PİRHA – Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (EVİD-SEN) Genel Başkanı Gülhan Benli, sendikal faaliyetlerinin önündeki engelleri anlattı. Benli, özellikle kadınların yoğunlukta olduğu bir sendika olmaları nedeniyle siyasi baskılara maruz kaldıklarını belirterek, “İşverenin iki dudağı arasında çalışma hayatımız var” dedi.
15 Haziran 2011’de kurulan EVİD-SEN’in Genel Başkanı Gülhan Benli, siyasal iktidarın ev işçilerine yönelik tutumuna bu sözlerle karşı çıkıyor.
“Her yıl binlerle ifade edilen iş cinayetleri arasında ev işçilerinin payı oldukça yüksek. Bununla birlikte, en fazla hak gaspına uğrayan kesimlerin başında da ev emekçileri geliyor”
Sektör içinde uzun yıllar boyunca hak gaspına uğrayan bir isim olan Benli, “Ten rengim, Kürt ve Alevi olmam sebebiyle birçok kez ayrımcılığa uğrayıp işten atıldım. Sonrasında bu alanda mücadeleye koyuldum” diyerek hikâyesini PİRHA’ya anlattı.
“İŞ TANIMININ SINIRI YOK”
İş tanımının sınırı olmadığının altını çizen Benli, “Ev işçileri ve bakım emekçileri, 2011’de kurdukları sendikayla kadınların görünmez emeğinin sesi oldu. Ancak 14 yıl geçmesine rağmen sendikanın resmi işlemleri hâlâ tamamlanmadı.
Yargı kararıyla varlığı tescillenmesine rağmen EVİD-SEN’e hâlâ kütük numarası verilmedi. Örgütlenme özgürlüğü engellenen ev işçilerinin işçi sağlığı ve güvenliği konusunda da hiçbir yasal dayanakları yok” dedi.
“Bizde belirli bir iş tanımı yok. Temizliğe giden yemek de yapıyor” diyen Benli, “Sendikada kadın olmamız sebebiyle daha da çok engelleniyoruz” sözlerini ekliyor.
Ekonomik kriz nedeniyle ev işçiliğine büyük bir yönelim olduğunu belirten Benli, “Bu işi artık herkes yapıyor. Öğretmenler, yabancı dil bilenler… İnsanlar kendi alanlarında iş bulamadıklarında ne yapsınlar? Bu alana geliyorlar. Çok da ihtiyaç duyulan bir alan oldu. Bu alandakiler olmazsa onlar çocuklarını bırakıp nasıl kariyer yapıp zenginliklerine zenginlik katacaklar?” diyerek tepkisini dile getiriyor.
“KADINLARIN YOĞUNLUKTA OLDUĞU BİR SENDİKA OLDUĞU İÇİN ENGELLENİYORUZ”
Gülhan Benli, ev işinde çalışan milyonlarca kişinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek neden sendikaya ihtiyaç duyduklarını şöyle açıklıyor:
“Ev işinde çalışan hasta, çocuk, yaşlı bakan; merdiven silen, yemek, ütü yapan insanların çalıştıkları yerde bir sürü sorunları oluyor ama bu çalışanların hiçbir sosyal güvencesi yok. Sosyal güvenceden mahrum kalan, hiçbir haktan faydalanmayan bir alanın sorunlarına çözüm üretmek için sendikamızı kurduk. Ancak sendikalaşmamız engelleniyor. Üye dahi yapamıyoruz. E-devlet üzerinde görünmüyor, aidat alamıyoruz. Türkiye’nin geldiği nokta bu! Bir sendika 14 yıl boyunca engelleniyor.
Kadınların yoğunlukta olduğu bir sendika olması dolayısıyla bu süreci özellikle bu şekilde engelliyorlar.”
“ÇALIŞANLARIN KİME NEREYE GİTTİKLERİ BELLİ DEĞİL”
Benli, EVİD-SEN’in mücadelesiyle birçok işçinin haklarına kavuştuğunu belirtiyor:
“Arkadaşlarımız hak gaspları yaşadığında hep yanlarında olduk. Parasını alamayanlara destek verdik. Çalıştıkları yerlerde tacize uğradıklarında işçilerin yanında durduk. Davalar açtık, evlerin önünde eylemler yaptık. Çalıştaylar düzenledik, işçiler için sözleşmeler hazırladık. Bu sözleşme bugün Uluslararası Çalışma Örgütü’nün sitesinde yer alıyor. Gündelik sigortasının çıkması da bizim mücadelemizin ürünüdür. 10 gün altı, 10 gün üstü ‘ucube yasa’nın kaldırılıp herkesin sosyal güvenceye kavuşması için yasa teklifimiz de hazır. Çünkü bu alanda çalışanların can güvenliği yok. Çalışanların kime, nereye gittikleri belli değil; tacize, tecavüze maruz kalabiliyorlar. Nadira Kadrova’nın yaşadıkları biliniyor. Üstelik bir milletvekilinin evinde yaşandı.
Bir milletvekilinin evinde bu yaşanıyorsa artık gerisini siz hesap edin.”
“ŞİKAYET EDERSEN BAŞINA GELECEKLERİ DÜŞÜN!”
Ev işçileri, çalışma saatleri, izin hakları ve ücretler konusunda da büyük haksızlıklarla karşı karşıya.
“İşverenin iki dudağı arasında çalışma hayatımız var” diyen Benli, yaşananları şöyle anlatıyor:
“Belli bir saat yok. Çalışanın işi bitince çıkabilir ya da 7/24 çalışır. Haftada bir gün izin kullanır ama o da neye yetecek Çocuğuna mı, kendine mi, sosyal hayatına mı? Gerçekten içler acısı bir durum! Çalışma koşulları çok kötü. Yatılı çalışan arkadaşlarımızın da farklı sorunları var. Taciz vakalarına çok sık rastlanıyor ama görünür değil. Çünkü çalışanı koruyan bir yasa yok. Her şey işverenin iki dudağı arasında. Düşüp yaralanan bile tehdit ediliyor. Yakın zamanda temizlik sırasında merdivenden düşen bir arkadaşımıza ‘yumuşak düştün, bir şey olmaz’ demişler. Hastanede kırık çıkınca işten atıldı. Ücretini alamadı, üstelik ‘şikayet edersen başına gelecekleri düşün’ diye tehdit edildi. Bunu yapan, bilindik bir holdingin sahibi!”
Benli, ev işçiliğinin bilinçli olarak kadınlara yüklendiğini söylüyor:
“Bu işi yapan erkek arkadaşlarımız da var ama bilinçli bir şekilde kadınlara yüklenmiş durumda. Eğer bu alanda erkekler yoğunlukta olsaydı, o yasalar çoktan çıkardı. Kadınlar olunca her şeyi kendi zihinlerine göre şekillendirmeye çalışıyorlar.
Sistem, bilinçli bir şekilde bu işi kadına yüklemeye çalışıyor. Amaç kadınları eve hapsetmek. Kadın evde olmalı, dışarı çıkmamalı! Zihniyetleri belli. Diyanet’in açıklamaları, AKP hükümeti süresince derinleşen sorunlar ortada.
TÜİK verilerine göre en az 2 milyon ev işçisi var ve bu sayı giderek artıyor.”
Eren GÜVEN/İSTANBUL
Yoruma kapalı.