PİRHA – PSAKD Fethiye Şube Başkanı Nevzat Türkmen, PSAKD Sarıyer Şubesi’ne bağlı Armutlu Cemevi’ne polis baskınını ve Alevilerin Meclis önünde yapmak istediği basın açıklamasına polis müdahalesini PİRHA’ya değerlendirdi. Türkmen, “Biz geri adım atmayacak, varlığımız dünya haklarına sesimizi duyurana kadar kamuoyu oluşturana kadar bu yapıyı daha güçlü hale getirmeye çalışacağız” dedi.
PSAKD Fethiye Şube Başkanı Nevzat Türkmen, PSAKD Sarıyer Şubesi Cemevi’ne yapılan polis baskını ve TBMM Dikmen kapısı önünde basın açıklaması yapılmasına polis müdahalesine tepki gösterdi. Türkmen, seçimden sonra AKP iktidarının Aleviler üzerindeki ablukasının ve baskısının artacağının farkında olduklarını söyledi. Türkmen, “Bu süreç daha önce Kürt coğrafyasında da gelişen bir olgu. Pir Sultan Kültür Derneği olarak iyi okuduğumuz zamanlama da vardı, okuyamadığımız zamanlama da var” ifadelerini kullandı.
“YILMAYACAĞIZ, DİRENECEĞİZ”
“Biz bu ülkede asli unsur olarak şöyle bir şeyden yararlanmak istiyoruz: İnancımızı ve kültürümüzü yaşamak istiyoruz. Bu kadim halk yaşam biçimine, kendisine ait olana kendisi karar verir. Çünkü bütün dünyada insan hakları, hak ve özgürlükler bağlamında bu böyle. Maalesef hukuk sisteminin ayaklar altında olduğu bir dönemin içerisinde biz de bunları katmanlarıyla yaşıyoruz. Sarıyer Küçük Armutlu’da yaşanan baskına biz zulüm diyoruz. Laik seküler bir yaşam biçimi uluslararası insanlığa yaraşır bir yapıda olmak istiyoruz” diye konuşan Türkmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim talebimiz bir başkasının inancını yok sayarak yaşamak değil. Birlikte, beraber olmak için önce dost olmak, Hünkar Hacı Bektaş-i Veli’nin deyimi ile Elif gibi düzgün olmak. Biz yılmayacağız, direneceğiz bizi bu konuda yıldıramazlar. Elbette ki bu diğer STK’ların sorunu. Sadece Alevilerin sorunu değil. Sokakta yaşayan bütün etnisite ve kimlik üzerinden değil, insanlık üzerinden olan tüm mazlum ve mağdurların hakları bizim boynumuzun borcu. Bizim cemevlerimize siyasal iktidar gönderiyor resmi polisini. Bu insanlık dışı. Polisin cemevine idrarını yapıyor. O polisin o cemevine değil, kendi yüzüne idrarın yaptığını söylüyorum. Çünkü bütün kötülüğün kendine dönüşümüdür.”
Türkiye’deki süreci değerlendiren Türkmen, şunları kaydetti:
“Dünyada yaşayan bütün mağdur insanların böyle zulümlerden nasibini aldıkları duruma bir bakarsak sonuç itibari ile Türkiye’deki şu süreç İran’a şeriatın gelme durumuna benziyor. İran’da da böyle başlamış ufak ufak. Mevcut olan haklar, ibadet yerleri kısıtlanarak ve oraya hakaret edilerek korkutularak, sindirilerek şeriatın ayak sesleri geldi ve güzelim ülkeyi bu hale getirdiler.
Bizim ülkemizin son durumu da böyle. Ben böyle gözlemliyorum. Biz buna izin vermemek adına buradayız ve Pir Sultan’ın bu zulümlere yüz yıl önce nasıl karşı çıktığını ve Kerbela’da nasıl direndiğini şah İmam Hüseyin’in nasıl direndiğini, Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli’nin inanç ve bilim felsefesi konusundaki direncini biliyoruz. Biz bu dirençlerle bu yapıyı korumaya çalışacağız.”
“Ülke ciddi bire şekilde abluka adı altında. Tek adam diktatörlüğü altında ezim ezim eziliyor” diyen Türkmen, “Biz bir basın açıklaması yapmak istiyorduk. Ancak bize ‘siz meclis bahçesinin içerisinde yapabilirsiniz, ancak sizin adınıza milletvekilleri konuşabilir’ denildi. Genel başkanımıza açıklama izninin verilmemesi üzücü bir olay. Ama tabi ki milletvekillerimizin temsilen orada olması önemliydi” dedi.
“ANTİ EMPERYALİST YAPILARLA BİRLİKTE YÜRÜYECEĞİZ”
Türkmen, basın açıklamasına yapılan polis müdahalesi ile ilgili bilgiler verdikten sonra şunları söyledi:
“Biz geri adım atmayacağız, dünya halklarına sesimizi duyurana kadar, kamuoyu oluşturana kadar bu yapıyı daha güçlü hale getirmeye çalışacağız. Toplumsal dinamikleri daha diri tutmaya çalışacağız. Bunu sınıf ve emek bilinci üzerinden götüreceğiz. İnanç temel niteliği ama bunu tabana yayarak böylesi bir oluşum içerisinde çalışma yürütüyoruz.
Zeynep arkadaşımızın hangi gerekçelerle tutuklandığını bilmiyourz. Neyi terör kapsamına aldıklarını, neyi almadıklarını da çok iyi biliyoruz ve bu tip gelişmeler hızla çoğalacaktır. Ama biz yılmayacağız. Mücadeleyi, tüm demokratik kitle örgütleriyle anti emperyalist yapılarla birlikte yürüteceğiz. Bu sorun tek Alevilerin sorunu değil, özgür düşünen bütün halkların sorunu. Bu sorunu ete kemiğe büründürene kadar, temel niteliğe oturtana kadar devam edeceğiz. Bazı şeylerde kaybımız olacak ama kazanımımız bütün halkların kazanımı, tüm Alevilerin ve diğer inançların da kazanımı olacaktır.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.