HDP Sözcüsü ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir, partisinin Diyarbakır’da gerçekleştirilen grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin milletvekilleri, belediye başkanları özgür oluncaya kadar, KHK mağdurları haklarını geri alıncaya kadar, OHAL sona erinceye kadar devam edeceğini söyledi.
Grup toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin milletvekilleri, belediye başkanları özgür oluncaya kadar, KHK mağdurları haklarını geri alıncaya kadar, OHAL sona erinceye kadar devam edeceğini söyledi.
Baydemir, “Buradan Türkiye’nin batı yakasına 80 milyonun vicdanına çağrıda bulunuyoruz. Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız zindanda olduğu müddetçe adalet ve vicdan nöbetimiz devam edecek. Onlar özgürlüğüne kavuşuncaya kadar bizler vicdani direnişimizi sürdüreceğiz ” dedi.
“Zulmün sonu yoktur, zulümle hiçbir rejim sonuç alamamıştır” ifadelerini kullanan Baydemir, “ Bu parktaki abluka bütün gölgelerden de tecrit edilmiş durumda. HDP’ye Kerbela dayatılıyor. Siz Yezid olmakta ısrarlıysanız biz de Hüseyin olmakta kararlıyız. Siz Franco olmakta, siz Hitler olmakta kararlıysanız, and olsun bizler de Qazî Mihemed, Şêx Seîd, Seyîd Riza, Mazlum Doğan olmakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.
HDP’nin Diyarbakır’daki Ekin Ceren Parkı’nda gerçekleştirilen grup toplantısının ardından tutuklu vekiller için volta atıldı, “Durmayacağız, durduracağız” sloganıyla duyurulan 7 gün – 24 saat sürecek olan ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne başladı.
Grup toplantısında açıklamalarda bulunan Baydemir şöyle konuştu:
Bugün bu kamusal alana bu parka alınmayan Diyarbakır halkı, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Kerbela sıcağında neden bu alandayız? Bir halkın üzerine ölü toprağı serpilmek isteniyor. Bir halkın varlığı yok edilmek, bir halk baskıyla, zorbalıkla, tecritle yok edilmek isteniyor. İşte ölü toprağını yok etmek için, zulme hayır demek için bir kez daha eşitliği, demokrasiyi, onurlu barışı haykırmak için bu kamusal alandayız.
“VİCDANLARA ÇAĞRI YAPMAK İÇİN BURADAYIZ”
Son 2 yıldır coğrafyamızda demokrasiye ait tüm değerler ağır saldırı altında. Son iki yıldır demokrasi ablukaya alınmış durumda. Son iki yıldır halklarımızın iradesi işgal edilmiş durumda. Bütün bunlardan kaynaklı Türkiye’nin, dünyanın kamuoyuna ve her şeyden önce vicdanlara, vicdanımızdan çağrıda bulunmak için buradayız.
Bugün burada oluşumuz bir vicdan ve adalet hareketidir. Adaleti vicdanlı bir direnişle koruma çabasıdır. Bugün burada oluşumuz “insani değerlerimize saldırıya hayır” haykırışımızı ifade etmek içindir.
“BU ABLUKA TÜRKİYE’DEKİ REEL DURUMUN İFADESİ”
Bu parktaki abluka Türkiye’deki reel durumun ifadesidir. Burası kamusal alan. Burası bizim Diyarbakır’da görev yaptığımız dönem inşa edilmiş bir park. Bu ağaçlar, şimdi alnımdan damlayan alın teri gibi halkla büyütüldü. Ama yüzde 70 oy almış bir siyasi parti, grup toplantısını bu parkta yapamıyor. Halkımız sahibi olduğu bu parka giremiyor.
“HDP’YE KERBELA DAYATILIYOR”
Bu parktaki abluka bütün gölgelerden de tecrit edilmiş durumda. HDP’ye Kerbela dayatılıyor. Siz Yezid olmakta ısrarlıysanız biz de Hüseyin olmakta kararlıyız. Siz Franco olmakta, siz Hitler olmakta kararlıysanız, and olsun bizler de Qazî Mihemed, Şêx Seîd, Seyîd Riza, Mazlum Doğan olmakta kararlıyız.
Zulmün sonu yoktur. Zulümle hiçbir rejim sonuç alamamıştır. Moğolların istilasından geçti bu coğrafya. Ama bu halkın kökleri öyle derin ki zulüm rejimini asla kabul etmez.
“MİLLETVEKİLLERİMİZ ÖZGÜR OLMADIKÇA BİZ ÖZGÜR OLMAYACAĞIZ”
Bu zulüm rejimi 7 Haziran’da milletin iradesinin tanınmamasıyla başladı. 20 Mayıs’ta dokunulmazlığın kaldırımıyla büyüdü. 4 Kasım’da milletin seçilmiş iradesi olan Eş Genel Başkanlarımızın tutuklanmasıyla yeni bir faşizm sayfası açıldı. 6 buçuk milyon insanın iradesi kelepçelenemez. 6 buçuk milyonun iradesi zindana konulamaz. Halkın iradesiyle seçtiği belediyelere kayyum atanamaz. Buradan Demirtaşlara, Yüksekdağlara, Kışanakalara tüm seçilmişlerimize selam olsun. Onlar özgür olmadıkça bizler özgür hissetmeyeceğiz.
Bizlere faşizmi dayatıyorlar. Bizlere zorbalığı dayatıyorlar. Bizler faşizme karşı eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği, onurlu bir barışı ısrarla savunuyoruz. Düşmeyecek özgürlük bayrağı.
İçeride Kürt düşmanlığı çözüm sürecini barış sürecini müzakere sürecini tek başına iktidar olmak uğruna çökerttiler. Kanla gözyaşıyla iktidar devşirdiler. O kanla devşirilen iktidar Rojava düşmanlığı üzerinden sürdürülmek isteniyor. Bu vicdani adalet nöbetimiz aynı zamanda Rojava halkı içindir. Bu adalet ve eşitlik çağrımız aynı zamanda Güney Kürdistan Hükümeti’ni, halkını tehdit edenlere karşıdır. Sizlerin hakkı neyse Kürt halkının da hakkı odur.
“MİLLETVEKİLLERİMİZ SERBEST BIRAKILINCAYA KADAR DİRENİŞİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Buradan Türkiye’nin batı yakasına 80 milyonun vicdanına çağrıda bulunuyoruz. Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız zindanda olduğu müddetçe adalet ve vicdan nöbetimiz devam edecek. Onlar özgürlüğüne kavuşuncaya kadar bizler vicdani direnişimizi sürdüreceğiz.
Tüm kamuoyuna ilan ediyoruz. Şiddete, küfre hakarete başvurmaksızın bize şiddet uygulansa bile şiddetle yanıt vermeksizin, hakaret edilse bile kem söz söylemeksizin Diyarbakır’ın surlarına bir kez daha, faşizme biat etmeyeceğiz, faşizmi durduracağız sloganını nakşedinceye kadar bu duruşumuzu sürdüreceğiz.
Eşitlik isteyen, barış isteyen bir halktan bir hareketten niçin korkulur? Niçin bu abluka kurulur? Çünkü barıştan korkuyorlar. Çünkü insanların hayatını yitirmediği bir atmosfer iktidarlarının sarsılması demek.
“DURMAYACAĞIZ FAŞİZMİ DURDURACAĞIZ”
OHAL rejimi ortadan kalkıncaya kadar vicdan ve adalet nöbetimiz devam edecek. KHK’ler ile işinden, aşından, rızkından olan bütün insanlar haklarına kavuşuncaya kadar vicdan ve adalet duruşumuz devam edecek. Durmayacağız, faşizmi durduracağız. Durmayacağız, zulmü durduracağız.
Cizre, Şırnak, Gever ve Sur’da işlenen insanlık suçlarının failleri yargılanıncaya kadar durmayacağız, faşizmi durduracağız. Sur’daki yıkım, mirasımıza köklerimize saldırıdır. O saldırı duruncaya kadar durmayacağız susmayacağız.
Meşru insani vicdani bir duruşla çabamızı milyonların çabasıyla, vicdanımızı milyonların vicdanıyla buluşturacağız. Bizler yalnız değiliz. Bugün 11 milletvekiliyle bu duruşu vicdanı haykırırken sanmayın ki yalnızız. Biz biliyoruz ki bizler milyonlarız. Bu milyonlar mutlaka bu coğrafyada eşit, özgür, kardeşçe bir yaşamı inşa etmeyi başaracak. Barışın, birlikte yaşamın, diyalog kurmanın önündeki en büyük engel, İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde kurulan tecrit politikasıdır. Tecrit kalkıncaya kadar bu duruş devam edecektir. Adalet talebi, özgürlük talebi devam edecektir.
Yargı mekanizması iktidarın HDP’ye karşı giyotini olmuş durumda. Yargı tam bağımsız oluncaya kadar vicdan ve adalet nöbetimiz ve çağrımız devam edecek.
Bu abluka altında, bu Kerbela sıcağında bizi gölgeden mahrum bıraktığınızı sanıyorsunuz, oysa sizler bu ülkeyi barıştan demokrasiden mahrum bırakıyorsunuz. Tüm bunlara dur demek için çalışacağız.
Her darlığın sonu mutlaka aydınlıktır. Bugün İsrail’de, Filistin’de Mescid-i Aksa’da yaşananlar bu coğrafyada yaşananlar arasında hiçbir fark yok. Oraya dair vicdanı harekete geçenlerin kendi coğrafyası içinde harekete geçmesinin vakti gelmiştir.
Faşizm ricayla, minnetle durmaz. Faşizm ancak demokratik mücadeleyle durur. Bizler bunu anlatıyoruz. 7 gün 24 saat burada olacağız. Halkımızla buluşmamızın önünü kesmeyin. Şiddet yok, husumet yok. Sadece faşizme karşı boyun eğmediğimizi haykırıyoruz.
“ZORBALIĞA KARŞI DURMAYACAĞIZ”
Daha birkaç hafta önce Ankara’dan İstanbul’a adalet yürüyüşü gerçekleşti. Neden HDP’ye, bileşenlerine ve Kürt halkına ve bu uygulamayı reva görüyorsunuz? Siz ne yaparsanız yapın bu sivil vicdan şiddet karşıtı duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Siz Kerbela sıcağını yaşatırsanız biz Bilal- i Habeşi olmasını, Yusuf olmasını biliriz. Ama siz, zulüm sahipleri mutlaka yenileceksiniz. Bu coğrafyada mutlaka demokrasi inşa edilecek. Kürt halkı da bütün halklar gibi inancıyla, diliyle, kültürüyle, kökleriyle varlığını sürdürecek. Bir kez daha faşizme karşı, zorbalığa karşı sömürüye karşı durmayacağız, hep birlikte durduracağız.
Buradan Demirtaş’a Yüksekdağ’a Kışanak’a binlerce kez selam olsun. Yolumuz aydınlık olsun.
Yoruma kapalı.