PİRHA- İHD Ankara Şubesi, kendilerine yapılan başvurularda öğrenciler ve gençler başta olmak üzere çok sayıda yurttaşın, kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından tehdit, baskı ve aldatma yoluyla ajanlığa zorlandığını açıkladı. İHD, bu uygulamaların ciddi birer hak ihlali olduğunu vurgulayarak yetkilileri göreve çağırdı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi baskı, tehdit ve aldatma ile bilgi alma, zorla ajanlaştırma ve kaçırmalara ilişkin hazırladığı raporu dernek binasında kamuoyuyla paylaştı.
Ekim 2023-Haziran 2024 tarihleri arasında 23 başvuruya dayanarak İHD’nin hazırladığı raporda, başta gençler ve öğrenciler olmak üzere çok sayıda muhalif yurttaşın, kendilerini emniyet mensubu olarak tanıtan kişilerce ajanlığa zorlandığını açıklandı. Raporda, bu kişilerin tehdit, baskı, şantaj ve aileler üzerinden uygulanan psikolojik manipülasyonla hedef alındığı vurgulandı.
İHD’ye yapılan başvurulardan 5’i genel merkeze, 18’i ise Ankara Şubesi’ne iletildi. Rapora göre, başvuruda bulunan kişiler farklı yaş ve meslek gruplarından kadın ve erkeklerden oluşuyor. Ortak noktaları ise muhalif kimlikleri. Hedef alınan kişiler arasında daha önce gözaltına alınmamış barışçıl eylemlere katılan gençler, siyasi parti ve yasal gençlik örgütü üyeleri ile cezaevlerindeki politik mahpuslar yer alıyor.
“KIRILGANLIKLAR İSTİSMAR EDİLİYOR”
Raporda yer alan bilgileri basınla paylaşan İHD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Av. Barış Barışık; işsizlik, sağlık sorunları, eğitim hakkına erişim gibi bireysel kırılganlıkların, kişileri ajanlığa zorlamak için baskı unsuru olarak kullanıldığına dikkat çekti. Özellikle genç kadın öğrencilerin, aileleri üzerinden baskı altına alındığını ve eğitim hayatlarının tehdit edildiğini belirtti.
Barışık; ailelere, çocuklarının protestolardaki görüntüleri gösterilerek “çocuklarına sahip çıkmaları” yönünde baskı yapıldığının; ailelerle, gençlerin yer aldığı yasal kurumlara dair yanlış ve abartılı bilgiler paylaşılarak korku ve kontrol yaratılmaya çalışıldığını da söyledi.
TAKİP, TEHDİT, İZLEME VE YILDIRMA
Kendilerini emniyet mensubu olarak tanıtan kişilerin, başvurucuları genellikle yalnızken hedef aldığına dikkat çeken Barışık, “Metro çıkışlarında, evlerinin önünde, hatta iş yerlerinde tacize uğrayan kişilerin gece geç saatlere kadar izlendiği ve defalarca arandığı yapılan başvurularda bize bildirildi. Bazı kişiler hakkında ‘polisle iş birliği yaptığı’ yönünde dedikodular yayarak toplumsal itibarları zedeleme hedeflendi. Özellikle bazı başvurucular, TEM (Terörle Mücadele) şubesinden olduklarını söyleyen kişiler tarafından defalarca aranarak ya da fiziksel olarak karşılarına çıkılarak psikolojik baskıya maruz kaldı. Gözaltına alınan bazı kişilere, resmi gözaltı sürecinde bile ajanlık teklif edildi. Serbest bırakıldıktan sonra da takip ve tacizin sürdüğü bizlere aktarıldı” dedi.
“CEZAEVLERİNDE DE BENZER UYGULAMALAR VAR”
Barışık, ceza infaz kurumlarında bulunan siyasi mahpusların da iradeleri dışında ajanlaştırılmaya çalışıldığını söyleyerek, mahpusların koğuşlarından alınarak kendisini polis olarak tanıtan kişilerle görüşmeye zorlandığını, bu sırada yalan ve aldatmaya dayalı yöntemlerin kullanıldığını vurguladı.
Mayıs 2025’te ise İHD Ankara Şubesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına katılan gençlerin tamamının ailelerinin, sonrasında kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından arandığını belirten Barışık; ailelere, basın açıklamasına katılan çocuklarının görüntüleri gönderilerek baskı kurulmaya çalışıldığını aktardı.
YETKİLİLERE ÇAĞRI
Av. Barış Barışık, bu uygulamaların insan haklarına açıkça aykırı olduğunu ve bireylerin özel hayatlarına, ifade özgürlüklerine ve örgütlenme haklarına yönelik ciddi tehditler içerdiğini vurguladı. Yetkililere çağrıda bulunan İHD, bu hukuksuz girişimlerin soruşturulmasını ve sonlandırılması için şu taleplerde bulundu:
“-Cumhuriyet Başsavcılıkları başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, TİHEK, Valiliklerin İnsan Hakları Kurulları insan hakları ihlalleriyle ilgili kuruluş amaçlarını yerine getirmeli, resen raporda bahsedilen ihlallerin takibini yaparak etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmesine katkı sunmalıdır.
-TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kolluğun denetlenmesine yönelik olarak bir alt komisyon kurmalı ve başvuruları değerlendirmelidir.
-Güvenlik ve istihbarat birimleri faaliyetlerini hukuka uygun bir biçimde sürdürmeli, kişilerden baskı, tehdit ve aldatma yöntemleriyle delil elde etme çabasından vazgeçmeli, TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu alt komisyon kurarak istihbarat örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri konusunda araştırma yapmalıdır.
-İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi kriterlerine uygun biçimde faaliyet göstermeli, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamalıdır.”
PİRHA/ ANKARA
Yoruma kapalı.