PİRHA – Bir çocuğun özgürlüğe olan yolculuğunu anlatan bir oyun Gûstêrk. Ateş böceğinin yolcuğunda yerinden yurdundan edilmiş, savaşın içinden çıkmış, kendine yeni bir yaşam alanı yaratmaya çalışan binlerce çocuk, binlerce aile ve ölümü göze almış bir çok insan. Tiyatro oyuncusu Yasemin Karadağ’ın mahallelerde sergilediği bu oyun ile çocuklar belki de hayatlarında ilk defa tiyatro ile karşılaştılar.
Haberin Videosu
Tiyatro oyuncusu Yasemin Karadağ çocuklar için Kürtçe yazdığı Gûstêrk (Ateş Böceği ) oyununa yönelik PİRHA’ya konuştu.
Dokuz Eylül Üniversitesi Şehir Bölge Planlama mezunu Tiyatro oyuncusu Yasemin Karadağ’ın okulda başlayan tiyatro hayatı İstanbul’da devam etti. Mezopotamya Kültür Merkezi’nde 6 yıldır Jiyan ekibi ile Kürtçe tiyatro yapan Karadağ, hem yetişkinler hem de çocuklar için Kürtçe tiyatro yaparak aslında yasaklı olan bir dilin sanatla var olmasını sağlıyor.
Bir yandan başka bir işte çalışıp bir yandan da Kürtçe tiyatro yapmaya çalışan Karadağ, kayyumlar ile birlikte Kürt halkına yönelik başlayan baskıcı politikanın Kürt sanatını da olumsuz etkilediğini söylüyor. Karadağ, birçok alanda sanatsal faaliyetleri için sahne verilmediğini vurguluyor.
“ANADİLİ YASAKLANMIŞ BİR HALK VAR”
Kürt kültürünün yayılması ve bir yere ulaşması için sanata soyunduklarını belirten Karadağ, böylece tiyatroyla uğraşmaya başlamış.”Çünkü ezilmiş ve kendi anadili ile konuşması yasaklanmış bir halk var. Ve biz Kürt kültürünü devam ettirmek için tiyatroyla uğraşıyoruz. Yetişkinler için ‘Dario Fo’nun Klaksonlar, borozanlar, bırtlar’ diye Kürtçeye çevrilmiş iki perdelik Berü oyunu, bir de benim yazdığım ve 9 kişilik arkadaş grubu ile beraber çalıştığımız Gûstêrk (Ateş Böceği) çocuk oyunu var” diyor.
“ATEŞ BÖCEĞİNİN YOLCULUĞU”
Yıllardır anadilleri ile eğitim alamayan Kürt çocukların asimilasyonla karşı karşıya bırakıldığını dile getiren Karadağ, Kürtçe yazdığı ve oynadığı Gûstêrk (Ateş Böceği) oyunun içeriğine ilişkin şunları söylüyor:
“Bir çocuğun özgürlüğe olan yolculuğunu anlatan bir oyun. Bir ateş böceğinin yolculuğu aslında. Çok yabancı olduğumuz bir konu değil. Yerinden yurdundan edilmiş, savaşın içinden çıkmış, kendine yeni bir yaşam alanı yaratmaya çalışan binlerce çocuk, binlerce aile ve ölümü göze almış bir çok insan. Çocuklar da her zaman bunun bir parçasıydı. Bir denizi veya bir okyanusu aşmak için yolculuğa çıkıp ölen bir sürü insan ve bir sürü çocuk oldu. Onların amacı aslında daha güzel ve özgürce bir yaşamdı. Bu oyun aslında biraz da onu anlatıyor.”
Çocuklar için hazırladıkları Kürtçe Güsterk’i Okmeydanı ve Pendik’te oynayan Karadağ, “Çocuklar Kürt olmalarına rağmen eksikliklerini hissettiler. Bunu hem aileler hem de çocuklar gördü ve bireysel olarak kendi öz eleştirilerini verdiler. ‘Ben bir Kürt’üm, Kürtçe bir oyun oynanıyor ve ben bunu anlamıyorum’ diye düşünmeye başladılar. Aslında biz bunun sorusunu sorduk yetişkinlere ve çocuklara. Güzel bir şeye ulaştığına inanıyorum. Çünkü boş bir arayış değil. Aslında o yaramaz ateş böceğinin amacıydı. Belki her çocuk kendine böyle bir amaç edinmeli ve her anne baba bunu teşvik edecek ya da buna yardım edebilecek şeyler yapabilmelidir” diyor.
“KAYYUMLA SAHNELERİMİZ KAPATILDI”
Kürt sanatına yönelik baskıların da giderek yoğunlaştığına dikkat çeken Karadağ yaşadıkları sorunları ise şöyle sıralıyor:
“Kayyumla birlikte bölgelerde sahnelerin hepsi kapandı. Bunun üzerine arkadaşlar kendilerine alternatif sahneler yarattılar. Ancak kendi bütçesiyle bir şeyler ortaya koymak zaten böyle bir süreçte zor. Tabi aynı zorluğu biz de burada yaşıyoruz. Uzun zaman sahnesiz bir yerde oynadık. Sahne vermediler ve oynayamadık birçok kere. Hedeflediğimiz şeyleri başaramadık. Ama bu engel değil tabi. Asıl amacımız tiyatroyu halka götürmek, dolayısıyla dört duvar arsında çıkıp sokağa ya da oynayabileceğimiz herhangi bir yere götürüp bunu halka ulaştırmak. Ve bir adım attığımızı düşünüyorum. Geçen hafta Pendik’te, Van Erciş Derneği’nde bir düğün salonunda oynadık. Düğün salonunun bir köşesini sahne gibi düzenledik. Ve güzel tepkilerle karşılaştık. Hem çocuklar hem de büyükler çok mutlu oldular. Ve tiyatronun buralarda yapılması gerektiği kanaatine vararak, büyük bir eksiklik olduğunu onlar da gördü.”
“TİYATRO VE SANAT PARA KAZANDIRMIYOR”
Amaçlarının daha çok insana ve daha çok çocuğa ulaşmak olduğunu vurgulayan Karadağ, “Keşke daha çok kişiye ulaşabilseydik. Ama maddi koşullardan kaynaklı tiyatronun, sanatın para kazandıran bir meslek olmadığını biz de biliyoruz. O yüzden mecburen başka işler yapıyoruz. Ve orada arta kalan zamanlarda tiyatroyu yürütmeye çalışıyoruz. Çok yeterli değil ancak az da olsa işin ucundan tutup bir yerlere götürmeye çalıştık” diye konuştu.
Tiyatronun diğer sanat dallarından farklı olduğunu düşünen Karadağ, “Çocukların tiyatroda oyunculara dokunuyor olması, birebir onlarla temas içinde olması ve konuşabiliyor olması başka bir şey yarattı çocuklarda. ‘Yapabilirim, özgür yaşayabilirim, amaçladığım şeye ulaşmak için çabalayabilirim’ duygusunun oluştuğuna inanıyorum” dedi.
“TİYATROYU SAHNEDEN SOKAĞA TAŞIMAK İSTİYORUZ”
Tiyatroyu sahneden çıkarıp sokağa taşıyan Karadağ, tiyatro ile tanışmamış mahallelere girmeyi hedefliyor:
“Hiç tiyatroyla tanışmamış, sanat adına herhangi bir çalışmanın gitmediği yerlere gitmek ve varoşlara, sokaklara her şeyden bihaber olan çocuklara ulaşmayı amaçlıyoruz. Bir adım attık ve devamının geleceğini düşünüyoruz. Bir diğer amacımız ise Kürt tiyatrosu ile Kürtlerin dilini, kültürünü ve sanatını o çocuklara taşımak ve bir amaç edindirmek. Böyle bir şey de yapılıyormuş, böyle bir şey de varmış ve biz bu kültürü devam ettirmek için böyle bir şeye de girebiliriz duygusunu yaratabilmeyi amaçlıyoruz.”
İsmet SEFER
* Ateş böceği
Yoruma kapalı.