PİRHA – Ankara Kızılay’da Sakarya Caddesi’nde biraraya gelen emek, meslek ve Alevi kurum temsilcileri, demokratik kitle örgütleri, Munzur ve Hasankeyf’te yaşanan yıkım ve HES’lere ilişkin kamuoyunun dikkatini çekmek için ortak basın açıklaması gerçekleştirdiler. Açıklamada, 199 yerleşim alanının su altında kalacağı belirtilerek, “Umudumuzu dinamitleyemezsiniz” denildi.
HABERİN VİDEOSU
Ilısu Barajı nedeniyle su altında kalacak olan tarihi kent Hasankeyf’teki tahribat sürüyor. 12 bin yıllık antik kentteki Darphane Kalesi’nin dinamitlerle patlatılması, ardından iş makineleri ile başlayan yıkım sürerken, son olarak Hasankeyf Kalesi içerisinde bulunan büyük kaya kütlesinin düşürülmesi için çalışmalara başlanmıştı.
Ankara Kızılay Sakarya Caddesi’nde Munzur ve Hasankeyf’te yaşanan son gelişmelere ilişkin yapılan basın açıklamasına Ankara Dersimliler Derneği, KESK Anakara Şubeler Platformu, Alevi Birlikleri Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Demokratik Alevi Derneği, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Kızılırmak Köy Dernekleri Federasyonu, Divriği Kültür Derneği, Artvinliler Derneği, Artvinliler Çevre Platformu, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Munzur Koruma Kurulu, ÖDP, HDP, HDK, EMEK, Halkevleri, AKADER, Alınteri, Sosyalist Meclisler Federasyonu gibi demokratik kitle örgütleri katıldı. Ortak basın açıklaması metnini Hasankeyf gönüllüleri adına Ankara Dersimliler Derneği Başkanı ALİli Ekber Çelik okudu.
“199 YERLEŞİM ALANI SU ALTINDA KALACAK”
İlk defa 1954 yılında DSİ’nin saha araştırmalarında ortaya atılan ve 2019 yılında tamamlanması planlanan Ilısu Barajı Hidro Elektrik Santrali her alanda geri dönüşü olmayan zararlara neden olacağı belirtilen açıklamada, bu projeyle 250″ye yakın höyük, 5 binden fazla mağara ve çok sayıda kültürel varlık; 199 yerleşim alanı sular altında kalacak. 10 binden fazla insan göç edeceği, masa başında imal edilmiş TOKİ’leri ve Ilısu Barajı’nı aratmayan “katil” projelerin yapıldığı kentlere taşınmak zorunda kalınacağı ifade edildi.
“DİCLE VADİSİ’NİN EKOSİSTEMİ TAHRİP EDİLECEK”
Açıklamada, ayrıca şunlar vurgulandı:
“Dicle Vadisi’nin ekosistemi tahrip edilecek; rakamlarla ifade edilemeyecek kadar çok canlı bu süreçten etkilenecek; yaşam alanlarından sürülecek veya burada suların altında yok olmaya mahkûm kalacak. Bazıları sonsuza kadar bir tür olarak yeryüzünden silinecek. Sadece Ilısu Baraj Gölü’nün kaplayacağı 331 km karelik alan değil; Dicle’nin güneye doğru özgürce aktığı her yer; benzer kaderi paylaşacak. Bir ceylan, tıpkı kendinden öncekileri gibi su içtiği yere gittiğinde Dicle Nehri’nin özgürce akmadığını görecek: sazlıkların arasında dolaşan balıklar susuzluktan ölecek; bostanlarını sulayamayan köylüler, kuruyan sebzelere bakacak… Veya tıpkı Atatürk Barajı gibi bir tehdit aracı olarak kullanılan kapaklarının açılmasıyla güneydeki her şey sular altında kalacak. Evet çünkü bu proje bir tehdit aracı aynı zamanda. Bu yüzden de siyasi bir proje olduğu vurgulandı.”
“İNSANLARA TOKİ’LERDE EV VERECEKLERİNİ SÖYLÜYORLAR”
Baraj alanına su tutulmadan 8 kültür varlığını taşıyacaklarını vaat edildiğine dikkat çekilen basın metninde, “İnsanlara TOKİ’lerde ev vereceklerini söylüyorlar. Ama yaşam Zeynel Türbesi’nin taşınması gibi “kısacık” bir zamanda oluşmaz. Ilısu Barajı “Katliam Projesi’nin altında kalacak Hasankeyf ve diğer yerler Güçlükonak’tan Siirt’e binlerce yıllık tarihin, emeğin ürünüdür. Bir kaç on yılda oluşamaz. Ama bir kaç on yıllık ömürlü baraj için geri dönüşü olmayan bir şekilde Kürtlerin, Ezidilerin, Arapların yaşam alanları… Yok edilebileceği ifade edildi.
“GELECEK YOK OLURKEN BİRİLERİ ZENGİN OLACAK”
Hasankeyf için sivil toplum örgütlerinin Ankara Kızılay Sakarya Caddesi’nde ortak hazırlanan basın metninde, “Su tutulduğunda, tıpkı diğer baraj alanlarında olduğu gibi, artık her şey için çok geç olacak. Tarih, yaşam alanları, ekosistem bir çamur yığının içinde boğulurken; yani gelecek yok olurken birileri zengin olacak. Evet, sermaye bu barajın yapımından, buralarda sözüm ona üretilecek, yurt dışına pazarlanacak enerjiden para kazanacak; sonra halklara karşı silah olarak kullanacak. Doğal alanların katliamından, kültürel varlıkların yok edilmesinden, canlıların yerinden edilmesinden: yani ölümden ürettiği enerji ile ihya olacak. Ölümün ismine ise sadece kendisinin inandığı bir isim koyacak: KALKINMA” ifadeleri kullanıldı.
“BİZİM UMUDUMUZU DİNAMİTLİYEMEZSİNİZ”
Birçok demokratik kitle örgütünün Anklara Kızılay Sakarya Caddesi’nde bir araya gelerek Munzur ve Hasankeyf’te yaşanan son gelişmelere ilişkin hazırlanan ortak basın metninde son olarak şunlar kaydedildi:
” Hasankeyf nezdinde Ilısu projesine karşı mücadele verenler, Dicle Nehri’nin özgür akan sularında kendi siluetlerini gördü; betonlaştırılmış, dokusu bozulmuş kentlerde göremediği toprağın kokusunu içine çekti, umutları binlerce yıllık tarihin içinde gezindi. Ve en önemlisi buralardan beslendi. Bu yüzden Hasankeyf’i yaşatmak için verilen mücadele, sermayenin inanamayacağı kadar kuşakları aştı. Bu yüzden güçlüyüz ve bizim umudumuzu dinamitleyemezsiniz. Dinamitleriniz kendi yalanlarınızı gün yüzüne çıkarmaktan başka bir işe yaramaz.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.