PİRHA-HDP Sözcüsü Ebru Günay, yaptığı haftalık gündem değerlendirmesinde Adalet Bakanlığı’na seslenerek, “Cezaevlerinin ölüm evlerine dönüştüğü bu uygulamalardan ve düşman hukukundan vazgeçin. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere bütün hasta tutukluları tahliye edin” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkez binasında yaptığı basın açıklamasında haftalık gündemi değerlendirdi.
Dün yaşamını yitiren Prof. Dr. Yücel Sayman’ı anarak sözlerine başlayan Günay, ailesine ve yakınlarına baş sağlığı diledi. Cezaevlerinde yaşanan ölümlere ve hasta tutukluların durumuna dikkat çeken Günay, Adalet Bakanlığı’na seslenerek, tüm hasta tutukluların bir an önce tahliye edilmesi çağrısında bulundu.
“KÜRTLER VE MUHALİFLER SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR”
Garibe Gezer’in Kandıra Cezaevi’nde maruz kaldığı işkenceleri hatırlatan Günay, Gezer’in mektuplarla sesini duyurmaya çalıştığını ama Adalet Bakanlığı’nın durumu görmezden geldiğini söyledi.
Adli Tıp Kurumu’nun Kürtler söz konusu olduğunda cinayet raporları düzenlediğini ifade eden Günay, “Söz konusu kurum mafya çete olunca tahliyelerinin önünü açan raporlar düzenleyen bir kurum haline geldi. Kürtler ve muhalifler söz konusu olduğunda düşman hukuku izlediğinin en somut göstergesidir bunlar. Bunlar bizler açısından kabul edilmez. Bu düşman hukukundan bir an önce vazgeçin. Adalet Bakanlığı’na bir kez daha seslenmek istiyorum: Cezaevlerinin ölüm evlerine dönüştüğü bu uygulamalardan ve düşman hukukundan vazgeçin. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere bütün hasta tutukluları tahliye edin” şeklinde konuştu.
“EMEKÇİYE, YOKSULA BÜTÇE AYRILMIYOR”
Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerine de değinen Günay, doların 15 TL’yi geçtiğini anımsatarak şunları kaydetti:
“Aslında ülkenin içinde olduğu durum gözler önüne serildi. Doların bu kadar yükselmesinin kimleri zengin ettiğini buradan sormak gerekiyor. Yükselen dolar bu halkı, emekçileri yoksullaştırıyor. Türk Lirası’nı pula dönüştürüyor, iktidarın destek verdiği birilerini de zengin ediyor. Bütçe görüşmeleri başlarken bizler saraya savaşa değil, halka bütçe ayrılmasını savunduk. Bunu hem Alt Komisyon’da hem de Genel Kurul’da dile getirdik. Bu düzende bir siyasal kriz olduğu çok açık. Faizin sebep enflasyonun sonuç olduğu ise bir hikâye. Yönetememek sebep, siyasal kriz sebep, ekonomik kriz sonuç. Bunu birçok kez söyledik. Bütçe görüşmeleri esnasında Sarayın bakanlarının bütçeyi sunamadıklarını, ülkeyi yönetememe hallerinin, emekçiye yoksula bütçe ayrılmadığını, savaşa talana ve ayırdıkları bütçenin savunması yapamadıklarını, buna karşılık vekillere parmak sallayarak hamaset yaparak yönetememe krizlerinin üstünü örttüğüne bütün Türkiye tanıklık etti. İktidarın bu faşizan uygulamalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.”
“İKTİDAR YARGIYI SOPA OLARAK KULLANIYOR”
İktidarın muhalefeti siyaseten ekarte edemediği durumlarda yargıyı bir sopa olarak kullandığını vurgulayan Günay; “Bunun en büyük mağduru partimizdir. Bütçe görüşmeleri devam ederken aynı zamanda Sincan’da da Kobanê Kumpas Davası görüldü. Mahkeme başkanını ve üyesinin değiştirilmesi iktidarın açık bir şekilde yargıya müdahale etmesinin göstergesi. Savunma yapmak için arkadaşlarımıza makul süreyi vermemesi üzerine arkadaşlarımızın duruşmayı protesto etmesine karşı duruşmalar görüldü. İlk günden bugüne arkadaşlarımız duruşma salonlarında direnerek iktidarı yargıladı ve yargılamaya devam edecek. Çünkü baştan sona kumpas yalan ve iftiralarla dolu bir yargılama süreci var. Yeterli sürenin verilmemesi bundan korktuklarının göstergesi çünkü arkadaşlarımız yalanlarını kumpaslarını salonda yüzlerine haykırıyor. Hakikatlere tahammülü olmayan iktidar arkadaşlarımızın savunma hakkını engelleyerek kendi sopayı dönüştürdüğü yargısı üzerinden kararlar almaya çalışıyor. Ne arkadaşlarımız ne de HDP’nin dostları ve mücadele arkadaşları, yargının iktidarın elinde sopaya dönüşmesine müsaade etmeyecek” dedi.
“EYLEM VE ETKİNLİKLERİMİZ KESİNTİSİZ BİR ŞEKİLDE SÜRECEK”
Partisinin İstanbul kongresine ve kongrenin ardından inceleme başlatılmasına da değinen Günay son olarak şunları aktardı:
“O coşkulu fotoğraf, bu saldırılara en büyük cevaptı. ‘Mecali kalmamış’ diyenlere en büyük cevaptı. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza tekrardan teşekkür ediyoruz. İstanbul kongresi sadece bir örnekti, ondan önce Tekirdağ ve Mersin’de yaptığımız mitingler en somut örnekti. Parti kurullarımız sokakta mücadele etmenin demokrasi güçleri ile ortak mücadele zeminini yaratmanın çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu eylem ve etkinliklerimiz kesintisiz bir şekilde sürecek. Bizler birlikte mücadele edince güçlüyüz, birlikte mücadele ettiğimiz takdirde ülkenin demokrasisini koruyacağız. HDP’ye yönelik saldırılar, demokrasiye yönelik saldırılardır. Gelin hep birlikte HDP’yi savunarak Türkiye’nin demokrasisini ve geleceğini savunalım. Bu Türkiye’nin geleceği açısından barınamıyoruz, geçinemiyoruz, görevdeyiz, grevdeyiz diyen emekçiler açısından da HDP’nin savunulması önemlidir.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.