PİRHA- İdlib meselesinden Türkiye’nin yalnız kaldığını belirten Gazeteci Hediye Levent “Türkiye’nin çıkarına olan tavır, en azından güvenlik düzeyinde Şam’la kanalları açması ve İdlip meselesinde Türkiye, Rusya, Şam ve İran arasında çözüme kavuşturulmasıdır” dedi.
Gazeteci Hediye Levent, İdlib’deki gelişmeleri PİRHA’ya değerlendirdi. Suriye’de yaşanan gelişmelerle birlikte vekalet savaşına dahil olan birçok ülkenin çekildiğine dikkat çeken Levent, “ Bu sebeple kimse İdlib meselesine karışmak ve elini taşın altına koymak istemiyordu. Ama Türkiye bu vekalet savaşında ısrar etmeye devam ediyor” dedi.
Rusya’nın da bu boşluğu değerlendirerek Astana sürecini başlattığını belirten Levent şunları ifade etti:
“Astana’ya Türkiye’nin dahil edilmesinin en temel sebebi, NATO üyesi olan Türkiye ile ABD arasında Suriye meselesinde varolan çatlağı büyütmekti. Hatırlayacak olursak o dönemde ABD ile Türkiye arasında kriz vardı. Sonuç olarak Rusya’nın amacı başarıya ulaştı ve Türkiye’de Suriye’deki varlığına “meşru” zemin bulmuş oldu. Ama başından beri Rusya, İran ve Şam’ın İdlib’deki silahlı gruplara bakış açısı hiç değişmedi ve terörist olarak değerlendirilip, Suriye’nin toprak bütünlüğü her zaman için şiddetli bir biçimde savunuldu.”
“TÜRKİYE SURİYE’DEKİ ASKERİ VARLIĞINI KORUMAK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR”
Mevcut kriz halinin şaşırtıcı olmadığını söyleyen Levent, sözlerine şöyle devam etti:
“Çünkü Rusya’da, Şam’da, İran’da İdlib’den hiçbir zaman vazgeçmedi ve yapılan operasyonların buraya kadar geleceği belliydi. Astana süreciyle beraber Soçi ve Moskova görüşmelerinde de ortaya çıkan deklarasyonda da Türkiye’nin “ılımlı muhalifler var. Suriye ordusu operasyonları hafifletsin” talebini Rusya Türkiye’nin ABD ve NATO’yla arasındaki çatlağı büyütmek için kabul etti. Türkiye’de bu süreçte Suriye’nin toprak bütünlüğünü deklere etti zaten. Ancak İdlib’deki grupların Tahrir-el Şam’ın denetiminde olduğunu herkes biliyor. Günümüze geldiğimizde Türkiye Suriye’deki askeri varlığını korumak için mümkün olduğunca elinden geleni yapmaya çalışıyor. Çünkü artık İdlib İdlip değil. İdlib domino etkisi yaratacak.”
Levent “Türkiye gözlem noktalarından çekilirse, diğer yerlerden de çekilmeye zorlanacak ve Suriye’deki askeri varlığı sona erecek. Bundan dolayı Türkiye bütün seçenekleri zorluyor” diyerek “Soçi ve Astana süreci sonrası 12 gözlem noktası kuruldu. Kurulu yerlerin bir haritası var ve hiçbirine saldırı yapılmadı. Şuan zaten 4 ya da 5 tanesi de fiilen Suriye ordusunun almış olduğu alan içerisinde kaldı. Krizin oluşmasına ve kayıpların verilmesine neden olan şey, TSK’nin sonradan oluşturmaya çalıştığı noktalar. Bu yapılan Soçi mutabakatına aykırı. TSK’ye gidin istediğiniz yerde gözlem noktası kurun diye bir yeşil ışık yakılmamıştı” dedi.
“MUHALEFET “VATAN HAİNİ SÖYLEMİNİ BERTARAF ETMELİDİR”
Suriye politikası gereğinden fazla iç politikaya eklemlendiğini vurgulayan Levent, şunlara dikkat çekti:
“Muhalefete çok ciddi bir sorumluluk düşüyor. “vatan haini” söylemini bertaraf etmek için, ciddi tepki verilmesi gerekiyor. Sonuçta İdlib Suriye toprağı ve Suriye’de Türkiye’nin komşusu olan bir ülke. İdlib Türkiye’ye ne tür bir kazanım getirecek? Türkiye’nin yanı başında cihatçı bir bölge oluşmuş olacak. Türkiye için uzun vadede sıkıntı yaşayacak mı, yaşamayacak mı? gibi soruların düşünülmesi ve ona göre hareket edilmeli. Türkiye’nin çıkarına olan tavır şu olmalıdır; en azından güvenlik düzeyinde Şam’la kanalları açması ve İdlip meselesinde Türkiye, Rusya, Şam ve İran arasında çözüme kavuşturulmasıdır. Ancak bu saatten sonra Türkiye’nin çok hızlı bir dümen kırması çok mümkün değil gibi gözüküyor. Çünkü savaş ilanına varan söylemler dillendiriliyor. Muhtemelen önümüzdeki haftalar ve ya aylar içinde bir tansiyon düşüşü yaşanabilir. Ancak Rusya’nın ve Suriye’nin İdlib’den vazgeçme durumu yok.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.