HDP’nin ‘Vicdan ve Adalet Nöbet’ Diyarbakır ve İstanbul’un ardından Van’da devam ediyor.
HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, Van’da devam eden ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Şemdinli’de gözaltına alınırken işkenceye maruz bırakılan köylüleri hatırlatan Kemalbay, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konuda konuşmadığını ifade etti.
Kemalbay, “Bakıyorsunuz da, AKP-Saray iktidarının başı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan her konuda ses çıkarıyor. Vatandaşın sigara paketinden bir kadının kaç çocuk doğuracağına kadar müdahale ediyor ama Şapatan’da yapılan işkence ortadayken, Erdoğan bir kelime bile etmiyor. Ona soruyoruz, siz Şapatan’da yaşanan bu insanlık dışı uygulamayı, işkenceyi onaylıyor musunuz? O yüzden mi sessizsiniz? O yüzden mi bir kelime etmiyorsunuz?” diye sordu.
Van’da devam eden ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne katılan Kemalbay şunları söyledi:
“FAŞİZMİ DURDURACAĞIZ”
Vicdan ve Adalet Nöbetlerimiz, milletvekillerimizle halkın buluşmasını önlemek için çok ağır baskı altında gerçekleşiyor. Bizler, bu karanlık gidişatı ancak direnerek ve mücadele ederek aşacağımıza inananlardanız. Tekçi ve inkarcı sisteme karşı kadınların, emekçilerin, gençlerin mücadelesi bunu kanıtlıyor. Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadelenin deneyimi ve kazanımı olarak inanıyoruz ki faşizmi durduracağız.
“YÜKSEKDAĞ, İÇERİDE ZULMÜN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKACAK”
Van, HDP’nin Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ı Meclis’te göndermiştir. En genç milletvekili Tuğba Hezer’i de Van Meclis’e gönderdi. Ama ne yazık ki, sivil darbe sürecinin bir sonucu olarak, Anayasa’ya aykırı bir şekilde vekillikler düşürülerek halkların iradesi yok sayılmaya çalışılmıştır. Sizler ne yaparsanız yapın, Van halkının gönlünden ne Figen Yüksekdağ’ı ne Tuğba Hezer’i kopartamazsınız! Milletvekillerimiz halklarımızın emeğiyle, çabasıyla, eşitsiz şartlarda seçtiği kişilerdir, her zaman yüreklerinde olacaklardır. Figen Yüksekdağ, içeride zulmün gözünün içine bakacak, bizler de dışarıda ve zulmü mutlaka yeneceğiz.
BELEDİYELERE ATATNAN KAYYUMLAR: ZORLA AŞK NASIL OLUR?
Van, 14 belediyenin 12’si HDP’nin bileşeni DBP tarafından, halkların iradesiyle yönetilmekteyken kayyum atanmıştır. Halkın iradesi yok sayılmıştır. Peki ne oldu? Bütün kenti bayraklarla, Recep Tayyip Erdoğan posterleriyle donattınız da ne oldu? AKP olarak 16. yaşınızı kutluyorsunuz, 16 yıldır süren bir aşktan söz ediyorsunuz, zorla aşk nasıl olur?
Madem halk sizden memnun, o zaman seçilmişlerin yerine niye kayyum atıyorsunuz? Niye HDP’lilerden, Van halkından niye korkuyorsunuz? Neden bu kadar bariyer, polis, asker var? Madem büyük aşk var, çekin TOMA’larınızı, polislerinizi, kayyumlarınızı. Halkların iradesine saygı duyun. Ama kendisine biat etmedikçe halk iradesini yok sayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
HDP bütün yerel yönetimlerde özellikle kadın mücadelesinde, kadınların devlet şiddetine, erkek şiddetine karşı korunmasında, yaşadıkları yerde iradeleşmelerinde eşit haklara sahip olmalarında inisiyatif almalarının önünü açan önemli hizmetler vermiştir. Ne yaparsanız yapın, halkların bağrından bu özgürlük, eşitlik birlikteliği asla çıkartamazsınız.
“AYHAN OĞAN GERÇEĞİ İTİRAF ETTİ”
Bir de diyorlar ki Türkiye’de yeni bir devlet kuruluyor. Ayhan Oğan çıktı ve bunu söyledi. AKP-MHP iktidarı bunu örtbas etmeye çalıştı. Kamuoyunun önünde aforoz ettiler ama kapalı kapılar ardında sırtını sıvazlıyor olabilirler. Ayhan Oğan bir gerçeği itiraf etti.
Bunların yeni devlet dediği şeyin, aslında 100 yıldır sürmekte olan tekçi militarist, erkek egemen sitemin başka bir formla kendisini sürdürmesi için kurdukları bir yeni devlettir. Halkları için değişen bir şey yok. Onlar Kürt sorunun inkar etmek için, yen bir formül yaratıyorlar. Yeni adı altında bir devlet tarif ediyorlar. Eski devlette cemaat vardı, bu yeni devlette de başka cemaatler var. Yeni kadrolar oluşturmak için dibi istismar eden, devletin yen tekçi devletleridir. Eski, çürümüş sistemin yerine koydukları bu yeni devlet, AKP-Saray iktidarının zorla dayattığı bir talan devletidir. Biz bu devleti tanıyoruz. Cizre’den, Roboski’den, Uğur Kaymaz’dan, Taybet Ana’dan tanıyoruz.
Belki bir yenilik varsa, eski baskı rejiminin daha da basamak atlatan bir rejim olarak inşa edilmesi çabasıdır. Bu yeni devlet aslında, sadece Kürtleri değil, en geniş kesimleri, yaşam tarzlarını tehdit eden bir devlet. Öyle ki, adım adım AKP-Saray iktidarının kendine oy devşirebileceği bir havuzu oluşturacağı bir sürece adım adım ilerleniyor.
“ORMANLARI YAKMAK SUÇTUR, YAKANLAR YARGILANACAK”
Bugünlerde, coğrafyamız yangın yeri. 90’lardan, 12 Eylül’den kalma yöntemlerle süren çatışma ve şiddet ortamı yayılarak devam ediyor. Recep Tayyip Erdoğan her konuşmasında, şiddetin daha da yükseleceğine dair işaretler veriyor. Bugün Dersim’de, Cizre’de ormanlar cayır cayır yanıyor. Sadece ormanların yanması değil, tüm bir canlı yaşamın ortadan kaldırılmasıdır. Böceklerden, küçük canlılara kadar her şeye insanlık dışı, ahlak dışı bir saldırıdır. Ağaçların, canlıların bu şekilde yakılması bir savaş suçudur. Bu suça kimler iştirak ediyorsa, şunu bilin ki iktidar değişecek ve bunun hesabı sizden hukuk önünde sorulacaktır.
“ERDOĞAN ŞEMDİNLİ’DEKİ İŞKENCEYE NEDEN SESSİZ KALDI”
Türkiye halkları Şapatan’da yapılanlara gözlerini kapatmamalı. Çünkü bu zulüm, bütün coğrafyamızın karşı karşıya olacağı bir yönetim anlayışıdır. Çünkü AKP-Saray iktidarı şiddet olmadan yönetemeyeceği bir noktadadır.
Bakıyorsunuz da, AKP-Saray iktidarının başı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan her konuda ses çıkarıyor. Vatandaşın sigara paketinden bir kadının kaç çocuk doğuracağına kadar müdahale ediyor ama Şapatan’da yapılan işkence ortadayken, Erdoğan bir kelime bile etmiyor. Ona soruyoruz, siz Şapatan’da yaşanan bu insanlık dışı uygulamayı, işkenceyi onaylıyor musunuz? O yüzden mi sessizsiniz? O yüzden mi bir kelime etmiyorsunuz?
Bizim raporlarımızdan sonra çıkıyor, bir polis cezalandırdıklarını söylüyorlar 100 köylüye 1 polis mi işkence yaptı? Bu adalet mi? Aslında Türkiye’nin tamamı işkencenin yaşandığı bir ülke haline geldi. Bu halk, bu uygulamaları yıllarca yaşadı, her zaman başı dik oldu. İnsanlık onuru işkenceyi hep yendi. Yine insanlık onuru kazanacak, işkenceciler kaybedecek.
“MİLLETVEKİLLERİMİZİN YOLUNUN KESİLMESİ ÇETE DEVLET UYGULAMASI”
Van’da bir Ermeni mezarlığına yapılmakta olan bir plajın inşaatı esnasında ortaya çıkan bir Ermeni mezarlığının üstüne tuvalet yapmak, gözü rantla büyümüş olan bu rantçı politikayı her türlü değerin üstünde tutan bir anlayışı gösteriyor. Milletvekillerimiz burayı inceleyip dönerken yolları kesiliyor. O sırada orada herhangi bir görevi olmayan, kendisini asker olarak tanıtan sivil giyimli bir kişi tarafından önü kesiliyor. Bu da gösteriyor ki bir çete devletine dönüşmüş olan, düşman hukukunun işletildiği bir süreçten geçiyoruz. Bu baskılar bizleri asla yıldıramayacak. İnsanlık onurunu ayakta tutmak için mücadelemiz devam edecek.
Önümüzde önemli bir mücadele dönemi var. Bu dönemi demokrasi ve barış için ortak mücadeleyi inşa etmek için bütün kesimlere sesleniyoruz, birlikte adım atmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. AKP-Saray’a oy verenlerin dışındakilerin tamamen yok sayıldığı bir dönemdeyiz. Birlikte mücadelenin öneminden söz ediyoruz. Bu OHAL ve KHK’larla yaratılan süreci ortadan kaldıracak, ilkeler etrafında yan yana gelecek bir demokrasi blokunun inşası için birlikte çalışmalıyız.
Birlikte yaşam için mücadele edeceğiz. Barış ve eşitlik içinde, hakların hakça paylaşıldığı bir yaşamı inşa edeceğiz. Halklarımızı dayanışmayı daha da büyütmeye çağırıyorum.
Zorlu bir süreç bizleri bekliyor, hepimize kolay gelsin.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.