İHD ve TİHV, son bir yılda yaşanan hak ihlalleri raporunu açıkladı. Raporda, ihlal bilançosunun ağırlığına dikkat çekilerek, hükümete, “Dolmabahçe deklarasyonuna sahip çıkma ve Türkiye halklarının 7 Haziran’da ortaya koyduğu barış ve demokrasi iradesini tanıma” çağrısı yapıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla İHD Genel Merkezi’nde ortak basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, 2016 yılında yaşanan insan hakkı ihlallerine dair hazırlanan kapsamlı bir rapor paylaşıldı.
TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Sezai Dardaş ve İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan tarafından açıklanan rapor, “Yaşam Hakkı”, “İşkence ve Kötü Muamele”, “Kürt Sorunu”, “Düşünce, İfade ve İnanç Özgürlüğü”, “Darbe Teşebbüsü ve OHAL”, “Cezaevleri”, “Örgütlenme Özgürlüğü”, “Toplantı ve Gösteri Özgürlüğü” ile “Kadına Karşı Şiddet Sorunu” başlıkları altında toplandı.
YAŞAM HAKKI İHLALLERİ
Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 341 kişi yaşamını yitirmiş, 396 kişi de yaralanmıştır. Sokağa çıkma yasağı uygulanan il ve ilçelerdeki sivillere yönelik yaşam hakkı ihlali bu sayının içindedir.
Sınır bölgelerinde 76 kişi yaşamını yitirmiş, 160 kişi de yaralanmıştır.
Yasa dışı silahlı örgütlerin ve özellikle IŞİD/DAİŞ isimli cihatçı dinci örgütün canlı bombaları tarafından yapılan intihar saldırıları sonucu, 184 kişi yaşamını yitirmiş 633 kişi de yaralanmıştır.
5 kişi gözaltında yaşamını yitirmiştir.
Faili meçhul cinayet sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiştir.
Cezaevlerinde çeşitli nedenlerle yaşamını yitiren kişi sayısı en az 32’dir.
Zorunlu askerlik hizmetini yaparken en az 20 kişi şüpheli biçimde yaşamını yitirmiştir.
Mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu 13’ü çocuk 17 kişi yaşamını yitirmiş 41’i çocuk 51 kişi ağır yaralanmış,
2016 yılının ilk 9 ayında Silahlı Çatışmalar nedeniyle 406’sı asker, polis, korucu, 605’i militan, 29’u sivil olmak üzere toplam 1.040 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu dönemde 1.065’i asker, polis ve korucu, 17’si silahlı militan ve 75’i sivil kişi yaralanmıştır.
Uzun zamandır görülmeyen gözaltında kayıp vakaları maalesef yeniden başlamış olup 2016 yılında 2 vaka bulunmaktadır.
İş kazaları/cinayetleri sonucu 1 Aralık 2015’e kadar İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre en az 1.816 işçi yaşamını yitirmiştir.
KÜRT SORUNU
Sokağa çıkma yasaklarının başladığı 16 Ağustos 2015’ten 16 Ağustos 2016 tarihine kadar geçen süre içerisinde başta Diyarbakır (61 kez), Mardin (18 kez), Şırnak (13 kez) ve Hakkari (11 kez) olmak üzere Muş (2 kez), Batman (2 kez), Bingöl (2 kez), Elazığ (1 kez) ve Dersim (1 kez) dahil toplam 9 il ve en az 35 ilçede, resmi olarak tespit edilebilen en az 111 süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasağı ilanı gerçekleşmiştir. Bu yasaklar nedeniyle 2014 nüfus sayımına göre ilgili ilçelerde yaşadığı bilinen en az 1 milyon 671 bin kişinin en temel yaşam ve sağlık hakları ihlâl edilmiştir.
En az 321 sivilin 16 Ağustos 2015 ile 16 Ağustos 2016 tarihleri arasında sadece resmi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş zaman dilimleri içerisinde, bu kapsamdaki bölgelerde yaşamlarını yitirdikleri tespit edilebilmiştir. Bu kişilerden; 79’u çocuk, 71’i kadın ve 30’u 60 yaşın üzerindedir.
Sokağa çıkma yasakları uygulanan il ve ilçelerde uygulanan abluka sonucu gerçekleştirilen yıkımların da etkisi ile yaklaşık 500 bin insan zorla yerinden edilmiş olup bu insanlar göçe zorlanmıştır.
50 belediye başkanı tutuklanmıştır.
2016 yılında korucu sayısı artmaya devam etmiştir.
2016 yılında KCK soruşturmalarından, yanı sıra HDP/DBP ve HDK’ye yönelik operasyonlardan yaklaşık 15.000 kişi gözaltına alınmış 5.600 kişi ise tutuklanmıştır.
HDP Eş Genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte 10 milletvekili tutuklanmış, 50 belediye eş başkanı da tutukludur.
DÜŞÜNCE, İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Halen gazeteci, basın-yayın çalışanı ya da gazete sahibi 146 kişi tutukludur.
2016 yılında OHAL ile birlikte 5 haber ajansı, 16 televizyon, 24 radyo, 62 gazete, 19 dergi, 29 yayınevi olmak üzere 155 medya kuruluşu çıkarılan KHK’larda kapatılan kuruluşlar listesinde yer aldı.
12 televizyon ve 10 radyo da 668 sayılı KHK’nin ikinci maddesi dördüncü bendi kapsamında kullanılan yetki ile kapatıldı. Toplamda 177 basın yayın ve medya kuruluşu kapatıldı.Kapatılanlardan 9’u 665 sayılı KHK, ikisiyse 668 Sayılı KHK ile kurulan komisyon kararıyla açıldı.
Erişime engellenen site sayısı, 5 Aralık 2016 tarihi itibariyle www.engelliveb.com sitesi verilerine göre 116 bin 126’dır. Bu sayı 2015 yılında 105 bin 958, 2014 yılında 40 bin 773, 2013 yılında ise 35 bin 001 idi.
DARBE TEŞEBBÜSÜ VE OHAL
5 Temmuz-10 Kasım 2016 döneminde, 90 binden fazla insan gözaltına alındı.36 binden fazla insan tutuklandı. Tutuklananlar arasında 2 bin 500’den fazla hakim ve savcı, 6 bin 500’den fazla askeri şahıs ve 7 binden fazla polis var.
OHAL döneminde 100’den fazla gazeteci ve yazar tutuklandı. Şu anda en az 146 gazeteci ve yazar tutuklu.
Bin 061 anaokulu, orta öğrenim kurumu ve lise, 15 özel üniversite,113 öğrenci yurdu ve pansiyon kapatılmıştır.
35 sağlık merkezi, yaklaşık 1600’den fazla dernek ve vakıf, 19 sendika kapatılmıştır. Demokratik Bölgeler Partisi’nden şimdilik 50’a yakın belediyeye kayyum atanmış ve 50 belediye eş başkanı tutuklanmıştır.
Toplamda 177 basın yayın ve medya kuruluşu kapatılmıştır. Kürt halkının en önemli sesi olan Özgür Gündem ve tek Kürtçe gazete olan Azadiye Welat gazeteleri kapatılmıştır.
En az 80 bin kişinin pasaportu iptal edilmiştir. İptaller devam etmektedir.
CEZAEVLERİNDE AĞIR HAK İHLALLERİ
17 Ağustos 2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 671 sayılı OHAL KHK’sının 32. Maddesi ile 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a geçici 32. Madde eklenerek, adli suçluların büyük çoğunluğunun yararlanacağı şekilde şartla salıverme süresi 2/3’den ½’ye indirilmiş ve cezalarının son 1 yılı kalanların yararlanacağı denetimli serbestlikle ilgili düzenlemedeki süre, cezalarının son 2 yılı kalanlar biçiminde, genişletilerek adeta “örtülü OHAL affı “çıkarılmıştır.
1 Kasım 2016 (Adalet Bakanlığı’nın bilgi verdiği son tarih) itibariyle cezaevlerinde toplam 197 bin 297 tutuklu/hükümlü/hüküm özlü kişi bulunmaktadır. Bu sayı 2015 yılında 178 bin 089, 2014 yılında 154 bin 179 idi. AKP iktidara geldiğinde ise bu sayı 59 bin 429 idi. Görüldüğü gibi çıkarılan örtülü aflara rağmen dramatik yükselişler olmaktadır.
2015 yılının ilk 11 ayında cezaevlerinde intihar, işkence ve kötü muamele, kaza, ihmal, hastalık, mahkûmlar arası kavga vb nedenlerle en az 32 kişi yaşamını yitirmiştir.
HASTA TUTUKLULAR
Cezaevlerinde sağlık hakkı alanında ciddi sorunlar bulunmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin tıbbî yardıma ulaşma konusunda önemli engellerle karşılaştığı ve gerekli tıbbî personelle, araç-gerecin cezaevlerinde bulunmadığı gözlemlenmektedir. Türkiye Cezaevlerinde İHD’nin tespit edebildiği kadarı ile 331’i ağır olmak üzere 926 hasta mahpus bulunmaktadır. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra tutuklandığı belirtilen yaklaşık binlerce kişiye yer açılması için Ankara, İstanbul, İzmir gibi belirli merkezlerdeki cezaevlerinde bulunan ve tedavileri zorlukla sürdürülmeye çalışılan bu kişilerin çok büyük bir çoğunluğu başka cezaevlerine sürgün edilmiş ve böylelikle tedavileri zora koyulmuştur.
ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ
OHAL ilanı ve çıkarılan KHK’lar ile 19 sendikanın kapatılması, 1600 civarında dernek ve vakfın kapatılması örgütlenme özgürlüğünün çok ciddi olarak siyasal iktidarın baskısı altında olduğunu göstermektedir. OHAL kararnameleri ile insan hakları örgütlerinden bazıları hedef alınmış ve temelli kapatılmışlardır. Bunlar arasında çok yakından çalışmalarını bildiğimiz, örneğin ÇHD, ÖHD, MHD, Gündem Çocuk, İHAD, Sarmaşık Derneği, Vakad, Kürd Der, Rojava Derneği gibi dernekler bulunmaktadır. Ayrıca vurgulamak isteriz ki, İHD ya da TİHV gibi insan hakları örgütlerinin yönetici ya da üyelerinden bazıları da zaman zaman gözaltına alınmakta ya da tutuklanmaktadır. İHD Şırnak Şube Başkanı Emirhan Uysal halen tutukludur. 10 Aralık Dünya İnsan hakları Günü vesilesi ile özgürlüğünden yoksun bırakılan bütün insan hakları savunucularıyla dayanışma içerisindeyiz. Türkiye, BM İnsan Hakları Savunucularının korunması Bildirgesini sık sık ihlal etmektedir.
TOPLANTI VE GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜ
Kolluk güçlerinin toplantı ve gösterilere yönelik müdahaleler sonucu yaklaşık bin 500 kişi yaralanmıştır. 352 toplantı ve gösteriye müdahale edilmiştir.
KADINA KARŞI ŞİDDET SORUNU
Örgütleri temsilcilerine ve hak savunucularına uygulanan baskıcı önlemlerin durdurulması, süreçlere aktif katılımlarının sağlanması,
Kürt kadınlara, mülteci ve sığınmacı kadınlara uygulanan eşitsizliklerin ortadan kaldırılması,
Kalıp yargılara ve ayrımcı söylemlere son verilmesi,
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin durdurulması için Ulusal Eylem Planının uygulanması, gerekli yasal düzenlemenin yapılması, destek hizmetlerinin düzenlenmesi, farklı dillerde de hizmet verebilen acil telefon hattı kurulması,
Kürtajın 10 haftaya kadar, tecavüz durumunda 20 haftaya kadar yapılabilmesinin sadece hamile kadının kararına bağlı olması yönünde yasal düzenleme yapılması,
Sözde namus adına işlenen cinayetlerin yeterli şekilde cezalandırılması, kadın intiharlarının ve kazalarının etkin soruşturulması,
Evliliklerin resmi olarak gerçekleşmesi ve kayda alınması.
RAPOR “ACİLEN BARIŞ TESİS EDİLMELİ” ÇAĞRISIYLA BİTİYOR
Raporun sonuç bölümünde ise, Türkiye’nin evrensel insan hakları değerlerini tümüyle yerleştirebilme oldukça uzağında olduğu belirtildi. Türkiye’de insan hakları açısından acilen yerine getirilmesi gereken tek bir talep olduğu belirtilen raporda, “O da acilen barışın tesis edilmesidir. Barışın sağlanamadığı koşullarda yaşam hakkı korunamamaktadır, yaşam hakkı olmayınca da diğer tüm haklardan söz etmek mümkün olamamaktadır” denildi.
OHAL ve KHK rejiminin bir karşı darbe olduğunu belirtilen raporda, hükümete şu çağrı yapıldı: “Siyasal iktidarı 28 Şubat 2015 Dolmabahçe deklarasyonuna sahip çıkmaya ve 7 Haziran 2015 seçimleriyle ortaya koyduğu Türkiye halkının barış ve demokrasi iradesini tanımaya davet ediyoruz.”
Yoruma kapalı.