PİRHA – HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, belediyelere kayyım atanmasını eleştirerek “Böyle giderse bırakın barışı, bir sürece dahi evrilmesi söz konusu değil. Halkımız, bütün bu durumlara kayıtsız kalacak, eyvallah edecek durumda değil” dedi.
İçişleri Bakanlığı, DEM Parti yönetimindeki Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne, Batman Belediyesi’ne ve Şanlıurfa’nın Halfeti Belediyesi’ne kayyım atadı. Yapılan açıklamada, belediye başkanlarının “geçici bir tedbir olarak” İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırıldığı belirtildi.
Muhalefetten birçok kesim gibi Halkların Demokratik Kongresi de kayyım kararını kınadı. HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, PİRHA’ya verdiği röportajda “Özellikle son bir aydır sürekli şaşkınlıklarla uyandığımız günlere tanık oluyoruz” dedi.
“BİR YÖNETİM TARZI KAYYIM”
Ali Kenanoğlu, “Kayyım politikasında neden ısrarcı olunduğu” sorusuna şu cevabı verdi:
“Sonuçta AKP’nin kayyım siyaseti, bir yönetim anlayışı haline gelmiş durumda. Ve bu kayyım siyasetinde ısrarını sürdürüyor. Kaybettiği belediyelerde, kolay kayyım atayabileceği, gözüne kestirdiği yerlerde bu politikasını sürdürüyor. Bunu önce Van’da denedi daha sonra Hakkari’de gerçekleştirdi ve şimdi Batman, Mardin, Halfeti ve Esenyurt’ta yaptı. Bu bir yönetim anlayışı, tarzı. Bu tek adam rejiminin bir politikası. İhtiyaç duyduğu, kendince dizayn etmek istediği yerlerde bu politikaya başvuruyor. Kayyum atanan yerler sadece belediyeler değil çeşitli sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve benzeri yerleri de kayyum politikalarıyla yürütüyorlar. Son seçimlerde belediyelerin büyük çoğunluğunu kaybettiler. AKP’nin beslediği iş insanı, basın kuruluşu, cemaat, dernek gibi yapılar var. Eminim ki oralardan da bir sürü itirazlar geliyordur. Bunların beslenmesi açısından da belediye kaynaklarına ihtiyaç duyuyorlar. Zaten yönettikleri belediyelerde yağmacı bir taktik sergiliyorlar. Oraları yönetirken bir taraftan da talan ediyorlar. Bunu özellikle Kürt illerinde çok net görüyoruz. Olası bir erken seçim ihtimaline karşı belli kaynakları ellerinde tutarak gitmek istiyorlar. Çünkü en kolay harcanan yer belediye kaynakları. Kendilerince meşru bir alan oluşturdukları, Kürt İllerinde, Kürt siyasetçilere yönelik bunu yapıyorlar. Esenyurt Belediyesi de bu anlamda bağımsız değil. Her ne kadar CHP Belediyesi olsa da sonuçta orada Kürt bir siyasetçi ve kent uzlaşısı çerçevesinde DEM Parti’nin de desteğiyle seçilmiş bir başkan vardı. O anlamıyla mevcut siyaseti sürdürecekler ve seçimlere kadar birçok yerde de bunu yapacakları görülüyor.”
“TÜRK TİPİ BİR SÜREÇ”
Ali Kenanoğlu, ülke gündeminin neden bir anda kayyımlara döndüğüne de açıklık getirdi. Kenanoğlu, 3 Kasım’da DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yaptığı konuşmanın da altını çizerek şöyle devam etti:
“Tuncer başkan, bu konu ile ilgili ‘Türk tipi bir süreç’ demişti. Bu söylemi Alevi Çalıştayları sürecinde Diyanet İşleri Başkanlığı tartışmasında duymuştum. Biz orada Alevi kurumları olarak ısrarla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın laik bir ülkede olamayacağını söylediğimizde bize ‘Bu Türk tipi laiklik’ demişlerdi. Anlaşılan bu süreci de ‘Türk tipi bir süreç’ şeklinde ilerletmek istiyorlar. Fakat bu akıl alır gibi değil. Barış sürecine gidilecekse eğer ki beyanlarında bu niyeti ifade ediyorlar, bütün muhataplar da buna ‘tamam’ dedi, ‘şimdi bir adım atılması gerekiyor’ dedik ve adımlarını böyle attılar. Bu adım çözüme evrilecek bir adım değil. Diğer taraftan da barış süreci denilen süreç sadece siyasetçiler ve Kürt siyasi aktörleri ile Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler üzerinden olmayacak. Bu meselenin toplumsallaşması gerekiyor. Ama bu tür adımlar toplumdaki güveni azaltmış hatta yok etmiş durumda. Şu anda Kürt halkında ciddi bir öfke var. Bu öfke sağlıklı bir yere evrilmez. Dolayısıyla Şu aşamada yeni bir süreci konuşmak mümkün değil. Aslında attıkları bu somut adım bir niyetlerinin olmadığını gösteriyor. Ancak ‘Türk tipi’ süreçlere baktığınızda 2013-2015 yıllarında da buna benzer şeyler yaşandı. Hatta daha da kötüsü barış süreci devam ederken 3 kadın Kürt siyasetçi Fransa’da katledilmişti. Böyle korkunç olayların yaşandığı süreçleri de gördük ve barışa evrilmedi. Şimdi günümüzde böyle giderse bırakın barışı, bir sürece dahi evrilmesi söz konusu değil. Ama bunların karşısında biz de HDK olarak şunu ifade edelim; halkımızda bütün bu durumlara kayıtsız kalacak, eyvallah edecek durumda değil. İktidar sıkışmıştır. İktidar artık bütün bu süreci kontrol edemez vaziyettedir. Bir an evvel erken seçim yapılması yönünde talebimiz var.”
Eren GÜVEN/İSTANBUL
Yoruma kapalı.