PİRHA- HBVAKV Uzundere Cemevinde yürütülen Mekteb-i İrfan muhabbetinde konuşan Hacı Bektaş Ocağı’ndan Özdoğan Sağlam, “En büyük ibadetimiz cemal cemale olan cemdir. Biz meydanlarımızı kendi erkanlarımızla, gerçeğimizle doldururuz. Nereye gidersek gidelim bütün erkanlarda, hizmetlerde Alevi toplumun kendi dili, anlayışı, geleneğine uygun hizmet edersek asıl varlığımızı o zaman ortaya koymuş oluruz” dedi.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Uzundere Şubesi ve Cemevinde bir çok yurttaşın katılımıyla Mekteb-i İrfan muhabbeti gerçekleşti.
Hacı Bektaş Ocağı’ndan Özdoğan Sağlam, HBVAKV Çiğli Şube Başkanı Hüseyin Han, Mekteb-İrfan zakirlerinin katıldığı muhabette çerağlar uyandırıldı.
Hakk’a yürüme erkanlarına dair yürütülen hizmetleri Alevi toplumu için devrim olarak nitelendiren Hacı Bektaş Ocağı’dan Özdoğan Sağlam, Alevi toplumunun yürütülen tüm erkanlarda kendi dili, anlayışı, geleneğine uygun hizmet etmesi ile ancak asıl varlığını o zaman ortaya koyabileceğine vurguda bulundu.
“DOĞANIN TAKVİMİNE GÖRE YENİ YIL NEVRUZ’DUR”
Doğanın kendisine göre takvimi olduğuna işaret eden Sağlam, bu takvime göre yeni yılın Nevruz olduğunu ifade etti. Sağlam, “Hızır ayından sonra cemreler düştü. Cemreden kasıt ateş, ısı, kor demektir. Daha sonra 21 Mart Nevruz bayramı gelir. 21 Mart hemen hemen bir çok ulus tarafından kutlanıyor. Bütün insanlık aleminin bir takvimi, saati vardır. Kendine göre bir ay, yıl belirlemek için bir takvim oluşturmuştur. Doğanın da bir takvimi, saati vardır. Doğanın takvimine baktığınız da aslında yeni yıl Nevruz’dur 21 Mart Nevruz’un başlangıcıdır ve yeni bir yıldır. Saatin akrebini, yelkovanını sağa sola çevirebilir, geriye ileriye alabilirsiniz. Ama doğanın dengesini ileri geri yaptıramazsın, güneşin doğuşunu sağa sola çeviremezsin. Gerçek yeni yıl baharın gelişi ile başlıyor. O nedenle biz kendi kutsalımız ile bunu dile getirmişiz. Nevruz’a Ali’nin doğuşu demişiz. Biz Ali dediğimiz zaman kainatın kendisi olduğuna inandığımız bir Ali modelini söylemişiz” dedi.
“ALEVİ TOPLUMU EMEKTEN YANADIR, SERMAYEDEN YANA DEĞİL”
Sermayenin doğanın dengesini bozup, emeğe karşı hoyratça saldırdığını ifade eden Sağlam, Alevi toplumunun emekten yana olduğunu sözlerine ekleyerek, “Doğada her şey var, bereketi çok fazladır. Bütün canlıya, kurda kuşa, börtü böceğe ve bütün insanlığa yetecek kadar mahsulü vardır. Bunun karşısında bir de emek ve sermaye vardır. Sermaye maalesef doğadaki o dengeyi bozup bunu kendi lehine çevirip emeğe karşı savaşarak onu adaletli dağıtmadığı için dünya bu hale gelmiştir. Emeğin de, sermayenin de ne olduğunun farkına varmak lazım. Sermayenin de üzerimizde oluşturduğu bir asimilasyon payı var. Alevi toplumu emekten, halktan yanadır. Sermayeden asla yana değildir. Emek alın teridir, helaldir. Emek razılıktır, rızalıktır” diye konuştu.
“HAKK’A YÜRÜME ERKANLARI ALEVİLER İÇİN YÜZYILIN DEVRİMİDİR”
“Hakk’a yürüme erkanını Alevi toplumu için yüzyılın devrimi olarak tanımlıyoruz” belirlemesinde bulunan Sağlam, bu hizmeti yürütürken Alevi toplumunun aşırı tepkiler verdiğine dikkat çekti.
Hakk’a yürüme erkanları ile Alevi toplumunun düşünceye sevk edilerek, sarsıldığını dile getiren Sağlam, Alevi toplumunun tüm erkanlarında kendi dili, anlayışı ile geleneğine göre hizmet etmesinin kendi varlığını orta koymasında yardımcı olacağının altını çizerek şöyle konuştu:
“Bugüne kadar bu hizmetin savaşını verirken bu da nereden çıktı, böyle bir şey yoktur, halka düzeninde değil saf düzeninde duralım gibi aşırı tepkileri şaşkınlıkla izledik. Ama gördük ki Alevi toplumu mücadeleyi, davayı bırakmış. Asimilasyona tabi olmuş, kendi özünün gerçeğine uzaylı kadar uzak kalan bir toplum olduğunu gördüm. Bu Alevi toplumunun aklında büyük bir derinim yarattı. Onları düşünceye sevk ettik, sarstık. Su bulandı ve bulandıktan sonra ancak durulur. Büyük bir mücadele ile Hakk’a yürüme erkanlarını İzmir’in yüzde 80-90’ı kadarına kabul ettirmiş durumdayız. Alevi toplumu yaşamış olduğu katliamlara karşı davayı yürüterek birlik olur, kavgasını yapar ama; katliam olmadığı zaman da Alevi toplumu birbiri ile uğraşır. Böyle bir alışkanlığımız var. Bizim ibadet geleneğimiz cemdir. En büyük ibadetimiz cemal cemale olan cemdir. Bundan sonraki diğer erkanlarımız da yine aslında bu geleneğe uygun olması lazım. Biz meydanlarımızı kendi erkanlarımızla, gerçeğimizle doldururuz. Nereye gidersek gidelim bütün erkanlarda, hizmetlerde Alevi toplumun kendi dili, anlayışı, geleneğine uygun hizmet edersek asıl varlığımızı o zaman ortaya koymuş oluruz.”
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.