PİRHA – Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı Cemevi Başkanı Yavuz Selçuk, Alevilere yönelik asimilasyon politikalarından olan Şialaştırma hakkında açıklamalarda bulundu. Selçuk, Ehlibeyt kullanılarak Alevi inancı kullanılarak, Alevi ritüelinde olmayan, inancında olmayan şeylerin Aleviliğin içerisindeymiş gibi gösterilerek asimilasyona gidildiğini söyledi.
CanTV de yayınlanan Veli Büyükşahin ve Celal Fırat’ın sunduğu Dem-i Muhabbet programına konuk olan Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı Cemevi Başkanı Yavuz Selçuk, Alevileri asimile etmeye çalışan Şia kurumları hakkında konuştu.
“ÖTEKİ DİYE BİR KAVRAMI KABUL ETMİYORUZ”
Alevilikte Kabe’nin insan olduğunu belirten Selçuk, insanlığı dinine, diline, milletine, cinsiyetine, ırkına göre ayırmadan, Alevi inancında ve ibadetlerinde diğer insanlarla ilişkilerinde karşımızdaki insan gözüyle baktıklarını söyledi.
Selçuk, “Öteki diye bir kavramı kabul etmiyoruz. Alevilikte öteki diye bir kavram yok. Böyle olunca da Sünnilerde, Şialarda ülkemizdeki diğer inanç grupları hepsi bizim için bir arada yaşayacağımız insan topluluklarıdır. Ama şöyle bir durum var biz ne kendimizi birisinin terazisine koyarız. Ne de başkasını kendi terazimize koyarız. Eğer kendimizi başka bir şeyle tartarsak ortaya bir çelişki ortaya çıkar. O açıdan kendimizi birileriyle tartmak yerine kendimizi kendimizle tartarız. Böyle olması lazım” diye konuştu.
“ALEVİLERİ ŞİALAŞTIRMA YENİ BİR OLAY DEĞİL”
Alevileri asimilasyon politikalarından olan Şialaştırma yeni bir olay olamadığını altını çizen Selçuk, “Geçmişte Aleviler 1990 yılına kadar ibadetleri yasak olduğu için yeraltındaydı. İbadetleri yasak olduğu için gizli olarak ibadetlerini yapıyordu. Geleneğini, göreneğin her şeyini kapalı bir şekilde yapıyordu. Dolayısıyla Şialarında Alevilere ulaşması biraz daha güçtü. 90 yılından sonra ibadethanelerimiz açılmaya başladı. Görünür olduk, dolayısıyla kolay ulaşılırda olduk. Fiziki baskılarla yasaklanan Alevilik onun yanı sıra inanç yönüyle asimilasyon yönüne gidilmeye başlandı” dedi.
Selçuk, devlet okullarındaki zorunlu din derslerinin asimilasyon politikalarında etkili olduğunu söyleyerek Ehlibeyt kullanılarak Alevi inancı kullanılarak, Alevi ritüelinde olmayan, inancında olmayan şeylerin Aleviliğin içerisindeymiş gibi gösterilerek asimilasyona gidildiğini belirtti.
Alevilerin Ehlibeytten bahsedebildiğinde yüreklerini açtıklarını söyleyen Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı Cemevi Başkanı Yavuz Selçuk, “Ama karşı tarafın yüreği bilinmiyorsa başka şeylerde olabilir” diyerek yaşadıkları tehditleri anlattı:
“ESENYURT, ŞİA DERGAHLARIN ÇOK OLDUĞU BİR YER”
“Aleviliği Sünnileştirme yönünde değil de Şialaştırma yönündeki asimilasyon olayı biz bunu Erenler Eğitim Vakfı, Erenler Cemevi olarak bizzat yaşadık. Esenyurt, Şia dergahların çok olduğu bir yer Cemevi demiyorlar, genelde dergah diyorlar. Ben 3 tanesini biliyorum. Bunlar gelip, gidiyorlar. Cemlere de katılıyorlar. Ama müdahale etmiyorlardı. 2014 yılında Esenyurt’ta bulunan bir dergahın taraftarları gelip Cemde sancak açmak istediler. Cem herkese açık yapılıyor. Gelip katılabilirler. Ama oradaki işleyişe müdahale etmesi olamaz. Cemler geleneğe ve inanca göre yürütülür. Sancak açacaklarını söylediler. Hz. Ali ve İmam Hüseyin’in sancağını açacaklarını söylediler. Ben hiç öyle bir şey görmedim. Dedelerimiz orada zaten o sancağı temsil ediyorlar. Biz izin vermedik. Sert çıkışlar ve üstü kapalı tehditler yaparak çıkıp gittiler.
2017 yılında Erzincanlı bir canımızın cenazesi var. Gelip bize cenaze erkanını hocamız, dedemiz yapacak. Bazen köylerde yakın ilişkilerde olabiliyor. Cenaze erkanı ben yapayım diyen oluyor. Gönül borcu olduğundan olabilir. Aileden biri geldi ve onların sıkıntılı olduğunu söyledi. Bunlar Şia böyle yapmak istiyorlar. Biz bunu kabul edemeyiz. Alevi inancına göre kaldırılırsa olabilir. Ama diğer türlü bizim dedemiz hocamız var, hizmeti de onlar yapacak. Alevi kurallarına göre cenaze sırlanacaktır. Hizmet ona göre yapılacaktır. Defnedilecek kişinin bağlı bulunduğu dergahın sorumlusu beni aradı. Bana bir sürü hakaret etti. ‘Siz burayı cami yaptınız Yezidsiniz. Biz bunların bir kısmını elde ettik, buraları da elde edeceğiz. Sonunuz yakındır’ benzerinde ifadeler kullandı.”
Böyle benzer tehditlerin diğer kurumlara ve insanlara yapıldıkları ama belki de bunu dillendirmediklerini söyleyen Yavuz Selçuk, Bir taraftan asimilasyon yapıp canlarımızı Alevilikte olmayan 3 vakit namaz, Ramazan orucu ya da benzeri şeyleri Aleviliğin içine küçük küçük koyup anlatarak hayata geçiren, bir taraftan da bu şekilde Cemevleri yönetenleri tehdit ediyorlar” diyerek tüm Alevilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Şialaştırma politikalarında öncelikli olarak gençlerin hedef alındığını belirten Selçuk, kültürel etkinliklerle yakınlık kurduklarını ifade etti.
“BİZİ KENDİLERİNE BENZETMELERİNE İZİN VERMEYELİM”
Şialaştırma politikasında tüm Alevi kurumlarının yönetimine aynı zamanda tüm Alevilere görev düştüğünü belirten Selçuk, aynı zamanda Alevilerin niye benzeme endişesi yaşadığını ve benzeme endişenin aşılması gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:
“Bizi kendilerine benzetmelerine izin vermeyelim. Buna yol açtığımız sürece kolaylaştırdığımız sürece gerçekten ciddi sıkıntılar yaşayacağımızı düşünüyorum. Elleri güçlendikçe onları kabul etmeyen insanlara karşı baskıları artıyor. Bu sefer şöyle bir ortaya çıkıyor. Bizi inkar eden anlayışla varlığımızı yok eden, Cemlerimizi yok sayan anlayışla bir adım bir kazanım kavgası verirken yeni bir ortam açılıyor. İnsanlar daha ciddi sıkıntılara sürükleniyor. Bütün canlarımız uyanık olmalı bu tarz şeylere fırsat vermemeli.
Alevileri, Şialaştırmaya çalışanlara karşı Cemevi kurum yöneticilerine ciddi görevler düşüyor. Fark ettiklerinde bu tür şeylere fırsat vermeyecekler. Bizler bu inancı taşıyacak insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Dedelerimiz o hizmeti yapacak kişiyi yetiştirmesi gerekiyor. Cemde 12 hizmeti yapacak görevlileri yetiştirmemiz gerekiyor. Yolun sürülmesi için o yolun gerekliliklerini yapmamız, taşımamız gerekiyor. Bunları zaten layıkıyla yerine getirdiğimizde başkaları asimile etme cesareti gösteremez. O cesareti kendilerinde bulamayacaklar. Bu şeyi denemeyecekler. Bu konuda alevi dedelerine, alevi kurumlarına cem evleri yöneticilerine ciddi görevler düşüyor. Bunun içinde ortak akıl yürüterek gerekirse bir araya gelinerek çalışarak bu çalışmaları güçlendirmek gerekiyor.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.