PİRHA -Gezi Direnişi’nin 7’inci yılı dolayısıyla CAN TV’de Medine Meral’in sunumuyla “Gezi Direnişi” özel programında Gezi’de katledilenler anıldı. Programa konuk olarak katılan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Sanatçı-Yönetmen Ezel Akay, Gazeteci Alper Turgut, Gezi Avukatı Can Atalay, Gülsüm Elvan ve İlahiyatçı -Yazar İhsan Eliaçık, direnişe dair duygularını, düşüncelerini aktardılar.
Video gelecek…
İstanbul’a gelen herkesin öncelikle görmek ve gezmek istediği bir nebi İstanbul’un kalbi olarak görülen Taksim Meydanı’nda yer alan Gezi Parkı’na yapılmaması yönünde mahkeme kararları olduğu halde iktidar tarafından 7 yıl önce dayatılan Topçu Kışlası ve Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında bir doğa tahribatı yaşanmaması için karşı çıkan yurttaşlara polisin zor kullanması üzerine direniş başladı.
Gezi direnişi tüm Türkiye’yi etkisi altına alarak büyük bir direnişine dönüşmüştü. Büyük Gezi Direnişi’nin üzerinden geçen 7 yıl geçti.
Direnişin 7’nci yılı dolayısıyla CAN TV’de Medine Meral‘nin sunumuyla Gezi özel programı yapıldı. Programa, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Sanatçı-Yönetmen Ezel Akay, Gazeteci Alper Turgut, Gezi Avukatı Can Atalay, Gezi’de katledilen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve İlahiyatçı -Yazar İhsan Eliaçık konuk oldular. Programda o günden bugüne gelinen süreç ve Gezi’nin izleri konuşuldu.
“BİR İNSANI SOKAĞA İTEN ŞEY, ÖTEKİLEŞTİRİLMEKTİR”
Gezi Direnişi sırasında alanda yaptığı çalışmalarla direnişin sembol isimlerinden biri haline gelen, yaptığı haberlerle Gezi’yi tüm Türkiye’ye duyuran Gazeteci Alper Turgut, “Bugün televizyonu açtığımda görüyorum ki insanlar hak aramaya, mücadele vermeye devam ediyorlar. Bir insanı sokağa çıkaran, sesini yükselten şey haklarının gaspıdır. Ötekileştirilmektir. Gezi’de gördük ki bu ülkenin birçok kesimi iktidarın ayrıştırmasından yorulmuş ve sesini yükseltmek istemişti” dedi.
“TOPLUMUN HER KESİMİNDEN İNSANLAR BİR ARADAYDILAR”
Gezi Direnişi esnasında adını tüm Türkiye’ye duyuran Antikapitalist Müslümanlar oluşumunun önde gelen isimlerinden İlahiyatçı – Yazar İhsan Eliaçık da, Gezi Direnişi esnasında yaşadıklarını ve duygularını CAN TV‘ye anlattı. Eliaçık “Gezi’de unutulmaz 20 günlük anılarım oldu. Unutamadığım bazen hatırlayıpta özlediğim anılar bunlar. Gezi benim için 72 gün süren Paris Komini gibidir. Gezi’de bunun Türkiye versiyonu olmuştur. Farklı inançlardan, siyasi görüşlerden, takımlardan, mezheplerden ve hayatlardan insanlar bir araya gelip çok güzel ve huzur verici bir tablo oluşturmuştu. Bizler bu tablonun içinde yer almaktan çok mutlu olduk. En başından beri Gezi’nin içindeydik. Kandilimizi hep birlikte kutladık. Cuma namazlarımızı hep birlikte kıldık. Kürtleri gördüm, sonra ellerinde Atatürk posterleri olan gençleri gördüm ve bu gençlerin hep birlikte halay çektiklerini gördüm. Türkiye’ye barışın nasıl geleceğini orada gördük. 20 günlük bir rüya bizlere Türkiye’ye barışı nasıl getireceğimizi görmüştük. O günden bugüne görüyor ki Türkiye’yi çok fazla gerdiler. Bilinçli bir şekilde kutuplaştırmaya gidildi. Toplumu uçlara iterek dindarlar ve inanmayanları, laikleri ve muhafazakarları, Türkleri ve Kürtleri birbirinden ayırmaya çalışan bilinçli bir aklın hakim olduğunu görüyoruz. Gezi bu gerginliği bitirmişti ama bugün yine aynı şey yapılmak isteniliyor. Dönemin Başbakanı inat etti, burayı kapitalistlere peşkeş çekmişlerdi. Parkı yıkarak rezidanslar, oteller alışveriş merkezleri yapmak istiyorlardı. Ancak direniş bunu engelledi. Tam tersi hiç beklemedikleri bir tabloyla karşılaştılar. Büyük bir halk hareketi ile karşı karşıya kalındı. Türkiye’nin gördüğü en büyük halk ayaklanmasıydı. 20 gün süre ile tüm Türkiye’ye farklılıkların nasıl birlik içinde güçlü olduğu duyuruldu. İktidar buna karşın tüm kolluk kuvvetlerini, istihbaratlarını kullandı. O büyük direnişi karalamak adına girişimlerde bulunuldu” dedi.
“DİYANET KALDIRILMALIDIR, GERÇEK İSLAM’IN ANLAŞILMASININ ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 4 ayda 3,8 Milyar TL bütçe harcaması tartışmalarına değinen İhsan Eliaçık, şöyle devam etti:
“Diyanet, her ne kadar tüzüğünde görevi İslamiyet konusunda halkı aydınlatmak yazıyorsa da tam tersi gerçek İslam’ın anlaşılmasının önündeki en büyük engellerden birisidir. Diyanet teşkilatı bu açıdan bakıldığında dini bir teşkilat değildir, bir aydınlanma kurumu değildir. Diyanet bir devlet kurumudur ve güvenlik teşkilatıdır. Tıpkı Türk Silahlı Kuvvetleri gibi, Emniyet teşkilatı gibi, Milli İstihbarat teşkilatı gibi, Tapu Kadostro Müdürlüğü gibi devleti ayakta tutmak için kurulmuş bir kurumdur ama vazifesi diğer kurumlardan farklı bir şekilde manevidir. İnsanların kalplerine, vicdanlarına ve inanç dünyalarına müdahale ederek devletin egemenliğini orada sürdürmek için çalışmaktadır. Bu sadece AKP döneminde görülen bir şey değildir önceki hükümetler döneminde de Diyanet’in temel görevi buydu. Dini aydınlanma devlet tekelinden çıkartılıp sivilleştirildiği zaman etik olur. Diyanet’in kaldırılması gerekiyor. Diyanet’i gerçek İslam’ın önünde en büyük engel olarak görüyorum. 110 binin üzerinde cami ve mescit var, bu cami ve mescitlerin tamamının giderleri Diyanet tarafından karşılanıyor, bütün bu cami ve mescitlerde imam ve müezzinler çalışıyor. Bu personellerin tamamının maaşları ve diğer giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Camilerin ve mescitlerin vergi yükümlülüğü yoktur yani elektrik, su, doğalgaz gibi tüm faturalandırmalar devlete aittir. Cemevlerini ibadethane olarak kabul etmiyorlar, cümbüş evleri diye propaganda yapılıyor. Etraftaki insanlara hep böyle söyleniyor. Diyanet’in vergilerden elde ettiği bu parayı harcaması dinen de vicdanen de uygun değildir.”
“GEZİ, ERDOĞAN’IN TEK ADAM OLMASINA KARŞI DURUŞUMUZDU”
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan‘da CAN TV’de Medine Meral’e Gezi’de yaşadıklarını, Gezi’den anladığını ve anlaşılması gerekilenlerden bahsetti.
Paylan konuşmasına “Gezi Direnişi, aslında Erdoğan’ın tek adam olmasına karşı duruşumuzdu” diyerek başladı. Paylan, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılıyordu, siz ne derseniz deyin ben o köprüyü yapacağım, diyordu. Yine alışveriş merkezi yapılacaksa siz ne yaparsanız yapın ben onu yapacağım, diyordu. Tek adamın her şeye karar vereceği düzene karşı duruşumuz ve isyanımız oldu Gezi. Gezi’de unutmadığım ve unutmak istemediğim şey farklı renklerin birbirini tanımasına vesile oldu. Bir tarafımızda ülkücü gençler, bir yanımızda Atatürk posterleri taşıyan gençler bir yanda Kürt gençler vardı. Hepimiz orada büyük bir uyum ve dostluk içerisinde mücadele veriyorduk. Gezi bu farklı kutupların bir araya gelmesine, birbirini tanımasına vesile oldu. Orada bir arada olduğumuz zaman ön yargıları yıktık” dedi.
“ERDOĞAN BİR İSTİBDAT DÖNEMİ KURMAK İSTİYOR”
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Erdoğan ve AKP bir istibdat dönemi kurmak istiyorlar, bunu herkes biliyor. Kutuplaşma üzerine kurulan bir istibdat dönemi istiyorlar. Toplumu kontrolize etmek adına insanları kutuplaştırarak belli kesimler düşmanlaştırılıyor. Erdoğan yakın bir zamanda kılıç artığı ifadesini kullandı. Kılıç artığı babaannem gibi Ermeni Soykırımından kurtulan yetim çocukları için kullanılıyordu. Erdoğan kılıç artığı gibi bir ifade kullandığı zaman durumdan vazife çıkarmaya yeltenenler olur. Bu ifadeden sonra iki kilisemiz saldırıya uğradı. Ardından Hrant Dink Vakfı ve Dink ailesine tehdit mailleri atıldı. Nefret, nefret suçlarını doğurur. Erdoğan bunu denedi ancak yine aynı yola giriyor. İktidarının bittiğini, süresinin dolduğunun farkında ve bunu önlemek, ötelemek adına yarattığı yandaş ekonomi sistemini korumak adına istibdat dönemini başlatmak istiyor.”
“BEN GEZİ’DE GÖZÜMÜ BIRAKTIM, AMA CANINI BIRAKANLARI UNUTMAM”
Gezi Şehit ve Gazileri Platformu Sözcüsü Volkan Kesanbilici de, “Gezi Direnişinde ben gözümü bıraktım, yüzlerce, binlerce yurttaşımız yaralı bir şekilde halen birçoğu tedavi görecek şekilde yaralı kaldılar. Ben gözümü Gezi’de bıraktım ama canını bırakanları unutmadım. Hayatını kaybedenleri anarak konuşmama başlamak istiyorum” dedi. Ayrıca Gezi’de yaşananları anlatan Kesanbilici, “Gezi farklı renklerin, kültürlerin, siyasetlerin, inançların bir araya geldiği büyük bir demokrasi şöleniydi. Birbirimizi anlamak, birbirimizi tanımak için çok güzel bir ortamdı. Farklılıkların bir araya geldiği zaman ne kadar güçlü durduğumuzu gösterdik” dedi.
“GEZİ BİR ÇOK YENİ SANATÇI YARATTI”
Sanatçı ve Yönetmen Ezel Akay ise CAN TV’ye katılarak Gezi Direnişi’ni anlattı.
Akay sözlerine, “Gezi birçok yeni sanatçı yarattı. Mizahıyla, sergiledikleriyle, gösterdikleriyle, büyük bir devrim etkisi yarattı. Gençlerin kafalarında filizlenen güzellikleri gördük” diye başladı.
Ezel Akay “Gezi’de Türkiye’de yeni bir toplum ortaya çıktı. Fikri iktidarlar yıkıldılar ve sarsıldılar. Batılı ülkede olduğu gibi değil Türkiye’de protesto hareketleri. Elimizde hiçbir silahımız kalmadı, ne hukuk ne emniyet güçleri, ne siyaset, ne basın. Artık insanların yanında değiller. Bunun çok ağır sonuçları vardır. Neyseki internet var. En büyük devrim internettir. Onun sayesinde de çok yeni sanat eserleri ve sanatçıların farkına vardık. Türkiye’de muazzam yazarların ortaya çıktığını gördük. Bastırılan, korkutulan ama kabuğundan çıkmaya çok hazır derin bir hareket var Türkiye’de. Özgürlük talep eden bir taleptir bu. Gezi olmasaydı bu konuda umutlu bile değillerdi mesela” dedi.
“MAHKEMEDE BİZLERE İŞKENCE YAPILIYOR”
Gezi Direnişinde ekmek almak için çıktığı sokakta polisin gaz bombası saldırısı sonucu hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da, duygularını CAN TV seyircileri ile paylaştı. Anne Elvan “Çok acı bir durum. Mahkemelerde bizlere işkence yapılıyor, oğlum için adalet arıyorum” dedi. “Acımızı unutmadık, unutmayacağız” diyen Gülsüm Elvan “Çocuğum için mücadeleme devam edeceğim” diye konuştu. .
PİRHA/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.