PİRHA- Alevi-Bektaşi Güç Birliği Platformu’nun yayımladığı “Alevi Raporu”na tepki gösteren Demokratik Alevi Federasyonu ve Demokratik Alevi Kadınlar Birliği, raporun Aleviliği devletin ideolojik sınırlarına hapsettiğini belirterek, “Alevilik toplumunun vicdanı ve özgür iradesidir, devletin denetiminde olamaz” dedi.
Alevi-Bektaşi Güç Birliği Platformu tarafından yayımlanan ve geniş tartışmalara yol açan “Alevi Raporu”na karşı Alevi toplumunun önde gelen kurumları sert tepki gösterdi. Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) ve Demokratik Alevi Kadınlar Birliği (DAKB), raporun Aleviliği devletin ideolojik sınırlarına hapseden bir yaklaşımı savunduğunu belirterek, Aleviliğin özgürlük, eşitlik ve halk iradesi temelli bir inanç ve yaşam biçimi olduğunu vurguladı.
Açıklamada Alevi toplumunun devletin müdahalesiyle şekillendirilen bir Alevilik anlayışını reddettiğini ve Aleviliğin halkın öz gücüyle var olması gerektiğini dile getirdi.
“RAPOR, ÇOK KİMLİLİĞİ REDDEDİYOR”
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Son günlerde ‘Alevi-Bektaşi Güç Birliği Platformu’ imzasıyla açıklanan ‘Alevi Raporu’, Alevi toplumunun tarihsel birikimini, inancını temsil etmemektedir. Bu metin, Aleviliği devletin ideolojik sınırları içinde ‘kültürel bir motif’ haline getirmeyi hedeflemektedir. Aleviliğin özüne, yoluna ve rıza hukukuna aykırı bu raporda, Alevilik devletin himayesindedir. Iysa Alevilik halkın öz gücüne, eşit yurttaşlığa, kadın-erkek eşitliğine ve rızaya dayalı özgür bir toplumsal düzene dayanır. Raporda ‘Alevi toplumunun devletle bütünleşmesi’ övülmektedir. Oysa Alevilik, tarih boyunca iktidarların değil, halkların yüreğinde yaşamıştır.
Bizim için “bütünleşme” değil, hakikatle yüzleşme esastır. Dersim, Maraş, Sivas, Çorum, Gazi gibi katliamlarla hesaplaşmadan hiçbir barış, hiçbir kardeşlik samimi değildir. Önce adalet olmalı ki birlik kurulsun. Tek millet, tek inanç dayatmasını reddediyoruz. Rapor, “Türk kimliği dışındaki etnik, dini tanımlamaları reddediyoruz” diyerek Kürt kimliğini, dillerimizi (Zazaca, Kurmanci) ve halkların çok kültürlü varlığını inkâr etmektedir. Kürt Alevi kimliği bu hakikatin ayrılmaz parçasıdır ve artık görünmez kılınamaz.
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNE VURGU
Aleviliği Türk kimliği içinde eritmeye çalışan bir yaklaşımdır. Rapor, ‘eşit yurttaşlık’ kavramını reddetmektedir. Bu, Alevi toplumunun yüzyıllardır sürdürdüğü adalet ve özgürlük mücadelesine ihanettir. Bizim talebimiz, hiçbir inancın, kimliğin, dilin üstün görülmediği bir ülkedir. Eşit yurttaşlık, bir lütuf değil, insan onurunun gereğidir. Rapor, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı öven ve Alevilerin “Diyanet’le kucaklaşmasını” önermektedir. Bu, Aleviliği kendi yolundan ayrılmasıdır. Alevilik, hiçbir devlet kurumunun gölgesinde değildir kendi doğalında yol alır. Biz Diyanet’in kaldırılmasını, tüm inançların kendi kurumlarını özgürce oluşturmasını savunuyoruz. Cemevleri devletin memurlarıyla değil, halkın rızasıyla yönetilir. Kadınlar Alevi İnancının Eşit ve Kurucu Özneleridir. Bu raporda Alevi kadınlarının adı dahi geçmemektedir. Oysa Alevilikte kadın erkek eşitliği yalnızca bir hak değil, yolun özüdür. Kadınsız bir Alevilik tanımı, rızasız bir toplum tanımıdır. Alevi kadınlar, pirlerin, anaların ve rehberlerin eşit temsilcisidir. Bizim Yolumuz hiçbir devletin yoluna ve kontrolün girmez. Halkın kendi öz iradesi vardır. Alevilik “siyaset üstü” değil, toplumun vicdanıdır. Zulme karşı durmak, adaleti savunmak, emeği ve doğayı korumak bizim inancımızın gereğidir.”
ALEVİLERİN TALEPLERİ SIRALANDI
FEDA ve DAKB’nin yaptığı açıklamada, Alevi toplumunun talepleri şu şekilde sıralandı:
“-Diyanet kaldırılsın, inanç toplulukları özerkleşsin.
-Cemevleri devlet müdahalesinden çıkarılsın.
-Kürt kimliği ve dili anayasal güvence altına alınsın.
-Katliamlarla yüzleşmek için hakikat ve adalet komisyonları kurulsun.
-Alevi kadınlarının temsil hakkı anayasal güvenceye alınsın.”
“Alevilik, halkın vicdanı ve özgür iradesidir. Alevi toplumunun talepleri, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin temelini oluşturmaktadır” diyen FEDA ve Alevi Kadınlar Birliği, Aleviliğin devletin denetiminde değil, halkın öz iradesiyle şekillenen bir inanç olarak varlık göstermesi gerektiğini bir kez daha yineledi.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.