PİRHA- Yeniden yargılamalarla ilgili yapılan basın toplantısında kamuoyunda duyarlılık oluşturmak için bir kampanya başlatılacağı ve mahpuslara avukat desteği sağlanacağı belirtildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) ve Özel Yetkili Mahkemeler’de (ÖYM) yargılan ve ceza alanların infazının durdurulması taleplerine ilişkin yaşanan çifte standartlarla basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantının yapıldığı salona “Yeniden yargılanmalarda eşitlik istiyoruz” pankartı asıldı.
İlk sözü alan avukat Ercan Kanar, Türkiye’de yargının hiçbir zaman bağımsız, eşit ve tarafsız olmadığına dikkat çekerek 12 Eylül’de sol görüşçü insanların idam edilirken, sağ görüşlülerin 2-4 yıl gibi cezalar aldığını ve 1990’lar sürecinde de böyle olduğunu vurguladı. Şimdi de bir şeyin değişmediğini ifade eden Kanar, “Yargılamasında usulsüzlük olduğu için Abdullah Altun’un yeniden yargılamasına karar verilerek infazı durduruldu, serbest bırakıldı. Bunu emsal göstererek birçok radikal İslamcı örgütlere üye, Hizbullahçı insanlar serbest bırakıldı” dedi.
“ŞİMDİKİ DÖNEM ÖYM VE DGM’LERDEN KÖTÜ”
Yargının solcular ve Kürt muhalifler için engizisyon görevi gördüğünü dile getiren Kanar, “DGM yargılamaları 12 Eylül’den daha geriydi, ardından gelen ÖYM’ler DGM’lerden daha da kötüydü. Şimdiki dönem hepsinden kötü… Sorgular tamamlanmadan cezalar verildiği bir dönem yaşıyoruz. Avrupa’daki hukuk örgütleri AİHM tarafından yargı kararları için Türkiye’nin uyarılması gerektiğine dair rapor hazırladı. Yargı siyasi bir perspektifle çalışıyor. Bizler sağcı, solcu, dinci diye ayrım yapmayız ama yapılan uygulama Hizbullah’ı ve kökten dincileri kapsıyor. Bu eşitlik ilkesini çiğneyen haksız uygulama son bulmalı” diye konuştu.
“HİZBULLAH ÜYELERİ BASİT DİLEKÇELERLE SERBEST BIRAKILDI”
Avukat Gülizar Tuncer, yargının daima siyasi ve ayrımcı olduğunu kaydederek “Hiçbir dönemde bu kadar çürümüş değildi yargı. Sadece Diyarbakır’da 100’ün üzerinde Türkiye’de 500’ün üzerinde Hizbullahçı serbest bırakıldı. Sadece İbdace değil, IŞİD ve El Kaide mensupları da serbest bırakıldı. Büyük bir ayrımcılık var, 1990’lı yıllarda yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan insanlar bırakılıyor. Onların dava dosyalarında işkence kasetleri, öldürdükleri insanların videoları, çok sayıda patlayıcı gibi malzemelerle yakalandıkları var. Memleketin dört bir yanında Hizbullah üyeleri basit dilekçelerle serbest bırakıldı. Siyasi boyutu da hukuki boyutu kadar önemli, yeni bir gerici savaşa mı hazırlanıyor devlet” diye ifade etti.
Muhaliflerden göstermelik olarak 7-8 kişinin serbest bırakıldığına dikkat çeken Tuncer, “AYM ve AİHM kararları olmasına rağmen serbest bırakılmayan birçok muhalif var. Bu insanlar 1990’larda yasak, sorgu yöntemleriyle, hukuka aykırı yöntemlerle imzaladıkları kağıt parçaları ile mahkum edildiler. Bizim dava dosyalarımızda yeniden yargılama taleplerimiz kabul edilmiyor, bu hukuksuzluk son bulsun!” dedi.
“ADALET İSTİYORUZ, ADALET YOK”
22 yıldır tutuklu bulunan Suat İncedere’nin babası Tevrat İncedere, çocuğunun aldığı cezayı hak etmediğini belirterek şunları söyledi: “Adalet istiyoruz, adalet yok. Sağcılar serbest bırakılıyor, solcular içeride. İlgililere sesleniyorum; ‘adalet istiyoruz, insanca hep birlikte yaşamak istiyoruz! Çocuklarımızı serbest bıraksınlar, acı çekiyoruz. Çocuklarımıza yazık değil mi?'”
“KANUN VARSA BİZE DE UYGULANSIN”
23 yıldır tutuklu olan Erol Dündar’ın yengesi Nazife Çınar ise şunları söyledi:
“1996’dan beri gitmediğim cezaevi kalmadı. Kaynım bu cezayı alacak hiçbir şey yapmadı. En büyük suçları işleyenler dışarıda, bizimkilerin de dışarı çıkmasını istiyoruz. Herkese davranıldığı gibi davranılsın bize de. Biz de insanız.”
Yine tutuklu bulunan Yüksel Yiğitdoğan’ın ablası Yeşim Raynegen, “1999’dan beri kardeşim içeride. Ben eşitlik istiyorum, insanca yaşamak istiyorum. Hak varsa kardeşimin de yararlanmasını istiyorum, başka bir şey istemiyoruz. Suçsuz yere yatan insanları bırakın!” dedi.
20 yıldır cezaevinde olan Mahmut Yaman’ın yengesi Nezihe Yaman ise “Anneler ağlamasın, çocuklar ölmesin. Biz bunları hak etmiyoruz. Özgürlük istiyoruz, dilimizi konuşmak istiyoruz” diye konuştu.
26 yıldır cezaevinde olan Dağıstan Öztürk’ün yeğeni Özgür Öztürk, de “Af beklentileri falan yok. Sadece kanun uygulanıyorsa bize de uygulansın istiyorlar. Orada gerçekten hiçbir suçu olmayan insanlar yatıyor” diye ifade etti.
26 yıldır tutuklu olan Nizamettin Bertan’ın ağabeyi Nihat Bertan, kardeşinin darbe anayasasıyla yargılanıp ceza aldığını belirterek, “90’larda hapishaneye girmeyen insan kalmadı Kürtlerden. Bizim amacımız hukukun işlediği bir ülke” dedi.
“İÇERİDE YAŞAMI ÇOĞALTMAYI ÖĞRENDİK”
Türkiye’nin en uzun süreli kadın mahpusu Güneş Arduç Eliuygun, müebbetle yargılanmış. Cezaevinde ‘dışarıyı’ hep tırnak içinde söylediklerini ifade eden Eliuygun, “Şimdi müebbet arkadaşların içeriden çıkabileceği heyecanıylayım. Bu içeride hep yaşanır umarım bu sefer gerçekleşir. İnsanca yaşama bağlamında 30 yıl çok acımasız. Devrimci tutsaklar için de siyasi tutsaklar için de içerisi dört duvar olmamıştır. Biz içeride yaşamı çoğaltmayı öğrendik ama buna rağmen mahpusluk hiç insani değil. Ağırlaştırılmış müebbetle geliyor genç arkadaşlar. İnsanlara bu cezaları çok kolay veriyorlar. Ne zaman adil yargılandık ki. İnsanca bir dünya için mücadele etmeyi unutmamalıyız.” diye konuştu.
TUTUKLULAR İÇİN KAMPANYA BAŞLATILACAK
Yeniden yargılamalar için toplumsal duyarlılığın önemine vurgu yapan Eliuygun, cezaevlerinde bulunan çoğu mahpusun avukatının olmadığını ve dilekçelerini kendilerinin yazmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Eliuygun, toplumda duyarlılık oluşturmak için kurumlara çağrı yapacaklarını ve mahpuslara avukat desteği sağlayacaklarını da ekledi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.