PİRHA- Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe 26 yıl önce polis tarafından gözaltına alındıktan sonra Eyüp Spor Salonu’nda polisler tarafından işkence ile katledildi.
İstanbul’da 8 Ocak 1996 yılında Ümraniye Cezaevi’nde öldürülen iki devrimcinin cenaze töreni vardı. Haberi takip edecekler listesinde adı olmayan Metin Göktepe, büyük bir inatçılıkla habere yazdırdı kendini ve ekledi “Bu haberi mutlaka izlemeliyim arkadaşlar.”
Haberi yaparken, iş bölümü yaptığı Evrensel muhabirlerinden ayrılan Göktepe, diğer basın kuruluşlarından arkadaşlarıyla cenazeyi takip etmek için elinden geleni yaptı. Herkes polislerin “Sarı basın kartı zorunluluğuna” ikna olup geri dönmeyi kabul ederken, o inatçılığını sürdürdü ve gözaltına alındı.
Gözaltında olduğu Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda polislerin saldırısına maruz kaldı. Olayın görgü tanıkları, polislerin “gazeteciye özel muamele” yapılmasını istemelerine defalarca şahit oldu.
Göktepe, 8 Ocak 1996 tarihinde, Ümraniye E Tipi Cezaevinde öldürülen tutuklular Orhan Özen ile Rıza Boybaş’ın cenaze törenini izlemek için gittiği Alibeyköy’de polisler tarafından gözaltına alınmış ve götürüldüğü Eyüp Kapalı Spor Salonunda işkence ile öldürülmüştü.
METİN GÖKTEPE KİMDİR?
Metin Göktepe, 10 Nisan 1968’de Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Çipil köyünde dünyaya geldi. Yaşamının ilk 11 yılını burada geçiren Göktepe, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan, 8 çocuklu bir ailenin 7. çocuğuydu. İlkokulu, köyün tek okulunda, birleştirilmiş sınıfta okuyan Göktepe, abla ve ağabeylerinin yıllara yayılan göçünün ardından 1979’da annesi ve babasından hemen önce küçük kardeşi Aziz ile birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Esenler’deki Hasip Dinçsoy İlköğretim Okulu’na kaydoldu ve 5. sınıfı burada okudu. Ortaokula o zamanki adıyla Esenler Lisesi’nde başladı ve liseyi de burada okuyarak şimdiki adıyla Bakırköy İbrahim Turhan Lisesi’nden 1986’da mezun oldu. Lisede de başarılı bir öğrenci olan Göktepe, mezun olduktan sonra bir yıl dershaneye devam etti ve buradaki başarısıyla, kardeşinin de dershaneye gitmesini sağladı.
Yaz tatillerinde çalışarak harçlığını çıkaran ve böyle okuyan Göktepe, 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’ne girdi. Bu sırada fabrikada çalışan ablası, ağabeyi ve 1986’dan itibaren kültürel ve sosyal faaliyetlerine katıldığı dernek sayesinde siyasetle tanıştı. Göktepe, üniversitede öğrenci gençlik mücadelesinin aktif bir üyesi oldu. Gazeteciliğe 1992 yılında Gerçek dergisinde başlamış, daha sonra 1995 yılında da Evrensel Gazetesi’nde muhabirlik yapmaya başlamıştı.
KATLEDİLMESİ VE DAVALAR
8 Ocak 1996 tarihinde cezaevinde öldürülen iki tutuklunun cenazesini izlemek için görevi başındayken polislerce toplu halde gözaltına alınan bin kişinin arasındaydı. Bin kişiye yakın insanla gözaltına alınıp; “gazeteciye özel muamele” diyen polislerce dövülerek öldürülen Göktepe’nin ölümü büyük yankılar uyandırmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan 11 Ocak 1996 günü 32. Gün programında, “Konuyla ilgili tam bilgim yok. Ancak son gelen bilgiler Metin Göktepe’nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir!” diye bir açıklama yaptı. Duvardan düştüğü iddia edilen gazetecinin -kamuoyu baskısıyla- gözaltında dövülerek öldürüldüğü kabul edilmek zorunda kalındı. Dönemin içişleri bakanı, savunduğu bu tez çürütülünce Fadime Göktepe’den özür diledi, ancak Göktepe’nin annesi bu özrü kabul etmeyerek sorumluların yargılanmasını talep etti.
İlden ile 4 yıl süren dava şubat 1999 yılında yapılan mahkemeyle alınan kararla 11 memurdan altısına 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi, usul yönünden bozulan dava kapsamında 5 Mayıs 1999’da Yargıtay tarafından, ceza alan altı memurdan beşinin cezası onanmış sanık emniyet amirine verilen ceza esastan bozuldu. Kamuoyunda Rahşan affı diye bilinen afla şartlı tahliyeden yararlanan polisler toplam 1 yıl 8 ay yattılar. Metin Göktepe gözaltında öldürülmüş gazeteciler içinde katilleri için mahkumiyet kararı verilmiş ilk gazeteci oldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.