PİRHA – Kureyşan Ocağı evlatlarından Dede Musa Kazım Engin, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın ilahiyatçılara, Sünni akademisyenlere hazırlattığı Alevi Bektaşi Ansiklopedisi’ni ciddiye almadığını belirtti. MHP’de, Ülkü Ocakları’nda yetişmiş Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanının Alevilere verecek hiçbir şeyi olmadığını da ifade eden Engin, toplumun da ansiklopediyi ciddiye almayacağını söyledi.
AKP-MHP hükümeti “Alevi Bektaşi Ansiklopedisi” adını verdiği çalışmasını sürdürüyor. Ansiklopediyi hazırlayan kadronun Sünnilerden/ilahiyatçılardan oluşması, Alevi inancı üzerindeki asimilasyon politikaların bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Kureyşan Ocağı evlatlarından Musa Kazım Engin, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın aralarında bir iki kendi belirledikleri Alevi olsa da ağırlıklı olarak İslamcı akademisyenlere ve ilahiyatçılara hazırlattığı Alevi Bektaşi Ansiklopedisi’ni PİRHA’ya değerlendirdi.
“ALEVİ BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ BAŞKANLIĞI TAMAMEN ASİMİLASYON ODAKLI BİR YAPI”
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Aleviliğin asimile edilmesini amaçlayan, tamamen asimilasyona odaklı bir kurumsal yapı olduğunu ifade eden Engin, “İçinde maalesef biyolojik olarak Alevi olanlar var ama zihniyet olarak Alevi olanların çok az olduğunu ya da etkisiz eleman pozisyonunda olduğunu biliyoruz. Esas yöneten zihniyetin devlet aklıyla, devletin görünen ve görünmeyen güçlerinin ortak aklıyla Alevileri asimile etmek için bir araç olarak kullanılıyor” dedi.
“ESAS BÜYÜK TEHLİKE, CEMEVLERİNE MADDİ DESTEKLER VE DEDELERE KADRO VERİLMESİ”
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından hazırlanan Alevi ansiklopedisini ciddiye almadığını söyleyen Engin, şöyle devam etti:
“Ama esas mesele, ‘1585 cemevi ile görüştük, hepsiyle irtibat halindeyiz, onların ihtiyaçlarını karşılıyoruz, onlara maddi destekler veriyoruz, Alevi dedelerine kadro veriyoruz. Ve onlara bir takım maddi menfaatler karşılığında çeşitli programları bunlara entegre ediyoruz’ deniyor. Esas tehlikeli olan nokta bu. Örneğin Alevi dedelerini toplayıp hacca, umreye götürüyorlar. Bu, 1980’li yıllarda İran başbakanının ‘Türkiye’deki Kızılbaşları, Alevileri ya siz Sünnileştirin ya da bırakın biz Şiileştirelim’ politikasının bugünkü yansımasıdır. Devlet Sünnileştirebildiği kadar Türk-İslam sentezine bağlı bir Alevilik enjekte ediyor. Sünnileştiremediği yerlerde de Şii misyonerlerin çalışmalarına alan açıyor ve geri kalanını da onların talan etmesini sağlamaya çalışıyor. Esas tehlikeli nokta burasıdır.
İkincisi dedelere kadro veriyor, üçüncüsü cemevlerini kendisine maddi bağlarla bağlıyor. Uzun vadede çok büyük tahlikeli olan asimilasyonun kapılarını böylece açıyor.”
“ANSİKLOPEDİYİ CİDDİYE ALMIYORUM”
Engin, Alevi ansiklopedisini ciddiye almadığını yineleyerek “Çünkü MHP’de, Ülkü Ocakları’nda yetişmiş bir Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanının Alevilere verecek hiçbir şeyi yoktur. Yani o kendi faşist zihniyetlerini bize empoze etmek dışında başka düşünceleri yoktur zaten. O nedenle genel anlamda kaale almıyorum. Toplumun da o çalışmayı kaale alacağını zannetmiyorum” diye konuştu.
“EN BÜYÜK ASİMİLASYON EĞİTİM ALANINDA”
Engin, en büyük asimilasyonun ise eğitim alanında yapıldığına da dikkat çekerek şunları ifade etti:
“Diğer noktada en büyük problem olarak zorunlu din dersleri var, yanında ÇEDES var. ÇEDES projesiyle okullarımızda Diyanet görevlileri, müftüler, hocalar, imamlar, müezzinler, abiler ve ablalar adı altında öğrencilerimizi ve velileri çepeçevre kuşatıp yine asimilasyon çalışmaları yürütüyorlar. Bir diğer asimilasyon çalışması da Milli Eğitim Bakanlığı’nın Maarif politikasıdır. Şimdi müfredat değişikliği yaptılar. 22 yıllık AKP döneminde 16 kez müfredat değişti. Ve her değişen müfredat, şeriatçı kafa yapısını, İslamcı kafa yapısını onların tabiriyle dindar ve kindar nesil yetiştirme projesini her gün yeniden ama yeniden inşa etme sürecidir.
“EN ŞERİATÇI MİLLİ EĞİTİM BAKANI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tanıdığı en şeriatçı Milli Eğitim Bakanı ile karşı karşıyayız. Açıktan şeriatı savunan ve çağdaş değerler ile laikliğe düşman olan bir Milli Eğitim Bakanı ile karşı karşıyayız. Onun için önümüzdeki yıllar Aleviler açısından da çağdaş ve demokrat insanlar (Sünni kökenli) açısından da çok zorlu yıllar olacak. Çünkü onların da çocukları okula gidiyor. O nedenle velilerimize, çağdaş, demokrat ve laik insanlara çağrım hep birlikte omuz omuza durmak zorundayız. Bu gerici yobaz ve faşist anlayışa karşı mücadele etmek zorundayız.”
Devrim FINDIK-Eren GÜVEN/İSTANBUL
Yoruma kapalı.