Alevi Haber Ajansi

‘Her zaman birbirimize Xızır gibi olmalıyız’-VİDEO

PİRHA – Xızır ayında yolumuz İstanbul Demokratik Alevi Derneği’nin Tuzla Şubesine düşüyor. Sıcacık bir ortam. Ekmek kokusu sarmış her tarafı. Öğrendik ki kadınlar ekmek pişirip satarak dernek kirasını ödüyorlarmış. Xızır’ı anlatan kadınlar “Xızır Darda, zorda olana yetişendir” diyorlar.

İstanbul Demokratik Alevi Derneği Tuzla Şubesi’ndeki kadınlar PİRHA mikrofonuna Xızır’ı anlattılar. Yüzlerindeki gülümseme anlatıyor aslında nasıl karşıladıklarını. Ana dillerinde başlıyorlar anlatmaya Xızır’ı…

Önceden Pirlerimiz gelirdi evde cem yapardık diye anlatıyor Hatice Çalasın. “Xızır ayındayız, Ya Xızır diyerek üç gün oruç tutuyoruz. Perşembe günü son orucumuzu bitirip, lokmalarımızı dağıtıp, kurbanlarımızı kesiyoruz ve dua ediyoruz” diyor.

Xızırda evde niyaz yapıp komşulara dağıtıyoruz diyen Çalasın, çılalarını  yakıp dua ettiklerini söylüyor.

Ardından Sümbül Beltir’e uzatıyoruz mikrofonu, o da ana diliyle başlıyor anlatmaya. Bizim inancımızda Xızır en yüce yerdedir. Xızır darda, zorda olana yetişendir. Hastamız olunca biz hemen Xızırı çağırırız diyor Beltir.

Xızır ayında değil sadece, her zaman birbirimize Xızır olmalıyız diyor Sümbül Beltir. Darda, zorda ve hasta olana gidip sormamız gerekir.

“Ya Xızır sen imdadımıza yetiş” diyerek anlatmaya başlıyor lokmaları nasıl yaptığına. Beltir, “Xızır’ın lokmasının birini pişirip komşulara, birini teberikler için, birini de pirin evine götürdüklerini söylüyor.

Fazile Elsever de “Ocakzadeyiz” diyor. O bir Alevi Anası. Ve köyde Xızır’ı nasıl yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

Xızır Şubat ayında olurdu. Öncelikle evimizi tertemiz yapardık.  Bir hafta önce babamların talipleri, kirveleri gelir, hizmet yaparlardı. Kurbanımızı önceden hazırlar ve o kurbana özel bakılırdı ki iyi olsun. Üç gün oruç tutardık. Perşembe günü taliplerimiz, komşularımız bize gelirdi. Kurbanı pişirir yaşlı, genç çocuklara verirdik. Ceme gelecek  durumu olmayanların da evlerine gönderirdik. Yemekten sonra Cem yapılırdı. Köydeki cemler daha güzel olurdu. Pir kendi dilinde saz çalar cem yapardı. Ya xızır ya hometa heqi şu derdimizi, şu sıkıntımıza derman ol derdi.”

Elsever, annesinden duyduğu bir hikayeyi anlatıyor:

“Çobanın biri varmış, koyunları otlatmaya götürmüş, ayakkabıları yokmuş, ayaklarından kan gelmiş. Koyunlarını otlatmaya gücü yetmemiş. Oturmuş demiş ki; bu nedir, ben beceremiyorum bunları otlatmayı. Bakmış ki yaşlı biri koyunları toplayıp bir kenara koymuş. Yaşlı adam çobana “Sen eve git, ben akşam sana misafir olacağım” demiş. Tabi çoban eve gitmiş hanımına “ben çok hastayım, çok dardayım” demiş. Koyunlarım böyle oldu, yaşlı biri geldi bana “sen artık bu koyunları otlatma, bu akşam sana misafirim” dedi. Evde beklemişler ama gelmemiş yaşlı adam. Çok üzülmüşler, ancak sonra yaşlı adam çıkmış gelmiş. Ev sahibi, “Sen nerede kaldın çok geç geldin” demiş.

“Yaşlı bir adam çok dardaydı onun için gittim, bir de kadının çocuk sancısı tuttu ona yetiştim. O sebeple geç kaldım demiş. Adam karısına, “Git içeride küpün içinde ne varsa getir, yaşlı adama verelim” demiş. Kadın içeri gitmiş ama küpün içinde bir şey kalmadığını görmüş. Tekrar gelip kocasına, “Hiçbir şey yok” demiş. Misafir gidince oturup ağlamışlar, misafirimizi aç gönderdik, diye. Sonra adam karısına, “Git bak bakalım, küpün altında ne varsa getir yiyelim” demiş. Kadın gidip bakmış bidonun içine, ne görsün? Küpün içi hep altınla doluymuş. Evet Xızır darda olana yetişendir.”

Semra Acar/ Suay Abak – İSTANBUL

HABERİN VİDEOSU

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak