PİRHA-1 Mayıs kutlamaları için İstanbul Bakırköy Halk Pazarı’nda bir araya gelen emekçiler “Birlikte kazanacağız” dediler.
1 Mayıs Uluslararası Emek Dayanışma ve Mücadele Günü’nde emekçiler meydanları doldurdu. İstanbul 1 Mayıs’ı bu yıl da Bakırköy’de bulunan Halk Pazarı’nda kutlandı. Emekçiler, eşitsizliğe, emek sömürüsüne, adaletsizliğe karşı taleplerini alanlardan haykırdı. Bu yılki katılım oranı diğer yıllara oranla daha fazla olduğu için alan emekçilere dar geldi. Sık sık bu alanın 1 Mayıs kutlamaları için dar olduğu ve Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına açılması gerektiği vurgulandı.
“Gazze’den değil Gebze’den geliyoruz anneler direnişte”, “Tecrit son bulsun ölümler olmasın” pankartları açılarak açlık grevlerine dikkat çekildi. “Leyla Güven onurumuzdur”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Jin jiyan azadi”, “Her yer Taksim her yer direniş” sloganları atıldı.
İlk olarak grup Vardiya sahneye çıkarak marşlar seslendirdi.
“ŞEHRİMİZDE 1 MAYIS’I HEP BİRLİKTE KUTLAYACAĞIZ”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu katıldı. Eşiyle birlikte sahneye çıkan İmamoğlu, “Alın terinizin, emeğinizin bayramı kutlu olsun. 1 Mayıs’ın tadını almış bir kardeşinizim. İnşallah şehrimizde 1 Mayıs’ı mutlu bir şekilde hep birlikte bir arada olduğumuz günlerde kutlamak üzere. Emeğinizin karşılığını aldığınız günlerde birlikte olmak üzere. 1 Mayıs kutlamalarına giderken hayatın kaybeden işçi kardeşlerimize de Allahtan rahmet diliyorum. Bayramınız kutlu olsun” diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli de 1 Mayıs kutlamalarına katıldı.
Emek ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler için 1 dakikalık saygı duruşunda duruldu.
DİSK korosu sahneye çıkarak marşlar seslendirdi.
İstanbul 1 Mayıs Tertip Komitesi’nde yer alan kurum temsilcileri hep bir ağızdan Enternasyonal marşını seslendirdi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu konuşma yaptı.
“1 MAYIS RUHUYLA SÖZ VERELİM”
Konuşmasına Nazım Hikmet’in ‘Memleket isterim’ şiiriyle başlayan Çerkezoğlu, şunları kaydetti:
Taksim Meydanı’nı işçilere kaptanın saltanatı elbet yıkılacak. İşçilerin iradesini yok sayanlar kağıt gibi kül olup gidecek. Demokrasi mücadelesini büyüterek Taksim Meydanı’nı yeniden kazanıp işçilere açacağız. Bizler bu meydanda ve bütün 1 Mayıs meydanlarında birbirimize 1 Mayıs ruhuyla söz verelim. Bir kişinin ağzından çıkanlara karşı demokrasiyi kazanacak mıyız?
Bir avuç patronun bekasını savunan bu düzene son verecek miyiz?
Herkesin düzenli bir işi olsun. Kriz bahanesiyle işten çıkarmalar yasaklanmalı, KHK’larla işlerinden edilenler işlerine iade edilmeli. Çalışma hakkımız için güvenceli bir iş için ayağa kalkacak mıyız?
Kıdem tazminatımıza birikmiş emeğimize, çocuklarımızın geleceğine uzanan elleri kıracak mıyız?
1 Mayıs sözleşmesi budur. Ücretler enflasyona karşı korunmalı, taşeron işçiler kadroya alınmalı, ayrımcılık bitmelidir. EYT’lilerin mağduriyeti ortadan kaldırılmalı, emeklilik temel bir yurttaşlık hakkı olmalıdır vergi adaletsizliğine son verilmeli, asgari ücretliden vergi alınmamalıdır.
“MEMLEKETİN İHTİYAÇ DUYDUĞU BİRLİK BU MEYDANDAKİ BİRLİKTİR”
Memleket isteriz demokrasi olsun, seçme seçilme ve örgütlenme hakkımız tam olsun. Hiç kimse kimliğinden dolayı ikinci sınıf yurttaş sayılmasın barış ve kardeşlik eşitlik ülkenin her yerinde var olsun. Bu baskıcı ve akıl dışı rejimin harap ettiği memleketi ve demokrasiyi omuz omuza yeniden kuracak mıyız? Memleketin ihtiyaç duyduğu birlik işte bu meydanlardaki birliktir.
Birliğin sonucu 31 Mart’ta gördük. Bütün baskılara rağmen halkın iradesi rantçı tek adam politikalarına hayır dedi. Bu iradeyi halkın iradesini yok saymaya yönelik girişimlere sessiz kalmayacağız boyun eğmeyeceğiz. Halkı bölmeye kutuplaştıramaya çalışanlara inat bu ülkenin güvencesi biziz. Bütün ezilenlerin ve emekçilerin birliği bu ülkenin aydınlık geleceğinin teminatıdır. Aydınlık geleceğimizin teminatı 1 Mayıs meydanlarıdır.
“BU MEMLEKET BİZİM”
Bu memleket emeğiyle her gün hayatı yeniden yaratan işçi ve emekçilerindir. Bu memleket emperyalizme karşı Amerikan 6. Filosunu denize döken devrimci gençlerin yolundan yürüyenlerindir. Bu memleket beton lobisinin değil doğasına deresine ağacına sahip çıkmak için dağ başında nöbet tutan Havva analarındır. ‘Çocuklar ölmesin’ dediği için küçük çocuğuyla hapsi giden Ayşe öğretmenlerindir. Bu memleket ana muhalefet partisi liderine linç kuranların değildir. Bu memleket sandık başında gece gündüz bekleyerek halkın iradesine sahip çıkanlarındır. Faşizme karşı direnmeyi becerenlerindir. Eşitlik isteyen kadınların, gelecek isteyen gençlerindir. En çok da gelecek güzel günleri hak eden çocuklarımızındır.
EMEĞİN TÜRKİYE’Sİ
Bugün daha fazlasını yapma sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bu ülkede emeğimizi yok sayanlara, ülkeyi baskıcı otoriter bir rejimle yönetmeye çalışanlara karşı eşitlik adalet barış ve kardeşlik için mücadele etmeye ve hep birlikte emeğin Türkiye’sini kurmaya söz veriyor muyuz?
Bugün işçi sınıfının kitabın ortasından konuşacağı gün. Orada yazan sözün gerçekliğini hayatımızda her gün görüyoruz. O kitabın ortasında ‘Ya sosyalizm ya barbarlık’ yazıyor. Hasret duyduğumuz memleketin resmini çizmek için 1 Mayıs meydanlarına akanlara selam olsun.”
AYSUN GEZEN: İHRAÇLARA KARŞI MUTLAKA KAZANACAĞIZ, GERİ DÖNECEĞİZ
KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen : “Sömürüden, yoksulluktan başka bir şey getirmeyen bu düzene itirazı olan emekçiler merhaba. Ülkemiz adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor. Hayatımızın her hücresine nüfus eden bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız. Ülkemizi her alanda dışa bağımlı hale getiren, emek sömürüsü nü derinleştiren, güvencesizleşmeyi, özelleştirmeleri dayatan neoliberal politikalarda ısrar kapitalizmin küresel krizini çok daha ağır hissetmeniz neden oluyor. İş yükümüzü artıran, iş barışını bozan performans sistemini kuralsız esnek çalışmayı tüm kamuya yaydılar. 130 binden fazla kamu Emekçisini sorgusuz, sualsiz, hiçbir hukuki delil olmaksızın işinden, ekmeğinden ettiler. Çalışma hakkını, seyahat özgürlüğünü, eğitim hakkını gasp ettiler. Seçme ve seçilme hakkına el uzattılar. 31 Mart seçimleri bizlere gösterdi ki birlikte olursak kutuplaştırmaya, bizi birbirimizi düşmanı yapmaya dayalı AKP-MHP ittifakını, siyaset tarzını yenebiliriz. Halkın iradesine saygı duymayanlara, seçimlere el koymaya çalışanlara halkı ilgilendiren her kararın öznesi olmak istiyoruz. Söz, yetki, karar iktidar halkın olsun. İş güvencemiz dokundurtmayacağız. Kıdem tazminatını fona devredilecek ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. İhraçlara karşı mutlaka kazanacağız, geri döneceğiz.”
EMİN KORAMAZ: BUGÜN MİLYONLARINA MİLYONLAR KATANLARIN GÜNÜ DEĞİL
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Başkanı Emin Koramaz şunları belirtti:
“Bugün bizim günümüz. Emeğiyle geçinenlerin, üretenlerin, alın teriyle yaşayanların günü. Bugün kamu kaynaklarıyla beslenenlerin değil, milyonlarına milyonlar katanların günü değil. Bugün insanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda kalan, evine bir kilo patates götürmek için tanzim satış kuyruklarında bekleyen milyonların günü. Çırağan saraylarında düğünler yapan medya patronlarının değil halka doğru haber yaptıkları için cezaevine gönderilen gazetecilerin günü. Bugün 1977 senesinde enperyalizm ve kontrgerilla tarafından katledilen 77 yoldaşımızın günü. Bugün insanın inşana kulluğunu yok edebilmek için canlarını işkence tezgahlarında veren devrimcilerin, yurtseverlerin sosyalistlerin günü. Bu ülkenin mühendisleri olarak bizler de sizinleyiz, yan yanayız.
Bir rant ekonomisi ürettiler ki o ekonominin yıkılmayacağını sanıyorlardı yanıldılar. Varlık fonu diye suyu hiç bitmeyecek bir değirmen icat ettiklerini sanıyorlardı, yanıldılar.
Savaş yanlışı yayılmacı politikayla Emevi camiinde namaz kılacaklarını sanıyorlardı yanıldılar. İlelebet sürecek bir saltanat kuracaklarını sanıyorlardı yanıldılar. Bütün bu yanılgıları toplumsal ekonomik ve siyasi alanda hiç karşılayamayacakları bir krizle karşılaştılar.”
SİNAN ADIYAMAN: SAĞLIKLI TOPLUM OLMANIN ÖN KOŞULU ÖRGÜTLÜ OLMAKTIR
TTB Genel Başkanı Sinan Adıyaman ise “Sağlıklı toplumun ön koşulu örgütlü toplum olmaktır. Örgütlenmeyen haklarını örgütlü ve kararlı biçimlerde savunamayan, emeğini bir güç haline getirmeyen toplumların sağlığından söz etmek mümkün değil. Her hakkımız da olduğu gibi sağlık hakkını talep ederken de müşteri olmadığımızı sağlık hakkına eşit, nitelikli ve ücretsiz olarak ulaşabilme hakkına sahip olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Sağlığın, reçete alabildiğimiz sağlık kurumlarına gitmek anlamına gelmediğini hastalanmamızı engelleyecek, bizleri bedenen ve ruhen koruyacak koşullara herkesin sahip olması gerektiğini söylemeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Tüm kurumlar adına ortak metin hem Kürtçe hem Türkçe okundu. Okunan ortak metinde “Birlikte kazanacağız” vurgusu yapıldı. Türkçe metni işçi Hasan Oğuz okudu.
“KIDEM TAZMİNATI HAKKIMIZI GASP ETTİRMEYECEĞİZ”
İş cinayetlerini olağanlaştıran ve işçinin kıdem tazminatına göz dikenlere karşı omuz omuza yürüyen işçilerin kazanacağını belirten Oğuz, “Kriz bahanesiyle toplu işten çıkartmalara karşı güvenceli iş, sendikalılaşma önündeki engellerin kaldırılması, açlık sınırı altında çalışmak istemeyip enflasyon oranında zam yapılmasını talep eden işçiler olarak 1 Mayıs alanında haykırıyoruz… Kıdem tazminatı hakkımızı gasp ettirmeyeceğiz” dedi.
“OY KULLANDIK VE SİZ KAYBETTİNİZ”
Güvenceli iş istediklerini dile getiren Oğuz ekonomik krizin faturasını sermayenin ve sarayın ödemesi geretiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm hukuk tanımazlığıyla, bir gecede çıkarttıkları KHK’larla binlerce emekçiyi açlığa mahkum eden ve tüm arsızlığıyla ‘ağaç kökü yesinler’ diyen kumpasçılar, gasp ettikleri mazbatalarla halkın iradesini çalan hırsızlara karşı, ‘oy kullanamazlar’ dedikleri KHK’lılar, 1 Mayıs meydanlarında ‘oy kullandık ve siz kaybettiniz’ diye haykırıyor…
“TEKELCİ MEDYANIN SANSÜRÜNE RAĞMEN 1 MAYIS ALANINDAYIZ”
Muhalif gazetecileri, akademisyenleri, siyasetçileri hapishanelere doldurup, duyma görme bilme hakkımızı elimizden alanlara karşı, sokak afişlerimizle, bildirilerimizle buluştuk.. Tekelci medyanın sansürüne rağmen burada 1 Mayıs alanındayız.”
“TECRİTTE ISRAR EDEN AKP ÖLÜMLERİN SORUMLUSUDUR”
Tecrite karşı cezaevlerinde ve dışarıda devam eden açlık grevlerini ve açlık grevcilerinin seslerini duyurmak için alanlarda olduklarını kaydeden Oğuz, “Hapishanelerde tecrite karşı açlık grevleriyle seslerini duyurmaya çalışan binlerce tutsağı görünmez duyulmaz kılanlara karşı 1 Mayıs alanından sesleniyoruz. Tecritte ısrar eden AKP iktidarı açlık grevleri sonuçlarının ve ölümlerin sorumlusu olarak tarihe geçecektir.” dedi.
Kadınların mücadelesini ve taleplerini de haykıran Oğuz, “Siyasal İktidarın kollayarak büyüttüğü erkek şiddetine, cinsel tacize, tecavüze karşı, krizin bedelini evde ayrı işte ayrı ödetenlere, kadınların nasıl yaşamaları gerektiğini salık verenlere, Galatasaray Meydanı’nda çocuklarının akıbetini soran annelere, açlık grevindeki çocukları için kaygıyla bekleyen annelere saldıran erkek egemen iktidara karşı, itaat etmeyen, kadınlar, barış anneleri, Cumartesi Anneleri. 1 Mayıs alanında ‘bedenimiz kimliğimiz emeğimiz bizimdir’ diye haykırıyor” diye ifade etti.
Her geçen gün muhaliflere yönelik artan nefret söylemlerine değinen Oğuz, “CHP lideri Kılıçdaroğlu’na kadar uzanan bu ırkçı faşist zorbalığa, devlet şiddetine karşı, Türk, Kürt, Arap, Laz, Alevi, Sünni kadın erkek LGBTİ+ olarak tüm farklılıklarımızla yan yana 1 Mayıs alanlarındayız….. Eşit yurttaşlık onurlu barış ve özgürlük diye haykırıyoruz” diye belirtti.
“1 MAYIS ALANINDA UMUDU BÜYÜTÜYORUZ”
Savaşa karşı barışı savunduklarını söyleyen Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizler; savaşlara, sınır ötesi operasyonlara, hayatların yerinden edilmesine karşı barışta ısrar edenleriz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, yoksullar, ezilenlerin, “bir merminin fiyatından haberimiz yok ve öğrenmek de istemiyoruz”! Biz, savaş ve çatışma politikalarıyla, ülkenin bugünü ve geleceğine dair umutsuzluk, çaresizlik ve inançsızlığa sürükleyenlere karşı buradayız. 1 Mayıs alanında umudu büyütüyor ve haykırıyoruz.
Ortadoğu’da yaşanan emperyalist paylaşım savaşları sonrası ülkemizde yaşamak zorunda kalan mültecilerin ve bölgede yaşanan baskı ve zulüm politikalarından dolayı metropollere gelmek zorunda kalan yoksul Kürt emekçilerinin maruz kaldığı ırkçılık, yoğunlaşan emek sömürüsü, güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak kullanılmalarına karşı, ‘Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği’ diyenler 1 Mayıs alanındayız.”
“BETONA KARŞI TOPRAĞI SAVUNUYORUZ”
Yaşam alanlarının her geçen gün talan edilmesine karşı yaşamı savunduklarını belirten Oğuz, “Toprağımızı ve sularımızı ranta heba edenlere, toprakla beraber yaşamı betona gömenlere karşı, Ayder yaylalarından, Amed surlarından, Munzur gözelerinden, kuzey ormanlarından esen rüzgarla buluştuk, 1 Mayıs alanına geldik! ‘Beton değil, toprak rezidans değil ağaç’ diye haykırıyoruz” dedi.
“AKP’NİN KARANLIĞINA KARŞI LAİK BİLİMSEL EĞİTİM”
AKP’nin kindar ve dindar nesil yetiştirmek adına eğitimin tüm alanlarını cemaatlere ve yandaş vakıflara açtığını ve her geçen yıl değiştirilen sınav sistemine, eğitimdeki özelleşmeye karşı çocukların geleceğini savunduklarını vurgulayan Oğuz, geleceği karanlığa atan AKP iktidarına karşı laik, bilimsel, demokratik, parasız ve anadilde eğitim diyen eğitimciler olarak 1 Mayıs alanlarında olduklarını haykırdı.
Sağlıktaki ranta karşı mücadele eden ve ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ diyen sağlık emekçileri oalrak da 1 Mayıs alanlarında olduklarını ifade eden Oğuz, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“SİYASAL İKTİDAR İSTİSMARIN ORTAĞI”
“’1 kereden ne olmuş ki’ ,‘1 kere olmuş münferit’, ‘rızası var’, ‘çocuklarına sahip çıkamamışlar’ gibi, saldırganı değil çocukları ve ailelerini suçlayan ifadelerle istismarı meşrulaştırarak son yıllarda hızla artan, çocuklara yönelik şiddet taciz ve istismarın ortağı olan siyasal iktidara karşı ‘güzel günler göreceğiz çocuklar’ diyebilmek için 1 Mayıs meydanlarındayız.
Hukuk tanımayan gerekçelerle 1 Mayıs Meydanı olan taksim meydanını halka kapatanlara hep beraber sesleniyoruz; ‘Her yer Taksim her yer direniş’”
Sanatçı Sadık Gürbüz, Bulutsuzluk Özlemi ve Nurcan Değirmenci sahneye çıkarak ezgilerini paylaştı.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.