PİRHA –Hatay’da çevresel bozulmaya karşı itirazda bulunan çok sayıda kurum, kümülatif etki değerlendirmesi için Hatay 4. İdare Mahkemesi’nde görülen dava öncesi açıklama yaptı. Avukatlar, deprem sonrası şehirdeki su ve hava kalitesine dikkat çekerek “Şehrimizin fauna ve florası hızla yok oluyor. Biz, yurttaşlar olarak, bu nadide coğrafyanın korunması, planlı bir kentleşme, giderek azalan su, toprak ve hava rezervlerimizin korunmasını istiyoruz” dedi.
Hatay’daki çevresel bozulmaya karşı itirazda bulunan çok sayıda kurum, kümülatif etki değerlendirmesi için Hatay 4. İdare Mahkemesi’nde görülen davaya katıldı.
Hatay için 2020 yılında alınmış Mahalli İdari Birliği kararıyla birlikte, şehirde gerçekleştirilecek tüm faaliyetlerle ilgili ÇED başvuru dosyasının hazırlanması ve bütünlüklü olarak çevresel etkilerinin değerlendirilmesi öngörülüyordu. Ancak 2023 yılında bu karar kaldırıldı. Söz konusu kararın kaldırılmasına karşılık Av. Mahmut Fevzi Özlüer, Av. Ecevit Alkan, Antakya Çevre Koruma Derneği, davacı olarak duruşmaya katıldı. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipler Birliği de davaya müdahil olma talebinde bulundu.
Avukatlar, deprem sonrası şehirdeki su ve hava kalitesine dikkat çekerek “Şehrimizin fauna ve florası hızla yok oluyor. Biz, yurttaşlar olarak, bu nadide coğrafyanın korunması, planlı bir kentleşme, giderek azalan su, toprak ve hava rezervlerimizin korunmasını istiyoruz” dedi.
“HATAY BÖLGESİNİN EKOSİSTEMİ KORUNMALI”
Ortak yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Hatay Valiliği Mahalli Çevre Kurulu Başkanlığı 2020 yılında vali başkanlığında toplanarak madencilik faaliyetleri sırasında olabilecek olumsuz etkileri minimize etmeden faaliyete geçilmesine izin verilmemesi kararı aldı. Bu kararda amaç, madencilik nedeniyle büyük çevresel sorunlar oluşmasını engellemek ve çevresel yıkımın geri döndürülmesi için gereken çok büyük maliyetlerden kurtulmaktı. Bunun için de valilik, mahalli il çevre kurulu, bu toplantıda madencilik faaliyetleri sonucu, yeryüzünün doğal yapısının bozulması, bitki örtüsünün ortadan kaldırılması, atık oluşumu, toz dağılımı, vibrasyon, gürültü, görsel kirlilik gibi çevreye olumsuz etkilerinin çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için il genelindeki tüm faaliyetler için ÇED olumlu kararı alınması gerektiğine karar verdi.
Fakat 6 Şubat 2023 depremlerinden hemen sonra bu karar kaldırdı. Böylece, il genelinde, maden işletmeleri için yapılacak başvurularda ve buna bağlı işlerde, beton Santrali vs. gibi projelerde, etki alanının sosyal, kültürel hassasiyetlerine dikkat edilmesi, ilgili kurum, kuruluşların sürece dahil edilmesinin sağlanması, yoğun faaliyet baskısı olan alanlarda etkilerin detaylı bilimsel, teknik raporlarla ortaya konulmasının sağlanması, Hatay bölgesi ekosistemin, flora, fauna ve habitatın korunması, faaliyetten etkilenecek yöre halkının proje hakkında doğru ve güvenilir bilgi alması ve ÇED sürecine katılımının sağlanarak yanlış psikolojik manipülasyonun oluşmasını önlemek amacıyla belirtilen koordinatlar içerisindeki bölgenin ‘Hassas Alan’ olarak kabul edilmesine ve tüm grup madencilik faaliyetleri için ‘ÇED gereklidir’ kararının verilerek ÇED raporunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderilmesi kararı çöpe atıldı.
TAŞ OCAKLARI VE BETON SANTRALLERİ PLANSIZ, PROGRAMSIZ AÇILMAYA BAŞLANDI
Peki sonra ne mi oldu? Ardı arkası kesilmeyen taş ocakları ve beton santralleri kümülatif etkileri değerlendirilmeden plansız, programsız bir biçimde açılmaya başlandı. Tüm kültürel, ekolojik, sosyal yaşam hızla bozulmaya yüz tuttu. Deprem ardından kentten göçen binlerce insan ve kırlarda yaşayanlar hava kirliliği, toz ile boğuşur oldu. Şehrimizin fauna ve florası hızla yok oluyor. Biz, yurttaşlar olarak, Bu nadide coğrafyanın korunması, planlı bir kentleşme, giderek azalan su, toprak ve hava rezervlerimizin korunması için 5 Kasım’da Hatay 4. İdare Mahkemesi’nde 10.45’te tüm dostlarımızı ve duyarlı halkımızı duruşmaya katıldık.
Kaybedecek bir karış toprağımız, suyumuz ve har vurup harman savrulacak bir yaşamımız yok!”
PİRHA/HATAY
Yoruma kapalı.