PİRHA – Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe, 4 Alevi kurumuna saldıran şahıs hakkında düzenlenen iddianameyi eleştirerek “Yani öyle sıradan bir saldırı değildi. Bizi aldatamazlar, kandıramazlar, halkımız da bu tür yalanlara asla ve asla inanmaz” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkmen Alevi Bektaşi Derneği, Şahı Merdan Cemevi, Sivas Divriği Gökçebel Derneği ve Ana Fatma Cemevi’ne yönelik saldırıya ilişkin şüpheliler Ahmet Ozan K, Baver G. ve Çağdaş Can B. hakkındaki soruşturmayı tamamladı. İddianamede, Ahmet Ozan K.’nin akli dengesinin yerinde olup olmadığı yönünde hastaneden de rapor alındığına vurgu yapıldı.
3 hafta gözlem altında kalan Ahmet Ozan K. hakkında düzenlenen raporda şüphelinin ‘işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasında, bu fiillerle ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinde azalma olduğu, cezai ehliyetini bulunmadığı’ yönünde karar verilmişti.
“BİZ BU DEVLETİ TANIYORUZ”
İzmir’den Ankara’ya gelip 4 Alevi kurumuna saldırı düzenleyen Ahmet Ozan K’ye ‘akli dengesi yerinde değil’ raporu verilmesine bir tepki de PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe’den geldi. Erçe, PİRHA’ya yaptığı değerlendirmede “Biz bu saldırılar gerçekleştiği süreçte yapmış olduğumuz basın açıklamalarında aslında kişinin akıl sağlığı konusuna değinmiştik. Bizim açımızdan çok beklenmedik, yani sürpriz bir durum değil. Ne yazık ki yarın bunun için de ‘akli dengesi bozuk, meczup, psikopat diyecekler’ gibi ifadeler kullanmıştık. Çünkü biz bu devleti tanıyoruz. Biz bu hükümeti tanıyoruz” dedi.
“BU ŞEKİLDE RAPOR DÜZENLEYENİN AKLINDAN ŞÜPHE DUYARIM”
Cuma Erçe, geçmişte Alevilere yönelik katliam ve benzeri saldırılarda da benzer tutumların alındığına vurgu yaparak şunları söyledi:
“26 Ocak’ta Sivas Madımak Duruşması var. 30. yılını girdi ve bu büyük insanlık dramı içerisinde bu davanın da zaman aşımına uğrama tehlikesi var. 30 yıldır hem uluslararası alanda hem ülkemize gündem olmuş bu mesele ile ilgili bile bir zaman aşımına uğratma çabası içinde olan devletin, cemevi saldırısı meselesinde bu şekilde kapatma girişimi bizim açımızdan sürpriz değil. Bunu çok net söylüyorum.
Bizim navigasyon cihazı ile zor bulduğumuz yerleri, üstelik Ankara’yı bilmeyip İzmir’den gelen bir kişi 45 dakika içerisinde bulup, saldırı gerçekleştirip elini kolunu sallaya sallaya Ankara’dan çıkması ve böyle bir kişi hakkında akli dengesinin bozuk olduğu vurgusu yapanların akıllarından şüphe ederim. Buna bu şekilde rapor düzenleyecek olan kim ise doktorunun da sağlıkçısının da siyasetçisinin de aklından şüphe duyarım. Sanmasınlar ki bu davalar mahşere kalacak. Bu davaların arkasındaki gerçek suçluların ortaya çıkmayacağını zannetmesinler. Eninde sonunda bunlarla hesaplaşacağız.
Geçtiğimiz günlerde de Ankara’nın orta yerinde bir cinayet işlendi ve bu cinayeti işleyenin devletin içindeki hangi görevliler aracılığıyla İstanbul’dan çakarlı araçlarla getirildiği, nasıl organize edildiği günlerdir tartışılıyor. Bu akli dengesi bozuk insanın da İzmir’den kimler tarafından, nasıl getirildiğini halkımız eninde sonunda öğrenecek. Ve bunu gerçekleştirenler eninde sonunda halka hesap verecekler. Yoksa elbette ki bu saldırıyı gerçekleştiren o zavallı ile bizim bir sorunumuz yok. Ama bu saldırıları bu zavallıya yaptırtan gerçek faillerin açığa çıkması için her türlü yasal, hukuki, fiili mücadelemiz sürecek.”
“ÖYLE SIRADAN BİR SALDIRI DEĞİLDİ”
PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, 4 kuruma yapılan saldırı sürecinin farklı bir önem arz ettiğini vurgulayarak sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Çünkü bu saldırılar öyle bir dönemde gerçekleşti ki saldırının hemen arkasından cumhurbaşkanı, cemevlerine, dergahlara ziyaretlere başladı. Bu saldırıların hemen arkasından torba yasa ve kanun hükmünde kararname ile Alevi kurumlarını kendi içinde bölmeye çalışan politikalar gerçekleşti. Yani öyle sıradan bir saldırı değildi. Bizi aldatamazlar, kandıramazlar halkımız da bu tür yalanlara asla ve asla inanmaz.
Bu davanın kesinlikle biz bir tarafında yer alacağız. Çünkü Alevi kurumlarından kaçırırcasına kendi başlarına fezlekeler, iddianameler hazırlıyorlar. Bizi bu anlamda muhatap dahi kabul etmeme tutumları devam ediyor. Halbuki saldırıya uğrayan cemevleri, Alevi kurumlarıdır.
Alevilerin tehdit edildiği ve bu saldırılar sonrası Alevilik üzerinden geliştirilen politikalara baktığımızda bizim gibi tüm Alevi kurumları bu meselenin aslında direk mağduru ve muhatabıdırlar. Hedef Alevi kurumları, hedef Aleviliktir. Dolayısıyla her Alevi Kurumu bu davanın bir aşamasında kendini görmek zorundadır.”
Eren GÜVEN – Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.