PİRHA- HDK İzmir Meclisleri’nin düzenlediği panelde konuşan Siyasetçi Gültan Kışanak, “Kalıcı barışın tesis olması için seyirci olmaktan çıkıp, kendi geleceği hakkında tutum alan aktif yurttaşlar haline gelmeliyiz. Maalesef yüksek siyaset herkesi seyirci haline soktu. Barış konusunda da herkes kendisine ‘Ne yapmalıyım?’ diye sormalı” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Meclisleri “İzmir Barışı Konuşuyor” başlıklı panel düzenledi. Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelin moderatörlüğünü Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) İzmir Şubesi Başkanı Coşkun Üsterci yaparken Kürt Siyasetçi Gültan Kışanak, HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş ve İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer panele konuşmacı olarak katıldı.
Panelin düzenlendiği salona Kürtçe ve Türkçe “Umutla, direnişle, hep birlikte özgürlüğe” pankartları asıldı. Panele çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri, Musa Anter’in kızı Rahşan Anter, İnsan hakları savunucusu Akın Birdal ve çok sayıda kişi katıldı. Yoğun ilginin gösterildiği etkinlik Halkların Korusu’nun dile getirdiği evrensel şarkılarla başladı.
“KÜRTLERE YÖNELİK ÖZGÜN YASAL DÜZENLEMELER VAR”
Panelde ilk konuşan HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, 8-9 Şubat’ta uluslararası barış konferansı düzenleyeceklerini bilgisini vererek ülkenin toplumsal barışa ihtiyacı olduğunu söyledi. Meral Danış Beştaş, son günlerde yaşanan siyasi gelişmeleri özetledi.
Meral Danış Beştaş, ülkede ‘savunma’ harcamalarına aktarılan bütçeye değinerek “İktidarlar kutuplaştırmayla ve savaş söylemiyle iç ve dış düşmanlar yaratarak kendi iktidarların devamını sağlamaya çalışıyorlar. Türkiye’de şu anda hukuki zemin kalmamıştır. Bu ülkede ‘Öcalan yasaları’ var. Kürtlere yönelik özgün düzenlemeler var. Bir sosyal medya paylaşımıyla insanlar hemen ‘terörist oluyor. Bunun temel nedeni Kürt meselesi ve bu mesele etrafında örülen totaliter düzen” diye belirtti.
“SURİYE’DE ODAKTA KÜRTLER VE ALEVİLER VAR”
Son İmralı görüşmelerine de değinen Beştaş, “Suriye’de yüz yıllar boyunca konuşulacak gelişmeler yaşanıyor. Ama yine odakta Kürtler ve Aleviler var. Türkiye halen ‘biz orada terör devleti kurmalarına izin vermeyiz’ diyor. Ne terörü, orada halklar bir arada yaşıyor. Orada bütün halkı terörist ilan etme hakkını nerden buluyorlar. Sayın Öcalan’ın özgür olması gerekir. Bu mesele sadece birkaç görüşme ile sağlıklı bir şekilde yürüyemez” diye konuştu.
‘BARIŞI TESİS ETMEYE ÇOK YAKINIZ’
Daha sonra söz alan Tunç Soyer, tüm halklar için barışın önemine vurgu yaparak Kürt sorununa ve yaşanan son gelişmelere dair “50 yıldır yaşanan kayıpların ne kadar çok olduğunu herkes biliyor. Bu defa belki de uluslararası konjonktürdeki risklere rağmen barışı tesis etmeye çok yakınız” sözlerine yer verdi.
Sürecin TBMM’de meşruiyet kazanmasının sağlanması gerektiğini anlatan Soyer, “DEM Parti mutlaka inisiyatif alıp kendi liderliğinde bir müzakereyi devam ettirmek zorundadır. DEM Parti Eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve mevcut Parti Eş Başkanlarının müzakere sürecinin liderliğini üstlenmeleri gerekmektedir. Sürecin meşruiyeti TBMM’ye taşınmasıyla sağlanabilir. Her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları korunmalıdır. Unutulmamalıdır ki bölgedeki tüm Kürtlerin gözü Türkiye’nin üzerindedir. Burada başarıyla sonuçlanacak bir demokrasi mücadelesi tüm bölgeye örnek olabilir” ifadelerini kullandı.
‘BARIŞI KAZANIRSAK NE GÜZEL OLUR’
Son olarak konuşan Gültan Kışanak ise Kürt sorunun siyasi rekabet haline getirildiğini söyleyerek “İlklerimize kadar savaş yaşadık ve barışa da özlem duyuyoruz” dedi.
Barış için mücadele etmek gerektiğini ifade eden Gültan Kışanak, Kürt sorunun ‘başı boş’ bir sorun olmadığına belirterek “İktidar çözüm sürecinde başlatan diyalog sürecini buzdolabına kaldırdılar. Ama o günden sonra savaş için yeni stratejiler yaptılar. Kürt sorunun vicdanı ağırlığı çok fazladır. Resmi rakamlara bakarsak çözüm süreci başladıktan sonra 38 bin insan yaşamını yitirdi. Faili meçhullerle birlikte yaklaşık 100 bin insanı kaybettik. Çok ağır bir süreç geçirdik. Son 40 yılda neler yaşadığımız konusuna yüzleşmekten korkuyoruz” şeklinde konuştu.
Kalıcı barışın tesis olması için seyirci olmamak gerektiğini söyleyen Gültan Kışanak, “Maalesef yüksek siyaset herkesi seyirci haline soktu. Bu ülkede 50 milyonun üstünde insan asgari ücret ile yaşıyor ama herke bu duruma da seyirci. Barış konusunda da herkes kendisine “Ne yapmalıyım?” diye sormalı. Biz hepimiz ‘Barışı kazanırsak ne güzel olur’ sloganını her yere yazarak bu soruyla yüzleşip sorumluluklarımızı hatırlamamız lazım” sözlerine yer verdi.
“KÜÇÜK HESAPLAR FAYDA GETİRMEYECEKTİR”
Kışanak, son olarak şunları ifade etti:
“Hikayelerimizi birbirimize anlatmalıyız. Bu şekilde barışa yardımcı oluruz. Biz nasıl biz olacağız? Biz olabilmek için ben ne yapmalıyım? Bu soruları sormamız lazım. Devletlerin sınırları ile ilgilenmeliyim, ortak bir gelecek için sınırsız özgürlük ve demokrasi talep edelim. Kürtlerin bu konuda politik yaklaşımı çok nettir. Eşit ve özgür bir şekilde sınırsız yaşamak istiyoruz. Herkesin bu gelişmelerde çok ciddi kaygıları var. Bu kadar devasa meselenin içerisinde küçük hesapların son derece kısır ve bize fayda getirmeyecek. Geçen zamanı telafi etmek için herkes hakiki barışı kazanmak için kolları sıvaması gerekir.”
Panel soru cevap ile sona erdi.
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.