Alevi Haber Ajansi

İHD açıkladı: Cezaevlerinde işkence had safhada, Kürtçe’ye tahammül yok!-VİDEO

PİRHA – İHD, 2022 Yılı Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporu’nda çok sayıda hak ihlallerini kamuoyuna duyurdu. Yapılan açıklamada, 2022 yılı içerisinde çok sayıda işkencenin uygulandığına dikkat çekildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, 2022 Yılı Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporu’nu açıkladı. İHD Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısında konuşan derneğin Eş Genel Başkanı Eren Keskin, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin günden güne arttığına vurgu yaptı.

İHD Eş Genel Başkanı Keskin, yaptığı kısa konuşmada “Türkiye Cumhuriyeti devleti, gözaltına aldığı andan itibaren altında Mandela Kuralları’na imzası olmasına rağmen; daha sonra imza attığı bütün uluslararası sözleşmeleri ihlal ederek cezaevinde bulunan adli, siyasi, kadın, erkek, çocuk, LGBT-İ tüm mahpusların haklarını ihlal eder durumda. Yaşamın her alanına değen hak ihlalleri cezaevinde yaşanıyor” dedi.

AŞIRI KALABALIK KOĞUŞLAR! ”

2022 Yılı Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporu’nu İHD Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Nuray Çevirmen okudu. Tüm ihlal başlıklarına dair 2022 yılı içinde en az 10.789 ihlal meydana geldiğini belirten Çevirmen, mahpusların Kürtçe yazılan materyallere ulaşamadıklarını, muhalif TV ve radyo kanallarından da faydalanamadıklarını söyledi.

Çevirmen, şu açıklamayı yaptı:

“Her başvurucu ve başvuruların içinde yer alam mahpus sayısına göre ihlaller alınmıştır. Ancak bu ihlallerin tüm mahpuslara uygulandığı düşünüldüğünde ihlallerin yüzlerce katı kadar gerçekleştiğini söylemek abartı olmayacaktır.

2022 yılında 58 İlde bulunan 6’sı açık olmak üzere 153 hapishaneden başvuru alınmıştır. 1 Aralık 2022 tarihine göre hapishanelerde 4.8 katına yaklaşık mahpus bulunmaktaydı. Aşırı kalabalık koğuşlar sağlık hakkı bakımından önemli bir sorun teşkil ediyor.

Hastaneye ve hapishaneler arası sevklerde kullanılan tek kişilik ve insanlık onuruna yakışmayan nakil araçları da sağlık hakkı bakımından ciddi sıkıntılara neden olmaktadır. Bu nakiller sırasında mahpusların temel ihtiyaçlarının dahi karşılanmıyor ve bu tek kişilik nakil araçlarıyla hasta mahpuslar da naklediliyor. Özellikle epilepsi ve astım başta olmak üzere akciğer hastalıklarını kötü etkileyen tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlama önemli hak ihlallerinden biri olarak öne çıkmaktadır.

Son yıllarda jandarma tarafından yapılan insanlık onuruna aykırı bir şekilde ağız içi arama dayatması ve mahpusların ayakkabılarını çıkarıp yere vurmalarının talep edilmesi nedeniyle de hastane sevklerinde sorunlar yaşanmakta olup, hasta mahpuslar hastanelere gidemiyorlar.

Hasta mahpuslar ihtiyaçları olduğunda ve rahatsızlandıklarında zamanında revire çıkarılmıyorlar. Revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde ise aylarca sırada bekletiliyorlar. Üstelik hapishanelerde yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşulları oluşturulmuş değil. Bu koşullar hapishanelerin normal kapasiteleri için bile yeterli değilken hapishane mevcutları kapasitenin çok üstünde olduğu için daha fazla ihlalin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca kelepçeli muayene dayatması ve hasta-doktor mahremiyetini yok sayan muayene odasına jandarma ve infaz koruma memurlarının girmesi de sağlık hakkı ihlali oluşturmaktadır.

Koğuş ve hücrelerin yeterince ısıtılmaması ve yeterince havalandırılmaması, mahpusların gün ışığından yeterince faydalanamaması, temiz suya ve sıcak suya erişim imkanlarının kısıtlanması, diyet yemeklerinin tedarik edilmemesi de sorun alanlarını oluşturmaktadır.”

YEMEKLERİN İÇİNDEN KIL, TIRNAK, KURT ÇIKMIŞ!

Nuray Çevirmen, hapishanelerde beslenme konusunda da ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çekti. Yemeklerin besleyici olmamasına vurgu yapan Çevirmen, “Yemek miktarının az olmasına ilişkin iddialar bulunmaktadır. Yine yapılan başvurularda yemeklerin içinden yabancı madde (kıl, tırnak, kurt vb.) çıktığı aktarılmıştır” dedi. Çevirmen, ihlallere dair sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:

“Mahpuslar temiz suya ve sıcak suya erişim ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. İçme suyuna ancak ücretli olarak erişim sağlanabiliyor. Kullanım temiz su ve sıcak su ise mahpus sayıları gözetilmeden ve yetersiz bir biçimde veriliyor ve ayrıca kota uygulanıyor.

Ne yazık ki ağır hasta mahpuslar, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmiyorlar. Adli Tıp Kurumu’nun tahliye kararlarını siyasi tutum izleyerek vermesi, hastane raporlarının Adli Tıp Kurumu tarafından kabul edilmemesi ve verilen raporların ya da alınan kararların “güvenlik” gerekçesi ile uygulanmaması da ağır hasta ve hasta mahpusların durumlarının ciddiyetini artırmaktadır.

2022 yılı içerisinde Türkiye’nin birçok hapishanesinde ceza infaz sistemindeki sorunlardan kaynaklı olarak bazı açlık grevleri gerçekleştirilmiştir. Hangi cezaevlerinde ve toplamda kaç kişinin açlık grevi yaptığına dair kesin bir sayı olmamakla birlikte aşağıdaki tabloda da yer aldığı üzere en az 33 hapishanede en az 234 mahpus tarafından açlık grevi ve/veya ölüm orucu eylemi yaşandığına dair başvurular bulunmaktadır. Dolayısıyla açlık grevi eylemlerinin derneğimizin ulaşabildiği ve haberdar olduğundan çok daha fazla olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.

2022 yılı içerisinde 187 mahpus çıplak arama dayatmasına maruz kaldığını ve çıplak aramanın rutin bir şekilde yapıldığını beyan etmiştir. Yine 2022 yılı içinde ailelere ziyaret esnasında çıplak arama ve/veya ince arama dayatması nedeniyle 5 ihlal tespit edilmiştir. Kadın ziyaretçilere rencide edici ama yapılması konusunda 47 başvuru alınmıştır. Mahpusların zaman zaman koğuşlarından alınarak polisle görüşmeye, hatta iş birliği yapmaya zorlandıkları vakalar da kayıtlarımızda yer alıyor. 2022 yılı içinde 4 mahpusun iş birliğine zorlandığına dair bilgi tespit edilmiş olup, bu dayatmaya maruz kalanların tam sayısı belli değildir.”

“BİR İŞKENCE YÖNTEMİ OLARAK TECRİT”

Cezaevleri Hak İzleme Raporu’nda “Tecrit” başlığına da geniş yer verildi. Başta İmralı Hapishanesi’nde sürdürülen ağır tecrit ve izolasyona değinen Nuray Çevirmen, şunları söyledi:

“İmralı Hapishanesi’nde kalan mahpusların avukatları 22 Ocak 2021 tarihinde e-posta yoluyla İHD’ye başvurarak şu bilgileri vermişlerdir:

7 Ağustos 2019 tarihinden beri 29 aydır Abdullah Öcalan ile ailesi ve avukatları görüştürülmüyor. Aile ve avukatları ile görüştürülmeyen Abdullah Öcalan’a, Bursa İnfaz Hakimliği tarafından yeni bir “disiplin cezası” verildiği 18 Temmuz 2023 tarihinde avukatlarına bildirildi. İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan ile tutuklular Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar, yapılan tüm başvurulara rağmen aile ve avukatlarıyla görüştürülmezken, İmralı’da haber alınamama hali, “mutlak iletişimsizlik” haline dönüştürüldü.

Bilindiği üzere tecrit ve izolasyon, mahpusların sosyal ortamdan tamamen yalıtılması ve yaşamla olan bütün bağlarının kopartılması anlamına gelmektedir. Bir işkence yöntemi olarak tecrit, zamana yayılan bir uygulama ile hapishanelerde varlığını sürdürmektedir.

İmralı tecridinin bir yansıması olarak açılan ve mahpusları izole eden F Tipi hapishanelerin uygulanmaya başlaması akabinde bu tip hapishanelerin mahpusların fizyolojik ve psikolojik durumlarına olan olumsuz etkileri tartışılıyorken, yeni açılan Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishaneler ile tecrit sistemi daha da ağırlaştırılmıştır. Daha önce kalabalık olarak tutuldukları hapishanelerden sevk edilen mahpuslar bu cezaevlerinde tek başlarına tutulmakta ve bulundukları koğuşun havalandırması olmadığından günde 1 saat ayrı bir yerde bulunan havalandırma bölümüne götürülmektedir. Bu uygulama ile mahpusların ruh ve bedensel sağlıkları olumsuz etkilenmektedir.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak