Alevi Haber Ajansi

‘Fabrikadan çok cami var; bıraksınlar artık din tüccarlığını, Diyanetle milleti sömürüyorlar’-VİDEO

PİRHA – Seyyar satıcılık yapan 71 yaşındaki Zehra Canan, mevcut ekonomik krize dair “Dışa bağımlılıktan kurtulup içte üretim sağlanmalı” vurgusu yaptı. Mevcut hükümetin “din siyaseti” yaptığını söyleyen Canan, “Cemevlerine ticarethane diyorlar. Asıl ticarethane günümüz camileri. Sorarım, o Diyanet, halkı sömürmekten başka ne işe yarar?” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Bahçeliyurt Köyünde dünyaya gelen Zehra Canan, ilkokul 3. sınıfa kadar eğitimini tamamlayabilmiş. Babasının Hakk’a yürümesinin ardından aile, 1969 yılında Ankara’ya gelmiş. Elli seneden beri de Ankara’da yaşadıklarını anlatan Zehra Canan, PİRHA’ya konuştu.

20 yıla yakın süredir seyyar satıcılık yapan 71 yaşındaki Canan’ın ilk sözleri mevcut ekonomik krizin halk nezdinde derin hissedildiği yönünde oldu. Canan, şu an geçimini yaptığı örgüleri Ankara Kızılay Metrosunda satarak sağlıyor. Geçmişte esnaflık yaptığını belirten Zehra Canan, iş hayatını şöyle özetliyor:

“Daha evvelden esnaflık yapıyordum. 1990 yılından 2003 yılına kadar bakkal işlettim. İşlerim iyi gitmedi. Büyük marketler çıktı ve ondan sonra kapatmak zorunda kaldım. Ardından orada burada çalışmaya başladık. Ama tabi sonrasında yüklü vergi cezaları geldi, 20 milyar kadar aldılar. Ardından ben de işportaya çıktım. O borcumu da kredi çekerek kapattım.
Mamak’ta yaşıyorum ve her gün otobüsle Kızılay’a gelip tezgah açıyorum. Mesela bir günde yaptığım bir el işi lif ya da patiği 20-25 liraya satıyorum ama artık bu dahi insanlara pahalı geliyor. Haricinde yazma ve çorap da satıyorum ama bunlar bile zor satılıyor. Önceden aldığımız malzemeler ucuzdu. Şimdi ipler 15-20 liraya çıktı ama alıcıya bunu anlatamıyorum. Geçen yıl 3,5 liraya ip alıyorduk Bu sene 20 liraya fırladı ve bir de bunun emeği var. Piyasa 10 kat arttı. Oturduğum ev dahi kredi ile alınmış durumda ve halen borçlarını ödüyoruz. Bu yaşıma geldim halen borç ödüyorum. Emekliliğim dahi yok.”

“70’Lİ YILLARDA ET VE SÜT ALABİLİYORDUK ÇÜNKÜ SERBEST PİYASA YOKTU” 

Zehra Canan, ekonomik gidişata dair de yorumlarını paylaştı. Tarımsal üretimin önemine vurgu yapan Canan şunları söyledi:

“Geçen gün gazetede okudum; 150 ülkeden mal alıyormuşuz. Şimdi bu ülke nasıl kalkınsın? Bütün ürünler dolar üzerinden geliyor. Neden? Çünkü bu Turgut Özal, Tansu Çiller dönemindeki özelleştirmeler sebebiyle oldu. Yani dışa bağımlılık sebebiyle oldu. Amerika’nın koyduğu bu ekonomi anlayışı nedeniyle böyle oldu. Gidişat böyle olursa da hiçbir şey düzelmez. Kendi ülkenin tarımını, hayvancılığı yok edersen olacağı budur. Neden dış pazara bağımlısın? Düze çıkmak için iç pazara dönmek lazım. Mazotu, tohumları ucuz verip, köylüye destek sunup tarımı geliştirmek lazım. Bir de şu gümrük vergilerine çok kızıyorum. Vergileri sıfıra çekiyor ki malı oradan kolay soksun. Neden bu durumu sıfıra çekiyorsun? Benden vergi almayı biliyorsun peki onlardan neden almıyorsun? Patatesten, soğandan, ekmekten dahi benden vergi alıyorsun peki gümrükten neden vergi almıyorsun?
Türkiye’de ekonominin iyi olduğu bir döneme hiç rastlamadım. Ancak 1970’li yılların başında hayat ucuzdu. Et ve süt alabiliyorduk. Neden biliyor musunuz? Çünkü serbest piyasa yoktu. Marketler bugünkü gibi yoktu, sadece kasaplar vardı ama ucuzdu. Ecevit geldi ve ondan sonra 1980’lere doğru bunlar Amerika’ya bağlandı. Habire zam ve ardından özelleştirmeler başladı. 1980 yılına kadar özelleştirme yoktu. Kenan Evren’e darbe yaptırıp, -tabii o da Amerika’nın adamı- ülke ekonomisini ele geçirmeyi amaçladı. Muradına da erdi ve ülkenin pazarını ele geçirdiler.”

“GAZ ÇIKARDIKLARINI SÖYLÜYORLARDI, YALAN!”

Zehra Canan, iktidar yanlılarının “ülkede ekonomik kriz yok” söylemlerini de sert eleştirdi. Emperyalist güçlerle olan bağın koparılması gerektiğini söyleyen Canan şöyle devam etti:

“Ülke içerisindeki bu oligarklar, iş insanları, sermayedarlar, kendi partililerini işe aldılar ya onlar, nemalananlar, ülkede ekonomik krizin olmadığını söylüyor. Bir şey de bilmiyorlar, cahiller. Pastadan pay alıp paylaşıyorlar. Bankaları boşalttılar. Soruyorum nereye gitti bu paralar? Bir de diyorlar ki ‘2023’te Lozan Antlaşması bitecek ve tarım, ekonomi, petrol, doğalgaz, madenler çıkacak’. Hadi canım sende. Madenleri sana Amerika verecek mi sanıyorsun? ‘Gaz çıkardık’ diyorlardı yalan. Yerinde yeller esiyor. Neymiş bu Amerika, böylesine taptılar anlayamıyorum. Düze çıkmak için bu emperyalist güçlerle işbirliğini kesmek lazım. Biz bağımsız Türkiye’yiz ne işimiz var onlarla?”

“BİZLERİ ZATEN BU DURUMA GETİREN O SAĞ PARTİLER DEĞİL Mİ?”

Altı siyasi partinin kurmuş olduğu Millet İttifakını da eleştiren Zehra Canan, mevcut birleşmenin halkta karşılık bulmayacağını ifade etti. Önceliğin doğru ekonomi politikası olması gerektiğini vurgulayan Canan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“‘Parlamenter sisteme geçelim’ diyorlar başka da bir şeyden bahsetmiyorlar. Ekonomiden falan da bahsettikleri yok. Ama şöyle de bir şey var; bunların bir kısmı sağ kesimden gelme ve benim onlardan hiçbir ümidim yok. Sağdan gelen hangi parti ülkeye bir umut olmuş? Bizleri zaten bu duruma getiren o sağ partiler değil mi?
Ekonomi anlayışıma uyan hiçbir siyasi parti göremiyorum. Sosyal devlet anlayışı olan bir partinin yönetime gelmesi lazım. Mevcut sosyalist partiler birleşirlerse bir kazanım olacaktır. Umut Sosyalizmde. Öncelikle ekonomiyi düzeltmek için bu özelleştirmeleri kaldırmak lazım. Bugün Türkiye’deki bütün illerin elektrik dağıtımını özel şirketler yapıyor. Bunları devletin yapması gerekiyor, şahıslara verirsen olacağı budur.”

“ASIL TİCARETHANE CAMİLER”  

Zehra Canan, elektrik kullanımındaki fahiş oranda artışların ardından cemevlerine gönderilen faturalara da değindi. Cemevlerine ‘ticarethane’ statüsü verilmesini eleştiren Canan, “Asıl ticarethane günümüz camileri” dedi. Canan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Niye her cuma ‘camiye yardım’ diye para topluyorlar? Türkiye’de bugün fabrikadan çok cami var. Toplanan bu paralar peki nereye gidiyor? Bu nedenle asıl ticarethane camiler. Özellikle cemaatlerde muazzam paralar var peki bu paraları nereden topluyorlar? Ayrıca bu Diyanet ne işe yarıyor? Hiçbir işe yaramıyor, ne bir üretimi var ne de bir eğitim sağlıyor. Oraya verdikleri paraları hastanelere aktarsınlar. Diyanetle milleti resmen sömürüyorlar. Yani Diyanet onların merkezi. Ben, Diyanet’i hiçbir şeyden saymıyorum; tamamen sömürücü. Onlar din tüccarları.
Sosyalizm gelecek ve Diyanet’e bu kadar aktarılan paranın önü kesilecek. Ardından ülke iyi bir düzeye çıkacak. Bu cemaatler, tarikatlar hepsi kapatılsın. Artık bunlar Türkiye’yi yedi bitirdi. Bunlar ülkeyi ayrıca birbirine düşürüyor. Alevi’yi, Sünni’yi ayırarak ülkede adeta ırkçılık yapıyorlar. Dünyadaki en büyük sömürü düzeni dindir. Bizler zaten eziliyoruz, her gün şiddet görüyoruz. Sokakta yürümeye dahi korkuyoruz. Özgürlük istiyoruz. Öyle bir düzene geldik ki şimdi insanların adımlarını dahi kameralarla takip ediyorlar. Şimdi bu durumdan kurtulmak için mevcut siyasi partilere bakıyorum. Örneğin Millet İttifakındaki Davutoğlu, Babacan, Akşener, bunlar ülkücü. Açıkçası bu nedenle ümidim yok. Temel Karamollaoğlu da dinci. Şimdi bunlardan ne hayır gelir? Bunlara oy verip vermeme konusunda çok düşünüyorum ama TKP’nin fikirlerini beğeniyorum. Mevcut düzen partileri sermayeye çalışıyorlar. CHP de solcu ise ‘solcuyum’ desin. Neden gidip o sağ partilerle ittifak kuruyorsun? Erkan Baş var, Kemal okuyan var, Mehmet Maçoğlu var. Örneğin Maçoğlu Cumhurbaşkanı seçilebilir. Tam Sosyalist adam. Sosyalizmden insana zarar gelmez. Sağ partiler insanın gözünü yiyorlar.”

“BUNLARLA ÜLKE DÜZELMEZ”

Zehra Canan, son olarak toplumun artık sağlıklı beslenemez hale geldiğine işaret ederek, “Mevcut devlet anlayışı her pisliğe bulaştı. Bunların içerisinde mafya var, uyuşturucu var. Ayıp. Bankaları boşalttınız, her yeri kapatıp özelleştirmeyi hayata geçirdiğiniz. Ve halen diyorlar ki ‘ekonomi güzel’. Utan utan, tüm dünyadan mal alıyorsun. Bir kilo domatesin kilosu 40 lira olmuş. İnanın Kurban Bayramı’ndan beri evimize et alamıyoruz. Menderes bile özelleştirme yapmamıştı. O Özal var ya Turgut Özal, Çiller ile birlikte getirip liberal ekonomiyi ülkeye soktu. Özal 24 Ocak kararlarında şunu söylemişti: ‘Tarım dediğiniz ne ki gelsinler şehirde çalışsınlar, istihdam yaratsınlar’ ve köylüye hizmeti rafa kaldırdı. Bunlarla ülke düzelmez. Tabi bir de başka sorunlar var. Benim gözümde Kürt, Türk, Alevi, Sünni aynı. Ayırt etmem. Hepsine aynı gözle bakmak lazım. Artık Kürtlerin haklarını da ver. Keşke ben de Kürtçe bilsem, ne var bunda. Ama maalesef Türkçe’den başka bir şey bilmiyorum.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak