PİRHA- Hakk’a uğurlama erkanlarında Alevi inancında yeri olmayan uygulamalara dair değerlendirme yapan ABF İnanç Kurulu Başkanı Hasan Kılavuz, “Bunlar ister orada hizmet yürüten kişiler olsun, ister Alevi seyitleri, dedeleri, babaları olsun birilerine şirin görünmek için inancı iğdiş etmeye çalışıyorlar. Bunlar toplum önünde daima mahkum olurlar” derken, Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin de yaşanan sıkıntıların ortadan kalkması için Alevi inanç önderlerinin cesaretli olunması gerektiğini belirtti.
Yüzyıllar boyunca baskı ve asimilasyon politikalarına tabi tutulan Alevi inancında en büyük tahribatın yaşandığı erkanların başında Hakk’a uğurlama erkanı geliyor.
Sanatçı Engin Nurşani’nin İstanbul’da Sarıgazi Cemevinden deyişlerle uğurlanması ve Hakk’a uğurlamayı yapan Alevi ‘hoca’nın Alevi inancının dışına çıkması ve sarığı (fesi) tartışmalara neden olurken, “Alevi inancında Hakk’a uğurlama erkanı nasıl olmalı?” sorusunu yine gündeme getirdi.
CANTV’de yayınlanan ‘Gönül Köprüsü’ programında Diren Keser’in konuğu olan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) İnanç Kurulu Başkanı Hasan Kılavuz ve Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin “Alevi inancında Hakk’a uğurlama erkanı nasıl olmalı?” sorularını yanıtladı.
ABF İnanç Kurulu Başkanı Hasan Kılavuz, devlet dini olan İslam’ın, Alevileri tarih boyunca kuşatma altında tuttuğu için bütün erkanlarını gizli bir şekilde yerine getirdiğini belirterek, “Aleviler tek bir hizmeti aleni yapıyorlar. O da Hakk’a uğurlama erkanı. Orta Anadolu’da özellikle Sivas ve yöresinde kaymakamlıklar müftülükler vasıtasıyla cenaze erkanları kontrol etmişlerdir. ‘Kuransız, imansız gitti’ diyerek baskı oluşturmuşlardır. Oysa Alevi Piri ‘okumasını bilirsen Kuran sendedir. Okunacak en büyük kitap insandır” diyerek, Alevi inancını en net biçimde ortaya koymuştur” dedi.
Pirlerin geçmişte talipleri dergahlarda, ocaklarda, evlerde kendi dilleriyle, değişleriyle, gülbekleriyle, duazlarıyla toprağa sırladığının altını çizen Kılavuz, “niye bunları yaptı? Çünkü bir ömür onunla büyümüştü, bütün gönlüne onlarla girmişti, onunla toprağa sırlanması gerekirdi diyerek erkanı yürüttüler” diye konuştu.
“ALEVİLİK SUYUN GÖZESİ KADAR BERRAKTIR, DURUDUR VE HEP GÖNÜLLERE AKAR”
Sunni imamların taklitçiliğini yapanlardan inancın çok çektiğini belirten Kılavuz, sözlerini şöyle devam etti:
“Bunlar ister orada hizmet yürüten kişiler olsun, ister Alevi seyitleri, dedeleri, babaları olsun inancı iğdiş etmeye çalışanlar var. Bunlar toplum önünde daima mahkum olurlar. Ömrü boyunca Hakk’a uğurladığı kişinin daima mest olduğu, deyişlerin, duazların orada bulunan cemaat tarafından anladığı dilden söylenmesi gönül rahatlığıdır. Çünkü Hakk gönüldedir. Ama bunlar imamlara, Sunni iştihatı uygulayanlara, devletin belli kesiminde olanlara şirin görünmek için yapıyorlar. Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar o İslam girdabında boğulacaklardır. Çünkü Alevilik suyun gözesi kadar berraktır, durudur ve hep gönüllere akar.”
“BİZİM ÇAĞRIŞIMIZ ALLAHU EKBER DEĞİL, ‘YETİŞ BOZATLI HIZIR, YETİŞ YA HÜSEYİN, ALİ, YETİŞ YA HAKK’DIR”
“Geçmişte kılıçtan, baskından kurtulmak için tahkiye yapıldı, gönülden söylenen sözler değildi. Hakk’a uğurlama erkanlarını isteyerek İslam’a göre yapmadı. Bugün baskılar bitmiş değil ama en azından özüne dönmelidir” diyen Kılavuz, “bizim çağrışımız ‘yetiş Bozatlı Hızır, yetiş ya Hüseyin, Ali, yetiş ya Hakk’dır. Bütün ulularımızı, evliyalarımızı zikrederek çağırıyoruz, yoksa başka dinin taklitçiliğini yapmıyoruz. Aleviler hiç bir gün ne o yolda yürümüşüz, neden de öyle bir uygulamayı evimize, hanemize sokmuşuz. Şimdi hanemize, evimize girmeyen bir şey niye gelip başucumuzda söyleniyor? Alevi pirleri okusunlar, öğrensinler, talibin gönlüne ve arzusuna göre sırlasınlar. Bütün cemevlerinde de bunun yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI BİRÇOK ALEVİ KÖYÜNDE TEKAMÜL KURSLARI AÇARAK İNANCI ASİMİLE ETMEYE ÇALIŞTI”
Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin de, Alevi inancının geçmişten günümüze bir takım sıkıntılar ve kırılmalar yaşadığına vurgu yaparak, “Cumhuriyetin ilanı sonrası kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı birçok Alevi köyünde kasabasında tekamül kursları açtı. O kurslara Alevi dedelerini katarak, Hakk’a uğurlama erkanının nasıl yapılacağı konusunda eğitimler verildi ve belli dönemlerde devam ettirildi” dedi.
“HAKK’A YÜRÜYEN BİR CANIN ÜZERİNDE AĞIT YAKILMASI HALA KULAKLARIMDA DURUYOR”
“Hakk’a yürüyen bir can o köyde zakir yoksa başka bir köyden zakir getirilip o gece saz çalınır, ağıtlar yakılırdı” diyen Sevin, sözlerine şöyle devam etti:
“Ağıt geleneği Alevi Kızılbaş inancında zaten vardır. Bugün Dersim’de, Malatya’da, Maraş’ta, Bingöl’de vardı. Bingöl’de eğitimci olarak çalıştığım yıllarda Hakk’a yürüyen bir canın üzerinde ağıt yakılması hala kulaklarımda duruyor. Şimdi düşünün ceminizde, darınızda söylüyorsunuz ve inancınızın çok önemli bir bölümü olan Hakk’a yürüme erkanında bunu abes görüyorsunuz. Bunu abes görenler en büyük yanlışı yapıyorlar. Bir Alevi şairi olan Kaygusuz Abdal diyor ki; ‘evliyadan gelen kelam okunan Kur’an değil mi, gerçek Veli’nin sözleri sure-i Rahman değil mi?” Şimdi sen hiç bilmediğin hiç anlamadığın bir dille okunana ‘amin’ diyorsun da niye bildiğin bir dille bir evliyanın, bir eren’in bir prin söylediği söze niye inanmıyorsun? İşte burada Alevi dedeleri korkmadan yüreklice her yerde bunu itiraf etmek zorundadır. Yoksa vebal büyüktür. Bu buna uymayan dedeler bu vebalin altından kalkamazlar.”
PİRHA/MERSİN
Yoruma kapalı.