PİRHA -11 Haziran 1967 yılında onlarca kişinin yaralandığı Elbistan olaylarının tanığı Cuma Karay, “Jandarma ve polis yok denecek kadar azdı. Herkes kendi imkanlarıyla kendi güvenliğini sağladı. Devlet her şeyi bilmesine rağmen hiçbir tedbir almadı” dedi.
Kul Ahmet ve Aşık Mahsuni Şerif gibi ozanların 11 Haziran 1967’de Maraş’ın Elbistan ilçesinde yer aldığı konserde Alevi deyişleri söylenince, bir grup İstiklal Marşı okuyarak aleyhte sloganlar attı. Yazlık bir sinemada düzenlenen konserin seyircileri arasında bölgede görev yapan üst düzey devlet memurları da vardı. Aleyhte atılan sloganların ardından kitle içinde bulunan kişiler arasında tartışma çıktı. Bu tartışma kavgaya dönüşerek, konser durduruldu.
Ozanlar ise orada bulunan otele ve köy evlerine sığındı. Ertesi gün Elbistan’ın pazarına ürünlerini satmaya gelen Alevilere bir grup, “Allahu Ekber”, “Alevilere ölüm” sloganları atarak sopalarla saldırdı. Saldırıda Alevilere ait iş yerleri tahrip edildi ve yağmalandı. Alevi olduğu bilinen kişiler ise dövüldü. Olayın sonunda çok sayıda ağır yaralananlar oldu.
Elbistan olaylarına karışan saldırganlar hakkında şu ana kadar hiçbir soruşturma açılmadı. Olaylar sonrasında birçok Alevi yurttaş Elbistan’dan başka yerlere göç etti. Bugün Elbistan olaylarının 52. yıl dönümü. Dönemin tanığı Elbistan’ın Kürecik köyünden Cuma Karay, o dönem yaşananları anlattı.
“‘ALEVİLER GÖVDE GÖSTERİSİ YAPIYOR’ DEDİLER”
Olaylar sırasında henüz 12 yaşlarında olan Karay, “Çocuk olmamıza rağmen siyasal hareketleri hissediyorduk. Türkiye’de gelişen siyasetin Elbistan’da bir başlangıcı olduğunu gördük. Cumartesi günü Aşık Mahsuni Şerif Elbistan’da sinemada konser veriyor. O konserde ‘yuh yuh’ adlı türküsünü söylüyordu. Bunun üzerine ‘Elbistan’daki solcu Aleviler burada gövde gösterisi yapıyorlar’ diyerek çeşitli köylere haber saldılar. Bu haber salmalardan sonra Elbistan’ın en büyük pazarı olan nal pazarında toplandılar” dedi.
“DEVLET BİLDİĞİ HALDE TEDBİR ALMADI”
O günün kendileri için zor bir gün olduğunu anlatan Karay, “Zor ve lanetlediğimiz bir gündü. O gün herkes evlerine çekilerek olayların dinmesini bekledi. Bir kısmı da tanıdık köylerde yakınlarına giderek bekledi. Jandarma ve polis yok denecek kadar azdı. Herkes kendi imkanlarıyla kendi güvenliğini sağladı. O dönemde bulabildiğimiz araçlarla çoluk çocuğu toplayıp köylere doğru kaçıyorduk. Devlet her şeyi bilmesine rağmen hiçbir tedbir almadı” diye konuştu.
Karay, “O gün 2 ölü ve 30/40 yaralı olduğu biliniyordu. Dükkanlar ve iş yerleri yağmalanıyordu. Alevi olduğunu bildikleri kişileri linç ediyorlardı. Bu dönemde herkes şehri terk etmeye çalışıyordu. Çoluk çocuk herkes perişan olmuştu” diye ekledi.
“BİR GÜN ÖNCE HAZIRLANARAK SALDIRDILAR”
Aşık Mahsuni Şerif’in yeğeni Şerif Hacı Çirik ise o gün konserin çok kalabalık olduğunu ancak Mahsuni sahneye çıktıktan sonra bir grup insanın rahatsız olduğunu ve gece konserin basılacağı, konserin yapılmayacağı şeklinde tehditler geldiğini söyledi. Alevilere saldıranların akşamdan hazırlanarak geldiklerini belirten Çirik, bir çok ev, işyeri, dükkan ve kahvehanenin basılarak yağmalandığını yineledi.
Rohat EMEKÇİ/İSTANBUL
Yoruma kapalı.