Alevi Haber Ajansi

Emeğin Gücü Derneği Başkanı Akyol: Açlıktan ve virüsten ölmek yerine direnelim-FOTO

PİRHA- Emeğin Gücü Derneği Başkanı Mustafa Adnan Akyol, devletin kendi yurttaşlarını koruyacak önlemleri alması ve eksiklerini karşılaması gerektiğini söyledi. Akyol, “Devlet ve iktidar bizlere sahip çıkmıyor. Bizler de işyerlerimizde ve mahallelerimizde kendi dayanışma ağlarımızı örüyor ve dayanışma ağları vasıtasıyla hanelere erzak yardımı yapıyoruz, ihtiyaçları karşılıyoruz” dedi.

Koronavirüs salgının yayılımını önlemek amacıyla 6 milyara yakın insan evde kalırken, özellikle yoksulluğun yüksek olduğu ülkelerde işçiler, emekçiler çalışmak zorunda kalıyor.

Türkiye’de nüfusun yarsına yakını yoksulluk sınırında yaşarken, işsizlik temel sorunların başında yer alıyor. Salgınla birlikte işten çıkarmalar ve ücretsiz izne ayırmalar artarken birçok işyerinde vakalarda artış yaşanıyor.

Konuya dair Emeğin Gücü Derneği Başkanı Mustafa Adnan Akyol, PİRHA’nın sorunlarını yanıtladı.

CEBRAİL ARSLAN: Dünyamızda, ülkemizde koronavirüs salgınından kaynaklı olağanüstü süreçler yaşanıyor. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

MUSTAFA ADNAN AKYOL: İnsanlığın birikimi Covid-19 salgınını kolay atlatabilecek düzeydedir. Salgını ağır hasarla yaşıyor oluşumuzu sadece virüsün niteliğine bağlamak doğru değildir. Ücretli emek sömürüsüne dayalı kapitalist sistem, geçici çözümlerle atlattığı krizleri biriktirmiş, bunalıma dönüştürmüştür. Virüs salgını ile bir altüst oluşun eşiğine dayanmıştır. Sermaye iktidarı ve düzen muhalefeti kapitalizmi kurtarma panik ve telaşıyla, geçici önlem paketleri uyguluyor, en ağır tedbirleri yarıştırıyorlar. Açıklanan “Önlemler paketi” emekçiler ve ezilenler için her zamanki yalan ve aldatma politikalarını içeriyor.

“EVDE KAL ÖNERİLERİNİ YETERSİZ BULUYORUZ”

İktidar yurttaşa hem “işe git” diyor, hem de “evde kal” çağrısı yapıyor? Son uygulamada da görüldüğü üzere, hafta içi çalışılırken, hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Bu tür uygulamaları nasıl okuyorsunuz?

En başta hem işe gidip, hem evde kalmak mümkün değildir. Hiç bir birikimi olmayan, sadece günlük yevmiye işleri ile gerçekten sadece karın tokluğuna çalışan işçi ve emekçiler “evde kal” çağrıları karşısında aç kalacaklardır, kalmaktadırlar. Düzenli hiç bir gelire sahip olmayan işsiz yurttaşlar aç kalma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Bir diğer taraftan “Ücretsiz izine” zorlanan işçi ve emekçiler birikimleri olmadığı ve borçları olduğu için çıkmaza girmişlerdir. Bundan dolayı “iktidarın izolasyon politikasına uy, talep etme, aç kalsan da biat et” dayatmaları ile evde kalmayı ret ediyor ve taleplerin kısmen karşılanmasını sadaka gibi kabullenen, sorunun ve çözümün öznesi olmayan “evde kal” önerilerini yetersiz buluyoruz.

“ÖNLEM PAKETİ DEĞİL ÇÖZÜM PROGRAMLARI UYGULANMALIDIR”

İktidar “Önlem paketi” açıkladı. Peki sizin çözüm paketiniz var mı?  

Önlem paketi açıklayanlara öncelikle şunu sormak lazım. Sağlık Bakanının, “Sorun uluslararası, çözüm ulusaldır” söylemini doğru kabul etsek dahi “ulusal çözüm” nerededir? Bizce “Ulusal çözüm” şudur: Sınırlandırılmış kamu kaynakları ve sermaye şirketlerinin sadaka niteliğindeki bağışları ile oluşan bütçelerle sorun çözülemez. Yeterli kaynak sağlanmalı, tekil veya toplu işten çıkarmalar,  ücretsiz izinler, iflaslar ve konkordatolar yasaklanmalı, sağlık koşulları elverişli olmayan tüm işyerleri kapatılmalı, işçiler ücretli izine çıkarılmalı, kredi kartı ve banka borçları faizsiz olarak ertelenmeli, kiralar ve faturalar sorun olmaktan çıkarılmalı ve ödemeler ertelenmeli, sağlık kurumlarımız her koşulda herkese ücretsiz hizmet verebilecek şekilde güçlendirilmeli, tüm sağlık kurumları kamulaştırılmalı, herkes sigortalı sayılmalı parasız sağlık hizmetleri ve ilaçlarını alabilmelidir. Her haneye ücretsiz hijyen ürünleri dağıtılmalı, yaşlılar ile çocukların bakımları ve sağlık taramaları eksiksiz, periyodik ve düzenli olarak yapılmalıdır. Ayrıca göçmenlerin ve yurtdışındaki yurttaşların sağlıklı yaşamları sağlanmalı, ayrımcı ırkçı eğilimler önlenmelidir.

“SİYASİ HASTA VE ÇOCUKLU KADIN TUTSAKLAR DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR”

Yeni infaz yasası evrensel hukuka uygun olarak düzenlenmeli, siyasi tutsaklar dahil edilmelidir. Hasta ve çocuklu kadın tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, belediyelere haksız ve hukuksuz kayyım atamaları durdurulmalıdır. Kayyım atanan belediyelerde seçilmişler göreve geri gelmeli, zorunlu olmayan ihaleler durdurularak ertelenmelidir. Kanala değil sağlığa ve eğitime yeterli bütçe ayrılmalı, özel şirketlere peşkeş çekilen “Yap-İşlet-Devret” modeli nedeniyle müteahhitlere ödenen “kayıp-zarar” bedelleri iptal edilmeli, özel müteahhitlere yaptırılan tüm otoyollar, köprüler, tüneller, havaalanları, demiryolları ve limanlar kamulaştırılmalı, işçi ve emekçilerden yapılan zorunlu kesintilerle oluşturulan “İşsizlik Fonu”, “Kıdem Tazminatı Fonu” ve kamu varlıkları ile oluşturulan “Varlık Fonu” bu süreçte işçi, emekçi ve yoksulların ihtiyaçları için kullanılmalıdır.

“ÇÖZÜM BAĞIŞ TOPLAMAKTA DEĞİL, DEVLET KAYNAKLARINI DOĞRU KULLANMAKTADIR”

Siz “İşsizlik Fonu”, “Kıdem Tazminatı Fonu”, “Varlık Fonu” kullanılsın derken, iktidar “Biz bize yeteriz” adı altından kampanya düzenleniyor.

Cumhurbaşkanı’nın çağrı yaptığı bağış kampanyası, içinde bulundukları aciz durumun kabulüdür. Sermaye güçleri ve onların iktidarı bu olağanüstü durumun çözümünü taşımak ve sorunlara çözüm bulmak zorundadır. Bir devlet kendi yurttaşlarını koruyacak önlemleri kendisi alır ve karşılar. Yakıttan temel besin ürünlerine kadar her tüketim maddesinden, konut ve emlaktan, tüm SGK’lılarından maaşından herkese yetecek kadar vergi toplayan devlet, bu kaynakları yine yurttaşları için kullanmalıdır. Bankada 1 milyon TL’den daha fazla parası olanların faiz gelirinden ek vergi alınmalıdır. İşverenlerin elde ettikleri kazançları çalıştırdıkları işçi ve emekçilere iş ve maaş güvencesi olarak sunmaları sağlanmalıdır. Cumhurbaşkanlığı bütçesinden başlamak üzere, tüm bakanlıkların bütçeleri ve silahlanma harcamaları sınırlandırılmalı, bu muazzam kaynaklar halk sağlığına ve yoksulların geçimine sunulmalıdır. Eğer birilerinden bağış toplanacaksa bu bağış zenginlerden toplanıp yoksulların ihtiyaçları karşılanmalıdır.

“AÇLIKTAN, YOKSULLUKTAN VE VİRÜSTEN ÖLMEK YERİNE DİRENELİM, HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM”

Bu süreçte ne yapıyorsunuz ve son olarak çağrınız nedir?

Devlet görevini yerine getirmek zorundadır. Ancak görüldüğü gibi devlet ve iktidar bizlere sahip çıkmıyor. Bizler işyerlerimizde ve mahallelerimizde kendi dayanışma ağlarımızı örüyoruz. Demokrat belediyelerin, kent konseylerinin, sendikaların, Oda temsilcilerinin, hemşehri ve yöre derneklerinin, yerel dayanışma derneklerinin, demokrat muhtarların, cami yardımlaşma derneklerinin, cemevlerinin ve tüm demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla örgütleniyoruz. Sağlık çalışanları ve doktorlar bu çalışmalarımıza fiilen katılıyorlar. Dayanışma ağları vasıtasıyla hanelere erzak yardımı yapıyor, ihtiyaçları karşılıyoruz. Mahallelerimizin bulunduğu seçim bölgelerinde seçtiğimiz demokrat milletvekillerinin bu çalışmalara katılmalarını koordine ediyoruz. Bu sefer bize dayatılanları kolay kolay kabul etmememiz gerekmektedir. Haklarımıza sahip çıkmak, onları savunmak için susmayacağız. Zaten öleceksek, açlıktan, yoksulluktan ve virüsten ölmek yerine direnelim, haklarımıza sahip çıkalım. Dayanışma içinde olalım. Emeğin gücünü dosta düşmana gösterelim. Birlikte başaracağız!

Cebrail ARSLAN/ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak