PİRHA-Kayseri ve Maraş’ta eski Alevi mezarlıklarında sembollerin olduğunu belirten Göynük köyünden Hasan Ali Tuncer, “Son dönemlerde kendi yakınlarımızı Alevi inancına uygun olarak defnettik. Hakk’a uğurlama, dedenin eşliğinde, saz çalınarak, nefesler ve gülbenkler okunarak yürütüldü” dedi.
Maraş’ın Göksun ilçesine bağlı Göynük köyü ve Kayseri’nin Sarız ilçesine bağlı Alevi köylerinde eski dönemlere ait mezarlarda inançlarını ve geleneklerini yansıtan sembollerin taşlara çizildiği görülüyor.
Göynük köyünde yaşayan Hasan Ali Tuncer, şu anda Keklikoluk’ta, Tatmakuyu’da İslami inanca göre yetişen kişilerin cenazeleri defnettiğini söyledi. Tuncer, “Oradaki hocalar da şimdi İslamiyet’in misyoneri olarak çalışıyorlar. Tümüyle dualarla götürüyorlar. Okuduğu duaların hepsi yanlış ve hatalı. Bunu bir türlü anlatamıyoruz” diyerek tepki gösterdi.
Tuncer, şöyle devam etti:
“Alevilerin eski dönemlerinde mezar taşlarına güneş, silah, bardak, ay ve yıldız figürleri çizilmiş. Silahın onların savaşçı özelliğini, güneş motifi de güneşin kutsal kabul edildiğini gösteriyor. Yine bu dönemde Alevilerin inançlarına müdahale edilmediğini ve dışardan etkilenilmediğini ortaya çıkarıyor.”
“O DÖNEMDEKİ MEZARLAR ALEVİ İNANCINA GÖRE YAPILIRDI”
Tuncer, ailesine ait olan mezarlar hakkında ise “Tarihi mezarlardan bir tanesi dedemin dedesine ait, diğerleri de büyük dedemin kardeşlerine ait. Bir tanesini Ermeni mezarlığı diye yıkıyorlar. Köyden birileri gelip buranın Ermenilere değil Kürt Beylerine ait olduğunu söylüyor. 1930’larda buradan Kayseri’ye gidiş gelişlerde hayvancılık yaptıkları için Kayseri taşlarını görüp buraya taşıyorlar. Tümüyle Alevi geleneklerine göre yaptırılıyor. Üzerinde ay ve yıldızın olması hanedanlığı anlatıyor. Silah figürlerinin olması da hanedan içinde silahlarla uğraştığını ifade ediyor” diye konuştu.
“DEVLET ZEKİ ÇOCUKLARI ALIP ASİMİLE ETMEK İSTİYORDU”
Hasan Ali Tuncer, “Devlet o dönemde Alevileri asimile etmek için bölgedeki zeki çocukları götürüp okutmak istiyor. Dedemin küçük kardeşini zeki olduğu için Kuleli’ye götürüyorlar, geri dönüşte zatürreye yakalandığı için hayatını kaybediyor. Ondan sonra aileler bir daha çocuklarını okutmak istemiyorlar” dedi.
“HOCALIK DAYATILIYORDU”
“Özellikle 1950’de Tekke ve Zaviye Kanunuyla dergahların kapatıldığını hatırlatan Tuncer, şunları kaydetti:
“Aleviler o dönemde cemlerini gizli yürütmek zorunda kalıyor. Çok partili dönemle birlikte Alevilere Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın tekrar verileceğine yönelik bir seçim kampanyası yürütülüyor. Bunu yaparken de bize ‘sizin cenazelerinizi nasıl kaldırdığınız belli değil’ diyerek köyden eski yazıları bilen birkaç kişiyi gönderin, diyor. Daha sonrasında müftülük tarafından dualarla birlikte hocalık sistemi başlıyor. Daha sonra dedem aşiret reisi olduğu için bunu yaptığına pişman olmuştu. Nerden bulaştık diye buna sinirleniyordu. Bizim köyde başkalarına aktarılmadığı için kimse yapmıyor.
Şu anda Keklikoluk’ta, Fatmakuyu’da hocalar İslamiyet’in misyoneri olarak çalışıyorlar. Tümüyle dualarla götürüyorlar. Okuduğu duaların hepsi yanlış ve hatalı. Bunu bir türlü anlatamıyoruz. Eskiden mezarlar yörenin taşlarıyla yapılırdı. Daha sonra mermer taşları çıkınca mezarları yaptırmak için mermercilere gidiyorduk. Böyle olunca mermer ustası kendi düşüncesine göre yaptırıyordu. Getirip taktıklarında bu sefer kavga çıkıyordu. Biz silinmesini istiyorduk artık kaldırılamayacağını fark edince mecbur kabullenmiş olduk. Son dönemlerde kendi yakınlarımızı Alevi inancına uygun olarak defnettik. Dedenin eşliğinde, saz çalınarak, nefesler ve gülbenkler okunarak yürütüldü. Bunu yapınca kendi köyümden tepki aldım.”
“ALEVİ İNANCINA GÖRE UĞURLANMAK İSTİYORUM”
Alevilerin hızlı bir şekilde asimile olmaya başladıklarını hızlı bir şekilde de Kuran okumaya çalıştıklarını dile getiren Tuncer, “Ailemin bana vasiyetleri üzerine akrabalarımı Alevi inancına göre defnettik. Bundan sonra da bu şekilde sürdüreceğim. Yaptığım için de mutluyum. Kendi vasiyetim de böyle. Ölünce Alevi inancına göre uğurlanmak istiyorum” diye konuştu.
Kamber YILDIZ/MARAŞ
Yoruma kapalı.