PİRHA – Halkların Demokratik Kongresi, son dönemde artan baskılara ve hedef gösterilmelerine ilişkin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında, iktidarın hukuksuzlukları ve yargıyı araçsallaştırma girişimlerine karşı mücadele edeceklerinin altını çizdi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve bileşenleri, son dönemde artan baskılara ve HDK’nin hedef gösterilmesine dair Taksim’de bulunan genel merkez binasında basın toplantısı gerçekleştirildi.
Çok sayıda bileşen temsilcisinin katılım sağladığı basın toplantısında HDK Eş Sözcüleri Ali Kenanoğlu ve Meral Danış Beştaş konuşma yaptı.
“HDK ORTAK PLATFORMDUR”
İlk olarak konuşan Ali Kenanoğlu, HDK’nin iktidar tarafından hedef göstetilmesine ve mahkemelerde dosya konusu edilmesine ilişkin açıklama yapma gereği duyduklarını belirtti. Kenanoğlu devamında şunları söyledi:
“Zaten girişte, kapıda da sizi karşılayan hani ne bileyim onlarca polisi gördüğünüz zaman neyle karşı karşıya kaldığımızı da hepimiz görüyoruz aslında. Burada bir basın toplantısı düzenleyeceğimizi duyurmamıza rağmen kapının önünde yüze yakın polis aşağıyı ve yukarıyı sarmış durumda. Bunun karşılığında HDK’nin anlayışı 2011 yılında bu tespitle birlikte, bu ihtiyaca binaen bir şekilde bir ortak platform olarak kurulmuştur. HDK içerisinde siyasi partiler var, dernekler var, vakıflar var, yani kurumsal olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına, dernekler yasasına, vakıflar yasasına ya da siyasi partilerin yasasına göre kurulmuş yapıların birleşimidir HDK. Dolayısıyla HDK esasında Türkiye’de yasal zeminde siyaset yapan, demokratik mücadele yürüten kurumların, kuruluşların ortak platformudur. Tabii bizim ve bunun haricinde bireysel katılımlar da HDK’de mevcuttur.”
“KEYFİ BİR ZEMİNDE DEVAM EDEN SALDIRILAR VAR”
Ardından söz alan Meral Danış Beştaş, Türkiye sivil toplumunun, demokratik kamuoyunun, derneklerin, vakıfların, odaların ve gazetecilere yönelik bir saldırı dalgasının varlığına dikkat çekti. Beştaş, “Nevşin Mengü ile başlayan bir saldırı. Özlem Gürses ile devam etti. Özlem Gürses’te ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasağıyla serbest bırakıldı. Dün Göç İzleme Derneği (GÖÇİZ-DER) hakkında bir kapatma kararı verildi. Bizim de birleşenlerimizden olan bir kurum. Tamamen keyfi bir zeminde devam eden saldırılar var. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne, Türkiye Gazeteciler Sendikası’na kadar, İnsan Hakları Derneği’ne varıncaya değin. Bu alanda çalışan bütün kurumların, Türkiye’de basın yayın özgürlüğüne yönelik saldırılar var ve bu konudaki saldırılara dair ayrıntılı raporlar mevcuttur” diye konuştu.
“GAZETECİLİK ASLA SUÇ DEĞİLDİR”
Beştaş, şöyle devam etti:
“En son geçen hafta Nazım Daştan ve Cihan Bilginin katledilmesini protesto etmek isteyen gazeteciler Gülistan Dursun, Hayri Tunç, Enes Sezgin, Osman Akın, Can Papila, Pınar Gayıp, Serpil Ünal tamamen keyfi bir şekilde tutuklandı. Hem düşünce ve ifade özgürlükleri engellendi, hem açıklama yapmaları önlendi, işkenceye varan uygulamalar yapıldığını bizzat kendileriyle yapmış olduğumuz görüşmelerde tespit ettik. Gazetecilik asla suç değildir ve gazeteciliğin suç olarak değerlendirilmesinin bu iktidar açısından tek bir anlamı vardır; hakikatler toplumla buluşmasın. Hakikatleri örtelim ve biz kendi yaratmak istediğim ilüzyonu, iktidar açısından algıyı yönetelim diye böyle bir yaklaşım ortaya konulduğunu da ifade etmek istiyorum. Nazım Daştan ve Cihan Bilgi’nin öldürülmesinin soruşturulması gerektiğini söyleyen İstanbul Barosu hakkında soruşturma açıldı.”
“ÇARŞAF ÇARŞAF HDK SORULDU”
Beştaş, Halkların Demokratik Kongresi’nin dosyalara konu edilmeye başlandığını da ifade ederek şunlara vurgu yaptı:
“Geçmişte de birkaç dosyada irili ufaklı sorular soruluyordu. Tekirdağ’daki soruşturmada olduğu gibi, İstanbul’daki soruşturmada olduğu gibi. HDK’ye üye misiniz, delege misiniz? Sanki bir tırnak içinde hani suçla irtibatlandırma vesilesi olarak gösteriliyor. Ahmet Özer’le ilgili yapılan operasyonda Esenyurt Belediye Başkanı biliyorsunuz o da keyfi bir soruşturmayla, tamamen hukuksuz bir temelde hakkında soruşturma açıldı, tutuklama kararı verildi, kayyum atandı.
HDK ile bağınız nedir? Böyle bir absürt bir şey olabilir mi? HDK ile bağınız nedir? 1600 kişi nedir? Yandaş medyada boş durmuyor. Çarşaf çarşaf işte HDK soruldu, işte şu yapıldı. Yani bir algı yaratma çabası. Tabi bu yandaş medyanın nasıl çalıştığını hepimiz gayet iyi biliyoruz.
HDK BU ÜLKENİN BİRLEŞTİRİCİ, SİZ İSE İKTİDAR OLARAK AYRIŞTIRICI GÜCÜSÜNÜZ
HDK bu ülkenin birleştirici gücü ise iktidar olarak siz ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, güç olmaya çalışan bir toplamdan öteye gidemezsiniz. Bunu aklınızdan çıkartmayın. Siz bir güç değilsiniz. Çünkü sizi bir güç yapan değerlerinizden halktan uzaklaşan bir avuç mutlu ve zengin azınlık olma yolunda hızla ilerliyorsunuz. Ve hakikaten bu zorbalık, bu zulüm, bu baskı sadece güçsüzlüğünüzün ilanıdır.
Bundan başka bir anlam ifade etmiyor. İşte en son ilan ettiğiniz asgari ücretle de karşı tepkilerin olmaması için bütün bu kolerasyon içinde nelere yapmaya çalıştığınızı da gayet iyi biliyoruz. Siz insanları cezaevine kapatmakla aslında bir şeyleri başardığınızı sanıyorsunuz. Kolluk gücüyle bazı itirazları baskılıyorsunuz. Anladığınızı ya da bunu başardığınızı sanıyorsunuz. Ama bu konuda da büyük yanılıyorsunuz. Barış istemine karşı yargıyı, baskıyı, kolluğu çıkarmakla, savaş naraları atmakla Türkiye toplumunun lehine hiçbir adım atmıyorsunuz. Bizim en önemli rollerimizden biri de tabii ki barışı toplumsallaştırmaktır, inşa etmektir.”
“MÜCADELEMİZİ HER ZEMİNDE SÜRDÜRECEĞİZ”
Beştaş, son olarak şunları ifade etti:
“Sizin bu hukuksuzluklarınızla, bu hilelerinizle, bu yargıyı araçsallaştırma girişimlerinizle başa çıkacağız. Çünkü biz bu konuda Halkların Demokratik Kongresi olarak birleşenlerimizle birlikte kesinlikle Türkiye’yi demokratikleştirme mücadelemiz, insanca bir yaşam doğasına dokundurtmayan doğasıyla, çevresiyle, dışarıda yaşayanlarımızla, şiddete karşı mücadelesiyle, kadın erkek eşitliğiyle, ekolojik ve demokratik bir toplum mücadelemizi her zeminde yürütmeye devam edeceğiz.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.