PİRHA- Fethiye Alevi Kültür Derneği Cemevi Yönetim Kurulu Üyesi Dede Tarık Etçioğlu, 30 yıl aradan sonra ilçede cem yürüttü. Etçioğlu, “Amaç geleneklerimizi sürdürmek” dedi.
Antalya’nın Finike ilçesinden gelip Fethiye’ye yerleşen Yağmurlu Ocağı’nda yaklaşık 30 yıldır cem erkanı yürütülmüyor. Kara Yağmurlu Ocağı Yol Yürütücüsü ve aynı zamanda Fethiye Alevi Kültür Derneği Cemevi Yönetim Kurulu Üyesi Dede Tarık Etçioğlu, Alevilik geleneğinin 30 yıldan sonra sürmesine katkı sunuyor.
Etçioğlu; Abdalların Fethiye’de bulunan nüfusu, cemevi ile olan ilişkileri, Alevi inancını, ritüellerini ve inancı ne boyutta yaşadıklarına ilişkin PİRHA’ya konuştu.
“AMAÇ GELENEKLERİMİZİ SÜRDÜRMEK”
Çocukluk yıllarında cem erkanı yürütmek için yönlendirildiğini söyleyen Tarık Etçioğlu, “Kara Yağmurlu Ocağı’nda Yağmur dede Hakk’a yürüdükten yaklaşık 30 yıl kadar Fethiye’de cem erkanı yürütülmedi. Çocukluğumdan bugüne kadar hep atalarımız, büyüklerimiz bu yolu erkanları yürütmem için beni yönlendirdiler. Bu yolda cem erkanlarında bulunmama, deyişlerde, nefesleri söylemem de vesile oldu” diyerek bu yola nasıl başladığını anlattı.
Etçioğlu, Alevi inancının geleneklerini sürdürmenin önemine vurgu yaparak, “Fethiye Alevi Kültür Derneği olarak bir araya geldik. Burada tüm canlarımızla birlikte daha güzel, daha iyi ve Aleviliğimizi, erkanımızı geleceğimize nasıl taşırız amacıyla bir araya geliyoruz. Fethiye’de fazla kalabalık bir nüfusumuz yok. Abdallar olarak 120-130 haneyiz burada. Biraz azınlığız. Lakin burada yaşayan diğer Türkmen tahtacılar diye nitelendirdiğimiz bir aşiretimiz var. Onlar da çoğunluk olmak üzere 5-6 binlik bir nüfusa sahipler. Birlikte hareket ediyoruz, birlikte yol alıyor, birlikte cemlerimizi yapmaya çalışıyoruz” dedi.
“BU YOLUN ÖĞRETİLERİNİ AKTARIYORUM”
Alevilik kültürünü yansıtmaya çalışırken geçmişte yapılan cemlerin bazı insanlara ağır gelebildiğini belirten Etçioğlu, “Çünkü yörenin dışından gelen canlarımız bu yolu, bu felsefeyi, bu kültürü benimsemiş. Merak edenler var. Bunlara bu yolun tarikat yolu, şeriat yolu olmadığını, bu yolun ehlibeyt yolu, sevgi yolu, gönül yolu olduğunu bildirebilmemiz açısından ritüelleri uygulamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Cem erkanı yürütmenin iyiye, güzele, gönül yoluna meylettiğini dile getiren Etçioğlu şunları söyledi:
“Cem erkanında dede de dahil rızalık alır. Toplumsal konular, bireysel konular ele alınır. Varsa kırgın olanları bir araya getirip, müşkülünü halledip, insanları birbiriyle barıştırmak, akabinde buraya gelen canların getirmiş olduğu lokmaları hep birlikte paylaşmak, ardından, varsa bir kötü olay o konuyu çözmek önemli.
Burada sadece 12 hizmeti yerine getirmek değil, zaten her can bir mumdur, her can yanabilir lakin aydınlatabilmek çok önemlidir. Mum gibi yanmak bitmek değil, yanarken mum gibi çevremizi çevremizdekilerin çevresini aydınlatabilmektir.”
Abdal Alevileri olarak Fethiye’de Hakk’a yürüme erkanlarına ilişkin de bilgi veren Tarık Etçioğlu, “Burada Hakk’a yürüyen canlarımız, erkan isteyen canlar bize ulaşıyorlar. Hakk’a yürüme erkanını Türkmen geleneklerine uygun bir şekilde yapıyoruz. Hakka yürüyen canımızın döşeğine alınmasından tutun, sırlanmaya kadar olan bütün erkânı yürütebiliyoruz. Hakk’a yürüyen canımız musahipse müsahip kardeşi varsa cem erenleri toplanır Hakk’a yürüyen canımızın başında delil uyandırılır. Delil uyandırıldıktan sonra tın tın diye nitelendirdiğimiz üç nefesler duaz-ı imamlar okunur, onun ardından Türkmen ve Abdal geleneklerinde geçmişte yapılan Hakk’a yürüyen canımız öncelikle kadınsa 3 eteği dediğimiz gelinken giydiği kıyafeti, erkekse özne dediğimiz damatlık olarak giymiş olduğu kıyafeti cenaze yıkandıktan sonra giydirilir ondan sonra Hakk’a yürüme erkanı mezarlıkta devam eder” diye belirtti.
Abdallarla Tahtacılar arasındaki benzeşme olduğunu belirten Etçioğlu, “12 erkanu birlikte yürüttüklerinden dolayı tahtacılar 2 oymaktan oluşur. Bir Hacı Emirli bir de Yan Yatır olmak üzere. Abdallar ise dedelerinin, pirlerinin Çorum’da olduğu Tozlu Ocağı, bizim sahil bölgesinde yaşayan Abdalların ise Yağmurlu Ocağı’na bağlı olmaları ve birlikte 12 erkan yürütmeleri birbirlerinden kız alıp vermelerinden kaynaklı büyük rol oynamıştır.
Fethiye Alevi Kültür Derneği Cemevi Yönetim Kurulu Üyesi Dede Tarık Etçioğlu, Yağmurlu Ocağı’nın, Gaziantep, Hatay, Adana’dan Mersin Antalya ve İzmir’e kadar olan sahil bölgesinde ve Isparta’da, Denizli’de bulunduğunu, Yağmurlu Ocağı’nın en yoğun olduğu bölgenin Antalya Adana ve Mersin olduğunu kaydetti.
“ABDALLARDA ÖRGÜTLENMEK İÇİN 4 KAPI MEVCUTTUR”
Abdallarda musahipliğin ikrarla başladığını belirten Etçioğlu, şöyle devam etti:
“Bizim Abdal Alevilerin bir kısmında örgütlenmek için 4 kapı mevcuttur. 4 kapının birinci kapısı söz verme ikrar alma, ikincisi musahiplik kapısı, üçüncü kapı aşinalık kapısı, dördüncü kapı ise peşinalık kapısı.
Peşinalık, bu 4 kapıda var olan ritüelleri tamamlamış yerine getirmiş kişilere denir. Abdallarda ikrar verme ikrar alma Alevilik yoluna her zaman bağlı kalacağına, toplumunun adaletine hukukuna saygı duyacağına, bu yolda ilerleyeceğine dair verilen sözdür.
“MUSAHİPLİK ÖRGÜTLENMENİN BİRİNCİ ADIMIDIR”
Musahiplik ise örgütlenmenin birinci adımıdır. Örgütlenirken birbirimizin eksikliğini tamamlayarak bir kuvvet oluşur, bu toplumun kendi arasındaki bir dayanışma metodudur.
Musahipliğin geçmişten günümüze kadar çok güzel bir şekilde işlevi vardı. Çünkü köy yaşantısında insanlar birbirlerini daha çok tanıyordu, daha çok birbirlerine ihtiyaçları vardı ama şehir yaşantısında insanlar dairelerde, apartmanlarda yaşadıkları için kopukluk oldu.
Gerçekten bizim için önemli olan şu ocak bu ocak, şu memleketin insanı, bu memleketin insanı değil, önemli olan Hünkâr Hacı Bektaş’ın 72 milleti bir gözle görmeyen bizden değildir dediği gibi, ilim ilim bilmektir, ilim irfan insan bilmektir.
Cem olmak için meydana geldiğinde -bizde dedenin yardımcısına mürebbi denir- mürebbi o köyün gündemini dedeye aktarır. Dede de gezmiş olduğu köylerden aldığı bilgileri gündemleri birbirine harmanlayarak burada talipler ile paylaşır.
Cem erkanında canlar eşikten geçtikten sonra delil uyandırılınca hizmetler yürür. Ta ki delil sırlanana kadar. Delil sırlandıktan sonra muhabbetler başlar, bu muhabbetler coşmak için değil, gerekli ve öncelikli olan konular, o günün yaşam koşulları, yani köyün, şehrin, ülkenin içinde bulunduğu sorunları veyahut da o köyde bulunan iki canın müşkülü öncelikle ele alınır.
Dede, pir, mürşit hiç fark etmez. Senin benden benim senden bir üstünlüğümüz yok hepimiz bir canız. Dede görevi postun gerekliliklerini 12 hizmet ritüellerini insanlara düzgün bir şekilde gösterebilmesidir. Onun için diğer canlardan hiçbir farkı yoktur.
Erkan’ı yürütenler ise (Sazandanlar) taliplerdir. O bulunduğu yeri yöneten, bulunduğu yerin sorunlarını dile getiren kişi de mürebbi dediğimiz rehberlerimizdir.”
Cebrail ARSLAN/MUĞLA
Yoruma kapalı.