Alevi Haber Ajansi

Hüseyin Öz’ü eleştiriler etkilememiş: İktidarda bir ışık gördüm; Kerbela’ya da katılacağım-VİDEO

PİRHA – Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hüseyin Gazi Cemevine gitmesinin ardından tepkilerin odağında olan isimlerden cemevinin dedesi Hüseyin Öz sorularımızı yanıtladı. Buluşmadan dolayı mutlu olduğunu söyleyen Öz, Tayyip Erdoğan’ın ziyaret günü posta oturmadığını iddia ederek, “Dede nerede oturursa post oradadır. Orası o gün yemek düzenine göre ayarlanmıştı” dedi. Hüseyin Öz ayrıca AKP iktidarının “iyi şeyler” yapacağına inandırmış kendini. 

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 8 Ağustos’ta Ankara’daki Hüseyin Gazi Cemevi’ne gitmesinin ardından başlayan tartışmalar devam ediyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanı Arif Ali Özzeybek tarafından organize edilen ziyarette sembol resimlerin indirilip, cemevini yeniden dizayn edilmesinin ardından eleştiriler ve tepkiler yükseldi. Cemevinin Erdoğan’a göre dizayn edilmesine verilen tepkiler sadece Alevi toplumundan değil, aydınlardan, aydın ilahiyatçılardan, gazeteci-yazarlardan ve yurttaşlardan da geldi.

Ankara dışından dedelerin yanı sıra Bektaşi babaları ve akademisyenlerin de yer aldığı Erdoğan ziyaretinde yaşanan olumsuzluklardan ‘Asıl sorumlu’ Hüseyin Gazi Vakfı ve dernek yönetimi oldu.

“HEMEN İHRAÇ KARARI ALINDI”

Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF) yaşananların ardından, bileşenleri olan Hüseyin Gazi Vakfı hakkında ihraç kararı aldıklarını duyurdu. Uzun yıllardır Hüseyin Gazi Cemevinde hizmet yürüten Hüseyin Öz Dede ise düşkün ilan edilip eleştirilerin odağındaki isim oldu.

Erdoğan’ın ziyaretinden bugüne kadar ne değişti? Hüseyin Öz dede, cemevinde yaşananlar ve bu tepkiler karşısında bir özeleştiride bulunuyor mu? Yaşananların hangi sonuçları doğuracağının farkında mı?

Hüseyin Öz, Hüseyin Gazi Cemevi ve Hacıbektaş programları da dahil olmak üzere sorduğumuz soruları yanıtladı.

PİRHA: Toplumun merak ettiği husus şu: 20 yılı aşkın süredir AKP iktidarda, Alevilik adına birçok eylemlerine rastladık ama hiçbiri olumlu değildi. Ne oldu da tam da böyle bir süreçte Alevi toplumuna, inancına ilgi gösterir hale geldiler?

HÜSEYİN ÖZ: “Kültür ve İçişleri Bakanlığı ortaklaşa, Danışman Ali Arif Özzeybek aracılığıyla yaklaşık 2 yıldır bir çalışma yürütüyor. Bir buçuk yıl önce benimle de görüşmüşlerdi. Görüşmemizde kendilerine ‘Geçmişte de bir takım açılımlar yapıldı. Alevi olmayanlarla Alevilerin sorunlarını tartıştınız. Herhangi bir sonuç almadan kapandı ve unutuldu. Şimdi bu çalışmada benzeri bir şekilde mi sonuçlanacak?’ dediğimde ‘hayır’ dedi ve bütün cemevlerini gezdiğini dede ve kanaat önderlerinden görüşler topladığını ve raporlaştırdığını ardından ise İçişleri ve Kültür Bakanına takdim edeceğini söyledi. Onların da cumhurbaşkanına sunacağını belirtti. Geçmişte olduğu gibi hayal kırıklığı ile sonuçlanmayacağını söylemişti. Cemevlerini dolaştılar ve ardından ise cumhurbaşkanının buraya gelmesi ani bir şekilde gerçekleşti. Hiç beklemediğimiz bir şeydi. Ziyareti, muharrem ayının içerisinde olmasına ve cemevlerine yönelik saldırılara bağladık. Bu saldırılardan ötürü bizim gönlümüzü almak, devletin yanımızda olduğunu göstermek amacında olduğunu düşündüm. Cumhurbaşkanının geleceği konusunu da bizden duyurmamamızı istediler. ‘Gelmeyebilir’ şeklinde bir aktarım olmuştu.
Programı bizler organize etmedik. Aslında bizler organize etmeliydik. Bizim istediğimiz şekilde olmalıydı ama inisiyatifimiz dışına çıktı. Aslında ben mutlu da oldum. 20 sene önce sayın cumhurbaşkanı cemevlerine farklı şeyler söylüyordu. Bir ilki gerçekleştirdi. 20 sene önceki düşüncelerinin değiştiğinin, doğru olmadığının ifadesidir bana göre.

“CEMEVLERİNE BİR MEŞRUİYET KAZANDIRMIŞ”

-Erdoğan’ın yaklaşımını samimi buluyor musunuz?

20 yıllık icraatlarına baktığımız zaman insanın kafasında bir takım soru işaretleri getiriyor. Ama ziyareti olumlu buluyorum. 20 sene önceki tavrıyla şimdiki tavrı arasında elbette büyük bir fark var. Yani 20 sene önce farklı düşüncelere sahip sayın cumhurbaşkanı bugün gelerek bizim cemevlerimize; kendi açımızdan tabii meşrudur ama devletin katında cemevlerine bir meşruiyet kazandırmış oldu.

-Cumhurbaşkanı ile olan buluşmanız sonrasında bakanlıklar ve belediyeler ile görüşmeleriniz sürecek mi?

Evet sürecek. Görüşmelerimiz de oluyor.

“BİZİM DE HAKKIMIZ VAR”

-Bir tartışma da, Alevi kurumlarının özellikle hükümet ve yerel yönetimlerle ayrılmaz bağ kurması yönünde oluyor. ‘Kamudan yardım alınıp cemevi inşa edilmemeli’ gibi söylemler var. Bu eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?

Belediyeler aracılığıyla aşure dağıtılmasını doğru bulmam ama belediyelerden çeşitli yardımlar almak, hatta yalnız belediyelerden değil çeşitli kamu kurumlarından yardım almak kadar doğal bir şey yoktur. Biz vergi vermiyor muyuz? Genel bütçeden şimdiye kadar Alevi kurumlarına ne ayrıldı? Burada doğal olarak bizim de hakkımız var.

-Hükümetin Alevi politikasında bir de Kerbela gezisi var. Dedeleri götüreceklerini açıkladılar ancak Alevi örgütleri bu çalışmaya tepki gösterdi. Size de katılım için teklif geldi mi?

Evet bana da teklif geldi.

PİRHA-Katılacak mısınız?

Evet gideceğim.

“KERBELA’YA GİTMENİN NE SAKINCASI VAR?”

-Bu organizasyon dedelere ne fayda sağlar? Kurumların söylediği gibi olası zararlar nelerdir?

Bu gezinin ne zararı olabilir? Şimdi Hacıbektaş’ta gençleri kampa götürdüler, çeşitli etkinliklere kattılar. Arkadaşlarımız bunun için ‘gençleri asimile ediyorlar’ falan dediler. Öğrendiğim kadarıyla çok güzel bir gezi olmuş. Gençlere çeşitli akademisyenler konuşmalar yapıp ders vermiş. Alevi yol ve erkanı hakkında bilgiler verilmiş. Yani bunda bir mahsur görmüyorum. Kerbela’ya gitmenin ne sakıncası var, o konuda net bir şeye sahip değilim ama ne zararı olabilir ki? Önemli olan senin ne yaptığın. Devletle, çeşitli kamu yöneticileri ile görüşebilirsin. Önemli olan onların düşüncesi değil, senin ne yapıp konuştuğun, ne hizmet ettiğin önemli.

“IŞIK GÖRDÜM?”

-Hükümete karşı dün ile bugün arasında fikirlerinizde bir değişiklik oldu mu?

Egemen’e karşı fikirlerim değişmedi. Önemli olan devlete karşı olan fikirlerim. Hükümetler gelip geçicidir ama devlet daimidir. Devletin bizimle diyalog kurması olumludur. Devleti muhatap almayıp kimi muhatap alıp, sorunlarımızı tartışıp çözüme ulaştıracağız?”

– Alevi sorununu çözme konusunda AKP iktidarında bir ışık gördünüz mü?

Evet gördüm diyorum. Samimiyetsiz, yüzeysel baktıklarını düşünmüyorum. Tamamen sorunlarımız çözülmese bile kısmen bir takım adımların atıldığına inanıyorum.

“CUMHURBAŞKANI BU İŞLERİN SONUÇLANMASI TALİMATINI VERDİ”

– İktidar yetkilileri ile yaptığınız görüşmelerde ‘Cemevlerine statü vereceğiz. Artık devletin, Aleviliğe bakışı değişecek’ gibi benzeri konuşmalar oldu mu?

Türbe ziyaretinde Cumhurbaşkanı ile ayaküstü görüşme olanağımız oldu. Kendisine ‘Sayın Cumhurbaşkanım, Alevi toplumu burada sizden bir müjde bekliyordu. Umarım bu müjdeyi Hacıbektaş’ta verirsiniz’ dedim. Örneğin cemevlerinin ibadethane statüsünün tanınması, diğer ibadethanelere tanınan hakların cemevlerimize de tanınması gibi şeyleri dillendirdik. Bunların adım adım gerçekleşeceğini söylediler. Dolayısıyla bu şeylerden ötürü mutlu olduk. İçişleri ve Kültür Bakanlığının haricinde çalışmalara Adalet Bakanlığı’nın da dahil olduğunu cumhurbaşkanı söyledi. Adalet Bakanlığının bu işlere dahil olmasında ben bir umut ışığı gördüm. Şöyle ki ‘bunların hukuki altyapısı oluşturulacak demek ki’ diye düşünüyorum. Sayın cumhurbaşkanının bu işlerin sonuçlanması, hızlandırılması talimatını verdiğini biliyorum.”

“BİZİM CEMEVLERİ ÇOK AMAÇLIDIR!”

– “Cemevinde iftar açıldı” söylemine toplum tepki göstererek, “Bizde iftar olmaz. Oruç açma vardır” dedi. İkincisi, ‘Neden cemevi içerisinde böyle bir program yapıldı?’ eleştirisi var. Siz ne cevap verirsiniz?

Ben o eleştirileri haksız buluyorum, bizim cemevleri çok amaçlıdır. Geçmişte cemevlerimizde lokmalar yenirdi. Lokma için özel bir yer yoktu, cemevinin içinde yeniyordu. Cemevinde düğün yapılırdı, siyaset konuşulurdu, yani orada yemek yemişsin, oruç açmışsın bunlar basit ayrıntılar. Ayrıca adına ha oruç açma demişsin, ha iftar. Kelimelerle oynamak bana göre basit şeyler.

“CUMHURBAŞKANI POSTA OTURMADI”

-Erdoğan’ın posta oturtulması doğru muydu? Bu konuda bir özeleştiriniz var mı?

Posta oturdu demek çok ağır bir eleştiri. Cumhurbaşkanı posta oturmadı. Dede nerede oturursa post oradadır. Ayrıca bir ülkenin en üst makamında oturan bir zat geldiğinde Elbette geldiği yer bellidir. Evimize bir misafir geldiğinde dahi baş köşesine oturturuz. Orası post değil o gün yemek düzenine göre ayarlanmıştır ve orada oruç açıldı herkes lokmasını yedi. Yani cumhurbaşkanına bizler ayrı bir koltuk, arkasına bir yastık koymadık.”

-Yaşananlar sonrası Alevi örgütleri sizi çokça eleştirdi. Düşkün ilan edenler de oldu. Sonrasında örgüt yöneticileri ile bir araya geldiniz. Bu tartışmalar nereye evrilir sizce?

Tartışmalar bazen doğrunun olmasına da yarar. Konuşulur, tartışılır, çeşitli zıt fikirler çarpışır ama sonuçta doğruyu buluruz. Tartışmaların olmasından dolayı ben rahatsız değilim.

– Alevi inancının İslamiyet içerisinde eritildiği kaygısı söz konusu. İktidarın da en çok bu amaçla adım attığı ifade ediliyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?

Ben şu anda öyle bir şey görmüyorum. Uygulamalarda, benim şahsen yaşadığım pratikte öyle bir şey yok. Birlik, beraberlik güzeldir. Devlet şimdiye kadar bize şaşı bakıyordu bugün ise yanımıza geliyor. Bundan güzel birleştirici, bütünleştirici şey olmaz ki.”

“BENİM OTURACAĞIM YERE BAŞKA BİR DEDE OTURDU, VATANDAŞLARDAN BİRİ GÜLBENK OKUDU”

-Ancak Hacıbektaş’ta yapılan törenlerde kaçınıldı. Cumhurbaşkanı farklı bir program geliştirdi ve Alevi örgütlerinin programına dahil olmak istemedi buna ne demeli?

Her sene devlet programı farklı oluyor. Çatı örgütlerimiz bir genelge yayınlamışlar, ben de şahsen o genelgeyi görmedim. Bizi davet ettiler ve biz de o davete icabet ettik. Beni de şundan ötürü davet ettiler, Hüseyin Gazi’deki oruç açma günü yaşananlar bizim inisiyatifimiz dışında oldu. Ben de eleştirilerimi dile getirdim. Cumhurbaşkanının geldiği gün ben kendisinin oturacağı yere kadar refakat edip ardından yanına oturup hoş geldin konuşması yapacaktım. Ardından gülbeng okumak üzere oradan bir dedeye söz verecektim ancak hiçbiri olmadı. Benim oturacağım yere de başka bir dede oturdu. Saygısızlık olmaması için o dedeye ‘kalk’ demedim. Vatandaşlardan biri de hemen gülbeng okudu ve ardından benim moralim bozuldu. Orada ev sahibi biziz. Sunumları bizim yapmamız lazım. Bununla ilgili eleştiriler yaparken ‘Hatta nereden buldunuz bu dedeleri. Bunların birçoğu dede bile değil. Kağıda bakarak okuyorlar’ dedim.

“ALLAH, MUHAMMET, ALİ DİYE SIRTINI PENÇELEDİM”

– O dedeleri kim çağırdı?

Sanırım bakanlık Türkiye’nin çeşitli illerinden 10 dede, baba getirdi. Benim bu durumlara olan eleştirilerimden kaynaklı muhtemelen gönlümü almak için Hacıbektaş’taki törende sayın cumhurbaşkanının yanına protokole eklediler. Cumhurbaşkanının oradaki konuşması da iyiydi. Bizim ritüellerimizi de biliyordu. Kendisine bir dua okudum, Allah, Muhammed, Ali diye sırtını pençeledim. Hacıbektaş’taki ziyarete içeriye fazla kimseye almadılar. Orada da ziyaret biçimi, niyaz edişi bizim ritüellere benziyordu. Ondan ötürü dersine iyi çalışmış diyorum. ‘Canlar’ diye hitap etti.
Gördüğüm yaşadığım durumlardan ötürü iktidarın iyi şeyler yapacağına inanıyorum ama bunun kısa zamanda olacağına kanaat getiriyorum.

-Yapılanları bir tür seçim yatırımı olarak yorumlamıyor musunuz?

Seçim yatırımı olsa 2 sene önceden hazırlanmaz. Bu yeni olan bir şey değil ki. 2 senedir bu adamlar bunun üzerine çalışıyor. Bazıları şov yapmak için geldi falan dediler. Şov yapacak adam göstere göstere gelir. Özellikle basından da gizlediler.
Yani ben kendi adıma niyetimden şüphe etmiyorum. İnsanlar farklı değerlendirebilir eyvallah, eleştirilere de eyvallah. Eleştiri eğer yanlışımız varsa düzeltmesine hizmet eder. Bundan ötürü umutluyum.”

Eren GÜVEN / ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak