Cemil AKSU**
Hemşinliler ve Hemşinlilik son yıllarda daha belirgin bir sosyal ve siyasal ilginin odağı haline geliyor.Hemşinliler üzerine yapılan tartışmalar ve yayınlardaki artış bunun bir göstergesi.Hemşin Gizemi,* bütün bu tartışma ve yayınlara rağmen hâlâ giderilmiş görünmemektedir.Hemşinliler kimdir?Rize’nin Hemşin ve Çamlıhemşin’inde yaşayanlara,oralı olanlara verilen bir ad mı?Yoksa farklı bir etnik kimlik midir;-sonradan Müslüman olmuş- Hemşinli Ermeniler mi?Ermenicenin bir diyalekti kabul edilen Hemşinceyi konuşanları mı ifade ediyor?Yoksa hepsi birden mi?
Kökenleri Türk mü yoksa Ermeni mi?Türk iseler neden Ermenicenin bir diyalektini konuşuyorlar;Ermeni iseler neden Hemşinli adını kullanıyorlar?Hopa Hemşinlileri ile Rize Hemşinlileri arasında ne gibi bir bağ/fark var?Hemşinliler neden ve ne zaman,nereden geldiler ve nerelere gittiler?Bu sorulara şimdiye kadar net cevaplar verilememiş olmasının sebep olduğu muğlâklık,spekülasyona uygun bir ortam yaratıyor.Bu kısa çalışma,Hemşinlilere dair yapılan araştırma ve tartışmalar için konunun sınırlarının ve ilgili sorunların ortaya konulması açısından bir girizgâh olarak değerlendirilmelidir.
Günümüzde Doğu Karadeniz’in Artvin,Rize,Trabzon illerinin birçok ilçesinde,ayrıca Erzurum,İzmit,Kocaeli gibi illerde kendilerine Hemşinli diyenlerin oluşturduğu yerleşimler mevcuttur.Genelde,Türkiye’deki Hemşinliler coğrafi olarak Doğu Hemşin ve Batı Hemşin şeklinde iki ana parçaya bölündüğü varsayılmaktadır.Doğu Hemşin Artvin’in Hopa ve Borçka ilçesindeki Hemşin köylerinden oluşmaktadır.Batı Hemşin’in genellikle Rize İli Çamlıhemşin,Hemşin,Pazar,İkizdere,Çayeli ve Fındıklı ilçelerindeki Hemşin köylerini içerdiği düşünülür.Bu coğrafi bölümlenmenin aynı zamanda dil itibariyle kültürel bir ayrımı da ifade ettiği iddia edilmektedir.(1) Batı Hemşin’de Türkçe ağızlar konuşulmasına karşılık Doğu Hemşinlilerin iki dilli olduğu ve “Homşetsma-Hemşince” denilen bir Batı Ermenice ağzını da konuştuğu kabul edilmektedir.(2)
Türkiye dışında,Kırgızistan,Kazakistan,Abhazya ve Rusya’da yaşayan Hemşinli gruplar da mevcuttur.Bu Hemşinliler de kendi aralarında iki gruba ayrılmaktadır.Kırgızistan ve Kazakistan’da yaşayan Hemşinliler,Birinci Dünya Savaşı sonunda Sovyetler Birliği ve Türkiye arasındaki resmi sınırın belirlenmesiyle Batum ve havalisinde kalan,İkinci Dünya Savaşı öncesinde de buralara sürgün edilen anadili Homşetsma olan Müslüman Hemşinlilerdir.Abhazya’da yaşayan Hemşinliler ise,kimi hukuk mücadelesi sonucunda kimi de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kırgızistan ve Kazakistan’dan bu bölgeye göç edenlerdir.Bu gruptakilerin Hopa Hemşinlileri ile canlı akrabalık bağları olduğu gözlenmektedir.Rusya’da (Krosnodar ve Moskova) yaşayan,Osmanlı döneminde Hemşin’den ayrılmak zorunda kalmış ve 1915′e dek Samsun,Ordu,Trabzon ve Giresun’a göçerek o bölgelerde yaşamış,1915 kırımından kaçarak bu bölgeye yerleşmiş Hemşinliler,anadili Homşestmayı/Hemşinceyi konuşmakta olan Ermeni Apostolik Kilisesi’ne bağlı Hristiyan bir gruptur.(3)
Hemşinlilik: Dil, Köken Sorunu ve “Unutulanlar”
Bu kısa sınıflandırmadan da anlaşılacağı gibi,Hemşinlileri tek yönlü (sadece etnik,sadece kültürel ya da sadece bölgesel olarak) kimliklendirmek oldukça zor görünmektedir.Rusya’da yaşayan Hristiyan Hemşinliler kendilerini Hemşinli Ermeniler olarak kabul etmektedirler.Oysa diğer Hemşinli gruplar bu netlikte kendilerini tanımlayamamaktadırlar.Hemşinlilik kimliğinin tanımlanmasında karşılaşılan en önemli güçlük dil ile ilgilidir.Dil bir kimliği tanımlamak için önemli bir araçtır.Çünkü bir dilin mevcudiyeti,etnik kimlik tanımlamasında kullanılan diğer araçlar olan,ortak tarih,yurt birliğinin vb. olmasını gerektirir.(4) Günümüzde Batı Hemşinliler dışındaki Hemşinliler günlük yaşamlarında Homşetsma/Hemşince konuşmaktadırlar.Hemşincenin Ermenicenin bir diyalekti olduğu bu alanda çalışmış dilbilimcilerce kabul görmüş bir anlayıştır.(5) Batı Hemşinlilerinin ise yer-yöre,kap-kacak,bitki vb. adları dışında bildikleri çok az Hemşince kelime var.Bazı araştırmacılar,(6) Batı Hemşin’deki Türkçe ağızlarda Hemşinceden geçen alıntı sözcükler bulunmakla birlikte,bunun bölgede yaşamış olan Ermenilerden kalma olduğunu ve Hemşincenin Batı Hemşinliler tarafından asla anadil olarak konuşulmadığını iddia etmektedir.Diğer yanda,kimi araştırmacılar da,(7) Hemşincenin Batı Hemşin’de anadil olarak konuşulmuş olduğunu ancak bugün tamamen unutulmuş olduğunu iddia etmektedir.Hopa Hemşinlilerinin Hemşinceyi yaşatmayı başarmalarına karşın,Rize Hemşinlilerinin “unutmuş” olmaları açıklanması gereken önemli bir sorundur.(8) Diğer taraftan,her iki durumda da,en başta cevaplanması gereken ama en sona bırakılan,pek sorulmayan soru şudur:Hemşin’de yaşayan Ermenilere ne oldu?Bu soru cevaplanmadan Hemşinlilik kimliği tartışmalarına girişildiği için de sorun alan-dışı kaygılar ve korkularla tartışılmaya devam edilmektedir.
“Batı Hemşinlileri” ya da “Rize Hemşinlileri” tanımlaması da sorunludur,dolayısıyla açıklanması gerekir.”Rize Hemşinlileri”,Cumhuriyet’le beraber iki ilçeye bölünen Hemşin bölgesinde yaşayan ve oralı olan herkesi kapsayan bir tanımlamadır.Eğer dil üzerinden bir Hemşinlilik kimliği tanımlayacaksak,”Batı ya da Rizeli Hemşinliler”in bir kısmının Hemşinceyi sadece “unuttukları” değil hiçbir zaman öğrenmedikleri de doğrudur.Çünkü tarihten biliyoruz ki,Osmanlı egemenliği altında bu yöreye birçok Müslüman aile yerleştirilmiştir.Osmanlı’nın gerileme döneminde hız kazanan Müslümanlaştırma ve sonrasında Ermeni Soykırımı sürecinde Ermenilerden boşalan yerlere göçmenlerin iskân politikası kapsamında birçok aile yerleştirilmiştir.Ayrıca daha önceden ve şimdi burada Lazlar ve diğer yerli ve Kafkas göçmeni halklara mensup ailelerin yaşadığı bilinmektedir.(9)
Dolayısıyla,ne dil ne de yerlilik açısından kendine Hemşinliyim diyenleri kapsayacak bir Hemşinli kimliği tanımlaması yapılması güç görünmektedir.Din,dil,tarih ve diğer kültürel öğeler bakımından birçok farklılık biraradadır.Bir etnik kimlik olarak Hemşinlilik,”Batı ya da Rize Hemşinlileri”nin hepsini kapsamaktadır.Lazca konuşan/bilen Lazlar dışındaki Hemşinliler (yani Çamlıhemşin ve Hemşin ve diğer ilçelerde yaşayanlar,oralılar) için kimin etnik kimlik olarak Hemşinli olup olmadığını ortaya koymak,ancak Osmanlı döneminde buralara yapılan iskânlarla ilgili belgelere bakarak ailelerin soyağaçlarının çıkarılmasını gerektirmektedir.Rusya’daki Hemşinliler için Hemşinlilik zaten oralı olma/oradan gelme anlamına gelmektedir ve etnik köken tartışmasının dışındadırlar;kendilerini Ermeni olarak kabul etmekteler ve Ermeni Apostolik Kilisesi’ne bağlılar.
Gordion Düğümü: Hopa Hemşinlileri
Hemşinli kimliği tartışmasında kilit halka Hopa Hemşinlilerinin durumudur.Çünkü sadece Hopa Hemşinlileri Hemşinceyi yani Ermeniceyi konuşmaktalar.Buna karşılık Hopa’ya nereden (Çamlıhemşin?),ne zaman ve niye geldiklerine dair henüz günyüzüne çıkmış bir bilgi yoktur.Hopa Hemşinlileri,farklı dil,gelenek-görenekleriyle açıkça bir etnik grup görünümü vermelerine rağmen,Rize Hemşinlileri kadar araştırma konusu edilmemiştir.Hopa Hemşinlilerine dair saha araştırmalarına yer veren Biryaşam(10) dergisinin bu açıdan önemli bir adım olduğuna dikkat çekmek gerekir.Biryaşam dergisinde yayınlanan folklorik derlemeler ve yazılar,söyleşiler Hopa Hemşinlilerine dair önemli bilgiler sunmaktadır bize.
Hopa Hemşinlilerinin ne zaman,hangi nedenlerden ötürü ve hangi yolla buralara geldiğine dair yazılı bir kaynak yoktur.Konu ile ilgili sözlü tarih çalışmaları çok yeni olduğundan,yerleşim konusunda çok fazla geriye gidilememektedir.Hopa köylerinde yaptığımız araştırmada,birçok ailenin üçüncü-dördüncü kuşak atalarına dair bilgilere erişilememiştir (Hopa’nın en büyük Hemşinli köyü olan Başoba’da Osmanlı dönemine ait beş adet mezar tespit edilmiştir).Bölgeyi 1640 yılında dolaşmış olan Evliya Çelebi,buradaki halkın tamamının Laz ve bir kısmının da Rum olduğunu belirtmiştir.(11) Fahrettin Kırzıoğlu,Yavuz Sultan Selim dönemine ait 1516 tarihli “Trabzon Mufassal Tapu Tahrir Defteri”ne dayanarak,bu tarihlerde Hopa’nın Arhavi’ye bağlı bir nahiye olduğunu,buralarda yaşayan 23 Hristiyan “ra’iyyet”in “Martolos”(12) kaydedildiğini belirtmektedir.(13) Kızıoğlu,”Trabzon Sancağı Mufassal Tapu Tahrir Defteri”ne dayanarak,”Nahiye-i Laz” hakkında “Arkhave”,”Viçe”,”Khopa”,”Makriyalu”,”Misopotamya”,”Yakovid” dahil 35 köyden oluştuğunu ileri sürmektedir.(14) Zeki Koday’ın çalışmasında Başoba (bugün Hopa’daki en büyük Hemşinli köyü) olduğunu belirttiği “Vilayeti Bagobit” hakkında ise Kırzıoğlu aynı belgeye dayanarak şunları aktarıyor:”Vilayet-i Bagobit ki (Başoba Köyü-Zeki Koday) haric-i ez-defterdir.Hopa ile şimdiki sınıra yakın Kemalpaşa (Makri-Yalu) arasındadır;hepsi beşi bulan köylerin (Başköy,Esenkıyı,Yoldere,Çavuşlu,Koyuncular-Zeki Koday) geliri yerli Hristiyan ‘Martolos’lara bırakılmıştır.”(15) Kırzıoğlu,yukarıda adı geçen belgeye dayanarak 1966 yılında Türk Folkloru Araştırmaları dergisinde yayınlanan yazısında “Vilayet-i Bagobit”in köylerini şöyle aktarmaktadır:”1)Bagobit,halkı Hristiyan;Martolos tımarı.2)Lukhabe,Martolos tımarı.3)Erçid,Martolos tımarı.4)Şokh-Khibe,Martolos tımarı.5)Âbıs-Çine,Martolos tımarı.6)Bakho.”(16) Zeki Koday,1486′da Kemalpaşa’nın 47 hane Hristiyan’dan oluştuğunu ve Yagobit nahiyesi olarak adlandırılan (Başoba-Hopa) merkezde 68 hanenin bulunduğu ayrıca bu merkezin 1515 yıllarında daha yeni kurulduğunu aktarmaktadır.Aynı defterde 1520 yılında Yagobit (Başoba) ve İskele (Hopa)’nin nahiye merkezleri olduğu,Yagobit’in bir merkez ve altı köyden,İskele’nin (Hopa) ise bir merkez ve sekiz köyden oluştuğu belirtilmiştir.(17)
Yukarıdaki bilgilerden 1515 yılında yeni kurulan bir köy olan Başoba’da yaşayanların Lazlar ve Rumlar olduğu anlaşılmaktadır.Sözlü tarih çalışmaları da Başoba’daki arazilerin Lazlardan Hemşinlilere geçtiği bilgisini desteklemektedir.Bugün hâlâ Hemşinlilerin yaşadığı köylerdeki bazı yerlerin Laz sahiplerinin isimleri bilinmektedir.Bazı Hemşin köylerinin isimleri de Lazcadır (Yoldere’nin eski adı Jürpici’dir ve “iki kardeş” demektir).Yine de Hemşinlilerin Hopa’ya göçlerinin ne zaman başladığına dair kesin bilgilere ulaşmış sayılamayız.Hemşinliler üzerine yapılan tarih çalışmaları da Hemşin’den Müslümanlaştırma sürecindeki göçlerin batıya doğru olduğu bilgisine yer verilmektedir.
Hemşinlilerin onbeşinci yüzyıldan itibaren,Trabzon’dan başlayarak tüm Doğu Karadeniz’in Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesiyle İslam’ın etkisine girdiği düşünülebilir.Fakat sürece dair yeterli bilgi mevcut değildir.Genel kanı Müslümanlaşma sürecinin onsekizinci yüzyılın ortalarında tamamlandığı,Hristiyan kalmayı tercih edenlerin ise başta Trabzon olmak üzere diğer Karadeniz kentlerine dağılmış oldukları yönündedir.(18) Hemşinlilerin Müslümanlaş(tırıl)ma sürecine dair önemli bir belge yakın zamanlarda Sergey Vardanyan tarafından yayınlanmıştır.(19) Venedik Mkhitar Manastırı üyesi Poğos vardapet Meheryan,hayatını anlattığı kitapta 1776 yılında Hemşin’deki Khevak köyüne gidişini ve köyde yaşadıklarını aktarmaktadır:”[…] yanıma Ter Petros’u,Ter Avetis’i ve Hemşinli Ter Serobe’yi alıp Hamamşen’deki Khevak köyüne gittik […] Köye girince köydeki Türkleşmiş erkekler ve kadınlar sağdan-soldan elimi öpüyorlardı.Serobe’nin evinde kaldık.Varlıklı amcaları vardı.İlkin evde masa kurduk ve […] ayin yaptık.Ayini görmeye Türkleşmiş olanlar da geliyorlardı.Onlara,’Burada kilise var mı’ diye sordum.’Evet,var,ama yıkık’ dediler.Kiliseyi tamir etmenin kolay olduğunu görünce hemen tamir ettim […] ve üç papazla ayin düzenledik.Gel gör ki ayin zarfında dinlerini değiştirenler kiliseyi doldurdular.”(20)
Hristiyan geçmişten günümüze pek bir şey kalmamış gibidir.”Kara gemi ön gider/ön gider de yan gider/Hemşin’in gelinleri/İslam’a kurban gider”(21) gibi birkaç masal,mani,kilise ve manastır kalıntıları…Hemşin’deki manastır ve kiliselerde yazılan Ermeni alfabesiyle Hemşince metinlerin Kudüs’teki Ermeni Patrikhanesi’nde olduğu belirtilmiştir.(22) Rize Hemşinlileri eski bir Hristiyanlık geleneği olan Vartavor’u bir yayla şenliği olarak hâlâ devam ettirmelerine karşılık Hopa Hemşinlilerinde Hristiyanlık dönemine ait neredeyse hiçbir iz yoktur.Bugünkü Hopa Hemşin köylerinin bazılarında “Kilise” olarak adlandırılan yer isimleri bulunmakla birlikte bunların Hemşinlilerden önceye ait olması ihtimali yüksektir.Dolayısıyla Hopa Hemşinlilerinin bu bölgeye Müslümanlaşma sürecinden sonra geldikleri ileri sürülebilir.
Bugün Hopa ve Kemalpaşa’da birçok Hemşin köyü vardır.Başoba/Ğigoba,Yoldere/Jürpici,Çavuşlu/Çavuşin,Koyuncular/Zaluna,Eşmakaya/Ardala,Güneşli/Tzağista,Balıklı/Zendit,Hendek/Garç,Pınarlı/Ançuroğ,Kaya Köyü/Ğalvaşi,Çamurlu/Çançağan,Şana,Üçkardeş,Köprücü,Osmaniye,Karaosmaniye/Ğetselan,Akdere/Çölüket,Kazimiye/Veyi Sarp.Hemşin köylerinin genelinde kardeş aileler/sülaleler yaşamakla birlikte Başoba,Ardala ve Hendek köylerinin birbirinden bağımsız ailelerden oluştuğu,dolayısıyla yerleşim süreçlerinin de farklı zamanlarda olduğu sanılmaktadır.Sadece Üçkardeş ve Köprücü’de Hemşinliler Lazlar ve Rizelilerle beraber yaşamaktadırlar.Akrabalık ilişkileri üzerine yaptığımız araştırmalardan Kemalpaşa’daki Hemşinlilerin Hopa’dan giderek oraya yerleştikleri anlaşılmaktadır.Yani Hemşinliler ilkin Hopa’nın köylerine yerleştikten belli bir süre sonra Kemalpaşa’ya yerleşmeye başlamışlardır.Bu yerleşimlerin,tarıma ve hayvancılığa daha elverişli olan Kemalpaşa’daki arazilerde tarım işçiliği ya da yarıcılık yapan Hemşinlilerin sonraları işledikleri arazileri sahiplerinden satın alarak başladığı anlaşılmaktadır.Kemalpaşa köylerindeki sülalelerin bir kısmı Hopa’dadır ve bunlar “ana ocaklarının” Hopa’daki köyler olduğunu söylemektedirler.
“Modern” Dönüşüm: Asimilasyon
Sosyo-ekonomik gelişmeler Hemşinlilerin kültürel ve siyasal hayatlarını da belirlemiştir.Hopa Hemşinlileri,Hemşince konuşan tek Hemşinli gruptur.Hopa Hemşinlilerinin dillerini koruyabilmiş olmaları genellikle kapalı köy yaşamına bağlanmaktadır.Tarım ve hayvancılıkla sürdürülen içe dönük köy yaşamı,dilin kuşaktan kuşağa aktarımına ve belli geleneklerin sürdürülmesine olanak sağlamıştır.Bu durum,Cumhuriyet dönemiyle değişmeye başlamıştır.Cumhuriyet’le beraber merkezi eğitim ve öğretim sisteminin kurulması ve gelişmesi Türkçeyi öğrenmeyi zorunlu hale getirmiştir.Diğer taraftan ekonomik olarak artık kentleşmeye ve ticarete atılanlar ticaretin “dili”ni öğrenmek,itibarlı mesleklerde çalışmak için devletin resmi dilini anadili gibi öğrenmek durumunda kaldığını,en azından bu faktörün asimilasyonda “doğal” bir faktör olarak etkili olduğunu çıkarsayabiliriz.
Orta ve üst yaş gruplarından kişilerle yaptığımız görüşmelerde birçok Hemşinli Türkçeyi okulda öğrendiğini ifade etmiştir.Bu durumun 1980′lere kadar sürdüğü anlaşılmaktadır.Okullarda Türkçe dışında bir dil kullanımının yasak olmasının yanı sıra okul yönetimleri aileleri de ev ortamında çocuklarla Türkçe konuşmaya zorlamışlardır.Çocuklarının iyi bir eğitim alarak itibarlı mesleklerde çalışmasını isteyen aileler de ev ortamında Türkçe konuşmaya başlamışlardır.Buna rağmen Hemşince de konuşulmaya devam edilmiştir ama Türkçe konuşma baskısı Hemşincenin zayıflamasına,fakirleşmesine neden olmuştur.Eskiden herkes Hemşince konuşur ve anlarken,şimdilerde yeni nesilden birçok çocuk Hemşinceyi çok az anlamalarına karşılık konuşamamaktadırlar.
Önceleri Hopa merkezde hemen hemen hiç Hemşinli yokken,1970′li yıllardan itibaren tarım ve hayvancılığın gerilemesiyle beraber artan ticari etkinliklere bağlı olarak bugün artık nüfusun yarıya yakınını oluşturmaktadırlar.Hemşinlilerin Hopa ilçe merkezine “inmeleri”nin hiç de kolay olmadığı anlaşılmaktadır.Hopa’nın Laz ve Hemşinlileri arasında,bugün bile hafızalarda yerini koruyan ve güncel gelişmelerde “Laz-Hemşin ayrımı/çatışması” olarak zuhur eden geçimsizlikler yaşanmıştır.İlçe merkezindeki Laz ağalarının kendilerini Hopa’ya sokmadıkları,satmak amacıyla pazara götürdükleri mallarına bu ağaların adamları tarafından el konulduğu,kendilerine karşı şiddet uygulandığı yönlü “anılar” Hemşinlilerin toplumsal hafızasında yerini korumaktadır.(23)
Önceleri ekonomik faaliyet alanı mıdır ve bahçe tarımı ile hayvancılık ve orman ürünleri olan Hemşinliler,zamanla zanaat işlerinde ve taşımacılık sektörlerinde ticarete başlamışlardır.Ailelerin büyüyerek parçalanması,uzun yıllar sürüler için kışlık yatak işlevi gören Batum ve çevresindeki Hemşinlilerin 1940′larda sürgün edilerek sınır geçişinin kati bir şekilde kapatılması,Ardahan,İspir,Oltu gibi yerlerdeki yaylalarda sürdürülen hayvancılığın koşullarının zorlaşması,Hemşinlilerin de yüzlerini yavaş yavaş kentlere ve ticarete çevirmelerini getirmiştir.Hemşinlilerin zanaatçılık ve ticaret alanındaki gelişimleri açısından uzun yıllar Hopa merkezde fırıncılık ve pide ustalığı yapan Hızır Yazıcı şunları anlatmaktadır:”1935 yılında fırıncılığa başladım.Altı tane fırın vardı o zaman.Hemşinli olarak beş tane esnaf vardı,Hopa’da.Koyunculardan Muhammed,Yağcılardan iki kardeş,Şükrü Akbıyık’ın dedesi de fırıncıydı.Zendit’ten Topal Cemal’in babası Harun,bir de Mehmet Topaloğlu vardı.Altıncı ben oldum.Gerisi hep Lazlardandı.Kibaroğlu,Tosunoğlu,Mustoğlu,Vacoğlu… bunların hepsinin sürüleri vardı.1940′lara kadar böyle.”(24)
Hopa,1972′de açılan liman işletmelerinden önce ticaret açısından çok faal bir yer olmamasından dolayı diğer Hopalılar gibi Hemşinliler de Ardahan,Murgul,Batum hatta Zonguldak gibi çevre il ve ilçelerde işçilik yapmışlar,oralarda öğrendikleri zanaatlarını sonradan Hopa’da ve başka yerlerde sürdürmüşlerdir.1970′li yıllarda bölgede devlet teşvikiyle çay tarımının başlamasıyla mısır ve bahçe tarımından vazgeçilmiştir.İlk başlarda çaya verilen teşviklerin yüksek olması bütün tarıma elverişli arazilerin çay bahçesi yapılmasını getirmiştir.Çay tarımı aynı zamanda hayvancılığa da alternatif oluşturmuştur.
Hopa Limanı’nın açılması ve çay tarımı ile birlikte taşımacılık sektörü hızla gelişmeye başlar.Bu süreçte birçok Hemşinli de taşımacılık sektörüne girmişlerdir.Şoförlük ve fırıncılık adeta Hemşinlilerle özdeşleştirilmektedir hâlâ.İlk başlarda başkalarının yanında şoför olarak başlayan süreç zamanla kimi ailelerin ortaklık kurması yoluyla şirketleşmelerle tekâmül etmiştir.Koyuncular,Yalçınlar,Dalkılıç,Yenigüller gibi birçok Hemşinli nakliyat firması sektörde önemli bir ağırlık kazanmışlardır.Özellikle 1990′lı yıllarla beraber eski Sovyet ülkelerine ticaretin başlamasıyla kârlarını hızla katlayan taşımacılık sektöründeki şirketler yavaş yavaş sanayici olmaya başlamışlardır.Bugün artık bütün ticaret alanlarında Hemşinli girişimciler varlıklarını sürdürmektedirler.(25)
Ekonomik alandaki artan etkinliğe bağlı olarak siyasal ve sosyal yaşamda da Hemşinliler öne çıkmaya başlamışlardır.Hopa Belediye Başkanlığı’na ilk kez 2004 yılında bir Hemşinli seçilmiştir.Şoförler Odası Başkanı İsrafil Kotil,Hopa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Başkanı Engin Koyuncu Hemşinlidirler.Bürokraside,eğitim ve sağlık alanı gibi devlet memurluklarında birçok Hemşinli bulunmaktadır.
Türkiye açısından önemli bir siyasal dönemeç olan 1974-1980 arası ve 1980 askeri darbesinin etkilerinden çıkılmaya başlandığı 1990′lı yıllardan sonra sağda da solda da “partizanlık” yapanlar Hemşinliler olmuştur.Bu durumu açıklamak için çok katlı bir yol tutturmak gerekir:Birinci olarak,Hemşinliler sosyal ve ekonomik olarak piyasa ve kentleşme süreçlerine sonradan dahil olmuşlardır.Örneğin ilçe merkezinde yaşayan Lazlar devletle iç içe iken (kentli olmanın avantajıyla modernleşme sürecine daha erken dahil olmuşlardır) Hemşinliler bu sürece çok geç girmişlerdir.Hemşinliler,1980′lerde bile kendi köy yollarını imece ile yapmışlardır.İkinci olarak,devletin “tek dil (Türkçe),tek millet (Türk)” anlayışına karşı ayrı bir anadilleri olan Hemşinliler “doğal” olarak bir ötekileşmenin öznesi olmuşlardır.Dolayısıyla onların sosyal ve siyasal talepleri daha çok muhalif siyasetlere,1970′li yıllardan itibaren de “Karaoğlan” Bülent Ecevit’in CHP’sine ve özellikle gençlik kesimleri de daha çok devrimci sol siyasetlere meyletmişlerdir.(26)
Diğer taraftan,Hemşinlilerin önemli bir kesimi de,ekonomik alanda yükselmenin bir yolu olarak devlet çizgisindeki partilere yakın durmayı tercih etmektedirler.Aslında bu “devletçi çizgi”nin bilinçaltında başka bir “kaygı”nın yattığını söyleyebiliriz:Ermenilik.Hemşinliler,kendilerinin Müslümanlaşmış Ermeniler olarak görüldüklerinin farkındalar ve bazıları bu imajdan kurtulmak için sağ partilere yakın durmak istemektedirler.
“Postmodern” Dönüşüm: Kimliğinin Keşfi
Hemşinliler açısından kimlik konusu asıl olarak 1990′lı yılların sonuna doğru gündemleşmeye başlamıştır.Bunda çok farklı etkenler rol oynamıştır.En başta,Kürtlerin kimlik temelli siyasetinin ülke çapında yarattığı sarsılmadır.Kürt hareketlerinin anadil ve kültür konularındaki talepleri,Cumhuriyet rejiminin asimilasyona tabi tuttuğu diğer etnik kimliklerde de “resmi ideoloji”ye karşı uyanışı sağlamıştır.Kürtlerden sonra,Hemşinlilerle yan yana yaşayan Lazların dil ve kültür alanındaki uyanışları ve özellikle Lazca müzik alanındaki gelişmeler takip etmiştir.
Cumhuriyet tarihi boyunca Türk olmayan etnik kimliklere karşı yürütülen asimilasyon çalışmaları,bu alt kimliklerde farklı psikolojilerin oluşmasına neden olmuştur.Asimilasyon,Türkçeyi devletin dili olmanın yanı sıra modernliğin,kentli olmanın dili ve kültürü olarak da beyinlere kodlamıştır.Dolayısıyla yerel diller bir tür “yabanilik”,geri kalmışlık,köylülük ile özdeşleştirilerek “utanılacak” bir hal olarak telakki edilmesini sağlamıştır.Kamusal alanda Türkçe dışında bir dil kullanmak ayıplanır hale gelmiştir.Kürtlerin kültür ve dil alanındaki mücadeleleri,sonrasında Lazların onları takip etmeleri en başta bu piskolojinin berhava olmasını sağlamıştır.Farklı etnik kimlikler kendi dillerine,müziklerine daha açık yüreklilikle sahip çıkmaya başlamışlardır.(27)
Hemşinlilerin de yok oluşa giden dillerine ve kültürlerine sahip çıkmaya başlamalarında bir Laz müzisyen olan Kâzım Koyuncu’nun albümlerinde Hemşince şarkılara,manilere yer vermesinin büyük etkisi olmuştur.Kısa zamanda çalışmaları ülke çapında popülerlik kazanan Kâzım Koyuncu’nun hem Lazlar hem de Hemşinliler için yukarıda tarif edilen psikolojinin dağılmasında büyük katkısı oldu.Kâzım Koyuncu’dan sonra birçok Hemşinli genç,o zamana kadar ninelerinin mahfuzlarında saklı kalan,anadillerinin şarkılarını keşfetmeye hatta Hemşince yeni şarkılar yapmaya başladılar.Teknolojinin imkânlarından da yararlanarak bu şarkıları,sözcük derlemelerini sosyal paylaşım ağlarında yayınlamaya başladılar.Müzik alanında Gökhan Birben,Bizim Yaşar (Kabaosmanoğlu),Aydoğan Topal,Vova,Aydoğan Yılmaz,Salih Yılmaz,Meluses,[Altan Civelek] gibi birçok kişi ve grup Hemşince şarkılardan oluşan albümler çıkardılar.Hemşinlilerle ilgili araştırmalar,derlemeler sosyal paylaşım ağlarında ve bloglarda yayınlandı.Hopa’da yayınlanan Biryaşam dergisinde ilk kez Hemşince-Türkçe (iki dilde) yazılara yer verildi.2012 Mart’ında İstanbul’da HADİG (Hemşin Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği) kuruldu.
Kültürel alandaki bu gelişmeler Hemşinliler açısından kimlik sorunlarının çözümü konusunda farklı eğilimler ortaya çıkarmıştır.Hemşinli kimliğinin en önemli parçası olan dilin korunması nasıl sağlanacaktır?Bu konuda sadece mevcut kelime dağarcığının korunmasıyla mı yetinilecek yoksa Hemşincenin ana kaynağı olan Ermenice ile temas mı kurulmalı?Kürtler ve diğer etnik gruplar gibi,Hemşincenin yaşatılması için,Hemşinlilerin yaşadığı yerlerde okullarda en azından seçmeli dil olarak okutulması talep edilmeli midir?”Hemşin kültürü” derken ne kastediliyor?Daha birçok soru karşısında Hemşin kimliğine sahip çıkanların kafası karışık durumda…
*** *”Hemşin Gizemi”, 1996 yılında Belge Yayınları tarafından Levon Haçikyan’ın “Hamşen Ermenileri Tarihinden Yapraklar” kitabının Türkçe baskısına verilen addır.
1-Gülsen Balıkçı,”Rize-Pazar/Akbucak, Ortayol ve Uğrak köylerinin etnik yapıları”, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, (Ankara:Ankara Üniversitesi,1997), s.43; Levon Haçikyan, Hemşin Gizemi, (İstanbul: Belge Yayınları,1996), s.53; Ali Gündüz, Hemşinliler, (Ankara: Ardanuç Kültür Dayanışma Derneği,2002), s.54; Peter A. Andrews, Türkiye’de etnik gruplar, (İstanbul:Ant,1992), s.181-182.Aktaran, Ayşenur Kolivar “Bir Hemşin köyünde konuşulan Türkçe ağız üzerine düşünceler”; http://www.biryasam.com.tr/Detay/39 : erişim tarihi 25 Şubat 2012.
2-Ayşenur Kolivar, a.g.y.
3-Bert Vaux,”Hemshinli: The Forgotten Black Sea Armenians”, Journal of Armenian Studies, 6.2:2001, 47-71. Aktaran, Hemşin ve Hemşinli Ermeniler (Konferans makaleleri), Yerevan, 2007, Ermenistan Cumhuriyeti Bilimler Ulusal Akademisi Tarih Enstitüsü.
4-Kemal İnal,”Kürt sorununun önemli bir boyutu olarak dil”; Eğitim Bilim Toplum Dergisi, cilt: 10, sayı 37, 2012, s.79.
5-Bert Vaux,”Homshetsma: The Language of the Armenians of Hamshen”, The Hemshin, edited by H.H. Simonian, s.257-278; George Dumézil,”Revue des E’tudes Armeniennes”. Aktaran, Lusine Sahakyan, “Hamşen (Hemşin) mikro yer isimleri”, Yerevan: YDU Yayınları, 2012, s.67-69.
6-Ali Gündüz, Hemşinliler, (Ankara: Ardanuç Kültür Dayanışma Derneği, 2002), s.68; Orkun Yaman,”Etniklik ve Hemşin Üzerine”, Halkbilimi, 7:1998, s.56.
7-Levon Haçikyan, Hemşin Gizemi, (İstanbul: Belge Yayınları, 1996), s.55.
8-Bu konuda yapılan özgün çalışmalardan biri Ayşenur Kolivar’ın “Bir Hemşin köyünde konuşulan Türkçe ağız üzerine düşünceler” adlı makalesidir.
9-M. Hanefi Bostan,Karadeniz’de Nüfus Hareketleri ve Nüfusun Etnik Yapısı,Nöbetçi Yayınevi,2012,s.397,vd.
10-Biryaşam Yerel Tarih,Folklor,Biyografi ve Coğrafya Dergisi,2008 yılında Hopa’da yayınlanmaya başlanan dergi 13 sayı çıktı.Ayrıntılı bilgi için www.biryasam.com.tr
11-Evliya Çelebi,Seyahatname Cilt 3′ten aktaran Zeki Koday,”Hopa İlçesi Coğrafyası” yayınlanmamış doktora tezi.Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı,Erzurum,1995.
12-Martolos: Hristiyan tebaadan olup, Osmanlı Devleti için sınır bölgelerinde çalışan kimselere bu ad verilmektedir.Bunlar,casusluk,hububat nakli,geçitlerin korunması,asayiş ve küçük kalelerin muhafazası gibi işlerde çalıştırılmaktadır.
13-Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi (1450-1590), 2. bs., Türk Tarih Kurumu,1998,s.12.
14-Fahrettin Kırzıoğlu, a.g.e., s.48.
15-Fahrettin Kırzıoğlu, a.g.e., s.49.
16-Fahrettin Kırzıoğlu,”I. Selim çağında Hopa ile Arhavi köyleri”, Türk Folklor Araştırmaları,İstanbul:Nisan 1966,cilt 10,s.201.
17-M. Hanefi Bostan, XV-XVI Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat,(Basılmamış doktora tezi) Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yeni Çağ Tarihi.s.194-195.Aktaran,Zeki Koday,e.g.e.,s.112.
18-Levon Haçikyan, e.g.e., s.57-59.
19-Sergey Vardanyan,”1776 yılına ait ‘Müslüman Hemşinli Ermeniler hakkındaki önemli bir şehadetname”.”Hemşin ve Hemşinli Ermeniler (Konferans makaleleri)”,Yerevan:Ermenistan Cumhuriyeti Bilimler Ulusal Akademisi Tarih Enstitüsü,2007,s.278.
20-Aktaran Sergey Vardanyan, a.g.e., s.283.Yazıdaki “Türkleşmiş” ifadesinin Müslümanlaşmış olanlar için kullanıldığı anlaşılmaktadır.
21-Talin Büyükkürkciyan,”Hemşinlilerde unutarak ve gizlenerek var olmak”, yayınlanmamış yüksek lisans tezi.İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı,2011.
22-Levon Haçikyan, a.g.e., s.38,dipnot 30.
23-Hopalı esnaf Hızır Yazıcı ile yapılan görüşme Biryaşam dergisi, sayı 2.Temmuz 2008.
24-A.g.y.
25-Artvin İş Rehberi, ATSO Yayınları, 2012.
26-Cemil Aksu,”Karadeniz’in sol köşesi: Hopa”; Karardı Karadeniz içinde,(ed.) Uğur Biryol,İstanbul:İletişim Yayınları,2012.
27-Özcan Alper&Cemil Aksu,”Sol, Yerellik ve Demokratik Özerklik”, Birikim dergisi, sayı 259, 2011.
**Cemil Aksu, Hemşinliler Kimdir? Nereden Geldiler, Nereye Giderler?
Toplumsal Tarih, sayı: 236, Ağustos 2013, s.40-47.
Yoruma kapalı.