Alevi Haber Ajansi

Hasta mahpusların talepleri kabul edildi ama…- VİDEO

PİRHA- Menemen Cezaevi’ndeki açlık grevi, birbirine bakamayacak bir hasta mahpusun aynı hücreye konulup diğer iki hasta mahpusun ise tedavi edilmeden sevk edilmesi ile sona erdi. Avukat Gülizar Tuncer, “Talepler bir biçimde kabul edilmiş sayılıyor ama bu insanlar açlık grevini bırakmak durumunda kaldılar” ifadelerini kullandı. 

Türkiye’deki iki rehabilitasyon (R) tipi cezaevlerinden biri olan Menemen’in, fiziki ve psikolojik açıdan ağır hasta konumundaki mahpusların tedavi edilmesi amacıyla açıldığı söylense de kurumdaki 4 siyasi mahpus, kötü muamele ve tek başına tutuldukları koşulların zorluğu nedeniyle açlık grevi başlatmışlardı. 36 gün süren eylem nedeniyle, tecrit sona ermiş gibi görünse de, birbirlerine bakamayacak iki ağır hasta bir araya getirildi. Diğer iki mahpus ise koşulların daha da ağır olduğu başka cezaevlerine sevk edildi.

Konuya ilişkin Avukat Gülizar Tuncer PİRHA’ya konuştu.

AĞIR İKİ HASTA YAN YANA

Tuncer, 150 kapasiteli bir cezaevinde açlık grevi yapan 4 ağır hasta siyasi mahpusun durumlarına değindi.

Ergin Aktaş Menemen Cezavi’ne gönderilen ilk mahpus. Bir eli dirsekten diğeri bilekten kesik vaziyette KOAH hastası olan Ergin’in tek başına yaşamını idame ettiremeyeceğine dair defalarca kez Adli Tıp Kurumu tarafından raporlanmış. En son dördüncü kez cezaevinde kalamayacağı yönünde rapor verilmesine rağmen serbest bırakılmazken, buna yönelik Anayasa Mahkemesi ve İdare Mahkemesi’nin yapılan tüm itirazlar da reddedildi. Tek başına yedi metrekarelik bir hücrede olmayan elleriyle yemeğini yemeye, üzerini giymeye, banyosunu tuvaletini hücre temizliğini yapmaya ve çamaşırlarını yıkamaya çalışıyor. Ağırlaştırılmış müebbet olduğu için günde yalnızca bir saat havalandırmaya çıkarılıyor ve hiç kimseyle de görüştürülmüyor. 36 gün boyunca açlık grevinde KOAH ilaçlarını kullanamayan Aktaş’ın talebi kabul edildi. En azından kendisine bakabileceği biri ile aynı koğuşta kalma talebi yine kendisine bakamayacak durumda Ahmet Hani adlı başka bir siyasi mahpusu yan yana koyarak yerine getirildi.

25 Mayıs’ta Ergin Aktaş’ın yanına konulan Ahmet Hani, 14 yaşındayken Rojava’da IŞİD’liler tarafından vurularak yaralandığı için felç oldu. Şu anda tekerlekli sandalyeye bağlı. İzmir Didim’de yurtdışına kaçma iddiasıyla yakalandı. Bugün, 18 yaşında. ‘PYD kurucusu ve yöneticisi olmak’tan yargılanıyor. Menemen’de 7 metrekarelik bir hücrede tek başına tutuldu. Küçücük alanda sandalyeden yatağına geçerken veya yataktan sandalyeye geçerken çoğu kez yere düşüyordu. Uzun süreli yatmaktan vücudunda yaralar oluştu.

ÜÇ AY İÇİNDE AMELİYAT EDİLMESİ GEREKİYORDU

Yusuf Bulut, 68 yaşında, bağırsak kanseri. Ağır psikolojik sorunları var. Kanserden kaynaklı zaman zaman yatalak durumuna düşüyor. Uzun süre tek kişilik hücrede tutuldu. Açlık grevi sonrası Isparta’ya sevk edildi.

Siyasi konumdaki tek kadın mahpus olan Dicle Bozan ise uzun süre tek kişilik hücrede tutuluyor. Nisan 2017’de Tunceli’de yaralı olarak yakalanarak Elazığ Cezaevi’ne konuldu. Bir bacağı kesik. Diğer bacağında şarapnel parçaları var, bağırsakları vücudunun dışında. Elazığ’dan Menemen’e ameliyat olması için getirilmişti. Tek bir kez götürüldüğü İzmir Devlet Hastanesi’ndeki doktorların, 3 ay içinde ameliyat olması gerektiğini söylemesine karşın bir yılı aşkın bir süre geride kaldı. Bozan açlık grevi sonrası, ameliyat olamadan tekrar Elazığ’a götürüldü.

Avukat Gülizar Tuncer, açlık grevinin tüm bu sonuçlara bakıldığında taleplerin tam kabul edilmiş sayılamayacağı söyledi. Dicle Bozan’ın en kısa süre içinde ameliyat olması gerektiğini belirten Tuncer, “Bir yılı aşkın süredir ameliyat edilmeksizin bekletilmesi bir yanıyla onun ölüme terk edilmesi demek” dedi.

Tuncer, “İki arkadaşlar başka cezaevlerine sevk edilmiş oldu. Fakat tedavi edilmeksizin. Ayrıca gittiği cezaevinde işkence uygulamaları devam ediyor. Ergin ile Ahmet açısından değişen bir şey yok sadece bir araya getirdiler. Belki onlar açısından bir araya gelmiş olmak bile bir anlam ifade ediyordur muhakkak yani” diye konuştu.

Tuncer sözlerini şöyle sürdürdü:

“Talepler bir biçimde kabul edilmiş sayılıyor ama bu insanlar açlık grevini bırakmak durumunda kaldılar bir biçimiyle. Mesela Ergin Aktaş KOAH hastası, o yedi metrekarelik hücrede çamaşırlarını kendisi yıkadığı için ve mazgal sürekli kapalı tutulduğu için havasız, hava alamıyor. İzmir’in nemli rutubetli havası ayrı ama orada çamaşırlar hep kurutuluyor. Zaten KOAH sürekli ilerleyen bir hastalık ve havalandırma hakkı da bir saat sadece. Pencereleri açık tutma hakkı bile yok yani. O kadar her şeyden mahrum. Dolayısıyla ilacını kullanamıyor olmak onun açısından çok ciddi bir risk. Ahmet açısından da aynı şekilde. Bütün vücudu yaralar içinde ve yine yatmak durumunda yatalak çünkü. Ona ilişkin özel havalı yataklar falan yok, bu sağlanmıyor. İlaçlarını dahi kullanamayan iki ağır hasta mahpus ne kadar süre devam ettirebilirler.”

“KAMUOYU KONUYA İLGİSİZ KALDI”

Konuya yeterli ilgilinin gösterilmediğini sözlerine ekleyen Tuncer, şöyle konuştu:

“Bir biçimiyle bırakmak durumunda kaldılar. Çünkü kamuoyu çok ilgisiz, alakasız. Seçim sürecine girilmiş olması bir neden olabilir ama şunu düşünmek lazım; cezaevindeki mahpuslar açlık grevinde ayrı bir şey. Ama cezaevinde bulunup rehabilitasyon merkezi gibi özel konumu olan bir cezaevinde bulunup en ağır durumda olan hasta mahpuslar bunu yapmak durumunda kalmışlarsa açlık grevine girmek durumunda kalmışlarsa bu aslında çok ciddi bir şey. Fakat gereken ilgi alaka gösterilmedi. Yani yeteri kadar duyarlılık oluşturulmadı. Dolayısıyla bırakmış oldular sonuçta.” (HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak