PİRHA- Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Maraş Katliamı’nın 46. yıldönümünde yazılı açıklama yaparak, “Alevilere, kürtlere soykırım yaşatıldı” dedi. Açıklamada, “Kürt Alevilerin yok edilmesi ve toplumsal mücadelenin bastırılması amacıyla yapılan bu saldırı, devlet eliyle örgütlenip organize edilmiştir. Bu soykırım saldırısının sonunda Maraş ve çevresinde yaşayan Kürt- Türk Alevileri topraklarını hızla terk etmek zorunda kalırlar” denildi.
Maraş’ta 19-25 Aralık 1978’de faşistler tarafından Alevilerin katledilmesinin üzerinden 46 yıl geçti. 6 gün süren katliamda resmi rakamlara göre 111 Alevi katledildi, 1000’den fazla Alevi de yaralandı. Alevilere ait 270 ev ve 270 işyeri faşistler tarafından yakıldı, tahrip edildi.
Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Maraş Katliamı’nın 46. yıldönümünde yazılı bir açıklama yaptı.
“46 YIL ÖNCE SOYKIRIMCI POLİTİKALAR GEREĞİ ALEVİLERE, KÜRTLERE SOYKIRIM YAŞATILDI”
46 yıl önce soykırımcı politikaların gereği ve sonucu olarak Alevilere, Kürtlere ve demokrasi güçlerine soykırım yaşatıldığı belirtilen açıklamaya şöyle devam edildi:
“Dersim soykırımından sonra Alevileri ve Kürtleri bastırdığını düşünen devlet, 1966- 1971 yıllarında istediği sonucun gerçekleşmediğini görmüş ve yeniden katliam ve soykırımlar uygulaması içinde olur. Muğla/Ortaca, Elbistan ve Kırıkhan’daki saldırılarıyla bir kez daha Alevi ve Kürt Alevi kıyımına soyunur. O dönemde Türkiye ve Kürdistan’da gelişen toplumsal mücadeleyi bastırmak için devlet, Türkiye’nin iki temel dinamiği olan Alevi ve Kürt katliam ve soykırımını gündemine alır.
Türkiye’nin batı yakasında 1 Mayıs 1977’de Taksim’de ve 16 Mart 1978 İstanbul Üniversitesi’nde öğrencilere yönelik gerçekleştirilen katliamlar toplumu sindirme ve baskılamaya dönük olduğu açıktır. 4 Nisan 1978’ de Maraş Yörükselim Mahallesi’nde ETKO (Esir Türkleri Kurtarma Ordusu) çeteler tarafından Alevilerin gittiği kahve taranmış ve Gıjık Dede Sabri Özkan katledilmiştir. Soykırımcı siyasal güç kitlesel yok etme amaçlı olarak komando kamplarında yetiştirilen ve devlet kurumlarına yerleştirilen katiller çeşitli merkezlere bombalı mektuplar göndererek soykırımcı saldırılar dört bir koldan organize edilir. 17 Nisan’da Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu, gelini ve iki torunuyla birlikte öldürülür, sonrasında da Malatya Katliamı yaşanır.
1978 Kasım ayında faşist çete yapılanması ÜGD’nin kurdurulmasıyla Maraş soykırımının paramiliter gücü devreye konulmuş olunuyordu. Sonrası haftalarda Çiçek sinemasında provokasyon amacıyla ırkçı bir filmin oynatılmasıyla ırkçı beyin yıkama uygulaması yapılır. Soykırım uygulaması için Alevilerin evleri işaretlenir, milli piyangocu, seyyar satıcı adıyla paramiliter katiller Maraş’ta konumlandırılır. Irkçı filmin oynatıldığı sinemaya atılan ses bombası sonrasında; “Komünistler, Aleviler, Kürtler sinemaya bomba attılar” diye propaganda edilerek soykırıma gerekçe üretirler.
“MARAŞ KATLİAMI, TOPLUMSAL MÜCADELENİN BASTIRILMASI İÇİN DEVLET ELİYLE ÖRGÜTLENİP ORGANİZE EDİLDİ”
Kürt Alevilerin yok edilmesi ve toplumsal mücadelenin bastırılması amacıyla yapılan bu saldırı, devlet eliyle örgütlenip organize edilmiştir. Bu soykırım saldırısının sonunda Maraş ve çevresinde yaşayan Kürt- Türk Alevileri topraklarını hızla terk etmek zorunda kalırlar. Yüzlerce canımız hayatını kaybeder. Yüzlerce ev ve iş yeri yakılır, yıkılır, on binlerce insan zoraki göçertilir.
Bu katliamcı zihniyet 19 Aralık 2000’de mahpushanelerde bulunan tutsaklara, “Hayata Dönüş Operasyonu” adıyla saldırmış, 20 mahpushanede vahşi ve kanlı bir katliam gerçekleştirmiş, bu saldırıda 30 tutsak katledilmiş, yüzlercesi yaralanmıştır. Kürtlere karşı ‘Bitmeyen Suç Pratiği’ ile hareket eden devlet, 2011 yılının 28 Aralık’ın da Roboski’de 34 Kürt çocuk yaşlı olmasına bakılmaksızın üstünlerine savaş uçaklarından bomba yağdırmıştır.
“YENİ KATLİAMLARA İZİN VERMEMENİN TEK YOLU BİRLİKTE MÜCADELE ETMEKTEN GEÇMEKTEDİR”
Hem Türkiye ve Kürdistan’da, hem Suriye’de Alevi canlarımıza yönelik asimilasyon uygulamaları ve soykırım saldırıları da devam ediyor. Bugünde Lazkiye, Tartus başta olmak üzere Suriye’de Arap Aleviler, Türkiye’de başta Kürt Aleviler olmak üzere her sürekten Aleviler büyük tehlike ve soykırımla karşı karşıyadırlar. Suriye’de yaşanan savaşı, Alevilere yönelik cihadistler, Kürtlere karşı Türkçü-Sünni İslamcı iktidar el ele vermiş, Kürt ve Alevi soykırımını yaşatmak istiyorlar.
Bu inkarcı, katliamcı ve soykırımcı zihniyet ve saldırılara karşı biz Alevilerin ve Kürtlerin birleşerek bu saldırıları püskürtmemiz hem gerekli ve zorunludur. Hem de ortak mücadele hattında buluşursak başarı mümkündür. Yapılması gereken Rojava’nın etrafında kenetlenmek ve orasını göz bebeğimiz gibi korumaktır. Çünkü Rojava biz Alevilerin nefes aldığı, inancını ve itikadını özgürce yaşadıkları ortak yaşam alanımızdır. Can pahası yaratılmış bu değerleri korumak ve yaşatmak, Aleviliği korumak ve yaşatmak anlamınadır. Yeni soykırımalar ve katliamlara izin vermemenin biricik tek yolu birlikte mücadeleden geçmektedir.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.