Alevi Haber Ajansi

İHD Genel Merkezi 2017 yılı hak ihlalleri raporunu açıkladı

PİRHA-İHD Genel Merkezi 2017 yılı  Hak İhlallerine ilişkin açıkladığı raporu okuyan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “”Türkiye parlamenter demokratik sistemden tek kişiye dayalı bir otoriter yönetime geçti. Tek kişiye dayalı rejim kesinlikle kabul edilemez. OHAL kesinlikle uzatılmamalıdır” dedi.

İHD Genel Merkezi 2017 yılı Hak İhlallerine ilişkin Genel Merkez binasında basın açıklaması düzenledi. Basın açıklaması metnini MYK adına İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan okudu.

“İNSAN HAKLARI EKSENİ KAYDI”

İHD, 2017’nin hak ihlalleri raporunu okuyan  İHD Genel Başkan’ı Öztürk Türkdoğan, “33 kişi yargısız infaz edildi, silahlı çatışmalarda 656 kişi yaşamını yitirdi, 408 kadın ve 99 çocuk öldürüldü, 133’ü çocuk 5 bin 268 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldı, 12 bin 145 kişi gözaltına alındı, 528 kişi hakkında 3 bin 125 yıl hapis cezası verildiğini” belirterek şunları kaydetti;

“İHD’nin Türkiye’de sıkıyönetim şartlarında kurulduğunu dile getiren Türkdoğan, 1987 yılında sıkıyönetimin kalktığını ancak 30 yıl sonra ülkenin tamamının OHAL ile yönetilmeye başlandığını belirtti. Türkiye’de gelinen noktanın iyi bir nokta olmadığının altını çizen Türkdoğan, Türkiye’nin Kopenhag Kriterlerine uyma hedefinden kaydığını neredeyse Şengay Beşlisi’nin insan hakları kategorisine düştüğünü” belirtti.

“TÜRKİYE TEK KİŞİYE DAYALI OTORİTER YÖNETİME GEÇTİ”

“2017 yılında Türkiye’de rejim değişikliğine gidildiğini anımsatan Türkdoğan, şöyle dedi: “Türkiye parlamenter demokratik sistemden tek kişiye dayalı bir otoriter yönetime geçti. Tek kişiye dayalı rejim kesinlikle kabul edilemez. OHAL kesinlikle uzatılmamalıdır” Türkdoğan şöyle devam etti;

“Türkiye’de şuan OHAL’in uzatılması için hiçbir sebep yok. Darbeden sonraki süreci karşı darbeye dönüştürmesine olan eleştirilerimiz hale geçerlidir. Türkiye’de şuan demokrasi ve insan hakları sorununu çözebilecek yeni bir Anayasa’ya ihtiyaç vardır, tek kişi yönetimine dayalı bir sistem değildir. Kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne, azınlık haklarının güvence altına alındığı bir Anayasa’ya ihtiyaç vardır. Siyasal iktidarın çatışmacı politikalardan biran önce vazgeçmesi çağrısında da bulunan Türkdoğan, “Savaşta ısrar politikasından vazgeçmelidir. Yeniden bir barış sürecinin örülmesini istiyoruz. TBMM açık ama OHAL sonrası devre dışı kalmıştır. Şuan 10 milletvekili tutuklu. Demokratik siyaset dışlanmış durumda. Türkiye yeniden siyasi denetime alınmıştır. Türkiye daha önce 12 Eylül Askeri Darbe sonrası siyasi denetime alınmış ve uzun yıllar denetimde kalmıştı. Avrupa Konseyi tavsiyelerine uymalı, BM’nin eleştirilerine kulak vermeli ve OHAL kaldırılmalıdır” ifadelerinde bulundu.

“OHAL UYGULAMALARI VE KHK’LERİN YOL AÇTIĞI İHLALLER” 

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın okuduğu raporda ihlaller şöyle sıralandı:

* OHAL’in gerekçesi darbe teşebbüsü ile mücadele iken, bugün gelinen noktada çıkarılan KHK’ler ile yurttaşlar ‘haklara sahip olma hakkından mahrum bırakılarak, yani yurttaş olma hakkından yoksun kılınarak birbirleriyle ilişkilenemez hale getirilmişlerdir.

* Bugüne kadar 667 ile başlayan ve 697 ile sona eren 31 adet KHK yayınlanmıştır. Bugüne değin sadece 697 sayılı KHK 30 gün içinde TBMM tarafından onaylanmış, diğer 30 adet KHK bakımından bu kurala uyulmamıştır.

* KHK’lerle bugüne değin yüzlerce kez 300 civarında kanunda kalıcı değişiklikler yapılarak yasal sistem tamamen değiştirilmiş, OHAL rejimi kalıcı hale getirilmiştir.

* 16 Nisan 2017’de kanuna aykırı YSK kararı ile kabul edildiği belirtilen Anayasa değişiklikleri ile Türkiye’nin anayasal rejimi değişmiş, tek kişi yönetimine dayalı Türk tipi başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı hükümet modeline geçilmiştir.

* OHAL süresince Türkiye’ye en önemli uyarı Avrupa Konseyi’nden gelmiştir. AK Parlamenterler Meclisi’nin 25 Nisan 2017 tarihli Türkiye’yi siyasi denetime almıştır.

*OHAL ilan edilmeden hemen önce sokağa çıkma yasaklarında gerçekleştirilen hak ihlallerinin failleri olan devlet görevlilerini korumak için 14 Temmuz 2016 günü 6722 sayılı kanun çıkarılmış ve bu kanun geçmişe yürütülmüştür.

* 667 ve 668 sayılı KHK’ler başta olmak üzere birçok KHK’de OHAL süresince işlem gerçekleştiren devlet görevlilerinin cezai, hukuki, mali ve idari sorumlulukları olmayacağı düzenlenerek cezasızlık tamamen güvenceye bağlanmış ve devlet görevlileri bakımından her türlü keyfiliğin önü sonuna kadar açılmıştır.

* 696 sayılı KHK’nin 121. maddesi ile 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe teşebbüsünün bastırılması ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden sivillere dokunulmazlık getirildi.

* 23 Temmuz 2016’da yürürlüğe giren 667 sayılı KHK ile gözaltı süresi 30 güne çıkarılmış, 27 Temmuz’da yürürlüğe giren 668 sayılı KHK ile gözaltının ilk 5 gününe avukat ile görüş yasağı getirilmiştir. Bu uygulama 6 ay boyunca kesintisiz uygulanmıştır. 23 Ocak 2017’de yürürlüğe giren 682 sayılı KHK ile gözaltı süresi 30 günden 14 güne indirilmiş, gözaltında avukat görüş yasağı ilk 1 güne indirilmiştir.

* OHAL süresince halen cezaevlerinde HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere 10 milletvekilinin tutuklu olduğu, bu süre içerisinde Figen Yüksekdağ ile birlikte toplam 9 milletvekilinin vekilliğinin düşürüldüğü bir süreç yaşandı.

* OHAL KHK’ları ile 99 belediyeye el koyulduğu, bunlardan 94’ünün Demokratik Bölgeler Partisi’ne mensup belediyeler olduğu, el konulan belediyelerde görev yapan seçilmiş 68 belediye eş başkanının tutuklandığı, 28 HDP il eş başkanı ile 89 ilçe eş başkanının tutuklandığı, 780 HDP il ve ilçe yöneticisinin tutuklandığı bir süreç yaşanmıştır. Bu süreç devam etmektedir.

* OHAL süresince çıkarılan KHK’lerle 116 bin 512 kamu görevlisinin kamu görevinden çıkarıldığı, bunun dışında önce ihraç edilip ardından görevine iade edilen 3 bin 833 kamu görevlisi ile ilgili bir süreç yaşanmıştır. Kapatılan özel kuruluşlarda görev yapan ve çoğunluğu öğretmen olan 22 bin 474 kişinin çalışma izinleri iptal edilmiş olup bunlardan sadece 614’ünün izni iade edilmiştir.

* OHAL süresince HSK kararı ile 4 bin 308 hâkim ve savcı ihraç edilmiş olup bunların dışında önce ihraç edilip iade edilen 166 hakim ve savcı bulunmaktadır.

* Kapatılan özel eğitim/öğretim kurumları (okul, kurs, pansiyon, yurt gibi) 2 bin 281’dir. 15 özel üniversite kapatılmış, 19 sendika ve konfederasyonun faaliyetlerine son verilmiştir. Kapatılan 15 Üniversitenin toplam 3 bin 41 kadrolu personeli işsiz kalmıştır.

* Bu süre içerisinde devlet tarafından el konularak kayyum atanan şirket sayısı 985 olup bunların ekonomik büyüklüğünün 41 milyar Türk lirası civarında olduğu, buralarda çalışan işçi sayısının 49 bin 587 kişi olduğu bilgisi paylaşılmıştır.

* OHAL süresince yazılı ve görsel medya başta olmak üzere kapatılan basın yayın kuruluşu 201 olup sadece 25’inin açılmasına izin verilmiştir.

* OHAL süresince çok sayıda gazeteci tutuklanmıştır. Halen 213 gazeteci tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde tutulmaktadır.

* OHAL süresince 1 bin 607 dernek kapatılmış olup 183’ünün geri açılmasına izin verilmiştir. 168 vakıf kapatılmış olup 23’ünün geri açılmasına izin verilmiştir.

* OHAL işlemlerini inceleme komisyonu ise 23 Ocak 2017 tarihli 685 sayılı OHAL KHK’sı ile kuruldu. OHAL Komisyonunun 2 Mart 2018 tarihli açıklamasına göre incelenen 6 bin 400 başvuru dosyasından sadece 100’ü için işe iade kararı verildi. Bu başvurulardan bin 984’ü KHK’ler ile işe iade edilenlerin başvurusu olup, reddedilen başvuru sayısı 4 bin 316’dır.

* OHAL Komisyon kararlarına karşı sadece Ankara’da 2 adet İdare Mahkemesi görevli ve yetkili kılınmıştır.

* Adalet Bakanlığı resmi istatistiklerine göre 2016 yılında Cumhurbaşkanına hakaretten yani TCK 299. Maddesi’nden dolayı 4 bin 187 kişiye dava açılmıştır. Türklüğe hakareti düzenleyen TCK 301. Maddesi’nden ise 482 dava açılmıştır. Bununla birlikte yasadışı örgüt propagandası yapmaktan dolayı 2016 yılında 17 bin 322 kişiye dava açılmıştır. 2017 yılı ile ilgili istatistikler bir sonraki yıl açıklandığından sadece artış trendinin devam ettiğini belirtmek isteriz.

“YAŞAM HAKKI” 

* Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 33 kişi yaşamını yitirmiş, 62 kişi de yaralanmıştır. Bu kişilerden ölen 7 kişi ile yaralanan 10 kişi Silahlı İnsansız Hava Aracı tarafından vurulmuştur.

* 2017 yılında gözaltı yerlerinde 3 kişi yaşamını yitirdi, 1 kişi yaralandı. Faili meçhul saldırılar devam etmiş 12 kişi yaşamını yitirmiş, 16 kişi yaralanmıştır.

* Silahlı çatışmalar nedeniyle 161’i asker, polis, korucu, 483’ü militan, 12’si sivil olmak üzere toplam 656 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu dönemde 309’u asker, polis ve korucu, 26’sı silahlı militan ve 14’ü sivil olmak üzere toplam 349 kişi ise yaralanmıştır.

* Güvenlik güçlerine ait zırhlı araçların çarpması sonucu 8’i çocuk olmak üzere toplam 23 kişi yaşamını yitirmiş, 6’sı çocuk olmak üzere 26 kişi de yaralanmıştır.

* Mayın ve sahipsiz bomba benzeri patlaması sonucu 6’sı çocuk olmak üzere toplam 7 kişi yaşamını yitirmiş, 17’si çocuk toplam 28 kişi de yaralanmıştır.

* Cezaevlerinde 3’ü çocuk olmak üzere en az 19 kişi çeşitli nedenlerle yaşamını yitirmiştir.

* OHAL KHK’ları ile ihraç edilen kamu görevlilerinden 19 kişi intihar ederek yaşamına son vermiştir. 2016 yılında da 24 kişi intihar etmişti.

* Kadınlara yönelik yaşam hakkı ihlalinde ise 51’i intihar, 357’si toplumsal alanda katledilen kadın olmak üzere toplam 408 kadın yaşamını yitirdi, 610 kadın ise yaralı kurtuldu. Bin 74 kadın ise fuhuşa zorlandı.

*İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclis’inin verilerine göre 2017 yılında iş kazaları/cinayetleri sonucu en az 2 bin 6 işçi yaşamını yitirmiştir.

“İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE” 

* 2017 yılında 427’si gözaltında kaba dayak ve diğer yöntemlerle, 1 bin 855 kişi ise gözaltı yerleri dışında ve güvenlik güçlerince müdahale edilen toplantı ve gösterilerde olmak üzere toplam 2 bin 682 kişi işkence ve kaba muamele ile karşılaşmıştır.

* Çoğu Ankara’da olmak üzere 11 zorla kaçırma ve kaybetme vakası yaşanmıştır. Bu kişilerden 4’ü daha sonra serbest bırakılmış, bunlardan 1’i intihar etmiştir. Yıl içinde eklenen vakalarla birlikte halen 9 kişinin akıbeti bilinmemektedir.

* Gözaltı süresi OHAL gerekçesiyle hala 14 gündür ve KHK‘lar ile avukata erişim hakkında çeşitli sınırlılıklar getirilmiştir.

* İşkencenin Önlenmesi Avrupa Komitesi’nin (CPT) Eylül 2016’da Türkiye’ye gerçekleştirdiği plansız ziyarette sırasında yaptığı gözlem ve tespitler hakkındaki tamamlanmış raporun yayınlanmasına Türkiye Hükümeti hala izin vermemiştir.

*Adalet Bakanlığı’nın 2016 yılı resmi istatistiklerine göre TCK 94. maddeden yani işkenceden açılan dava sayısı 42 olup daha az bir cezayı düzenleyen eziyet suçundan açılan dava sayısı 340’tır. Buna karşılık polise mukavemet dediğimiz TCK 265.maddeden açılan dava sayısı ise 26 bin 195’tir.

“KÜRT SORUNU” 

* 2015 – 2016 yıllarında yoğun biçimde uygulanan, uygulandığı il ve ilçelerde yaşadığı bilinen en az 1,5 milyondan fazla kişinin en temel yaşam ve sağlık haklarının ihlâl edilmesine yol açan, Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu) ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin raporlarında gerek iç gerekse uluslararası hukuk açısından yasal dayanağının bulunmadığı açıkça belirtilen ‘sokağa çıkma yasakları’ daha kısa süreli ve küçük ölçekli de olsa tüm olumsuzlukları ile birlikte 2017 yılında da sürmüştür.

* Bölgede bulunan toplam 94 İl ve ilçe belediyesi OHAL koşullarında atanan kayyumlar ile yönetilirken halkın seçtiği belediye eş başkanları hakkında çeşitli davalar açılmıştır.

* 28 Şubat 2015 tarihinde hükümet, AKP ve İmralı Heyeti tarafından ilan edilen Dolmabahçe Mutabakatı’nı destekliyoruz ve bunun gerektirdiklerini yapılmasını istiyoruz.

* Hükümetin Öcalan üzerindeki katı tecridi kaldırarak, sorunun çözümü için yol temizliği yapıp, müzakere için uygun idari, hukuki ve siyasi çözüm oluşturması ve bir an önce müzakerelerin başlatılmasını istiyoruz.

* Türkiye’nin Ortadoğu’da uygulamaya çalıştığı siyasi projesinden vazgeçmeye, halkların kendi geleceklerini belirleme ilkesine uygun olarak Suriye’nin Rojava bölgesinde bulunan Efrin ve Şehba bölgesinden çekilmesini, Suriye Kürt Bölgesel yönetimi ile iyi komşuluk ilişkisi geliştirmesini istiyoruz.

“DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ” 

* Bu yıl içinde de gazeteci, yazar, insan hakları savunucusu benzeri çok sayıda kişiye davalar açılmış, tutuklamalar olmuş, dergi ve kitaplar toplatılmış, gazeteler kapatılmıştır. Son olarak Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ile Gün Matbaasına el konularak kayyım atandığı belirtilmiştir. Çok sayıda internet sitesine erişim engellendi. Bunlardan Sendika.org sitesine 61, Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin internet sitesine ise 42 kez erişim engellendi. Mezopotamya Ajansı’na ise sürekli olarak erişim engeli uygulanmaktadır.

* 29 Nisan 2017 tarihinden bu yana da Wikipedia sitesine erişilemiyor. Bu yasaklarının son örneğini ise Paradise Papers ile ilgili olarak Cumhuriyet Gazetesi internet sitesinde çıkan haberlere konulan erişim yasağı oluşturmaktadır.

* Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri 2017 yılında da karşılığını bulamamıştır. AİHM’in zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ile ilgili kararlarının gereği yerine getirilmemiştir.

* Alevi, Hıristiyan ve Museviler radikal Sünni ve ırkçı grupların tehdit ve nefret söylemlerine maruz kalmışlardır.

* 6 Ocak 2016 tarihinde barış için bildiri imzalayan 1 bin 128 akademisyenin birçoğu kamu görevinden ihraç edildi, Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı. İstanbul Savcılığı bu bildiri nedeniyle şimdilik 148 Barış Akademisyeni hakkında TMK 7/2 maddesi uyarınca kamu davası açarak çok açık bir şekilde ifade özgürlüğü hakkını ihlal etmiştir. Bu davalarda hapis cezaları verilmeye başlamıştır.

* İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in 2014 ve 2015 yıllarında Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak için genel yayın yönetmenliği yapması nedeniyle hakkında 143 dava açılmıştır. Bugüne kadar bu davalarda 355 bin 920 TL adli para cezası verildi. Bu cezalardan 105 bin 920 TL’si kesinleşti. 29 Mart 2018 tarihinde İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 7,5 yıl hapis cezası verilmiştir

* 2017 yılında, Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacı ile 1 günlük nöbetçi genel yayın yönetmenliği yapan 53 aydın, yazar, sanatçı ve aktivistten 38’ine açılan davalarda TMK 6/2 ile 7/2. Maddelerden hapis ve para cezaları verilmiş, hapis cezaları ertelenmiştir. Gazeteci Murat Çelikkan’a verilen hapis cezası ertelenmemiştir. Murat Çelikkan 14 Ağustos 2017 tarihinde cezaevine girmiş olup 21 Ekim 2017’de tahliye edilmiştir.

* 2017 yılında Cumhuriyet Gazetesi ile Zaman gazetesi ana davaları devam etmiştir. Cumhuriyet gazetesinden Akın Atalay’ın tutukluluğu devam etmektedir. Gazeteci Can Dündar, Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmıştır. Zaman gazetesinden Şahin Alpay AYM’nin 2. Kararı üzerine tahliye edilmiş, AYM kararına rağmen Mehmet Altan tahliye edilmemiştir.

* Bin 103 kişi hakkında 204 dava tespit edildi, 717 kişi hakkında 135 dava devam etti. 528 hakkında 3 bin 125 yıl hapis cezası verilirken, 191 kişiyi 412 bin 849 TL para cezası verildi.

“CEZAEVLERİ” 

* 1 Kasım 2017 itibariyle cezaevlerinde toplam 230 bin 735 tutuklu/hükümlü/hüküm özlü kişi bulunmaktadır. Bu sayı 2015 yılında 178 bin 089, 2014 yılında 154 bin 179 idi. AKP iktidara geldiğinde ise bu sayı 59 bin 429 idi. TÜİK’in 2016 yılı il nüfusu verilerine göre cezaevlerindeki toplam nüfus Türkiye’nin 13 ilinin nüfuslarından daha fazladır.

* Cezaevine girişte ve sonrasında devam eden kaba dayak, siyasi suçlardan tutuklananların ‘terörist’ olarak suçlanması ve bu gerekçeyle dövülmeleri, çıplak arama uygulamaları, her türden keyfi muamele ve keyfi disiplin cezaları, hücre cezaları, tek tip elbise dayatmaları, sürgün ve sevk uygulamaları yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaşmıştır.

* Cezaevlerinde sağlık hakkı alanında ciddi sorunlar bulunmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin tıbbi yardıma ulaşma konusunda önemli engellerle karşılaştığı ve gerekli tıbbi personelle, araç-gerecin cezaevlerinde bulunmadığı gözlemlenmektedir. Türkiye cezaevlerinde İHD’nin tespit edebildiği kadarı ile 401’i ağır olmak üzere 1 bin 154 hasta mahpus bulunmaktadır. Esasen bu kişilerden durumu ağır olan 401 kişinin insani ve hukuki açıdan bir an önce tahliye edilmesi gerekmektedir.

* 2000 yılından bu yana uygulanmakta olan tecrit ve tretmana dayalı ceza infaz sistemi, tutuklu ve hükümlülerin fiziksel-sosyal-ruhsal bütünlüğünü tehdit etmeye devam etmektedir. Bir ve üç kişilik oda sisteminde tutukluların ve hükümlülerin birbirleriyle sosyal ilişki kurması engellenmektedir.

* İmralı F Tipi Cezaevinde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit bir an önce kaldırmalı, ivedilikle ailesi ve avukatları ile görüşmesi sağlanmalıdır. Bu cezaevi bir an önce kapatılmalıdır.

* Cezaevlerinde bulunan çocukların, cezaevi psikolojisini kaldıramadıkları, ciddi tıkanmalar yaşadıkları için kendilerine zarar vermek suretiyle, intihar girişiminde bulundukları, yanı sıra taciz, istismar, işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları İHD şubelerine kendilerinin, ailelerinin ve diğer mahpusların yaptıkları başvurulardan anlaşılmaktadır. 2017 yılında tespit edebildiğimiz kadarı ile bin 988 mahpus işkence ve kötü muamele iddiasında bulunmuştur.

* Cezaevlerinde sağlık hakkı ihlali bin 429, haberleşme hakkı ihlali 518, disiplin cezası 734, sevk-sürgün uygulaması 2 bin 319.

“ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ, İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİ VE SAVUNUCULARI ÜZERİNDEKİ BASKILAR” 

* 2017 yılı başta kurumlarımızın yönetici, üye ve çalışanları olmak üzere çok sayıda insan hakları savunucusunun ve avukatın BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesinde yer alan ilkeleri çiğneyerek gözaltına alındığı, hatta tutuklandığı bir yıl olmuştur. Büyükada davası olarak bilinen ve insan hakları savunucularının eğitim toplantısı sırasında toplantılarının basılıp gözaltına alınarak tutuklandıkları ve yaklaşık 4 ay tutulu kaldıktan sonra serbest bırakıldıkları bir yıl yaşadık.

* Halen Uluslararası Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Av. Taner Kılıç, insan hakları savunucusu Osman Kavala ve Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile birlikte dernek yöneticisi ve üyesi çok sayıda avukat tutukludur. 2017 yılında toplam 47 avukat yaptıkları açıklamalara yönelik polis müdahaleleri sırasında veya evlerine yapılan polis baskınlarında gözaltına alındı. Bunlardan 17’si avukat tutuklandı.

* Türkiye’de 16 Ağustos 2015 tarihinde başlayan ve halen devam eden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki sokağa çıkma yasağı uygulanan yerlerle ilgili İHD ve TİHV başta olmak üzere çok sayıda hak ve hukuk örgütü tespit ve gözlem raporu yayınlamıştır. Bu raporlardan rahatsız olan Genelkurmay Başkanlığı’nın İçişleri Bakanlığı’na yazdığı yazılar üzerine Haziran 2016 tarihinde İçişleri Bakanı onayı ile İHD Genel Merkezi’nin idari, mali ve faaliyet bakımından denetlenmesi kararı alınmıştır

* OHAL koşullarında yargının hükümetin yönlendirmesi altındaki faaliyetleri nedeniyle halen İHD Ağrı Şube yöneticisi avukat Olcay Öztürk, İHD Dersim Şube yöneticisi Özgür Ateş’in tutukluluğu devam etmektedir. Bunun dışında onlarca İHD yöneticisi ve üyesiyle ilgili davalar devam etmektedir.

* Türkiye’nin Suriye’nin Afrin bölgesine yönelik 20 Ocak 2018’de başlayan askeri harekatını eleştiren ve savaşa karşı barışı savunan açıklamalar nedeniyle çok sayıda İHD yöneticisi ve üyesine karşı gözaltı ve tutuklama işlemi yapılmıştır. Bu kapsamda İHD MYK üyesi Hayrettin Pişkin, İHD Kars Şube Başkanı Ahmet Adıgüzel tarihinde tutuklanmış ve serbest bırakılmıştır.

* İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen 22 Ocak 2018 tarihinde gözaltına alınmış, 4 gün gözaltında kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. İHD Hatay Şube Başkanı Mithat Can, İHD İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk aynı açıklamalar nedeniyle gözaltına alınıp birkaç gün gözaltında tutulduktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. İHD Malatya şube yöneticileri Mehmet Tuncel ve Abuzer Yavaş 1 Şubat 2018 günü aynı açıklamalar nedeniyle tutuklanmış olup halen tutukludurlar.

* İHD Genel Sekreteri ve TİHV Yönetim Kurulu üyesi Av. Hasan Anlar, Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmıştır. Aynı davada yargılanan İHD eski MYK üyesi ve Ankara Şube yönetim kurulu üyesi Av. Halil İbrahim Vargün cezaevindedir. KESK eski başkanı ve KESK’e bağlı sendikaların çok sayıda eski yöneticisi Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmışlardır.

“TOPLANTI VE GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜ” 

* OHAL’in verdiği yetki ile birçok ilin valilikleri çeşitli toplantı, gösteri ve etkinlikler için tek seferlik ve belli bir güne/eyleme yönelik veya ardışık olarak tüm eylemleri kapsayacak şekilde yasaklama kararları aldı.

*LBGTİ+ bireylerin yıllardır gerçekleştirdikleri Trans ve Onur Yürüyüşleri bu yıl birçok ilde yasaklandı. Yakın bir zamda ise Ankara Valiliği öne LGBTİ+ Film Günlerini ardından da LGBTİ+ örgütleri tarafından düzenlenecek her türlü etkinliği yasakladı.

* Kolluk güçleri 2017 yılında da yüzlerce barışçıl gösterilerde basınçlı su plastik mermi, kimyasal silah/gösteri kontrol ajanları ve hatta ateşli silahlar kullanarak aşırı/ölçüsüz/orantısız güç ve şiddete başvurmuştur.

*İHD Dokümantasyon Merkezinin tespit edebildiği kadarıyla 2017 yılında 735 toplantı ve gösteriye müdahale edilmiştir. Bu müdahalelerde 2 bin 193 işkence ve kötü muamele şikâyetinde bulunmuştur. Bu kişilerin büyük çoğunluğu gözaltına almışlardır.

* Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda ise neredeyse tüm gösteriler yasaklanmış ve izin verilmemektedir.

* OHAL KHK’leri ile ihraç edilenlerin yaptıkları protestolar sonucunda başta Ankara olmak üzere Tunceli, Diyarbakır, Batman, İstanbul, Eskişehir, Malatya, İzmir illerinde çok sayıda kişiye OHAL kanununa muhalefetten adli para cezaları verilmiştir. Bunun dışında 2911 sayılı Kanuna muhalefet etmekten devam eden onlarca soruşturma ve dava bulunmaktadır.

* OHAL KHK’leri ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın 9 Kasım 2016’da Ankara Yüksel Caddesi’nde başlattıkları “İşimi Geri İstiyorum” talepli oturma eylemlerine karşı onlarca kez gözaltı yapılmış, adli para cezaları verilmiş, soruşturma ve davalar açılmıştır. Bu eylemlere daha sonradan sosyolog Veli Saçılık, öğretmen Acun Karadağ, öğretmen Esra Özakça, sağlık memuru Adnan Vural ve daha birçok kişi katılmıştır. Bu kişilere karşı Ankara’da iki örgüt üyeliği davası, 5 adet 2911 sayılı Kanuna muhalefet davası açılmıştır. Kolluk güçleri tarafından 232 defa müdahalede bulunulmuş, 586 gözaltı olayı yaşanmıştır. Devam eden onlarca soruşturma bulunmaktadır.

* 2017 yılında, 129 kişiye 11 soruşturma, 857 kişiye 37 dava açıldı. 2017 yılında 187 kişiye 17 dava devam etti. 2017 yılında 60 kişiye 292 yıl hapis cezası, 25 kişiye beraat ve 33 kişiye 147 bin 78 TL para cezası verildi.

“KADINA YÖNELİK İHLALLER” 

* OHAL ile birlikte, çok sayıda kadın işten atılmış, ihraç edilmiş çok sayıda kadın örgütü kapatılmış ve çok sayıda kadın ifade özgürlüğü ihlalleri nedeni ile cezaevine girmiştir. OHAL en çok kadınları “vurmuş”, kadın özgürlüğüne “darbe” olmuştur.

* 2017’de nefret cinayetleri kapsamında 5 kadın katledilmiş, 21 kadın yaralanmıştır. Kadınların yaşam haklarına yönelik bin 684 hak ihlali yaşanmıştır.

EKONOMİK VE SOSYAL HAKLAR

* OHAL KHK’leriyle kamudan ve özel sektörden ihraç edilip işsiz bırakılan 200 bin civarında emekçinin aileleri ile birlikte yaklaşık 1 milyon insan açlığa mahkûm edilmiştir.

* OHAL koşullarından kısıtlı olan işçi hakları daha da geriye gitmiştir. Yapılabilecek bazı grevler ertelenerek Türkiye’de fiili grev yasakları dayatılmıştır.

* Kamu veya özel sektörde ilk defa işe girecekler bakımından ise dayatılan güvenlik soruşturmaları sonucu on binlerce kişi işe başlatılmamıştır. Sağlık alanında yaklaşık 700 yeni mezun hekim işe başlatılmamıştır. İktidarın övünerek kamuoyuna açıkladığı taşeron işçilerin kadroya geçirilmesinde ise en az 500 bin işçinin güvenlik soruşturmalarını geçemediği için kadroya alınmadığı ortaya çıkmıştır diyerek sözlerini tamamladı.

Cebrail ARSLAN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak