahiyatçı İhsan Eliaçık, “HTŞ lideri Colani ‘Bir şey yapmayacağız, anayasaya katkı sağlayacağız, birlikte meclis oluşturacağız’ gibi laflara kendisi inanmıyor. Çünkü onların ideolojisinde demokrasi küfür olarak görülüyor. Suriye’de Medine Sözleşmesi temelinde demokratik cumhuriyet kurulması gerekiyor. Bu sözleşmeye göre; Aleviler, Dürziler, İsmailliler, Asuriler, Kürtler, Araplar, Hristiyanlar hepsi eşittir. Hiçbirine ayrım yapılmaz, herkes kendi dinini ve mezhebini yaşar” ifadesinde bulundu.
Suriye’deki 53 yıllık yönetiminin ardından devrilen Esad yönetiminin ardından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği’nin (AB) terör örgütleri listesindeki Hey’etu Tahrîri’ş-Şâm’ın (HTŞ) lideri ve kendisi de terörist olarak başına ödül konmuş olan Ebu Muhammed Colani başa geçti.
HTŞ’nin yeni Suriye yönetimine geçmesinin ardından ülkede muhalif olan Alevilere saldırmasıyla birlikte çok sayıda kişiye şiddet uygulandı, işkence edildi ve katledildi. Alevilerin savunmasız olması saldırıların şiddetini artırmış ve bazı insanlar kaçırılmış, nereye götürüldükleri hakkında da bir bilgiye ulaşılmamıştı.
HTŞ’nin; Alevileri, Dürzileri temizlemek, insanlara sıkı sıkıya çarşaf giydirmek, namaz kılmayanları takip etmek, okullarda şeriat dersleri verilmesi için yanıp tutuştuğunu söyleyen Yazar İlahiyatçı İhsan Eliaçık, “Suriye’de Medine Sözleşmesi temelinde demokratik cumhuriyet kurulması gerekiyor. Bu sözleşmeye göre; Aleviler, Dürziler, İsmailliler, Asuriler, Kürtler, Araplar, Hristiyanlar hepsi eşittir. Hiçbirine ayrım yapılmaz, herkes kendi dinini ve mezhebini yaşar” ifadesinde bulundu.
“ÖRGÜT LİDERİNİN YUMUŞAK MESAJLAR VERMESİ BANA GÖRE ANLAM İFADE ETMİYOR”
HTŞ lideri Colani’nin yeni bir anayasa oluşturacağız, birlikte meclis kuracağız, seçim yapacağız sözlerinin gerçeği yansıtmadığını belirten Eliaçık, örgütün ilk hedefinde şeriatla yönetilen bir rejimi getirmek olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Suriye’de hükümet kuran HTŞ denilen grup aslında bilinen bir grup. Daha önceki adı El Nusra idi, ondan önceki adı El Kaide idi. El Kaide’den kopma, onun Suriye kolu olarak kurulmuş ve özellikle Irak’ta Amerikan işgali sırasında ve ondan sonra devam eden bomba yüklü araçlarla binalara saldırma, intihar bombalarıyla eylemler yapma ve bu şekilde yüzlerce kişinin ölümünden sorumlu bir örgüt ve bu örgütün başındaki kişi. Bu nedenle başına Amerika 10 milyon dolar koydu, terör örgütü ilan etti. Türkiye’de onu terör örgütü ilan etti. Başlarına koydukları ödülü kaldırdılar ama terör örgütü listesinden çıkarmadılar. Yani sabıkalı örgüt. Örgüt liderinin yumuşak mesajlar vermesi bana göre bir anlam ifade etmiyor çünkü yeni bir örgüt değil, ilk defa görülen örgüt değil. Daha önce İblid’de yaptıkları uygulamaları ortada. Dürzilere karşı sekiz tane köyü yakma girişiminde bulundular, insan öldürdüler ve ele geçirdikleri yerde Alevi düşmanlığı yapan bir örgüt. Rafizi Alevi diyerek kendileri gibi düşünmeyen insanlara, özellikle de Alevi olduklarını duyduklarında büyük bir düşmanlık gösterdiler.
Şimdi Suriye’de Amerikan ve İsrail desteğiyle iktidara gelince, Türkiye de destek olunca hakimiyet kurmak ve egemenliği tam olarak ele geçirmek amacıyla yumuşak mesajlar veriyor, inanmadığı şeyler söylüyor. HTŞ liderinden duyduğum sözler; bir şey yapmayacağız, anayasaya katkı sağlayacağız, birlikte meclis oluşturacağız, seçim yapacağız gibi laflara kendisi inanmıyor. Çünkü onların ideolojisinde demokrasiyi küfür olarak görüyorlar. Seçim yapmayı Allah’ın hükümlerini insanların oyuna sunmak olarak görüyorlar. Dürzileri, Alevileri hidayete ermesi gereken sapkın gruplar olarak görüyorlar ve onlara karşı yapılacak tek şey tebliğdir. Gidilir ve yanlış yolda oldukları tebliğ edilir. İslamiyet’e geçmeleri beklenir. İslamiyet’e geçmezlerse sapkın olarak görülür. Kafa bu, bu kafadan ne çıkacak?”
“DİKTATÖRÜN KENDİSİ ALEVİ OLABİLİR AMA SÜNNİLER DAHA ÇOĞUNLUKTAYDI”
Türkiye medyasının Suriye’deki hükümeti desteklediği için kendi zaferiymiş gibi savunulduğunu, Suriye’de olan katliamların, öldürmelerin, ev baskınlarının, insan kaçırmalarının verilmediğini belirten Eliaçık, “Sanki Suriye’de azınlık Alevi diktatoryası varmış, o azınlık diktatörlük yıkılmış, Sünni azınlık özgürlüğe kavuşmuş, şimdi bir zamanlar Suriye’de Alevi azınlığı destekleyenlere hesap sorma zamanı geldi, hepsini bir bir ifşa edeceğiz gibi bir kampanya yürüyor şu anda sosyal medyada. Belli kişiler ve kesimler hedef gösteriliyor. Bu okuma tamamen yanlış. Suriye’de Alevi diktatörlüğü yok. Suriye hükümetinin içerisinde bir tane Alevi var, bu nasıl Alevi diktatörlüğü? Şeriat yasaları ve Medeni Yasa Suriye’de geçerliydi. Kuran-ı Kerim’de Sünni fıkıhta Hanefi, Şafi, Hanbeli mezhebinde nasıl geçiyorsa Alevi fıkıh diye uygulanan bir şey yok. Alevi devlet projesi diye bir şey yok. Devletin dini İslam, Suriye Arap Cumhuriyeti, şeriat ve medeni hukuk beraber uygulanıyor. Şeriat mahkemelerinde dört mezhep uygulanıyor. Öyle dedikleri gibi bir Alevi projesi yok Suriye’de. Bir diktatörlük var ama bu Alevi diktatörlüğü değil. Diktatörün kendisi Alevi olabilir ama onun eylemlerine, uygulamalarına bakılır, bakıldığı zaman Sünni çoğunluk var. Bir algı yaratmak amacıyla bu yapılıyor ve Türkiye’deki Alevilere sıçratılmak isteniyor. ‘Siyasal Alevilik’ diye manşetler atıp belli kesimleri hedef gösteriyorlar” diye belirtti.
“SİYASAL ALEVİLİK CHP’Yİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMA AMACIYLA YAPILMIŞ BİR PROPAGANDA”
Eliaçık, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Şu anda Siyasal Alevilik yok. Bunun olması için bir Alevi devletin, partisi ve siyasi bir programının olması lazım. Aleviliği nasıl uygulayacağına dair bir program ortaya koyması lazım ve bu programda Alevi olmayanlara söz hakkı verilmeyeceğini, bir tür Alevi diktatörlüğü olacağını ve Alevilikten başka mezhebin de dikkate alınmayacağının söylenmesi gerekiyor. Ben şu anda böyle bir program göremiyorum. Bunu en fazla İran için söyleyebiliriz, ona da siyasal Şiilik diyebiliriz yine siyasal Alevilik diyemeyiz. Oradakiler Alevi değil çünkü. Siyasal Şiilik İran’da var bana göre. Devlete Şii mezhep ön görülüyor. 12 imamın ölümleri ve doğumları tatil. Bu Şii görüş devlet tarafından resmen bir program dahilinde, devletin başında bulunan kişi de yine bir Şii teoriden yola çıkarak isim konulmuş, yani Mehdi gelene kadar toplumu idare edecek kişiye Molla deniliyor. Bu tamamen Şii propagandasıyla oluşturulmuş bir uygulama. Siyasal Aleviliğin de bir devletinin, programının olması gerekiyor. Aleviliği dava edinen bir parti yok ülkede. Cemevleri var, Alevi kurumları var ama onlar siyasal iddiada değiller. O iddiada olanlar da genelde CHP’de siyaset yapıyorlar ama bunu da Alevilik adına yapmıyorlar tamamen. Alevi kökenli olabilir ama CHP’nin programına tabii oluyor. Özellikle Suriye’deki bu durumdan istifade ederek Aleviliği, CHP’yi köşeye sıkıştırma amacıyla yapılmış bir propaganda. Bu söylemin bir temeli yok.”
“IŞİD TARZI ŞERİATÇI BİR PROGRAMI BU ÜLKEYE UYDURABİLECEKLERİNİ SANMIYORUM”
Suriye’de HTŞ’den ümitli olmadığına işaret eden Eliaçık, “Bunların daha önceki geçmişlerini bildiğimiz için eğer HTŞ lideri denilenleri yapmazsa içeriden örgütsel bir tepki olabilir ve darbeyle devrilip, IŞİD’in uygulamalarını hayata geçirecek biri başa getirilir. Onlar şu anda bir an önce Alevileri, Dürzileri temizlemek, insanlara sıkı sıkıya çarşaf giydirmek, namaz kılmayanları takip etmek, okullarda şeriat dersleri verilmesi için yanıp tutuşuyorlar. Onların bekledikleri şey bu, eğer bu olmazsa örgütün içinden tepkiler gelebilir. Yoksa BM hukukuna göre HTŞ Suriye’de bir ortak anayasa, bunun referanduma sunulması, partilerin kurulması, seçimlere katılması, seçimlerden sonra bir hükümetin kurulması gerçekleşinceye kadar HTŞ’nin hiçbir şeye dokunmaması gerek. Geçiş hükümeti olarak asayiş, güvenlik dışında teknik hükümet olarak kalması ve hiçbir şeye dokunmaması gerekir. Ama görüyoruz ki dokunuyorlar. Milli eğitimin müfredatını kaldırmaya çalışıyor, Alevilere yer yer müdahale ediyor. Lazkiye Alevilerin çoğunlukta olduğu bir şehir, oraya şeriatçı bir müftü tayin ediliyor milli eğitim müdürü olarak. Suriye’nin seküler bir halkı var ama şeriatçı grupları da fazladır. Suriye toplumu şeriatı kaldırmaz, kabul etmez. Daha geçen haftalarda coşkulu bir yılbaşı kutlandı ve HTŞ’liler buna engel olamadılar. IŞİD tarzı şeriatçı bir programı bu ülkeye uydurabileceklerini sanmıyorum” diye konuştu.
“MEDİNE SÖZLEŞMESİ İLHAM ALINMALI”
Suriye’de oluşturulacak yeni anayasada bütün kesimlerin dahil edilmesi gerektiğinin altını çizen Eliaçık, şunları dile getirdi:
“Alevilerin ne yapması gerektiğine gelince; buna en iyi elbette ki Alevi kurumları, Alevi toplumu karar verebilir. Ama sadece Aleviler değil, Suriye’de Dürziler açıklama yapıp haklarının anayasa ile güvence altına alınmayana kadar silahlarını bırakmayacaklarını söylediler. Medine Sözleşmesi birinci maddesi bu. Senin peygamberin 14 asır önce bunu yapmış, bir tane bile IŞİD’linin aklına gelmiyor. Şu anda Rojava’da Medine Sözleşmesinden ilham alarak demokratik bir özerklik, barış içinde farklı kesimleri yaşatma projesi geliştirmeye çalışılıyor. Dini kaynağı olmasına rağmen İslamcılar bunu tartışmıyor bile. Hz. Ali de bu sözleşmeyi uygulamaya koymuş. Kimse kimseye zarar vermemek şartıyla herkes kendi halinde yaşayabilir. Eğer adaletle hükmetme gereği duyulursa bir yöneticilik rolü üstlenilebilir. Yöneticilik rolünün adaletten başka bir gerekçesi yoktur” şeklinde konuştu.
Eren GÜVEN-Fatoş SARIKAYA/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.