PİRHA- HDK Maraş katliamına ilişkin panel düzenledi. Panele katılan Demokrat Yargı Derneği sözcüsü Hakim Ertekin, “Maraş katliamına dört ya da beş gün sürdü demek ardından yaşanan bu olayları saymamak olur. Maraş katliamı sadece bir katliam değil bir pogrom. Pogrom, devlet eskortluğunda kıyım yapmaktır” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) başlangıcı 19 Aralık sayılan Maraş katliamına ilişkin yazar ve araştırmacılarla bir panel düzenledi. Nergiz Güzel’in moderatör olduğu panele insan hakları savunucusu Fatma Bostan Ünsal, Çerkes yazar ve araştırmacı Aysel Okan Hoşgit ve Demokrat Yargı Dermeği sözcüsü hakim Orhangazi Ertekin katıldı.
“150 YILLIK İŞKENCE VE KATLİAMLARDA BİLİNEN HER ŞEY MARAŞ’TA UYGULANDI”
26 yıl yargıçlık yapan Ertekin, “Katliamlar, kıyımlar bugünden bakıldığında geçmişte kalmış gibi görünüyor. Ayrıca katliamlar hep başkalarının başına gelir ve bizden uzak kalacağı zannedilir. Bu algılar yanlıştır. Bizden uzak değildir. Bizim içinde olduğumuz süreçlerdir. Kötü ve tanınmadık insanlarla değil, komşularımız, arkadaşlarımızla yapılır. Mümkün olduğunca yakınlaştığımızda katliamla tanışır ve yüzleşiriz” diye konuştu.
Ertekin, 19 Aralık tarihinin özel olarak seçildiğini belirtirken; “Oysa katliam 22 aralıkta iki sol görüşlü öğretmenin öldürülmesi ve cenazenin kaldırılırken 30 bin kişinin olduğu kitlenin öldürülmeye çalışılması ile başlamıştır. Yörük Selim ve Kara Maraş mahallesine sığınan kitle dört gün boyunca aralıksız saldırıya maruz kalmışlardır. Son 150 yıl içerisindeki akıllara gelen özel şiddetleri toplandığında, hepsinin Maraş’ta görülebilir. Ermeni katliamındaki askeri hazırlık vardır. Dersim’deki göç ettirtme vardır. 6-7 Eylül’deki mala el koyma var” ifadelerini kullandı.
Ölüm sayısının da devlet tarafından zamanla azaltığını belirten Ertekin, “TRT ilk günkü haberlerinde ölen sayısını 300 olarak açıklamıştı. Süreç içerisinde azalta azalta 112 kişiye düşürdüler. Oysa tanıklar en az 700 kişi olduğunu hala birçok cenazenin de kayıp olduğunu söylüyor” dedi.
BİR KATLİAMLA NASIL YÜZLEŞİLMEZ EN İYİ ÖRNEĞİ TÜRKİYE
“Devlet, katliamdan kurtulanları yargıladı” diyen Ertekin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, bir katliamla nasıl yüzleşilmez en iyi şekilde gösterdi. Maraş katliamına dört ya da beş gün sürdü demek ardından yaşanan bu olayları saymamak olur. Maraş katliamı sadece bir katliam değil bir pogrom. Pogrom, devlet eskortluğunda kıyım yapmaktır. Bunu tezgahlayanların “Ülkücü, İslamcı, Sünni, ABD” gibi listelemek devletten ayırmak olur. Halk masum değil, kuşkusuz Amerikalıların da parmağının olduğu bir dönem ancak bunun altyapısını devlet hazırlamıştır. Ortada birden fazla fail var. Ancak katliamı anonimleştirmemek gerekir.”
“UTANCIMIZI YAŞAYABİLİRSEK YÜZLEŞEBİLİRİZ”
İnsan Hakları Savunucusu Fatma Bostan Ünsal konuşmasına ana akımda katliam tanıkları olmadığı için bu hikayeleri toplumun hala bilmediğini belirtti. Ünsal, “İlk mağdurları Aleviler, solcular belki. İkinci mağdur ise tüm Türkiye halklarıdır. Çünkü hesap veremeyen, şeffaf olmayan siyasetçilerle yönetiliyor. Maraş katliamı sonrasında ne oldu? Önce sıkıyönetim ardından da askeri darbe gerçekleşmiştir” diye konuştu.
Ünsal, İngiliz siyaset bilimci John Stuart‘ın “Eğer bir toplum millet oluşturamıyorsa o zaman ya askeri vesayete ihtiyaç olur ya da dışarıdan müdahaleye açılır” sözünü hatırlattı. Ardından “İşte bu vesayetten kurtulabilmek için farklı kesimlerin bir arada yaşayabilmesi ve düşman görmemesi gerekir. Grupların kendi olumsuz hatıralarını paylaşarak yapılabilir. Maraş katliamı bütün Türkiye için utanç vericidir. En iyi ihtimalle sessiz kalan olarak katliamın parçası olanlar bu utancı yaşamalıdır” ifadelerini kullandı.
“HAZİRAN’DA ÖLMEKSE ARALIK’TA DA YAŞAMAK ZOR”
Aysel Okan Hoşgit, Nazım Hikmet Ran’ın sözleri ile konuşmasını açtı. “Hani şair diyor ya Haziran’da ölmek zor”. Bizim içinse Aralık’ta yaşamak zor” dedi. Çerkeslerin yaşadığı katliamı anlatan Hoşgit, Çarlık Rus askerinin bir ifadesini hatırlatırken, şöyle konuştu:
“Diyor ki, ‘Köydeki herkesi öldürdük. Hayvanlarını öldürdük. Köy temizlendi.’ Bir başka asker diyor ki, ‘Köyün yarısını öldürdük, geri kalan yarısı da acısından ölecek durumdaydı. Bıraktık.’ Çerkesler olarak ölülerimizi Karadeniz’e attık. Yıllarca hiç balık yemedi büyüklerimiz ve bunları çok sonradan öğrendik. Müthiş bir asimilasyona uğramışız. Dünya tarihi bunlarla dolu. Kurtulmanın en iyi yolu dinlemek, anlamak ve empati yapmak olur diye düşünüyorum.”
PİRHA/ISTANBUL
Yoruma kapalı.