PİRHA- Türkiye’de toprak altında 1 milyondan fazla mayın bulunuyor. Geçtiğimiz ay Dersim’de patlama sonucu iki çocuğun yaşamını yitirmesinin ardından savaş artıkları yeniden gündeme geldi. 3 yıl önce hayvanları otlatmak için gittiği arazide mayın patlamasında yaralanan Hakan Güngörmüş de “Bu tür ölümlerin bir daha yaşanmamasını, çocukların ölmemesini istiyoruz.” diyor.
Dersim’de süregelen savaştan dolayı döşenen mayınlar ve savaş artığı cisimler can almaya devam ediyor. En son geçen ay, Ovacık’ta yaylada hayvanlarını otlatan bir ailenin iki küçük çocukları Ayaz ve Nupelda’yı aramızdan alan patlama, bütün Dersimlileri acıyla sarsmıştı. 31 yaşındaki Hakan Güngörmüş de üç yıl önce benzer bir olaydan yaralı olarak kurtulmuş, olayın etkisini hala üzeriden taşıyan bir Dersimli.
HAYVAN OTLATIRKEN
Dersim merkeze bağlı Atatürk Mahallesi’nde bulunan Kurspi şimdiki adı ile Kule evleri olarak geçen köyde yaşayan ve 20 yıldır hayvancılık yapan Güngörmüş, 2016 yılının 6 Haziran’ında yasak olmayan bölgede hayvanlarını otlatırken mayın patlaması sonucu bir gözünü kaybetmiş.
Güngörmüş başına gelenleri şöyle anlatıyor;
“Ben hayvanların arkasından giderken anlık olan bir şey olduğu için pek bir şey hissetmedim, gözümün önünde havaya uçan bir şey gördüm. Demir parçası mıydı, keçi parçası mıydı tam net olarak bilmiyorum. Onu gördükten sonra sağ tarafıma sert cisim gibi bir şey çarptı. O çarpanın etkisiyle yere düştüm. Kafamda, gözümde, vücudumun çeşitli yerlerinden kan akıyordu. Her taraf toz dumandı. Kalkıp evi aramak istedim. Telefonu elime aldım, aramaya çalıştım. Her tarafımdan kan aktığı için telefon da kanlandı, elimden düştü o an. Evden herhangi birini aradım mı hatırlamıyorum. 15-20 dakika kendim yürüdüm. Olay, köyün karşısında olduğu için ağabeyim, dayımın oğlu gelmiş. Onlar beni sırtlayıp götürdüler. Akciğerimde büzüşme olduğu için nefes almakta da güçlük çekiyordum. Köye geldiğimde ambulansa bindirdiler. Kendime geldiğimde hastanedeydim. O patlama olduktan sonra pek fazla bir şey hissetmiyorsun. Gözümün önünde hayatım film şeridi gibi geçti, öleceğim düşüncesiyle. Beni köye getirdiklerinde baş ucumda annem vardı. Yerde uzanmıştım, dönüp anneme baktım. Bu daha çok acı verdi bana acaba bir daha annemi, ailemi görmeyecek miyim, ölecek miyim? Ağlamak istedim ağlayamadım. Şu anda sağ gözüm protez, görmüyor. Yüzeysel yaralar vardı; kolumda, sol omzumda. Sol omzumda hala var.”
“SAVAŞ SÜRDÜKÇE SONA ERMEYECEK”
Güngörmüş, yine yaylada hayvan otlatırken, kendi başına gelen ile benzer bir patlamada hayatlarını kaybeden 8 yaşındaki Ayaz ile kardeşi 4 yaşındaki Nupelda’nın ölümlerinin kendisini ve bütün Dersimlileri acıya boğduğunu ifade ederek, “Özellikle çocukların ölmesi büsbütün daha çok acı veriyor. Binlerce insan hayatını kaybetti, sakat kaldı. Korkarım, bu savaş sürdükçe bu son olmayacak.” diyor.
“BARIŞTAN YANAYIZ”
1993’te merkeze bağlı köyleri olan Çalkıran’ın boşaltılması ile halalarının köyüne yerleşmek zorunda kalan Güngörmüş ailesi, hala bu köyde hayvancılık yapmaya devam ediyor. Yaşadığı olay da bu köyde olmuş. Göngörmüş, “Şimdi bizim köy resmen askeriyenin içinde kalmış. Askeriyenin içinde kaldığın zaman baskıyı direk hissediyorsun. köyün içine kule yapıldı, etrafında teller var. Hayvanlarımız bazen gidip takılıyor, zarar görüyor” diyor ve ekliyor, “Savaş bitmedi. Savaşın bitmesini çok istiyoruz. Savaştan zarar gören bizim toplumdur, bizim halkımızdır. Bu ülkeyi yönetenler Osmanlı’dan günümüze kadar güvenlikçi politikalar yürütmüştür. Güvenlikçi politikalarla ülke yönetildiği zaman barıştan bahsetmek söz konusu değildir. İnsanları ayrıştırmayı bırakacaksınız. Güvenlikçi politikalarla devleti yönetmekten vazgeçeceksiniz. Terör kelimesini kullanmayacaksınız. Tarihimize bakıyoruz; bu anlayışla, bu zihniyetle politikalar yürütüldüğü için 4 yaşında, 8 yaşında çocuklar da ölüyor, yaşlılarımız da ölüyor. Bu tür ölümlerin bir daha yaşanmamasını, bir daha Nupelda ve Ayaz gibi çocukların ölmemesini istiyoruz. Mayın ve mühimmat patlaması sonucu çok insanımız öldü, sakat kaldılar. Bunlara son verilmesini istiyoruz. Barıştan yanayız. Temennimiz bunlar.”
Hüseyin YAŞAR-Sevim KAHRAMAN
DERSİM
Yoruma kapalı.