PİRHA- Mersin’de faaliyet yürüten Hayat Ağacı Kadın Kooperatifi emekçilerinden Zeynep Kaya Çavuş, kadınların birbirine destek olması halinde hayatın içerisinde birçok şeyi başaracaklarını söyledi. Kadına yönelik şiddete, ölüme, istismara karşı sesini yükselten kadınların para cezası tehdidiyle sindirilmek istendiğini belirten Çavuş, “Bizleri sokaklardan çekmek istiyorlar ama bunlar bizi yıldıramayacak” dedi.
BM Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etse de kadınlar şiddet görmeye, öldürülmeye ve istismara uğramaya devam ediyor.
Kadınlar “Şiddet, ölüm, istismar kaderimiz değildir” diyerek her yıl olduğu gibi bu yıl da sokaklarda olacak. Bir taraftan bulundukları her alanda haklarını korumak için mücadele yürütürken, diğer yandan ise üretim ağlarını da örmeye devam ediyor.
Mersin’de yaklaşık 6 yıldır faaliyet yürüten Hayat Ağacı Kadın Kooperatifi de bunlardan biri. Kooperatifin emekçilerinden olan Zeynep Kaya Çavuş, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesi sorularımızı yanıtladı.
“KADIN KOOPERATİFLERİ KURARAK AYAKTA DURMAYA ÇALIŞTIK”
DİREN KESER: Son aylarda kadına yönelik artarak devam eden şiddet söz konusuyken, diğer yandan üreten ve sokakta, mahkeme salonlarında haklarını arayan kadınlar var. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Kooperatif çalışmaları kadın mücadelesinin neresinde yer alıyor?
ZEYNEP KAYA ÇAVUŞ: Biz kadınlar hem çocuklarımız ve kendimiz hem de ekonomik sorunlar için mücadele ediyoruz. Mersin’deki kadınlar olarak bir kooperatif çalışmasına başladık. Çünkü şiddet yaşayan kadınların ayakta durabilmesi için ilk önce ekonomik anlamdaki sorunlarını çözmesi gerekiyor. Bu sistemin dayattığı bir sorun. Zaten bütün bu sorgulama süreçlerinden sonra 6 yıl önce Mersin’de Hayat Ağacı Kadın Kooperatifimizin kurduk ve 25 ortakla başladık. Bu işi evde el işi yapan, usta öğretici olarak çalışan kadınlar olarak yürüttük. Kadınlara nasıl yardım edebiliriz? sorusuna cevap aramak için böyle bir süreci başlattık. Burada bizim ana ilkemiz şuydu; paylaşım, dayanışma, birbirine destek olma, birbirinin yurdu olabilme. Birimize destek olarak kadın dili ile kadın sözüyle kadın paylaşım ile bunu çözebilirsek, zaten hayatın içerisinde birçok şeyi başarmış olacaktık. Bu anlamda bu çalışmalara başlarken işte zorluklar yaşamadık mı yaşadık engeller yaşadık ama başardık. Son bir yıl içerisinde Mersin’de 6 tane kadın kooperatifinin açılmış olması kadınlar açısından bir kazanım. Kooperatiflere yerel yönetimlerin destek vermesi de bir kazanım. Bu noktada Mersin’de birçok değişiklikler olacaktır.
Biz bu sürece başlarken neyi nasıl yapabiliriz derken ilk başta elimizdekileri değerlendirmek istedik. Çünkü bizim amacımız hazırdan bir malzemeyi alıp dönüştürmek değil, geri dönüşüm sağlamak. Evimizde çevremizde atıl durumda kalan bütün malzemeler üzerinde neler yapabiliriz dedik ve işte keçelerden, sabunlardan, evimize gelen çiçeklerden, eski kumaşlardan, dantellerimizden çözümler üretmeye çalıştık ve bunu da başardık. Bu ürünleri de kentin belirli yerlerinde stantlar açarak, kermesler düzenleyerek kitle ile buluşturuyoruz.
“PANDEMİ SÜRECİNDE EN FAZLA KADINLAR ETKİLENDİ”
Kadınlar olarak pandemiden nasıl etkilendiniz?
Pandemi sürecinde içerisinde tüm kadınlar daha fazla etkilendi. Tabii ki birçok işyerinin kapanması kadınların eve hapsolmasına yol açtı. Hem gelirinden oldu hem de ev içerisinde daha fazla şiddet görmeye başladı. 25 Kasım geldiğinde de bunu vurgulamak bizim görevimiz oluyor. Evdeki baskı, devletin baskısı, bunun üzerine de yoksulluk eklenince bizlerde çözüm üretme noktasında neler yapabiliriz üzerinden kafa yorduk. Yasaklara rağmen kendi hobi bahçelerimiz üzerinden en azından ev ihtiyaçlarını karşılayabilir şeklinde sebze üretimine başladık. Ardından projelere başvurduk, kadınların ürünlerini nasıl değerlendirebiliriz diye çalışmalar yaptık. 2 projemiz de kabul edildi. En azından kadınlar için geçici bir soluk almayı sağladı. Şimdi yereldeki kooperatiflerle birlikte yerel yönetimlerin desteğiyle kalıcı kadın üretici pazarlarının açılması için çalışıyoruz.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ŞİDDETE KARŞI AÇILMIŞ EN BÜYÜK ŞEMSİYE”
Aynı zamanda kadın mücadelesi içinde de yer alıyorsunuz.
Evet. Hayat Ağacı Kadın Kooperatif olarak aynı zamanda Mersin Kadın Platformu içerisinde yer alıyoruz. Mersin Kadın Platformu uzun yıllardır Mersin’de kadın hakları noktasında mücadele eden bir platform ve şiddete, kadın cinayetlerine yönelik her zaman için sokakta olan bir platform. Bu gelinen süreçte 30’un üzerinde kadın örgütleri olarak Mersin’de farkındalık nasıl yaratabiliriz? diye pandemi gerçeğini de dikkate alarak çalışma hazırladık. Sokakların her zaman bizim olduğunu biliyoruz. Biz 25 Kasım’da yine şehrin önemli noktalarda bütün kadınlarla toplanıp şiddete karşı devletin bulması gereken çözümleri kadın cinayetlerini önleme noktasında atacağı adımları haykırmak istiyoruz. Uzun zamandır İstanbul Sözleşmesi üzerine devletin gündeminde olan bir şey var. işte ‘imzamızı çekeriz’ tehdidini kullanıyor. Hepimiz biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi kadını yaşatır ve bu noktada imzacı olan devletlerin hepsinin sözleşmeyi yerine getirmesi gerekiyor. Türkiye imzayı atarken taahhütlerde bulundu ancak maddelerin hiçbirini yerine getirmedi. Kadın örgütleri olarak hem Türkiye genelinde hem Mersin’de bununla ilgili uzun zamandır alanda çalışma yapıyoruz farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi şiddete karşı açılmış en büyük şemsiye. Hiç kimseyi dışarıda bırakmadan şiddetten korumak için herkesin güvenlik çemberi gibi bir şey. Devletin her zaman şiddeti destekleyen yönde politikalar olduğunu zaten görmüştük. Devlet şiddete yönelik bir çözüm üretmek istemiyor. Çözümler üretmek yine biz kadın mücadelesi yürüten kurumlara düşüyor.
“BİZLERE VERİLEN PARA CEZALARI ÇOK DA TESADÜFİ DEĞİL”
Pandemi gerekçe gösterilerek, yaptığınız açıklamalara dair soruşturma açılıp para cezaları aldınız. Bu para cezaları ne anlama geliyor?
Bizler ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ şeklinde Mersin’deki çalışmalarımız devam ederken yaptığımız basın açıklamaları üzerinden 25 kadına para cezası kesildi. Bu aynı zamanda Türkiye’de bir ilk sayılıyor. Çünkü üç eylem üzerinden 70 bine yakın bir para cezası var. Bu para cezası çok da tesadüfi değil. Aslında devlet bize parmak sallıyor. Yani siz bunu yaparsanız ben size onu keseceğim ya da ileriki süreçte hapis cezasına döndürecek. Bir ay içerisinde 1 kadına 3 cezanın kesilmesi ekonomik durumunu bilen bir yerden bizleri alandan çekme çabası. Bizleri sokaklardan çekmek istiyorlar ama bunlar bize yıldırmayacak. Mahkeme süreçlerini başlattık davalarımızı da açtık. İtiraz gelse bile Yargıtay’a kadar olayı taşımayı düşünüyoruz. Bu 25 Kasım’da da bize cezaların kesileceğini yine biliyoruz ama bu bizi yıldırmayacak.
Mersin’de bununla ilgili kadın platformunun yaptığı çalışmalar sonucunda kazanımlarımız ortaya çıktı. Yerel yönetimlerin sığınma evleri, kadın dayanışma merkezleri açması ve şiddeti önleme kampanyaların düzenlenmesi bizim açımızdan bir kazanım. Kadın örgütleri olarak da işte telefon hatları, facebook, instagram adreslerimizi paylaşıyoruz. Çünkü şiddeti önlemek en başta devletin atması gereken bir adım. Bunu kalıcı hale getirmek de biz kadın örgütlerinin yapacağı eylemlere bağlı. Ne kadar çok sokakta olursak tepkimizi dile getirirsek yaptırım noktasına politikaların hayata geçmesi noktasında devlete baskı unsuru olacağımıza inanıyorum.
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.