PİRHA- Alevi gençlerden Nazan Şahin, Alevi olarak fişlendikleri için sınavlarda hep zor sorulara maruz kaldığını belirterek, “Kendime toplum içerisinde bir yer edinemedim çünkü ‘Alevidir’, ‘Bizden değildir’, ‘Onlar Allah’a inanmıyorlar’ gibi sözlere maruz kaldım” dedi. İsmail Anıktar da, okulda zorla surelerin ezberletildiğini söyledi ve “Niye namaz kılmıyorsun? 5 vakit kılmıyorsun bari cumaya gel diyorlar. Bunu yapmak zorunda değilsin ama bulunduğun ortamda bir baskı, bir ayrıştırma yaşayabiliyorsun” şeklinde konuştu.
Zorunlu din dersi dayatması ulusal ve uluslararası mahkemelerde alınan kararlara karşın artarak sürüyor. Yürütülen kampanyalar ve hak talepleri on yıllardır görmezlikten gelinirken, AKP döneminde ‘dinselleştirilmiş’ eğitim modeline geçildi. Bunun sonucu olarak da Alevi öğrenciler nefret diline ve ayrımcılığa maruz kaldı, kalmaya devam ediyor.
Müfredatın bir bütünen dinselleştiği tepkisinde bulunan eğitimciler ve eğitim sendikalarının yanı sıra Alevi yurttaşlar da çocuklarının din derslerinin zorunlu olmasına karşı çıkıyorlar.
Zorunlu din derslerine maruz kalan ve kalmaya devam eden Alevi gençler yaşadıklarını Can TV’ye anlattılar.
“BİZ ALEVİLER VARIZ, İSPAT ETMEK ZORUNDA DEĞİLİZ”
Nazan Şahin adlı genç, “Biz Aleviler olarak her yerde kendimizi ispat etmek zorunda değiliz. Biz her zaman vardık her zaman da var olmaya devam edeceğiz” yaşadığı sıkıntılara dair şunları ifade etti:
“Lise yıllarında Alevi olduğum için ayrımcılığa maruz kaldım. Oruç tutmadığım için arkadaşlarım tarafından dışlandım. Kendime toplum içerisinde bir yer edinemedim çünkü ‘Alevidir’, ‘Bizden değildir’, ‘Onlar Allah’a inanmıyorlar’ gibi sözlere maruz kaldım ve söylenenler hiç doğru şeyler değil. Onların söylemlerini kabul etmiyordum. O insanlardan zaman içerisinde uzaklaşarak, kendi çevremi oluşturdum. Ama ben bütün Sünniler kötüdür demiyorum, benim görüştüğüm ve sosyal çevremde de Sünni insanlar var ama bu bağnaz düşüncede devam eden insanların bunu devam ettirmesi ve kendi fikirlerini insanlara zorla empoze etmesi hiç doğru değil.”
“ALEVİ OLARAK FİŞLENDİM”
Eğitim hayatı boyunca en kötü dersinin din dersi olduğunu belirten Nazan Şahin, “Çünkü benim örfüm, adetim, kültürüm, inancım onlardan çok farklıydı ve burada kendi ibadetimi yaşıyorken onların da yanında takiyyeye hiç gerek duymadım. O yüzden lise diplomamı bitirdikten 2 yıl sonra aldım. Çünkü Alevi olarak fişlendiğim için sınavlarda hep zor sorulara maruz kaldım” dedi.
Kimliğinden dolayı çalışmış olduğu kurumsal şirketlerde özellikle de Ramazan ayı geldiğinde ‘Oruç tutuyor musun, ona göre yemek söyleyeceğiz’ , ‘Neden oruç tutmuyorsun’ denilerek sözlü şiddete maruz kaldığını aktaran Nazan Şahin, “Buna hiç gerek yoktu. Birçok farklı etnik kökenli insanlar olarak aynı yerde yaşıyoruz o yüzden hiç kimseyle aynı düşünmek zorunda değiliz, farklılıklarımız bizi güzelleştirir” diye belirtti.
“DİN DERSİNDE BEYİN YIKAMA POLİTİKASI UYGULANIYOR”
“Eğitim sistemi laik olmalı, eğitimde dinin yeri yok” diyen Nazan Şahin, “Din derslerinde beyin yıkama politikası uygulanıyor. Diyanet Alevi için de Süryani için de var olsun ama tek bir inanç üzerinden devam etmesin. Diyanet sadece Sünnilerin üzerinden olmasın ve bu kadar çok cami de yapmasınlar. Sen benim paramı benden habersiz alıp cami yapıyorsun ama cami yerine yurt aç öğrenciler orada kalsın. Çünkü öğrencilerin yurtlara ihtiyacı var ve bu yüzden bir sürü sorun yaşıyoruz. Öğrenciler bu yüzden cemaat yurtlarına mecbur kalıyorlar ve orada daha fazla beyinleri yıkanıyor. Lütfen adaleti sağlayalım, biz sadece eşit yurttaşlık hakkı talebini istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
“OKULDA ZORLA SURE ÖĞRETİLİYORDU, NAMAZA ZORLANIYORDUK”
İsmail Anıktar ise, toplumda din baskısının olduğunu ifade ederek, “İnsanlara inanç veya din deyince bir korku oluşuyor. Bu okula başlayınca daha zor oluyor. Zorunlu din dersleri bir dayatma ürünüdür ve eğitimde hiç olmamalı. Biz konuşmayı ailemizden öğrenebiliyorsak inandığımız değerleri de ailemizden öğrenebiliriz. Herkesin kendine göre bir inanış biçimi vardır. Tek tip bir inanış biçimi olmayacağı için bunu okullarda tek tip inanç varmış gibi anlatmak doğru değil. Okulda din derslerinden kopya çekerek geçmiştim, çünkü zorla sure öğretiliyordu” diye konuştu.
“Biz din dersinde ahlak kısmına gitmiyorduk sadece din dersinde kalıyorduk” diyen İsmail Anıktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bize zorla dua ezberletme, zorla namaz kılmaya yönlendirme gibi zorluklar yaşadık. İş hayatımda da cuma namazı günleri öğlen arası 1 saatse Cuma günleri 2 saate çıkartılıyordu. Arkadaşların hepsi haydi cumaya gidiyoruz diyorlar ama gitmediğin zaman bir baskıyla karşılaşıyorsun ve arkadaş ortamında sana farklı bakıyorlar. ‘Niye namaz kılmıyorsun, 5 vakit kılmıyorsun, bari cumaya gel’ diyorlar. Bunu yapmak zorunda değilsin ama bulunduğun ortamda bir baskı, bir ayrıştırma yaşayabiliyorsun.
Biz inandığımız değerler doğrultusunda mücadele etmeye devam edeceğiz. Benimle Allah arasında ise bu inanç 3’üncü kişinin anlatmasına gerek yok. Küçükken ailemden öğrenirim büyüyünce de kendim araştırarak öğrenebilirim. İnsanlar daha gözlerini açmadan onları avuçlarının içine alma isteği var. İnsanların bugün dinden korkması kötü bir durumken bunun bir de ana sınıflarına getirilmek istenmesi daha da tehlikeli bir şey. O yüzden tamamen gerici bir anlayış. Bence Diyanet gibi kurumların olmasına gerek yok. Çünkü biz zaten kendi inancımızı bir şekilde yaşatıyoruz. Bizim sadece Diyanetin de üstünde devlet tarafından tanınmamız gerekiyor.”
Rohat EMEKÇİ- İsmail SİVASLI-Cihan BERK/PİRHA
İLGİLİ HABERLER
1-‘Zorunlu din dersinde ayrımcılığa uğradık, sınıfta kalmamak için sure ezberledik’
2-‘Namaz kılmadığımız için dersten atıldık, şiddet gördük’
3-‘Ne kadar üzerimize gelinirse gelinsin inancımızı sürdüreceğiz’
4-‘Zorunlu din dersleri bizde travmalara neden oldu’
5-‘Ayrımcılığa uğramamızın en büyük nedeni din-devlet-eğitim işlerinin birbirinden ayrılmaması’
Yoruma kapalı.