PİRHA- HDK’nin 12’nci Genel Kurulu tamamlandı. HDK Eş Sözcülüğü’ne yeniden Esengül Demir ve Cengiz Çiçek seçildi. Genel Kurul’da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, demokratik birlik iradesini ileri bir noktaya çıkaracaklarını belirterek, “Büyük kazanacağız” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), “Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim. Örgütlü ve özgür toplumla yeni yaşamı kuralım” şiarıyla İstanbul’da 12’nci Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi.
HDK Kadın Kurulu ile dün başlayan Genel Kurul, ikinci gününde Kongrenin tüm meclislerinin katılımıyla devam etti. Genel Kurul’a, HDK Eş Sözcüleri Esengül Kılıç ve Cengiz Çiçek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Özlem Gümüştaş ve Şahin Tümüklü ile Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce katıldı. Saygı duruşuyla başlayan Genel Kurul’da, HDK’nin mücadelesini konu alan, ilk Eş Sözcüleri Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü’nün mesajlarının yer aldığı sinevizyon gösterimi yapıldı.
Genel Kurul’da konuşan Divan Kurulu üyesi Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, HDK’nin daha ileriye adım atmasına yol açacak bir Genel Kurulu gerçekleştirileceğini belirtti. Hatimoğulları, yeni yolun inşasında dayanışmanın önemine vurgu yaparak, “Birlikte başladık, birlikte başarmak zorundayız. HDK ezilen ve sömürülenlere dayatılan tüm baskılara, haksızlıklara karşı adil, eşit, özgür ve barışçıl bir ülkeyi ve dünyayı inşa etmek için tahayyülünü büyüten bir kongredir. HDK 12’nci Genel Kurul’a giderken, kendisini ezilenlerin ve sömürülenlerin tarihsel ittifakı olarak tanımlar. HDK’nin kuruluş felsefesi de budur. Bugüne kadar bize dayatılan, egemenlerin iki temel blokuna karşı esasen üçüncü yolu inşa etmek üzere bir araya gelen ve Demokratik Cumhuriyetin inşasında, toplumsal dinamiklerin örgütlenmesi ve ortak bileşkesini oluşturmak, toplumsal değişim ve dönüşümü örmek için kurulmuştur” diye konuştu.
İki gün süren tartışmaların ardından Genel Kurul’da sonuç bildirgesi okundu. Bildirgede ‘Demokratik Cumhuriyet’ vurgusu öne çıkarken, Yönetim Kurulu belirlenirken, HDK Eş Sözcülüğü’ne yeniden Esengül Demir ve Cengiz Çiçek seçildi.
HDK Eş Sözcü Esengül Demir ve Cengiz Çiçek, baskılara karşı birlik çağrısında bulunurken, “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” dediler.
HDK Eş Sözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek’in ortak konuşması şöyle: “12 yıl önce bir yolculuğa çıktık. Ama köklerimiz çok daha derinlerde ve çok uzun bir süredir bu yolculuğu sürdürüyoruz. Chiapas’tan Rojava’ya, İran’dan Peru’ya, isyanımız ve kuruculuğumuz Bedreddin’in Anadolu’sunda, Trakya’sında Komünarların Paris’indeki köklerimizi yaşama döndürüyor. Denizlerin, Mahirlerin, Mazlumların, İboların, Hrant’ın ve Sakine’nin topraklarında; Lenin’le Rosa’nın parladığı göğün altında, Ceylan’ın ve Berkin’in baktığı ufka yürüyoruz. Yıkarak, yeniden yaparak; deneyerek ve yanılarak yürüyoruz. Halkız biz. Payına sessizlik düşenleriz. Yeni bir ses, yeni bir dil, başka bir siyaset anlayışı yaratmak için buradayız. Yıkarak ve yeniden yaparak; büyük bir ciddiyetle ve şakaya gelmez yaşamın inşasında çoğalarak yürüyoruz.
Kadın düşmanı AKP-MHP faşist bloğu karşısında inatla direnen, itaat etmeyen, geri adım atmayan Türkiyeli ve Kürdistanlı kadınlarız. Nefret söylemiyle hedef gösterilen LGBTİ+ bireyleriz. Faşist iktidarın erkek-egemen politikalarına karşı bütün kadınları ve cinsiyet kimlik mücadelesi yürüten bireyleri kongremizin meclislerinde yan yana gelmeye davet ediyoruz.
Yeni bir yaşamı bize kimse hediye etmeyecek. Yeni toplum bugün sömürülenlerin elleriyle kurulacak. Ortalama ücretler açlık sınırının altına itilip, yasal çalışma düzeninde kölelik biçimlerine yer açılıyor. Grev ve hak arama eylemleri yasaklanıyor. Yaşamak için direnmek, örgütlenmek, birleşmek dışında bir seçeneğimiz yok. Çünkü biliyoruz ki; birleşen işçiler yenilmezler, emek meclislerinde örgütlenelim.
Yaşam alanlarımızın, doğanın, kentlerin uğradığı talana geçit vermeyeceğiz. Yaşamı sermaye çevriminin boyunduruğu altına alan kapitalizmi durduracağız. Her yeri rant alanı olarak gören iktidar politikaları, ülkeyi büyük bir şantiyeye dönüştürüyor. Ekolojik tahribata hız kesmeksizin devam ediyor. İnsan dışındaki canlılara yaşam alanı bırakılmıyor. Mevcut gidişat, insanın da yaşam alanını daraltıyor. Ülkenin dört bir yanında hayvanlara yönelik şiddet ve işkence artıyor. Halkların Demokratik Kongresi, tüm canlılarla birlikte özgür bir yaşamı savunanları yan yana gelmeye çağırıyor. Ya hep beraber ya hiçbirimiz! tüm canlılarla birlikte özgür bir yaşam.
SINIRSIZ, SÜRGÜNSÜZ, SAVAŞSIZ ÖZGÜR BİR DÜNYA MÜMKÜN!
Kapitalizmin doğa yıkımı, emperyalist vekâlet savaşları ve ulus devletlerin zorbalığı, milyonlarca insanı yaşadığı topraklardan koparıyor. Göç, emeğin olağan halleri arasına giriyor. Ezilenleri karşı karşıya getiren politikalar hem mülteci hem yerli emekçilerin haklarının geriletilmesine hizmet ediyor. Göçmen düşmanlığı faşizmin güncel görünümleri arasında öne çıkıyor. Tarihsel olarak bir göç ve geçiş ülkesinde yaşıyoruz. Bunu ekonomik ranta çeviren iktidar ise Avrupa Birliği’yle insan ticareti anlaşması imzalıyor. Düzen muhalefeti ise oy rantı için ırkçı söylemi olağanlaştırıyor. Hak öznesi olarak tanınmayan ve sömürüye uğrayan mültecileri, ülke halklarıyla karşı karşıya getiriyor. Göçmenlerin ve mültecilerin engellenmesiyle araçsallaştırılması arasında seçim yapmak zorunda değiliz. Üçüncü Yol’un göçmen ve mülteci politikalarını meclislerimizde hep birlikte inşa edeceğiz. Sınırsız, sürgünsüz, savaşsız özgür bir dünya mümkün!
JİN JİYAN AZADÎ TOPLUMSAL SAĞLIĞA ÇAĞRIDIR
Kapitalizm, insanla doğayı karşı karşıya getiriyor. İnsanı ve isteklerini denetim, gözetim ve yönlendirme nesnesine dönüştürüyor. Aşırı kâr hırsının sonucunda sağlık değil hastalık üretiyor. Devletler artık hasta garantili özel hastaneler kurduracak kadar utangaçlıktan uzak. Sağlık hizmetlerinin meta olmaktan çıkarılmasını sağlamalıyız. Bu mücadeleyi, metalaştırmanın kaynağındaki kapitalist sağlık anlayışının sorgulanmasıyla birlikte yürüteceğiz. Jin jiyan azadî toplumsal sağlığa çağrıdır.
YENİ YAŞAMI ANADİLLERİMİZ, KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ VE ÖRGÜTLÜ SANATLA BİZ KURACAĞIZ
Saray rejimi, Cumhuriyet tarihi boyunca farklı sürümleriyle uygulanan tek ulus, tek dil ve resmi din politikasını, en uç biçimleriyle sürdürüyor. Hiçbir halkın ve hiçbir inanç topluluğunun varlığının yadsınmasına, soykırım, soy sürümle tehdit edilmesine izin vermeyeceğiz. Halklarız, inançlarız, tekliğe sığmadık, sığmayacağız. Artık değer ve meta üretimi odaklı kapitalist hiyerarşi, varlığını devam ettiriyor. Baskılara, yasaklara, sermayenin kuşatmasına karşı emeğimizi ve bağımsız kültürel üretim koşullarını savunuyoruz. Yeni yaşamı anadillerimiz, kültürel zenginliğimiz ve örgütlü sanatla biz kuracağız.
TOPLUMSAL İTTİFAKLARIMIZI BÜYÜTELİM
Tarihin sonu ve tek kutuplu dünya anlatısı kısa ömürlü oldu. An itibariyle ABD hegemonyasının gerilemesinden; vekâlet savaşları ve hakimiyet bölgelerinin yeniden paylaşılmasından bahsediliyor. Ekolojik yıkımın savaşla katmerlenmesi hakkında konuşuluyor. Devletler arasında ve devletlerin sınırlarının içinde eşitsizlik derinleşiyor. Siyasal iklim, zorbalık rejimlerini ve faşist hareketleri güçlendiriyor. Bu girdaptan çıkış, güç savaşı içindeki bloklaşmaların çok kutupluluğunda değildir. Zafer, halkların inişli çıkışlı ama son bulmayan mücadelelerinde ve halk ittifaklarında saklıdır. Toplumsal ittifaklarımızı büyütelim, yaşamı özgürleştirelim.
DEMOKRATİK CUMHURİYET VURGUSU
Ortadoğu’daki emperyalist arayışlar ve devletler arasındaki hegemonik rekabetler çok boyutlu olarak devam ediyor. Savaşların yarattığı yıkım başta olmak üzere gelişmeler ne olursa olsun halkların direnişi sürüyor. Filistin halkı olanak bulduğu tüm eylem biçimleriyle işgale ve işbirlikçiliğe boyun eğmediğini gösteriyor. İran’da işkence ve idamlar, halkların ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla özdeşleşen ayaklanmasını durduramıyor. Kürt halkı ülkesinin her parçasında farklı biçimlerde özgürlük arayışını sürdürüyor. Her biri kendi coğrafyasında direnen bölge ve dünya halklarının, ortak bir mücadele programı oluşturma ihtiyacı kendini gösteriyor. Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Konfederalizm, halkların kimliklerini ve özgürlüklerini koruyan ortak yaşam formu olarak önemini koruyor. Halklar isyanda, zafer mücadelede.
TEK ADAM REJİMİNİ YIKALIM, HALKLARIN KOMÜNAL DEMOKRATİK YAŞAMINI KURALIM
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş kodlarının yarattığı güncel fay hatlarının gerilimlerini, ikinci yüz yıla girerken de yaşıyor. İçerde sansür, yasak, işkence ve tecrit uygulamalarına, faşizmi tahkim etme politikalarına dışarda her Kürt kazanımını boğmayı hedefleyen savaş ve işgal politikası eşlik ediyor. İçerde faşizmin yürüyüşü durdurulmadan, dışardaki saldırgan politikalar boşa çıkarılamayacaktır. O nedenle Mayıs ayında yapılması muhtemel seçimler, tek adam rejiminin ivmesinin kırılması açısından hayati önem taşıyor. Partimiz HDP’nin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim sürecinde oynayacağı rolü oldukça kıymetli görüyoruz. Seçimi gören ama etkinliği, seçimle başlayıp seçimle bitmeyen bir Üçüncü Yol mücadelesi artık kaçınılmaz. Faşizme kaybettirmek kadar sonrasında demokratik bir düzenin temellerinin atılması sorumluluklarımız arasında. Bunun için siyasal ittifakın toplumsal ittifaklarla tamamlanması gerekiyor. Bu güncel görev, aynı zamanda HDK’nin kendini gerçekleştirmesi için bir kez daha olanaklar sunuyor. Tek adam rejimini yıkalım, halkların komünal demokratik yaşamını kuralım.
TOPLUMSAL ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜ BÜYÜTELİM
AKP-MHP iktidarı dünyanın ve Ortadoğu’nun krizli halinden cesaret alarak bölgesel askeri müdahale girişimlerine başvuruyor. Kürt halkının özgürlük mücadelesini askeri saldırılarla ve ekonomik işbirlikleriyle Ortadoğu ve dünyaya yayarak tasfiye etmek istiyor. Kendi iktidarını ayakta tutmanın yolunu Kürt savaşında arıyor. İktidarın bu konuda yaşayacağı başarısızlık, kendisine verilen Kürt tasfiyesi kredisinin de son bulması demek olacaktır. Bu gerçekten hareketle AKP-MHP iktidarından kurtulmak isteyen çevreler için başta İmralı mutlak tecridi olmak üzere Kürt halkına dayatılan savaş ve tasfiye siyasetine alet olmamak, bu faşizan milliyetçi politikaları boşa çıkarmak artık bir tercih değil zorunluluktur. Bu nedenle İmralı tecridine karşı mücadele, genel özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır. Kürt sorununun demokratik çözümü için toplumsal örgütlülüğümüzü büyütelim, faşizmi yıkalım.”
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’nin kapatılma davasına dikkat çekerek, HDP’nin hazinesinin halk olduğunu ifade etti.
“Sermayemiz, mücadelemiz, birikimimizdi. Burada buluştu ve kongre bize bugüne gelen yolu açtı” diyen Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Önümüzde cumhuriyetin yüzüncü yılına denk gelen kritik bir dönemeç ve eşik var. Seçimler var. Bu seçimler, seçimden öte anlam taşıyan seçimlerdir. Bugüne kadar yürüttüğümüz toplumsal mücadele ile seçim mücadelesini bu kadar iç içe geçiren hayati şartlar fazlaca ortaya çıkmaz, toplumların hayatında. Her seçim bu kadar kritik olmaz, bu kadar önem taşımaz. İşte şimdi bu seçime giderken, tam da hedeflerimizi belirlerken, HDK’nin kuruluş şiarını ve hedeflerini yeniden en güçlü şekilde hayata geçirme görevi ile karşı karşıyayız.
Seçimler bir seçimden öte anlam taşıyor dedik. Evet bir rejim inşası sürüyor. Otoriter rejimi kalıcı hale getirmek için mevcut iktidar bloku bütün imkanları kullanıyor kullanacak. Bu seçimde öncelikli hedefimiz bu rejimin inşa sürecini durdurmak olmalıdır. İnşa edilmek istenen rejimin yolunu öncelikle kapatmak zorundayız. Bir başka hedef bu iktidara kaybettirmek gibi hayati, stratejik hedefimiz var. Rejimin inşasını durduracağız, iktidara kaybettireceğiz ama kaybettirirken bütün topluma kazandıracağız. Hedefimiz rejimin inşasını durdurmak, iktidara kaybettirmek ve bütün topluma kazandırmaktır.
MUTLAKA BAŞARACAĞIZ
Yeni başlangıç Demokratik Cumhuriyete giden yolu açmak demektir. İşte bütün bunlar için tabandan yürümek mücadeleyi büyütmek ve toplumsal mücadele ağlarını sıkı bir şekilde örmek gerekiyor. Bizler HDP olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Artık direnişi inşa iradesiyle iç içe geçirmek, tam anlamıyla bütünleştirme zamanındayız. Bu kritik eşik bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bizler bu görkemli mücadele birikimini, yeni yaşamı ve Demokratik Cumhuriyeti inşa etmek için kullanacağız, buna gücümüz ve inancımız var. Mutlaka başaracağız.
HAZİNEMİZ HALKIMIZ
Halkımızın gönlü bizim en büyük servetimizdir, ‘Hazinemiz halkımız’ diyoruz, biliyoruz ki bu hazine mutlaka ama mutlaka başarıya ulaştıracak bu yürüyüşü. İşte bu hazineye borçluyuz, halka borçluyuz, borcumuzu ödemek de hepimizin tarihsel görevi ve sorumluluğudur. Bizler bu seçimlerde Demokratik Cumhuriyete giden yolu açmak, şu otoriter, faşizan rejim inşasını durdurmak ve iktidara kaybettirmek için her türlü fedakarlığı da en kararlı mücadeleyi de yürütmeye hazırız. Bütün toplum kesimlerle istişare ederek, bütün demokrasi güçleriyle tartışarak yolumuzu belirliyoruz.
GÜCÜMÜZE GÜVENİYORUZ
Bu yol aydınlığa giden yoldur. İttifakımızla Emek ve Özgürlük İttifakı’yla oluşturduğumuz güçlü birliktelik, bu ülkenin geleceğini aydınlatacak güçlü bir meşaledir. O nedenle Emek ve Özgürlük İttifakı da büyüyerek genişleyecek ve ardından kocaman demokrasi birlikteliği de an kadar yakındır. Bu ittifakın başarısı da kaçınılmazdır. Bizim buna inancımızın tam olması gerekiyor. Başaracağız. Bu ittifaka, Emek ve Özgürlük İttifakı’na zemin sunan da işte HDK’dir. HDK 12 yıl önce yola çıktığında tam da bu en geniş demokratik ittifakın zemini olarak toprağı olarak ortaya çıkmıştır. Şimdi bizler bu toprakta pek çok yeni çiçeğin boy verdiğini hep birlikte görüyoruz. Önümüzdeki dönem HDK, yine bu zemini güçlendirecek kuruluşumuz ve kurumumuzdur. Onun bu işlevini yerine getirmesini sağlamak için hepimize önemli görevler düşüyor. Bu görevleri hepimizin eksiksiz yerine getirmesi lazım. HDK, HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı olarak gücümüze güveniyoruz. Halkımıza inanıyoruz. Kazanacağız, kararlıyız, çünkü kazanmazsak kaybedecek çok şey var. Bu toplum bu kadar şeyi kaybetmeye izin vermeyecektir. Yeter ki demokratik birliktelik iradesini en ileri noktaya taşıyalım. Taşıyalım ki büyük kazanalım. Kazanacağız.”
Sancar’ın açıklamalarının ardından HDK Kültür Sanat Komisyonu korusunun sahne almasıyla devam etti. Daha sonra Lawje’nin sahne almasıyla Genel Kurul salonda çekilen halaylar eşliğinde coşkuyla sona erdi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.