PİRHA-CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “CHP olarak tek adam rejiminin ucubeliklerini, haksızlıklarını, hukuksuzluklarını ve 128 milyar doların hesabını sormaya devam edeceğiz” dedi. Altay, iktidarın salgın politikalarını da eleştirerek “Erdoğan 84 milyonun sağlığıyla kumar oynuyor, bilim kurulu buna seyirci kalıyor” yorumunu yaptı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili tezkereyi ve 128 milyar dolar afişlerinin engellenmesine tepki gösterdi.
Engin Altay, yargı mercilerine seslenerek “Korkmayın, hukukun ipine sarılın, sarayın ipini bırakın” dedi. Altay, söz konusu fezlekelerin CHP’yi yıldıramayacağını belirterek şu konuşmayı yaptı:
“İl, ilçe binalarımıza dayanan vinçler, dayanan TOMA’lar bizi yıldıramaz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tek adam rejiminin bütün ucubeliklerini, bütün garabetini, bütün haksız ve hukuksuz işlerini, bütün yağma ve talanını, her bir üyemizle gündeme getirmeye, konuşmaya ‘128 milyar nerede?’ demeye, ‘demokrasiye darbe yapma’ demeye, ‘yetim hakkı yeme’ demeye devam edeceğiz.
Erdoğan bir şiir okudu, mağdur edebiyatı yaptı, demokrasi kahramanı kesildi. Şimdi ‘128 milyar nerede?’ diyen muhaliflere vinçle, TOMA’yla saldırıyor.
Afiş asmak, gösteri yapmak, bildiri dağıtmak suç. Demokrasi nerede? Sel gider, kum kalır, devlet baki kalır. Devleti ilanihaye Erdoğan yönetecek değil. Şunun şurasında, benim tahminime göre bir yıl sonra devleti Erdoğan yönetiyor olmayacak inşallah. Siz buradan yandaş medya hemen bir darbe çıkarımı yapabilir. Bir yıl içinde bir seçim olur inşallah; devlet de el değiştirecek. O valiler, bu yaptıklarından utanacak, yüzleri kızaracak.
“BİLİM KURULU SEYREDİYOR”
Dün 62 bin 700 vaka, 279 vefat. Sadece dün… Biz diyoruz ki ‘Kovid’le mücadelesizlikte, beceriksizlikte; ölümlerin, yoğun bakımların bütün maddi kayıpların, manevi kayıpların sorumlusu 84 milyon değildir, Erdoğan’dır’ diyoruz. Erdoğan da yarın diyecek ki: ‘Ben değilim, Bilim Kurulu’ diyecek. Yani Bilim Kurulu’na tekrar sesleniyorum: Erdoğan’ın vebalinin bedelini Bilim Kurulu ödemek istiyorsa, buyurun bildiği gibi çalışmalarına devam etsin. Sessizliğini bozmasın. Ama Erdoğan’ın vebalinin bedelini ödemek istemiyorlarsa, Bilim Kurulu’ndan bir tane bilim insanı çıksın, desin ki: ‘Biz tam da bunları önerdik’ ya da desin ki: ‘Hayır, biz bunları değil, şunları önerdik’. Aksi taktirde diyorum ki, Erdoğan 84 milyonun sağlığıyla kumar oynuyor, Bilim Kurulu buna seyirci kalıyor, tıpkı lebâleb kongrelerde kaldığı gibi.
“MİLLETE SOĞAN-PATATES, SARAYA MERCEDES”
Bayrakla patates karşılayan, törenle patates taşıyan, bayrakla patates taşıyan, törenle patates karşılayan bir tabloyu Türkiye yaşıyor. Patatesler yola çıkmış, TIR’ların önünde Türk Bayrağı. Sarayda da yeni alınan üç tane Mercedes, lüks Mercedes karşılanıyor. Vali yardımcısı, kaymakam patates karşılıyor. Bu tablo, Erdoğan tarafından Türkiye’nin nereye evirtildiğinin acı, vahim bir sonucu. Dünyanın hiçbir ülkesinde bayrakla patates taşınmaz, dünyanın hiçbir ülkesinde törenle patates karşılanmaz. Kafa şu: ‘Millete soğan-patates, saraya Mercedes’ kafası hakim. Millet, patates görünce akla Mercedes geliyor, Mercedes görünce de akla patates geliyor. Bundan bu ülkeyi yönetenin biraz utanması gerekmez mi?
“İFTAR SOFRASINDA MERCEDES’İ DÜŞÜN”
Erdoğan’a geçen ay burada demiştim ki: ‘Arkadaş, şu saraydan çık. Eskiden sen Keçiören’de oturuyordun. Git, oradan bir manzaraya bak. Git, oradaki bir tabloyu, vatandaşın halini gör’ demiştim. Keçiören’e gitmedi ama Mamak’a gitmiş. Bir fakirhaneyi, bir gariban ailenin evine gitmiş. Bu, yoksulluğu paylaşmak değil. Bu, keşke yoksulluğu paylaşmak olsa. Erdoğan tabanı kaybettikçe 2002’deki pozlara geri dönüyor. Ama garip gurebanın, fakir fukaranın dostu böyle olunmaz. Orada orucunu açarken bir bu hanenin durumunu düşüneceksin, bir de aldığın Mercedes’i düşüneceksin. Bu iftarda şu geçmeliydi: ‘Evet, bu Mercedes işi abartılı olmuş’. Bu alımın iptali yapılabilmeliydi. Yapar mı? Yapmaz. Bu görüntüler onun için propaganda malzemesi. Fakirlikle propaganda olmaz. Fakirin, bir tane fakirin evine giderek fakir dostu da olunmaz. Fakir dostu olmak istiyorsan, önce israftan vazgeçeceksin. Fakir dostu olmak istiyorsan, önce haramdan vazgeçeceksin. Fakir dost olmak istiyorsan, önce torpilden geçeceksin. Fakir dostu olmak istiyorsan, önce 128 milyarın hesabını vereceksin.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.