PİRHA – Ülke genelinde yaşanan ilaç yokluğuna dair konuşan Mersin Eczacı Odası Başkanı Özgün Sağır ve Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Ali İhsan Ökten, “Şu an sağlık anlamında her alanda krizle karşı karşıyayız. 500’den fazla ilaç piyasada yok. Kuduz, tetanoz gibi aşılar dahi geç tedarik ediliyor. Mevcut sağlık politikaları bu sonuçlara yol açmaktadır” dedi.
Ülke genelinde hemen hemen her gün birkaç ilaç ‘mevcut olmayan ilaçlar’ listesine ekleniyor. Çocuk antibiyotiğinden ağrı kesicilere, ateş düşürücülerden kanser ilaçlarına dek uzunca ilaç listesine ulaşmak artık mümkün değil. Durumun ciddiyeti her gün artarken Sağlık Bakanlığı ise “Kriz var” demekten imtina ediyor.
“ECZACILARLA HALK KARŞI KARŞIYA GELDİ”
Eczanelerdeki raflarda her dört ilaçtan birinin olmadığı belirtilirken Mersin Eczacı Odası Başkanı Özgün Sağır da yetkililere “Sahadaki eczaneleri gezin bakalım ilaç var mı yok mu görün” çağrısında bulundu. Özgün Sağır, günümüzde eczacıların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek şunları söyledi:
“Birincisi ilaç yokluğundan dolayı biz kendimizi ifade ederken yukarıdan sağlık otoritesi, ‘ilaç var’ dediğinde haliyle halkta bir güvensizlik oluşmaya başlıyor. Ama sahada yaşayan biziz ve gerçekler şu: o yetkililere şunu ifade etmek istiyorum, gerçekten gidip sahadaki eczaneleri gezin bakalım, ilaç var mı yok mu görün. Diğer taraftan vatandaşın her geçen gün ödediği fiyat farkları artmaya başladı. Özellikle alım gücünün düştüğü bu ortamda vatandaş ile eczacı, para konusunda karşı karşıya geliyor. Geçtiğimiz haftalarda Eskişehir’de ilaç yokluğunu ifade ettiği için eczacı meslektaşımız, hasta yakını tarafından darp edildi. Bizimle hiç alakası olmayan sorunlardan dolayı eczacılarla maalesef halk karşı karşıya gelmiş durumda.”
“ÖYLE BİRİLERİNİ YOK SAYARAK SORUNU ÇÖZMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Sorunun nasıl çözülmesi konusunda fikirlerini de paylaşan Özgün Sağır, öncelikle yetkililerin mevcut sorunu kabul etmesi gerektiğini belirtti. Döviz kurundaki artış nedeniyle ilaç fiyatlarında yükseliş yaşandığını belirten Sağır, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Biz ilaç yokluğu var dediğimiz müddetçe aralık ayının ilk haftalarında Sağlık Bakanlığı çıkıp açıklama yaptı herhangi bir ilaç problemimiz yoktur gerekli tedbirleri alıyoruz demişti. 15 Aralık’taki zamdan sonra Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ‘bulunamayan ilaçlar 3-4 gün içerisinde bulunacak’ dedi. Hani ilaçlar vardı? Şimdi neden ‘bulunamayan ilaçlar’ diyorsunuz? 3-4 gün içerisinde o ilaçlar ortaya çıkmadığı için ifadesini değiştirdi ve ‘3-4 hafta içerisinde ilaçlar bulunacak’ denildi. Aradan haftalar geçti o ilaçlar halen yok. Ayrıca Sağlık Bakanlığı İstanbul’da ilaç firmaları ile bir toplantı yaptı ve ‘ilaçla ilgili tüm sektörlerle sorunu çözmek için masaya oturduk’ denildi. Ama o masada her gün sahada sorunu yaşayan hastalarla karşı karşıya gelen eczacılar yoktu. Bu kesimi görmezden gelerek sorunu çözebilmeniz mümkün mü?
İlaçlardaki fiyatlandırma Euro kuruna sabitlenmiş durumda. Bugün ise Euro 20’leri aştı. Bu kadar makasın açıldığı bir yerde bu hizmeti doğru şekilde sunma şansımız yok. Aralık ayında ayrıca ilaçların ihracatını da yasakladılar. ‘İlk önce iç piyasaya ilaç vereceksiniz, iç pazarda sıkıntı yaşanıyor’ denildi. 13 Ocak’ta aynı bakanlık tekrar firmalara ve ecza depolarına ilaç ihracatını açtı. Biz daha ilacı burada bulamazken hangi ilacı yurt dışına göndereceğiz? O nedenle sorunu çözmek istiyorlarsa bunun birinci koşulu bu sorunu kabullenmek ve sorunu yaşayan herkesle oturup çözüm üretmek gerek. Öyle birilerini yok sayarak sorunu çözmek mümkün değil.”
GÜNDEMDE İŞ BIRAKMA EYLEMİ VAR!
Özgün Sağır, topluma da çağrıda bulunarak, “Bizler asla ve asla ilaca zam gelmesini istemeyiz. İlaç fiyatları uygun ve bulunabilir olmalı. İlaç keyfi bir ürün değil. Devlet de zaruri bir üründe kar amacı gütmemelidir. Vatandaş ilaç bulamadığında bizimle tartışmak yerine ilgili kurumlara sorunlarını dile getirmelidir” dedi. Özgün Sağır, sorunun çözümü için iş bırakma eyleminin konuşulduğuna da dikkat çekerek “Kasım ayında bir miting yaptık ancak görmezden gelindi. O yüzden başka eylem modelini hayata geçirmek zorundayız. Ama vatandaşlarımızın durumunu gözeterek kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Bizim de kendimizi ifade edebilmek, ses çıkarabilmemiz adına bu tepkiye ihtiyacımız var. Vatandaşlar, eylem tarihlerinde yapacağımız açıklamaları takip edip eczane kapatacağımız tarih ve saatlere dikkat ederse mağduriyetlerini azaltmış olurlar” ifadelerini kullandı.
“VATANDAŞ BİZİ ANLASIN”
Mersin Eczacı Odası Başkanı Özgün Sağır, son olarak eczacıların hak ettikleri değeri göremediklerini ifade ederek şunları söyledi:
“2002 yılında ilaca ayrılan pay yüzde 1,9. 2021 yılında ise ilaca ayrılan pay yüzde 1. Kısacası yüzde yüzlük bir düşüş var. Biz işte o aradaki yüzde birimizi istiyoruz. Bakın ciddi bir tedavi gördüğünüz ilaca ulaşamadığınız zaman maalesef bu iş kaçakçılığı da başlatacak. İnsanlar ilaca ulaşabilmek adına kaçakçıların elini düşecekler. O yüzden rica ediyoruz, halk sağlığı çok önemlidir. Bunu görmezden gelmeyi bırakınız. Gelin hep beraber masanın etrafına oturalım, bu işi çözelim. Eğer sabit Euro kuru doğru bir uygulama ise bu uygulamayı elektrikte de yakıtta da vatandaşların tüm giderlerinde de yapalım. Tamamen ilacı yok sayarak bu sistemi çözmeniz mümkün değil. Vatandaşlarımızdan ricamız, lütfen bizi anlasınlar, onların yanlarında olduğumuzu bilsinler.”
“KRİZ DERİNLEŞECEKTİR, SAĞLIK SEKTÖRÜ ÇÖKMÜŞ DURUMDA”
İlaç krizine dair PİRHA‘ya görüş belirten bir diğer isim ise Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Ali İhsan Ökten oldu. Krizin nedenlerine değinen Ökten şunları söyledi:
“Şu an sağlık sektörü tüm anlamıyla çökmüş durumda. Bunun gerekçesi Aslında 2002 yılından itibaren oluşturulan Sağlıkta Dönüşüm Projesi. Şimdi ise onun adını değiştirdiler ve ‘Beyaz Reform’ koydular. Bizler, sağlık sisteminin çökeceğini yıllar öncesinden söyledik. Şu an ilaç, aşı bulunmuyor. Bu halkın sağlığını direk olumsuz etkileyen bir durum.
Küresel anlamda bir ilaç krizi mümkün. Çünkü dünya, bir ekonomik kriz içerisinde ve ülkemiz bunun çok daha sıkıntılarını yaşamakta. Ama ülkemiz özeline döndüğümüz zaman şu an biz her anlamda krizle karşı karşıyayız. Şu an 500’den fazla ilaç piyasada yok. Kuduz, tetanoz gibi aşıların bazen bulunmaması veya geç tedarik edilmesi vatandaşlarımızın çok ciddi zarar görmelerine neden olacaktır. Şu an bu krizlerin giderilmesi ancak ülkenin ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel olarak bu krizi aşmasıyla mümkündür. Bunu aşmadığımız sürece kriz derinleşecektir. Önümüzdeki sürece baktığımız zaman açıkçası bir seçim süreci var ve iyiye doğru gidecek bir süreç gibi de gözükmüyor. Ekonomik kriz arttığı zaman bu direkt halkın sağlığını da olumsuz etkileyecektir Çünkü vatandaşın alacağı temel gıda ihtiyaçları eksilecektir. Hastalandığı zaman sağlığa erişemeyecek veya tedaviyi tam zamanında alamayacaktır.”
“YETKİLİLER, BİZİMLE GÖRÜŞMEYİ KABUL ETMİYOR”
Türk Tabipleri Birliği’nin ilaç krizinde alabileceği rollere de değinen Ali İhsan Ökten, “Uzun süredir bu konuyla ilgili açıklamalarımızı yapıyoruz. Sürecin bu yöne gittiğini, ileride çok daha ciddi sıkıntılar yaşayacağımızı, iktidarın en kısa zamanda ilgili önlemler alması gerektiğini, uyarılarımızı her zaman yapıyoruz. Ancak iktidar, Sağlık Bakanlığı, bizimle herhangi bir şekilde görüşme kabul etmiyor. Aslında biz onlarla bu sorunları görüşmek istiyoruz hem mesleki anlamda yaşadığımız sorunları hem de toplumun içinde bulunduğu sağlık alanındaki sağlık sorunlarını birlikte paylaşmak istiyoruz ancak hiçbir zaman karşılık bulamıyoruz” dedi.
Eren GÜVEN-Diren KESER
Yoruma kapalı.