Alevi Haber Ajansi

Erdoğan ‘Giderlerse gitsinler’ demişti; en fazla hekim göçü Temmuz’da yaşandı!-VİDEO

PİRHA – Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hekimlerin yurt dışına göç oranına dikkat çekti. Fincancı, son 1 ayda 288 hekimin, ülkeyi terk ettiğini söyleyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Giderlerse gitsinler” sözünün bir tür şiddet dili olduğunu belirtti.

Hekimlerin özlük haklarındaki taleplerine karşılık verilmemesi ve sağlıkta şiddet vakaları, mevcut krizi günden güne derinleştiriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaşananlar neticesinde hekimlerin, Avrupa ülkelerine yönelmesi konusunda ‘giderlerse gitsinler’ diyerek adeta bir sorun yokmuşçasına tablo çiziyor.

TÜM ZAMANLARIN EN BÜYÜK HEKİM GÖÇÜ!

Türk Tabipleri Birliği’nin verilerine göre yurt dışına çıkış için iyi hal belgesi başvurularında son bir ayda adeta patlama yaşandı. Aktarılan bilgilere göre Temmuz ayında 288 hekim, yurt dışına gitmek için TTB’ye başvurdu. Bu oran, son yılların en fazla hekim göçünün yaşandığı süreç olarak kayıtlara geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışına giden doktorlar için “Varsın giderlerse gitsinler. Biz de yeni yetişen hekimlerle, asistanlarla götürürüz” dese de sağlıktaki nitelik de tartışma konusu oldu.

Hekimlerin “iyi hal belgesi” için başvurularında artış olduğuna vurgu yapan Şebnem Korur Fincancı, “Bu sadece hekimlere özgü de değil, mimarlar, mühendisler de bu ülkeden gidiyor. Bu çok üzücü. Çünkü bu ülkenin geleceği bizim genç meslektaşlarımız ve tablo bu, geleceği yitirdiğimizi gösteriyor” dedi.

“MAYIS’ IN İLK 15 GÜNÜ BAŞVURU SAYISI AZALDI”

TTB verilerinde, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecinde yurt dışına giden hekim oranında ise bir azalma olduğu görüldü. TTB yöneticileri bu durumu “Değişimden yana bir umut besleniyordu” sözleriyle yorumladı.

Şebnem Korur Fincancı, “Özellikle Mayıs ayında, ilk 15 günü ve ikinci 15 günü karşılaştırmıştık. İlk 15 günde seçim öncesi bir beklenti içine girdiklerini ve başvuru sayısının düştüğünü gözlemledik. Fakat ikinci 15 günde, seçimin sonuçları açıklandıktan sonra dramatik bir şekilde arttı sayı ve ilk 15 günün iki katına çıktı. Bu aslında beklentisizlik demek, bu emeğin değersizleştirilmesinin devam etmesi, mesleki itibarımızın yok sayılması demek. Böyle düşünüyor meslektaşlarımız ve gitmeyi tercih ediyorlar” diye konuştu.

“CUMHURBAŞKANININ SÖZLERİ BİR ŞİDDET DİLİDİR “

Fincancı, Türkiye’nin geleceğinin gençler olduğunu vurgulayarak, iktidar tarafından oluşturulan şiddet dilinin, sağlık alanına yansımalarını eleştirdi.

Fincancı, sözlerine şöyle devam etti:

“Memleket için çok kaygı verici bir durum var. Bu genç insanlar bizim geleceğimiz olacaklar fakat bu ülkede gelecek görmedikleri için bu ülkenin geleceği olmaktan vazgeçiyorlar. Biz onların yeniden bu ülkenin geleceği gibi hissetmelerini sağlamak zorundayız. Meslek örgütleri olarak, onların emeklerinin değer kazanması için mücadele ediyoruz. Tabii ki doğru bir planlama yapılması, sağlık sisteminin özellikle kamusal alanı güçlendirecek koruyucu sağlık hizmetlerini tahkim edecek bir boyuta ulaşması gerektiğini ifade etmek gerekiyor. ‘Beyaz reform’ adı altında sermayeye daha fazla pirim veren, emeğin değersizleşmesini ve ne yazık ki çalışma koşullarının güvencesizliğe doğru evrilmesine neden olan sistem yerine, kamusal alanın güçlendirildiği ve koruyucu sağlık hizmetlerinin daha güçlü sayılıp, basamaklandırılmış bir sağlık hizmeti içinde sağlığa erişim hakkımızın korunması gerektiğini, toplumla birlikte bu mücadeleyi yürütmemiz gerektiğini ifade etmek gerekiyor. Bunun yanı sıra ‘giderlerse gitsinler’ bir şiddet dilidir ve sonrasında sözler değiştirilmiş olsa da bu şiddet dilinin zaman zaman tüm sağlık alanında, sağlık ortamına yönelik kullanılması aynı zamanda sağlıkta şiddeti de körüklemektedir. Bu tür ifadelerin kullanıldığı koşullarda suçlulaştırma girişimlerinin meslek örgütünü, bu meslek örgütüne ve sağlık ortamında emek veren insanları, hekimleri, suçlulaştırma girişimleriyle beraber şiddetin yükseldiğini geçtiğimiz yıl ne yazık ki 6 Temmuz’da Ekrem Karakaya isimli meslektaşımızın katledilmesiyle gördük. Gittikçe daha fazla ateşli silahla sağlık kurumlarına girip ateş açılan bir ortam oluştu.

“SAĞLIK KURUMLARI TEKSAS’A DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”

Sağlık kurumları Teksas’a dönüştürüldü. Sağlık kurumları, afetlerde en son zarar görmesi beklenen ortamlardır ama afetlerde ilk zarar görenler oldu. Sağlık ortamları bu tür şiddet eylemlerinin onarıldığı ortamlar olması gerekirken, şiddetin bizzat içinde yaşandığı ortamlar oldu. Biz bu gidişata ‘hayır’ diyoruz. Bunu durdurmak için de söz veriyoruz.”

Eren GÜVEN-Buse Nehir DEMİR/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak