Alevi Haber Ajansi

Gar Katliamı’nı anlattı: Polis gaz ve copla bizi ikinci kez öldürdü-VİDEO

PİRHA- 10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaralanan Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) eski Genel Başkanı Nazım Karakurt yaşadıklarını PİRHA’ya anlattı.

10 Ekim 2015’te IŞİD’in gerçekleştirdiği Gar Katliamı’nda yaralı kurtulan BTS Eski Genel Başkanı Nazım Karakurt, PİRHA’ya konuştu.

Karakurt, 10 Ekim Ankara Katliamı’nı anlatırken, “Ankara emniyetindeki bizi korumakla görevli emniyet görevlileri bizi ikinci kez öldürdü. Ambulansın, patlamadan 6-7 dakika sonra alana gelmesi, polisin gaz ve copla yaralı olanlara saldırması bizi ikinci kez orada öldürdü” dedi.

Yaşananları daha iyi görebilmek için 10 Ekim’den öncesine gitmek gerektiğini ifade eden Karakurt şöyle konuştu:

“2010-2014 yılları arasında bu ülkede bir çatışmasızlık ortamı vardı. Gerçekten halk barış adına güçlü bir umut taşıyordu. Dağdaki militanla askerin birbirini öldürmediği, daha çok barışa yönelik büyük etkinliklerin yapıldığı 2013 Diyarbakır Nevrozu’nda açıklananlar ciddi bir umut vermişti bize. Fakat 7 Haziran seçimlerinden sonra, 28 Şubat 2015 tarihindeki Dolmabahçe mutabakatından sonra bu ülkenin Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘çözüm, barış masası yok’ deyip, masa devirdiğini biz biliyoruz.”

“ASLINDA BU KATLİAMIN GELEBİLECEĞİNİ GÖREBİLİYORDUK”

“Halkın umutlarını, beklentilerini boşa çıkaran yeniden militarist bir savaş politikasını ortaya koyan bir anlayıştı” diyen Karakurt sözlerini söyle sürdürdü:

“Aslında biz bu katliamın gelebileceğini görebiliyorduk. Düşünün biz sivil vatandaşlar olarak bunu görebiliyorsak devletin istihbaratı, emniyeti, ordusu, İçişleri Bakanı, bunun farkında olmasına rağmen hiç umursamadı. Nasıl umursamadı?”

Karakurt konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“7 Haziran öncesi HDP Mersin ve Adana il binalarına konulan bombalar, daha sonra HDP’nin Diyarbakır’da düzenlemiş olduğu 5 Haziran mitingindeki patlamalar. 20 Temmuz’da bu ülkenin devrimcileri, sosyalistleri, gençleri Kobanideki çocuklara kalem ve oyuncak götürmek için Türkiye’nin her tarafından Suruç’a geldiklerini gördük. Bir umut olmuştu. Barış adına, demokrasi, özgürlük adına. Bu aslında halkların kardeşliği adına da önemli bir göstergeydi. Ama ne yazık ki karanlık birileri yine IŞİD canlı bomba eylemiyle 33 devrimciyi, sosyalist genci Suruç’ta katletti.

Esasen IŞİD başka bir strateji daha uyguladı. Artık canlı bomba kullanıyordu. Evet 10 Ekim Ankara Gar katliamında bu ülkenin devrimcileri, sendikacıları, solcuları, dini bütün muhafazakar kesimleri, emekçileri, bu ülkede onurlu, kalıcı bir barış olsun diye Türkiye’nin her tarafından Ankara’ya yürüdüler. 9 Ekim’de Türkiye’nin birçok yerinden yola çıktılar. 10 Ekim sabahı da Ankara’daydılar.”

 “ALANDA HİÇ BİR POLİS GÖRMEYİNCE POLİS GERGİNLİK İSTEMİYOR SANDIK”

Karakurt, 10 Ekim günü polisin alanda olmayışını ve sonrasına ilişkin yaşananları şöyle anlattı:

“Ben 30 yıllık sendikal mücadele sürecinden gelmiş biri olarak birçok eylem ve etkinliklere katıldım. Polisin nasıl büyük bir özveriyle güvenlik önlemini alabildiğini görürdük. O gün de güvenlik önlemine hiç rastlamadık. Bir çok arkadaşımız bunun değerlendirmesini yaparken biz de şöyle bir değerlendirme yaptık: Bu bir barış mitingi, devlet barış mitingine biraz daha pozitif bir yaklaşım sergiliyor. Polis gerginlik olmasın diye polisi alandan uzak tutuyor. Sonra öğrendik ki bilinçli ve bilerek kendi personelini emniyet güvenlik birimlerini alandan uzak tutmuş.”

“UÇAN KUŞTAN HABERİ OLAN DEVLET BU KATLİAMI NASIL ÖNLEYEMEDİ?”

“Evet bugün Fırat’ta yüzen bir balığı takip edebilen bir milli istihbarat, bir devlet, bir İçişleri Bakanlığı, ‘havada uçan kuştan bile haberimiz olur’ diyen siyaset anlayışı ne yazık ki o gün elini kolunu sallayarak Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün kontrolü altında, gözetimi altında bunların 9 Ekim gecesi Ankara’ya nasıl geldikleri, nerede kaldıkları, hepsi bilinmesine rağmen hiçbir güvenlik önlemi alınmadan o gün gerçekten barış adına o alana gelen insanlar katledildi.”

“BİZİ KORUMAKLA GÖREVLİ EMNİYET GÖREVLİLERİ BİZİ 2. KEZ ÖLDÜRDÜ”

BTS’den 14 kişinin de Ankara Gar Katliamı’nda yaşamını yitirdiğini söyleyen Karakurt, “Sendikal mücadelede 20-25 yıl mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızı bir anda böyle yerde yatan bedenlerini görünce büyük bir şok, büyük bir ıstırap, büyük bir acı çektik. O gün biz de ne yaptığımızı bilmiyorduk, kendimiz de yaralıydık. Kah yaralı olanlara koştuk, kah yardım etmeye koştuk” dedi.

“O gün bu ülkede atılan bombaların dışında 2 kez daha öldük” diyen Karakurt nedenini şöyle anlattı:

“Ankara emniyetindeki polisler, bizi korumakla görevli emniyet görevlileri bizi ikinci kez öldürdü. Patlamadan 6-7 dakika sonra alana ambulansların girmesi gerekirken yaklaşık 45-50 dakika alana ambülansların girmemesi, polisin gaz ve copla yaralı olanlara saldırması bizi ikinci kez orada öldürdü.”

9 YAŞINDA KATLEDİLEN VEYSEL ‘BARIŞ ALMAYA GELDİM’ DEDİ

Karakurt sözlerini şöyle sürdürdü:

“Barış niçin önemli? 9 yaşındaki bir çocuk (Veysel) babasıyla BTS Ankara şubeye doğru geliyor. Kollarımı açtım, geldi sarıldı öptüm. ‘Hayırdır Veysel sabah sabah ne işiniz var garda’ dedim. 9 yaşında bir çocuk ‘barış almaya geldik’ dedi. Bizi yöneten çatışmadan, ranttan, beslenen bu zihniyetin utanması gereken bir durumdur. 9 yaşında bir çocuğun barış umutlarını yok ettiler. AKP’nin özellikle Cumhurbaşkanının çözüm masası yok, dedikten sonra başlayan çatışmaları biz biliyoruz.”

“BU ÜLKEDE TEK BİR İSTEĞİM VAR. BARIŞ OLSUN ARTIK İNSANLAR ÖLMESİN”

Sorumluların hala yargılanmadığını dile getiren Karakurt sözlerini şöyle sonlandırdı:

“10 Ekim büyük bir katliamdı. Bizde büyük bir travma bıraktı. Hala 500’e yakın insan yaralı bazı arkadaşlarımız hala hastanede tedavi görüyorlar. Ama biz şunu çok iyi biliyoruz ki bu ülkede onurlu ve kalıcı bir barış tesis edilmesi için ne pahasına olursa olsun biz devrimciler, yurtseverler, demokratlar vicdan sahibi insanlar hepimiz bunun mücadelesini, kavgasını vermeye devam edeceğiz. Bende buradan bu ülkede tek bir isteğim tek bir arzum var. Bu ülkenin çocukları artık birbirini öldürmesin, gerçekten kalıcı bir barış olsun. Bu ülkenin coğrafyasında bombalar patlamasın, çiçekler bitsin. Çiçekler içerisinde yaşanabilir bir ülke özlemiyle bu mücadelenin içerisinde olacağıma buradan bir kez daha söz veriyorum.”

Cebrail ARSLAN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak